Vizyon ve Trabzon’a dijitalleşme
Şehirden kaçırılan değer.
Akyazı eski adı Uzunkum ucu – Galanima dere ağzı, Tüm Karadenizin belkide EN GÜZEL sahilllerinden, balık yataklarından biri idi. Şehirle bütünleşen – otokontrol sistemi le şehir merkezinde, küçük çocukların idöllerini takip ederek büyümesi yerine, birkaç yandaşı zengin etmek için olsa gerek paralarımızı şehir dışına kaçırılan – her yıl biraz daha batan stada SORUMSUZCA gömdüler…
Tıpkı şehir merkezinden kaçırılan – hasta yolda ölsün diye onlarca km öteye taşınan – kullanmadığın yol, geçmediğin köprü ve uçmadığın hava limanları için DEVLET GARANTİLİ şehir hastaneleri gibi şehir dışına – ıssız yerlere taşınan stad sorumluları VATANA İHANET suçundan yargılanıp asılmalı.
Dünyanın hiçbir ülkesinde semtiyle kökleşmiş, okul, hastane, stad ve HAVA LİMANI KAPATILMAZ. Zaten artık helikopter gibi nerdeyse olduğu yerden kalkan - %65 daha sessiz uçaklarla mevcudun iyileştirilmesi, toplu taşım sistemleri ile güçlendirilmesi yerine sırf isminden korktukları için olsa gerek - DÜNYANIN EN SAĞLAM ZEMİNLİ ATATÜRK HAVALİMANI ortasına inşaat yapan zihniyet ile ne tartışılabilirki misali, TRabzon’un TEK DEĞERİ TRabzonSpor için gelecek karanlık gibi.
Köyünde ve şehrin sokaklarında futbol oynayan çocuklar; şehirde sanki bir duygudaşlık ve insani duygularla futbolu o kadar içselleştirdiler ki sonunda Anadolunun gururu olmuşken – maalesef artık yardıma muhtaç KALKINMAMIŞ iller gurubunda şehrin TEK değeri TRabzonSpor doğmuştu. Kim derdi Şenol Güneş’in şehrin idölü olacağını, statlara adının verileceğini. Ve yıllar sonra tekrar takımın başına geçeceğini; Trabzonspor’un yıldızını yeniden parlatma arayışına girişeceğini. Futbolcu, antrenör ve bilge rollerini layıkıyla yerine getiren Şenol Güneş’in Trabzon’a kazandırması gereken şey kupalardan çok, uzun soluklu bir futbol şehri olma planıdır.
Bunu ister hoca olarak, isterse başkan olarak da yapabilir.
Herkes her sene şampiyonluk veya zirve yarışı bekleyecektir, bu Trabzonspor’un doğasında olan birşey. Ancak sokağın sesine kulaklarını kapayıp, yerel kaynaklara yönelip, ciddi bir planlama dahilinde Trabzon’un eski ruhunu yaratmak dışında bir seçeneği yok. Milyonlarca euro vererek alacağı yabancı futbolcularla gideceği çok fazla bir yer yok çünkü yarıştığınız rakipler ortada. Şehrin kıt kaynaklarını özenli kullanmak, sadece 3-5 yöneticinin inisiyatifine bırakılmamalı.
Yani?
Yanisi, Trabzon bir futbol şehri olmalı, üretmeli ve ürettikleriyle sürdürülebilir bir ekonomik modele ve yarışmacı bir takıma sahip olmalı.
Bunu dünyada başarmış şehir ve hatta mahalle takımları var.
Model mi istiyorsunuz? Alın size İngiltere şehirlerinin takımlarından bir seçki.
Bu şehirler, YÜZYILLAR ÖNCE planladıkları ve ASLA yeri değişmez stadlarıyla futbolun çeşitliliğini, popülerliğini ve tarihini yansıtıyor.
İngiltere Londra: Arsenal FC, Chelsea FC, Tottenham Hotspur, West Ham United, Crystal Palace, Fulham, Brentford ….. ve daha bir kaç tanesi.
Manchester, Manchester FC ve Machester City;
Liverpool, Liverpool FC ve Everton.
Bu şehirler İngiltere lig yapısında güçlü bir yer edinmiş ve çoğu dünya çapında kulüplere ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle Londra, birden fazla büyük takıma jenerasyonlar boyu sahip olmalarıyla dünya futbolunda yer alıyorlar.
Sadece 9 milyonu olan Londra, İstanbul gibi değil mi? Nufüs, kaynaklar, ekonomi orada. Peki Trabzon, kendi bünyesindeki kıt kaynakları tamamen Trabzonspor’a ayırmak zorunda mı? Ya da şöyle soralım, bu doğru bir yol mu?
İşte kastettiğim planlama da burada başlıyor.
Trabzon’da ciddi sayıda amatör kulüp var ancak bunlar bir planlama dahilinde Trabzonspor’a ve toplamda da Trabzon spor ekonomisine kayda değer bir katkı yapmıyor.
Vazgeçilmeli bu Gomera kahve laklamasından. Ülkede otuzbeşbin, iken Trabzon’da en yakın emsal ölçekli şehirden 14 kat fazlası 1.200 futbol antröneri var ama yıldız oyuncu yetiştirilemiyor. TUHAFLIK burda yatmalı demekki Ortada bir planlama yok.
Çözüm mü?
TRabzon Üniversitesi (TRU SBF) bu konuya bir çözüm için kolları sıvadı gibi. İlkin altyapı için “Sporcu sağlık, performans ve data merkezi”’nin kurulması sağlandı. Fakat Sayısallaştırılamayan (ölçülemeyen) hiçbir şey hakkında iyileştirme yapılamaz. Nokta! Bu merkezle futbola bilimin eli değecek, değsin, değmeli!
İkinci adım, Trabzon’da bin iki yüz futbol antrenörü var. Faal Futbol Antrönörü Federasyonu Trabzon Şubesi (TUFAD) ile bir işbirliği protokolü imzalandı. Yapay zeka ve robotik çağa uygun antrenörlerin (hocasız olmaz) hocaların antrenmanlarda kullanacakları dijital okur yazarlık eğitimlerine başlanacak gibi.
Bakın belki sadece bu iki hamle sporu kurtaracak, herşeyi çözdük demiyorum. Diyorum ki, bir plana ihtiyaç var. Önce bilimden, bilimin ışığından başlayalım. Sonra elbette insan iç görüsü, yetenek avlama, onu yetiştirme kısmı geliyor. Bunu yapacak insanları eğitelim, teknolojik bilgiyle donatalım.
Peki sonra?
İşte bundan sonrası planlama.
Güçlü, rekabetçi şehir takımları. Daha fazlası. Onların desteklenmesi. Öne çıkarılması. Akçaabat Sebat’ın süper lige yükselmesi daha dün gibi, bugün ise böyle bir kulüp kaldı mı şüpheli. Süper lig kantarında olmasa da, TRabzon tarihine – futboldaki ENDER – TESCİLLİ dünya şanı için, çok daha fazla güçlü kulübe ve yetkin insana ihtiyacımız var.
Yoksa görünen oki daha nice uzun yıllar şehrin kıt kaynaklarını futbol simsarlarına teslim etmeye devam edeceğiz.