Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Turhan Eyüboğlu
Köşe Yazarı
Turhan Eyüboğlu
 

Yerel sancı

  Trabzon’un Sancısı    Bazen olur olmaz düşünceler gelir aklıma, bir işe yarayacakmış gibi. Halbuki çok iyi biliyorum biz yaptığımız hiçbir şeyden ders almadığımızı. "Bakma o tarafa! İlgilenme bu ders almadığımız konularla!" desem de ikna olmuyur vicdanım. Dönüp dolaşıp beni bu çıkmaza getiriyor. Öyle bir sancı yaşıyor ki Trabzon, her sancıdan sonra bir tarihi yerini ve anıları jet hızıyla kaybediyor.    Trabzonlular, Trabzon şehri kurulalı beri onun sevdiği her şeye ihanet etti. Tarihten beri bizim gibi düşünenler bu ihanet karşısında ne yaptı? Söyleyeyim, sadece seyretti o kadar! Sadece bu dönemi kastetmiyorum; her dönem Trabzon’un sevdiği her şeye ihanet ettik. Onlarca yıl bu böyle devam etti. Artık anılarını beyninde yaşasan da anıyı hatırlatacak tüm işaretleri yok ettik.    Bu düşüncede olmamın nedeni tarihi Paris'ten, Roma'dan, Barcelona'dan, Prag'dan daha eski olan bu kadim şehrin kalbine, hiç acımadan defalarca bıçağı saplamamız oldu. Daha da ilginci bu saplanan bıçakların ne kadar yanlış olduğunu konuşanlar bıçak eline geçtiğinde intikam alırcasına saplamaya her tarih devam etti. Bu şehirde ne tarihi eser ne silüet ne de çocukluk anısı bıraktık.   Bir ara Boztepe'ye çıkın ve şehri üstten içinize sindirerek izleyin. Mahallenizi düşünün, anıları aklınıza getirin, daha sonra da Yoroz Burnuna doğru sakin bir şekilde bakın. Ve gözlerinizi kapatın, hafif esinti yüzünüze vursun; şehrin kokusunu ve anıları içinize çekin. Trabzon’u dinleyin; bakın ne diyecek size?    Şimdi ben onu yapıyorum, Trabzon’u dinliyorum. "Sakın sevmeyin beni!" diyor. Siz bu haykırışı duyuyor musunuz? Ama biz duymadık! Duyanlarımız da dinlemedi! Şehir, bizi kendine aşık etti; biz de aşık olduğumuz şehrin içine ettik! Ne üzücü değil mi?    Kor gibi yanan bir vicdan, iflah olmaz bir pişmanlık kaldı geride. Yüzlerce cevaplanmamış sorular... Bazen içimden geçiriyorum "Acaba insansız daha mı iyi olurdu Trabzon?" diye! Hepimiz ihanet ettik bu şehre. Bizim için hala umut var mı inanın bilmiyorum. Nerede bir hata yapmışsak sonra da unutup gittik. Bazılarımız  vicdanlarında hissediyordur yaşadığımız acıları. İşte bu Trabzon sancısıdır!    Trabzon, sancı acısı çekmesin de ne yapsın? Dünyanın en eski limanını kaybetmenin acısını çekti bu şehir. Sümela Manastırı'ndan çok çok daha eski, Moloz'da bulunan, ancak ortaya çıkarılması için hiçbir çaba sarf edilmeyen,  hatta mümkün olsa kayıtlardan silinerek ortadan kaldırılmaya çalışılan antik limandan da çok, çok, çok daha eski bir liman! Bu liman yaklaşık MS 130 yılında yapılmıştır. Evet, yanlış okumadınız! MS 130 yılı... Yani 1893 yıl önce yapılmış Hadrian Limanından bahsediyorum! Bu varlığını kaybeden şehir acı çekmesin de ne yapsın?    Kemerkaya Mahallesinde bulunan St.Gregoire Katedrali ve Gürcistan kralı Solomon'un mezarının yıkılmasına şahit olan bu şehir acı çekmesin de ne yapsın? Meydandaki opera binasını hiç acımadan yok eden idarecileri gördü Trabzon! Kanlı bıçağı kimlerin elinde görmedi ki bu şehir! Şehre hizmet edeceğim diyenlerin defalarca ihanetine uğradı. Yol için güzelim sahillerinin yok olmasına şahit oldu.    Biz, şehir olarak ne yapıyoruz bize sunulan bu turizm mucizesi karşısında? Ne yapıyoruz biliyor musunuz? Deve kuşu taklidi yapıyoruz! Trabzon'u kurtaracak, ekonomisini düzeltecek, antik şehir kodlarımızı kanıtlayacak, dünyanın her tarafından turist akacak mucizevi eserlerimizi canla başla, ısrarla yok etmeye devam ediyoruz.    Bu şehirde yüz yıl geri gittiğimizde kendimizi yüz yıl ileride buluyoruz. Neden biliyor musunuz? Çünkü bu şehri yüz yılda yerle bir ettik ondan! Ne tarihini koruyabildik ne de kültürünü!      Turhan Eyüboğlu 

Yerel sancı

 
Trabzon’un Sancısı 
 
Bazen olur olmaz düşünceler gelir aklıma, bir işe yarayacakmış gibi. Halbuki çok iyi biliyorum biz yaptığımız hiçbir şeyden ders almadığımızı. "Bakma o tarafa! İlgilenme bu ders almadığımız konularla!" desem de ikna olmuyur vicdanım. Dönüp dolaşıp beni bu çıkmaza getiriyor. Öyle bir sancı yaşıyor ki Trabzon, her sancıdan sonra bir tarihi yerini ve anıları jet hızıyla kaybediyor. 
 
Trabzonlular, Trabzon şehri kurulalı beri onun sevdiği her şeye ihanet etti. Tarihten beri bizim gibi düşünenler bu ihanet karşısında ne yaptı? Söyleyeyim, sadece seyretti o kadar! Sadece bu dönemi kastetmiyorum; her dönem Trabzon’un sevdiği her şeye ihanet ettik. Onlarca yıl bu böyle devam etti. Artık anılarını beyninde yaşasan da anıyı hatırlatacak tüm işaretleri yok ettik. 
 
Bu düşüncede olmamın nedeni tarihi Paris'ten, Roma'dan, Barcelona'dan, Prag'dan daha eski olan bu kadim şehrin kalbine, hiç acımadan defalarca bıçağı saplamamız oldu. Daha da ilginci bu saplanan bıçakların ne kadar yanlış olduğunu konuşanlar bıçak eline geçtiğinde intikam alırcasına saplamaya her tarih devam etti. Bu şehirde ne tarihi eser ne silüet ne de çocukluk anısı bıraktık.
 
Bir ara Boztepe'ye çıkın ve şehri üstten içinize sindirerek izleyin. Mahallenizi düşünün, anıları aklınıza getirin, daha sonra da Yoroz Burnuna doğru sakin bir şekilde bakın. Ve gözlerinizi kapatın, hafif esinti yüzünüze vursun; şehrin kokusunu ve anıları içinize çekin. Trabzon’u dinleyin; bakın ne diyecek size? 
 
Şimdi ben onu yapıyorum, Trabzon’u dinliyorum. "Sakın sevmeyin beni!" diyor. Siz bu haykırışı duyuyor musunuz? Ama biz duymadık! Duyanlarımız da dinlemedi! Şehir, bizi kendine aşık etti; biz de aşık olduğumuz şehrin içine ettik! Ne üzücü değil mi? 
 
Kor gibi yanan bir vicdan, iflah olmaz bir pişmanlık kaldı geride. Yüzlerce cevaplanmamış sorular... Bazen içimden geçiriyorum "Acaba insansız daha mı iyi olurdu Trabzon?" diye! Hepimiz ihanet ettik bu şehre. Bizim için hala umut var mı inanın bilmiyorum. Nerede bir hata yapmışsak sonra da unutup gittik. Bazılarımız  vicdanlarında hissediyordur yaşadığımız acıları. İşte bu Trabzon sancısıdır! 
 
Trabzon, sancı acısı çekmesin de ne yapsın? Dünyanın en eski limanını kaybetmenin acısını çekti bu şehir. Sümela Manastırı'ndan çok çok daha eski, Moloz'da bulunan, ancak ortaya çıkarılması için hiçbir çaba sarf edilmeyen,  hatta mümkün olsa kayıtlardan silinerek ortadan kaldırılmaya çalışılan antik limandan da çok, çok, çok daha eski bir liman! Bu liman yaklaşık MS 130 yılında yapılmıştır. Evet, yanlış okumadınız! MS 130 yılı... Yani 1893 yıl önce yapılmış Hadrian Limanından bahsediyorum! Bu varlığını kaybeden şehir acı çekmesin de ne yapsın? 
 
Kemerkaya Mahallesinde bulunan St.Gregoire Katedrali ve Gürcistan kralı Solomon'un mezarının yıkılmasına şahit olan bu şehir acı çekmesin de ne yapsın? Meydandaki opera binasını hiç acımadan yok eden idarecileri gördü Trabzon! Kanlı bıçağı kimlerin elinde görmedi ki bu şehir! Şehre hizmet edeceğim diyenlerin defalarca ihanetine uğradı. Yol için güzelim sahillerinin yok olmasına şahit oldu. 
 
Biz, şehir olarak ne yapıyoruz bize sunulan bu turizm mucizesi karşısında? Ne yapıyoruz biliyor musunuz? Deve kuşu taklidi yapıyoruz! Trabzon'u kurtaracak, ekonomisini düzeltecek, antik şehir kodlarımızı kanıtlayacak, dünyanın her tarafından turist akacak mucizevi eserlerimizi canla başla, ısrarla yok etmeye devam ediyoruz. 
 
Bu şehirde yüz yıl geri gittiğimizde kendimizi yüz yıl ileride buluyoruz. Neden biliyor musunuz? Çünkü bu şehri yüz yılda yerle bir ettik ondan! Ne tarihini koruyabildik ne de kültürünü! 
 
 
Turhan Eyüboğlu 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort