Yüksek teknoloji adrese teslim mi ?
Daha dün arkadaşımız Hüseyin Gökçe yazdı ve Ekonomi Gazetesi de manşetine aldı; Yüksek teknolojiyle 2030’a dek, 8 öncelikli alanda 33 yatırım için 30 milyar $’lık destek sağlanacak. Yatırımcılara; ücretsiz yer, ürünlerinde kamu alım garantisi, %50 ucuz enerji ve teşvik yağacak.
Çağrıya çıkılan 6 temel üretim alanına bakıyoruz; 1-Elektriki araçlar (5 milyar $), 2-Batarya (4,5 milyar $), 3-Çip (5 milyar $), 4-Güneş (2,5 milyar $), 5-Rüzgâr (1,7 milyar $), 6- Ar-Ge (1 milyar $). Her biri yüksek teknolojiye götüren yatırımlar ve adına da HIT-30 denmiş. HIT’in açılımı zaten ileri teknoloji.
Program kriterleri son derece objektif
Projelerde aranan özelliklere bakıyoruz; 1- Yeni teknolojiyi odağa alması, 2-Rekabet için gerekli ekonomik ölçeğe sahip olması, 3-Teknik yetkinlik ve mali yeterlilik, uluslararası paydaşlarla ortaklık, 4-Teknoloji kazanım boyutu içermesi, fikri haklar içermesi ve 5- Strateji katma değer taşıması...
Bundan 6 yıl önce benzer güzel bir girişim hatırlıyorum, ileri teknoloji için seçilen az sayıdaki firmaya benzer teşvikler, aynı kriterlerle verilmiş ancak sonra unutulup gitmişti. Şimdi HIT-30 ile bu niyetimizi tazeliyoruz. 2030’a dek 30 milyar $’lık destek veriyoruz ama kimlere? Hangi adrese teslim bu işler?
İKİ SORU İKİ CEVAP / Sevgiliye mektuplara dair…
Bu çağrı herkese mi yoksa yandaşa mı?
Bunu henüz bilmiyoruz. Kriterlere bakınca, bu şartları sağlayan kim olursa olsun, buyursun gelsin. Ancak hayatın pratiği böyle işlemiyor. Devlet İhale Kanunu değişmeden, seçim kriterlerine uygunluk şeffaf hale getirilmeden verilen teşvikler; netice vermediği gibi yandaşa candaşa kaynak aktarılıyor.
Projenin takibi ve etkileri izlenecek mi?
Umulur ki izlensin. Aksi halde böylesi teşvikler veriliyor ve sonrası takip edilmediğinden unutulup gidiyor. Şahsen ben bu 6 alandaki başvuruları izleyecek, çağrıya katılıp proje alan firmaları araştıracak, hükümet yakınlarına verilip verilmediğini takip edeceğim. Umarım projeler değer üretir.
Not/ Teşvik öncelikli sektörler için kriter ne olmalı?
Eğitim sistemimizin temel yanlışı; herkesin eksiklerini tamamlama üzerine yürüyen zihin yapısıdır. Bir çocuk iyi basketçiyse onu yüzme kursuna yazdırman şart değildir. Matematiği güçlüyse bırak resim dersinden teşvik almasın. İnsanların eksiklerine değil, fazla ve güçlü yanlarına destek olmalı.
Bir sektörü önceleyebiliriz. Savunma misal…
Buradaki firmalar içinde başarıya en yakın olanı desteklemek daha akıllıca olur. Zaten başarının kıyısına kadar gelmiş ve güçlü yanı belirginleşmiştir. Fakat sırf sektörel destek diye genelleme yaparsan, kaynağı ziyan edersin. Ona vereceğin teşvik, eşitlik ilkesiyle yola çıktığında, yan gelip yatana da gidebilir. Ülke zaten zorda iken bunu yapma.
Akıllı teşvik bileşenlerine gelince; 1-Kimin, neyi, nasıl yaptığına dair güncel ve doğru bir envanter, 2-Akıl ve vicdan komisyonu ki bu sayede teşvik kişisel olmaktan çıkar, partizanlıktan uzaklaşır, yandaşa gitmez, yerini bulur, 3-Takip ve denetim. Eğer teşviki verip unutursan, o teşvik verimli kullanılamaz.
Savunma sektöründeki başarımıza gelince… Kötü müttefik bizi sektör sahibi yaptı ve ambargolara tepki olarak başladık. Terör belası, savaş şartlarıyla da sektörü geliştirdik. Ancak tüm sektörü bir veya birkaç firmaya verip tedarikçileri “taşeron” durumuna düşürürsen, SAHA başarısı sönebilir. İsmail Demir’in temellendirdiği savunma sanayimizin dinamiklerini yandaşlar için kirletmeyelim.