CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partideki değişim tartışmalarına kurultayda ‘tüzükle’ karşılık vereceğini, genel başkan adaylarının partili üyelerce, milletvekili adaylarının da önseçimle belirleneceğini, dönem sınırlaması getirileceğini açıklamış. Böylece kişisel değil ilkesel tavır ortaya koyacağını ifade etmiş.
Tüzük değişikliğine gidilmeden PM kararıyla önseçim ve dönem sınırlaması getirilebilirdi.
Şimdi tüzük değişikliği diyen genel başkan ve diğer yöneticiler, içtenlikleri yönünden, geçmişte PM’ye böyle bir öneri ile de gidebilmeli idiler.
Şu an ki yönetimin, ancak yönetimden ayrılacakları bir aşamaya geldiklerinde, kendilerinden sonraki dönemler için sakıncaları gidermek amacıyla tüzüğü değiştiriyoruz söylemleri, inandırıcılıktan ve güven vermekten uzak olduğu gibi, geçmişteki kendi uygulamaları yönünden de parti içi demokrasi kurallarına bilinçli olarak aykırı hareket edildiğinin de itirafı niteliğinde.
Giderayak ifade edilenler ne derece ilkesel… Evet ilkesel bir tavır olmalı…
İyi Parti, kendi listesine altılı masadaki fikirsel yakınlıklarına da rağmen diğer partilerden kimseyi almıyor. CHP ise 38 kişiyi seçilme garantisi olan yerlerden listesine alarak seçilmelerini sağlıyor… AKP’si, Fetullah Gülen’i; CHP listelerinden 38 kişiyi seçtirmek veya CHP’nin 38 milletvekili eksik çıkarmasını sağlamak, partiyi tabanı ve örgütünden uzaklaştırmak için, sonuçta CHP’nin güçsüz kılınması için neler yapmazlardı…
Kendimizi bu duruma kendimiz düşürdü isek, çıkarmak ve bir daha bu durumlara düşürmemek de bize ait… Bunlar için kuşkusuz tüzük değişikliği gerekmiyor! CHP genel başkanı; “milletvekili aday listelerini ben değil, benim belirlediğim sekiz kişi belirledi. Onlarda bildikleri gibi belirlemiş, sorumlu ben değilim, onları da görevden aldım, daha ne yapayım” diyor.
Bundan anlaşılan o sekiz kişinin ortak bir taslak liste hazırlayıp genel başkana sunmaları gerekirken yapmadıkları… O zaman soralım: Millet ittifakına ayrılan 70 kişinin sırasını, bunlardan da 38’inin seçilebilecek yerlerden olması için 38 kişilik yeri, o sekiz kişi mi diğer partiler için boş bıraktı… Diğer partiler bu yerleri aralarında nasıl paylaştı…
Kamuda personel alımında bile (hele de kayıt altına alınmadan) mülakatlara karşıyız diyen partide, üstelik milletvekili adayları üç dakikalık ve de kayıt altına alınmayan mülakatlarla belirlenmiş olarak gösterildi ki, mülakat içeriklerine de bakılınca, kimlerin eleneceği ve listeler, daha mülakat öncesi de belli iken böyle yapılan mülakatlar ve böyle belirlenen adaylar… AKP’nin kadro politikasından ne derece farklı…
Bunları böyle yapmamak için tüzük değişikliği mi gerekiyordu… Tüzük değişikliğinin de giderayak hatırlanması mı gerekiyordu… İlke evet ilke diyoruz. Hukuk ve demokrasi diyoruz.
Ülkede de partide de
Ömer Faruk Eminağaoğlu