YAPAY ZEKA EĞİTİMİ NEDİR VE NASIL VERİLMELİ?
Yapay zekadan beklenen, verimliliği artırması ve rekabet avantajı sağlaması; Bunun gelişmiş ülkelerde daha hızlı ve büyük oranda gerçekleşmesi bekleniyor; çünkü yapay zeka teknolojilerinin kullanılması için gerekli yatırımları yapmak ve yapay zekayı kullanabilen işgücünü eğitmek, gelişmemiş ülkeler için çok zor. Dolayısı ile gelişmemiş ülkeler, rekabet avantajını gittikçe daha düşük maaşlara çalışan işgücü ile kapatmaya çalışacaklar. Bu da ancak bir süre mümkün olabilecek ve zenginle fakir arasındaki çatal gittikçe açılacak. Yapay zekayı iyi kullanan ülkeler, gittikçe daha katma değerli ürünleri üretecek, gittikçe zenginleşecek. Dolayısıyla çatalın altında kalmamak, bu treni bir an önce yakalamak gerekiyor.
Treni nasıl yakalayacağız?
Her şeyden önce, yapay zeka dediğimiz şeyin, yeni bir bilgisayar teknolojisi olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Eğer yapay zekaya, başkasının geliştirdiği, başkasının tekelinde olan, satın alınacak bir hizmet olarak bakarsanız, çatalın altında kalmaya mahkum olursunuz. Yapay zeka yeni bir bilgisayar teknolojisidir ve gelişmeye devam etmektedir. Bu teknolojinin gelişmesine katkıda bulunmak mümkündür; bunun için eğitim sistemimizi değiştirmeliyiz.
Peki nasıl?
Yapay zeka eğitimi nedir, nasıl verilmeli? Şu anda verdiğimiz bilgisayar kodlama eğitiminden çok daha fazlası, daha yaygını gerekli. Geçen yazımda belirttiğim üzere, şu anda müfredatımızda bilgisayar bilimi dersleri seçmeli ve lise seviyesinde veriliyor. Yani çok geç ve çok kısıtlı bir öğrenci kitlesi bunlardan yararlanabiliyor. Yapay zeka, müfredata ileri seviyedeki bilgisayar bilimi seçmeli derslerinden birisi olarak girmiş durumda. Çok daha erken ve yaygın öğretilebilir.
İngiltere’de nasıl?
İngiltere gibi bilgisayar bilimi eğitiminde başarılı ülkeler, bilgisayar bilimi eğitimine okul öncesinden, oyunlarla, basit egzersizlerle başlıyorlar. Bu da çok mantıklı: Okul çağına daha gelmemiş çocuklarının elinden dijital cihazlar, oyunlar düşmüyor. İlkokul çocukları, büyük tehlikeler barındıran sosyal medyada geziyorlar. Demek ki asıl onların eğitilmeye ihtiyacı var. Dijital dünyanın etik kurallarını, risklerini ve güvenli kullanım prensiplerini erkenden öğrenmek, asıl onları korumak için gerekli. Bu teknolojileri doğru kullanmaları, daha sonra bu teknolojilere hakim olmaları ve kullanıcı olmaktan üretici olmaya geçmeleri için erkenden eğitilmeleri gerek.
Bilgisayar biliminin okuma, yazma ve matematik gibi diğer alanlara temel oluşturan bir konu olduğunu kabul etmek gerekiyor. Problem çözme ve veriye dayalı eleştirel düşünce için bilgisayar becerileri temel oluşturuyor. Dolayısıyla, bu temeller herkese gerekli. Öte yandan, bilgisayar bilimlerine dayalı meslekler, dünyada en hızlı büyüyen, en çok ihtiyaç duyulan ve en çok kazandıran meslekler. Bu mesleklere ilgi duyan öğrencilerin erkenden yönlendirilmesi gerekli. Bunun için bilgisayar bilimi eğitimine erkenden başlanmalı.
Bunu başaran ülkeler nasıl başarmış?
Bu seferberliğin başladığı İngiltere’de, okul öncesi ve ilkokul seviyesindeki çocuklara yönelik programlar, ayrı bir ders olarak değil, normal eğitim programlarının bir parçası olarak veriliyor. Buna yönelik materyaller, kamu televizyon yayıncısı BBC tarafından hazırlanıyor. Amerika’da, Code.org adlı sivil toplum kuruluşunun hazırladığı ilkokuldan lise son sınıfına kadar müfredat ve öğrenim materyalleri çok başarılı. Code.org ayrıca değişik branşlardan öğretmenleri de bu dersleri öğretmeye hazırlıyor, Amerika Birleşik Devletleri’nde bir milyon öğretmenin bu derslerden faydalandığı belirtiliyor. Ulaştıkları öğrenci sayısının ise tüm öğrencilerin yüzde otuzu olduğunu ifade ediyorlar. Code.org’un bilgisayar bilimlerine giriş için düzenlediği bir saatlik kodlama (Hour of Code) etkinliklerinin Türkçeleri mevcut ve 10 yıldır Türkiye’deki okullar bunlara katılıyor. Yıllar içinde bu bir saatlik etkinliğe Türkiye’de 10 milyon öğrencinin katıldığı belirtiliyor. Bu etkinliklerin tüm okullara yaygınlaştırılması ve müfredatın bir parçası haline getirilmesi, treni yakalamak için ilk adım olabilir.