Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Mustafa Ulusoy
Köşe Yazarı
Mustafa Ulusoy
 

Revani deyip geçme

          REVANİ DEYİP GEÇME ! Türkiye'nin büyük sorununun Istanbul olduğunu düṣünür, dile getiririm hep. Bu kent, iktisadi obezliği bir yana, bütün olumlu/olumsuz hadiselerin merkezi değil mi? İstanbul'un ülke içerisindeki bu ayrıcalığı, resmi olmayan özerkliği Türk ile mi baṣladı? Gemideyim, armatör yunan, mürettebat da yunan. Karṣımdaki 2. Kaptan, telaṣlıyım, muradım biran önce iṣimi bitirip gemiden ayrılmak. Ev sahibi ısrarcı, "hele hoṣgeldin, buyur otur, bak masada ikram var buyur tadına bak" der, kabul etmek istemesem de, mağlup olurum... İkram, bildiğimiz revani. Söylemez olaydım, "tam Türk tadı" demem ile tatlı kıyamet koptu. Yunan ev sahibi tam 30 dakika konuṣtu, kuyruk acısının verdiği hınç ile 30 dakika "bu yediğin bizim, dolma da bizim, döner de bizim, hele o baklava'ya hiç dokunmayın, siz o İstanbul da henüz 100 yıllık sınız, biz 1000 sene yaṣadık, acıdır ki vatikan bizi sattı, Istanbul'u kaybettik" dedi, devam etti. Bir ara fırsat bulup, yanımızdaki klass kuruluṣunun Çin'li temsilcisini göstererek, "asıl suçlu bunlar, Çin seddini çekip okyanusa inmemizi engellemeselerdi, yönümüzü batıya dönüp, siz'i yerinizden etmezdik" dedim ama duymadı bile, kini aklının önünde idi hep... Düṣündüren, 30 dakika İstanbul dedi de, Anadolu aklının ucundan bile geçmedi. Ben, evlat acısını hep yüreğimde yaṣarım ancak yunan dostumun kuyruk acısı tarif edilir gibi değildi. Memleketimi Kapadokya yı düṣündüm. 1900 ların baṣında sayı olarak Türk ten fazla olan Rumlar nasıl buharlaṣmıṣtı? Bakıldığında, Kapadokya da var olan Rumlar'ın, aslında İstanbul'da yaṣadıkları, ticaret ile uğraṣtıkları, zaman zaman bilhassa üzüm ve ṣarap sefası için Kapadokya'ya geldikleri görülüyor. Bizansın merkezi İstanbul'a bağlanıp, Anadoluyu ihmal etmesi, Yunan'ın akibetini belirlemiṣ olabilir mi? Bugün "Allah göstermesin, İstanbul'un baṣına gelecek felaket, Türkiye 'nin çöküṣü olur" tespitleri tesadüf mü? Tanrı Türkü Korusun, ne yeni bir istiklal marṣı yazalım, be de "revani bizim" diye çıldıralım.

Revani deyip geçme

 

 

 

 

 

REVANİ DEYİP GEÇME !

Türkiye'nin büyük sorununun Istanbul olduğunu düṣünür, dile getiririm hep. Bu kent, iktisadi obezliği bir yana, bütün olumlu/olumsuz hadiselerin merkezi değil mi? İstanbul'un ülke içerisindeki bu ayrıcalığı, resmi olmayan özerkliği Türk ile mi baṣladı?

Gemideyim, armatör yunan, mürettebat da yunan. Karṣımdaki 2. Kaptan, telaṣlıyım, muradım biran önce iṣimi bitirip gemiden ayrılmak. Ev sahibi ısrarcı, "hele hoṣgeldin, buyur otur, bak masada ikram var buyur tadına bak" der, kabul etmek istemesem de, mağlup olurum... İkram, bildiğimiz revani.

Söylemez olaydım, "tam Türk tadı" demem ile tatlı kıyamet koptu. Yunan ev sahibi tam 30 dakika konuṣtu, kuyruk acısının verdiği hınç ile 30 dakika "bu yediğin bizim, dolma da bizim, döner de bizim, hele o baklava'ya hiç dokunmayın, siz o İstanbul da henüz 100 yıllık sınız, biz 1000 sene yaṣadık, acıdır ki vatikan bizi sattı, Istanbul'u kaybettik" dedi, devam etti.

Bir ara fırsat bulup, yanımızdaki klass kuruluṣunun Çin'li temsilcisini göstererek, "asıl suçlu bunlar, Çin seddini çekip okyanusa inmemizi engellemeselerdi, yönümüzü batıya dönüp, siz'i yerinizden etmezdik" dedim ama duymadı bile, kini aklının önünde idi hep... Düṣündüren, 30 dakika İstanbul dedi de, Anadolu aklının ucundan bile geçmedi.

Ben, evlat acısını hep yüreğimde yaṣarım ancak yunan dostumun kuyruk acısı tarif edilir gibi değildi. Memleketimi Kapadokya yı düṣündüm. 1900 ların baṣında sayı olarak Türk ten fazla olan Rumlar nasıl buharlaṣmıṣtı? Bakıldığında, Kapadokya da var olan Rumlar'ın, aslında İstanbul'da yaṣadıkları, ticaret ile uğraṣtıkları, zaman zaman bilhassa üzüm ve ṣarap sefası için Kapadokya'ya geldikleri görülüyor.

Bizansın merkezi İstanbul'a bağlanıp, Anadoluyu ihmal etmesi, Yunan'ın akibetini belirlemiṣ olabilir mi?

Bugün "Allah göstermesin, İstanbul'un baṣına gelecek felaket, Türkiye 'nin çöküṣü olur" tespitleri tesadüf mü? Tanrı Türkü Korusun, ne yeni bir istiklal marṣı yazalım, be de "revani bizim" diye çıldıralım.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort