Alfabemizin yeni üyeleri; q, w, x, @, # .....
Şeref OĞUZÖNERİ - 20 Ağustos 2024
Wixeq örneğini verirken özellikle bizim alfabemizde bulunmayan “x, q ve w” harflerini bir araya rasgele getirdim. Kulağa da, göze de, kültüre de yabancı geliyor ama önemi yok. Bir kez kullanmaya görün, zamanla alışıyor ve benimsiyorsunuz. Öyle ki alfabende hep varmış sanıyor, sorgulamıyorsun.
SALYANGOZ OLMADAN İLETİŞEMEZSİN
Hatta bu sayede alfabenizi de 29 harften 33 harfe “upgrade(!)” ediyorsunuz. Unuttum; “@” bu, “salyangoz” veya “gülen a” denilen işareti alfabemizden çıkarabilir misiniz? Hele bir deneyin, elektronik posta atamazsınız. İnternet söz konusu ise “w” harfine mecbursun. Tüm dillerdeki gibi.
Yabancı kelime ile marka oluşturma merakı, sadece bizde değil diğer Batı’ya öykünen ülkelerde de var. Anlaşılır nedenleri de olabilir. Özellikle yeni teknolojilerin ve kavramların izahında, bu kavramı veya teknolojiyi yaratanların kullandığı kelimeleri çoğu kere sorgulamadan “aynen” alıyoruz.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Alfabeye dair…
Neden yabancı kelimeye meraklıyız?
Önce yabancı kelime kullanıyor, fakat bir süre sonra bunların yerine Türkçe karşılık buluyoruz. Bulamadığımızı da zaten yabancı kelime olsa bile benimseyebiliyoruz. Fakat bize “fiyakalı geliyor” diye firmamızın adını ya da markalarımızı yabancı kelimelerden oluşturma mantığını anlamıyorum.
Markalarda yabancı harf gerekiyor mu?
Markasını veya şirketinin adını yabancı kelimelerden seçen veya sevimsiz kısaltmalarla Batı dillerini çağrıştıranlara fırsat bulduğumda bunun gerekçesini sorarım; “yurtdışı pazarlara çalışıyoruz bu yüzden Batılıya sevimli gelecek ve küresel anlamda kaliteyi çağrıştıracak kelimeler seçiyoruz.”
Not: DİL VARLIĞIN EVİDİR. SEN DİLİ KONUŞMAZSIN, DİL SENİ KONUŞUR
İnsanı şu evreden ifade eden yegâne lojik, ana dilidir. Çok dilli insanların anadili, rüyalarını gördükleri dildir. Sözel kültür ile zenginleşir, yazılı kültürle genişler, olgunlaşır. Peki, sırf kaliteli algılansın diye yabancı kelime seçmenin mantığı var mı? Diğer ülkeler aynı öykünmeyi yaşadılar mı?
Japonya’yı hatırlıyorum. Bundan 45 yıl önce “Japon malı” dendiğinde, son derece ucuz, kalitesiz ve beş para etmezliği algılardık. Japonlar, tüm dünyaya ürünlerini satarken bu algıyı değiştirme yolunda markalarını veya şirket isimlerini “İngilizceye” çevirmediler. Alfabelerini teknolojiye adapte ettiler.
Bunun yerine başka bir şey yaptılar; Kalite yönetimi dâhil dünyanın bugün kullandığı en ileri teknoloji ve süreçleri icat ederek, ‘Japon Malı’nı “kalitenin ve ileri teknolojinin sembolü” haline getirdiler. Oysa bizde yasalar ticaret unvanlarının Türkçe olmasını zorunlu kılsa da ortalık yabancı kelime dolu…
Hatta öyle ki bizim alfabemizde olmayan harfleri de kullanır hale geldik. Bunu, modernitenin gereği sandık ve “kalite” imajı oluşturduğunu vehmettik. Bildiğim şudur; iletişimi iyi olmayanlar, uygarlık talebinde bulunsa dahi, eksik kalıyor, gelişemiyor, düşünce atlası kısıtlı, zihni perdeli hale geliyor.
Alfabemize yeni işaretler katmaktan çekinmeyelim. Dilimizde farklı dillerden gelen kelimeler fazla. Yaşayan Türkçemiz, bunların bazılarını benimsiyor, diğerlerine Türkçe karşılık buluyor, bulmalı da…