'Vazgeçmeyenlere'
Sedef Kabaş’tan nefis bir manifesto
Kaleminin mürekkebi hiç kurumasın asla vazgeçmeyen ve vazgeçmeyi aklından geçirenlere vazgeçmemeleri için bu kitapla rehber olan kadın. Her şeye karşın yüzünden gülücük eksik olmasın.
Sedef Kabaş’ı televizyoncu-gazeteci- iletişimci olarak biliyoruz ama epeyce de kitaba imza attığını da not edeyim. Bunlardan son ikisi Hayatını Seçen Kadın: “Hocaların Hocası” Nermin Abadan Unat ile Muazzam Muazzez. İkisi de hayatımıza değer katan ve yüz yaşını deviren iki bilge kadının öyküsü…
UNAT VE ÇIĞ’DAN SONRA KENDİ ÖYKÜSÜ
Kabaş, bu defa kendi öyküsü ile başbaşa bırakıyor takipçilerini, okurlarını… Son kitabı “Yandığın Ateş Yoluna Işık Olur-Güç, Güçlükten Doğar” raflarda yerini aldı. Hayatını madalyonun iki yüzü gibi yaşayan ve yaşamakta olan Kabaş’ın ardısıra mücadele dolu hayatının bir parçası olan tutuklanma ve hapishane serüveni de yer alıyor kitapta. FİFA kokartlı “elit hakem” Halil Umut Meler’in yüzünde kırıklar oluşturan Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’ya tutuklama kararından sonra kelepçe bile takmayan “adalet”, elinde kalem ve mikrofondan başka bir şey olmayan Kabaş’a üstelik ters kelepçe takmıştı! O ters kelepçe de, hapishane koğuşunu bir akademiye çeviren güzel yürek de var kitapta. Ve daha ne kadar çok kıymetli bölüm.
Kabaş’ın kitabındaki “Manisfesto” adını taşıyan bölümün girizgahını şuraya not edersem onun felsefesini, mücadelesini, duruşunu belki bir cümleyle anlatmış olurum: “Kötülere, yaptığınız iyiliklerle savaş açın. İnanın asla yenilmezsiniz…”
“Yandığın Ateş Yoluna Işık Olur”; 1968’lerde özgürlük rüzgarlarının estiği Londra’dan İstanbul’daki bir cezaevi hücresine, uluslararası bir haber merkezinin renkli atmosferinden gazeteciliğinden dolayı yargılandığı mahkemelerin kasvetli salonlarına, dev gibi aşklardan ağır ihanetlere, dibe vurdururcasına umutsuzluk dehlizlerinden anka gibi küllerinden doğuşlara tanıklık eden bir kitap. İronik ve sürükleyici metinler akıcı bir dille ve adeta yürekle kaleme alınmış gibi aklın, entelektüel birikimin yanında.
Sedef Kabaş’ın zengin anlatımı ve derinlikli çözümlemeleri okura ilham vermekle kalmayacak, hayatın getirdiği inişli çıkışlı serüvene de ayak uydurulmasına rehberlik edecek gözüküyor. Evet, bu kitap gerçekten de güçlüklerden güçlenerek çıkmanın bir rehberi gibi. Hayatın zorluklarına bir meydan okuma… Sanki vazgeçemeyenler için bir manifesto.
SIK SORULAN SORULARIN TETİKLEDİĞİ KİTAP
Yazar, “Önsöz”üne “Neden böyle bir kitap yazdım?” başlığını da eklemiş ve o soruya verdiği yanıtın iki paragrafı şöyle:
“Okumaya başladığınız bu kitap bir kadının, bir annenin, bir eğitmenin, bir gazetecinin, kimilerine göre artık bir aktivistin ama en çok ülkemiz için aydınlık, özgür, adil ve müreffeh bir gelecek mümkün inancını taşıyan sizlerden birinin farklı dönemlerde yaşadığı zorluklara, kayıplara, baskılara rağmen neden ve nasıl vazgeçmediğimi anlatıyor…(…)
Bu kitabı yazmamın bir başka nedeni ise bana çok sık sorulan sorulardır. Neden rahatımı bozuyorum? Hiç mi korkmuyorum, hiç mi çocuğumu düşünmüyorum? Neden tatlı su balığı taklidi yapıp ne suya ne sabuna oyunu oynamıyorum? Deli miyim neyim? ‘Kimse sana arka çıkmaz, yapayalnız ortada’ sözleri hiç mi gerçekçi değil? ‘Bunlar kör cahil, cahille savaşılmaz, kaç kurtar kendini’ diyenler çok mu densizler? Son kertede ‘Öldürülmekten korkmuyor musunuz?’ diye soranlar bile olmaya başladığına göre korku dağları epeyce sarmış, ihale bana mı kalmış, ben mi kurtaracak mışım koskoca memleketi? Bu soruların yanıtlarını yaşadıklarımın ışığında okuyacaksınız…”
Kitaptan daha çok bahsedip büyüsünü bozmak istemiyor ve yazıyı bir “kitap tanıtımı” çerçevesinde tutmak istiyorum.
TANIDIĞIM SEDEF KABAŞ
Sedef Kabaş’ı önceleri ekranda görüyordum. Onca bilgisi ve deneyimi ve o alanda üst düzey bir eğitimi olmasına karşın televizyon dünyasında hak ettiği yeri alamayanlardan diye düşünüyorum. Sonra da hayatın içinde kesişti yollarımız. Tanıdığım Kabaş’ı mücadele insanı kimliğiyle, gazeteciliği ile duruşu ile sevdim. Sizin de hayatınız mücadele doluysa nasıl sevmezsiniz ki? Hayatın getirdiği bir rastlantı; Sedef Kabaş’tan önce “madalyonun öteki yüzü”nde bahsettiği ve yakın zaman önce kaybettiği babası Mehmet Kabaş’ı tanımıştım 90’ların başlarında… Kimbilir, belki de Sedef Kabaş babasıyla ilişkisini anlatan bir kitapla çıkar gelir okurun karşısına…
Kaleminin mürekkebi hiç kurumasın asla vazgeçmeyen ve vazgeçmeyi aklından geçirenlere vazgeçmemeleri için bu kitapla rehber olan kadın. Her şeye karşın yüzünden gülücük eksik olmasın.
Güncel bir not: FİFA kokartlı “elit hakem” Halil Umut Meler’den susmasını değil, konuşmasını bekliyorum. İlk beklentim de kendisine yumruk atan Ankaragücü Başkanı Koca’ya TFF Başkanı tarafından takdim edilen Fair-Play ödülünün iadesini istemesi. TFF Başkanı Büyükekşi’den beklentim ise daha fazla ‘batmadan’ istifa etme erdemini göstermesi. Bir beklentim de değerli Ankaragücü camiasından; olağanüstü bir genel kurul toplayarak Koca’nın tavrını kınayan isimlerden yeni bir yönetim kurulunu seçmek için ne bekliyorlar?