Kendisine hakaret eden stepne lakaplı - Devlet BAHÇELİ için yanıtında;
Ben, fakülte dönemini de katarsanız, altmış altı yıldır hukukun içinde yaşıyorum. Şimdi de on yedi yıldan bu yana Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yargılama hukuku dersleri vermekteyim. Hukuktan anlamayan, hukuksal yaklaşımla politik yaklaşım ayrımını yapamayan, ayırt etme gücü ve zekâsı olmayan birinin değerlendirmesi, benim açımdan sıfıra eşittir.
Hukukçunun tek bir efendisi vardır, buyruklarını ondan alır, şundan bundan değil. O efendinin adı da “HUKUK”tur. Onun için: Kimi bakarkör’ler görsün diye bunu lütfen büyük harflerle yazın. ÇAPSIZ HİÇ KIMSE BANA EFENDİLİK TASLAMASIN!
Gücü yetiyorsa bilimsel temelde kendisi ya da kendisini bilinçsizce alkışlayanlar arasında hukukçu varsa onları da yanına alarak benim söylediklerimi çürütsün.
Her haliyle ZAVALLI çapsızlar “Namert”, yani “alçak, korkak, erdemsiz “beyni sulanmış”, yani “bunamış” diyerek insanları aşağılamasın. Hakaret, milletvekili yapay bağışıklık kalkanının ardına sığınarak mertliğini kanıtlamaya kalkışan zavallıların, yetersizlerin başvurdukları Brutus’vari bir eylem olmamalıdır
Mertlikten, namertlikten söz edenlerin önce kendileri mert olmalıdır.
Sövgüler eski deyişle muhayyerdir.
Değişmez huyları, sahibine geri dönüp onu vurmasıdır.
Hakaretlerle düşünceleri ve hukukun dediklerini çürütemezsiniz.
Ben, insanları bu denli zavallı, aciz yaratıklar olarak görmek istemiyorum.
Bana söven TERBİYSİZLERE iki uyarım var.
Birincisi, yazdıklarımı dikkatle okusunlar, hukukçulara danışsınlar, hukukun ne dediğini özümsesinler, sonra da duraksadıkları noktalarda gelip benimle tartışsınlar.
İkinci uyarım:
Bilkent öğrencileri hocalarını değerlendiriyorlar. İnternet sitemize girsinler, benimle ilgili bilgileri ve özellikle bunayıp bunamadığımı öğrensinler.
İlaveten bir de önerim var.
Aynı yöntemi korkmadan çekinmeden partiler de uygulasınlar. Bütün partiler, başkanları hakkında delegelerin değerlendirmelerini isteyip sitelerinde yayımlasınlar. Yurttaşlar da bunları okusunlar, kimin ne çaplı MAL olduğunu anlasınlar.
Konuşmanın sahibini tartışmaya açık ve hukuk açısından yeterli biri olarak göremiyorum.
Doğru dürüst Türkçesi bile yok. Yabancı dilde DEFALARCA tekrar etmeye çalıştığı ''Mehmetcik'' eş anlamlı - manalarını bile bilmeden teleafuz edemeyen Jhonny - Tommy kelimeler gibi, Büyük puntalarla bile kendisine verili YAZIYI BİLE OKUYAMADIĞI - Seçtiği dalı bile telaffuz edemiyor. Hele Yazdıklarımı bile anlayamamış HER HALİYLE ZAVALLI birine ne söyleyebilirim ki ?!
Kimseyi küçümsemiyorum.
Ama bana söven kişi, benim gözümde her sokakta her gün gördüğünüz kişilerden biridir. Kalkınmış toplumlarda: bir parça ahlak, erdem, şeref ve haysiyeti varsa - Batı’da tek bir yanlış yapan, ŞAYET NAMUSUYLA İNTİHAR ETMEZSE o görevinden ayrılır, ayrılmak zorundadır.
Bana söven kişi, yeterince donanımı olmadığından olacak, sövgülerden medet uman, ucuz kahramanlarla sürekli gündemde olan biridir. Bu yüzden o kişi, benimle ilgili olarak da bu kez hekimliğe özenmiş;“beyni sulanmış” diyerek sınırlarını çok aşmıştır. Dün TEKRAR TEKRAR, Kendisine ZÜRRİYETSİZ diyen Tayyib Erdoğan gibi hedefindekiler NAMUSSUZ - ALÇAK .... diye sövdüklerine bugün sarılarak ilkesizliğiyle şaşırtıcı yaşamsal çelişkilere düşen ve hiç güvenilemeyen birini ciddiye almam.
Böylelerine verilecek en iyi yanıt, onları hükmen yok saymaktır.
Kötü söz eninde sonunda sahibine döner.
Ben bu yanlışa düşmem.
Bu insanlar, önce insana saygı göstermelidirler...
E. YARGITAY BAŞKANI Prof. SAMİ SELÇUK