Tevazu, gücünü kibirden uzak tutar
Kibir; kutsal kitaplarda en büyük günahlar arasındadır. Küçümsemek, yüz çevirmek, böbürlenmek… Hayatın zemzem suyu yerine zehrini içmeye yol açar. Kapılarını zindana çevirir. Ben ve öteki arasındaki hukuku ihlal eder. Gücü kirleten kibir en tehlikeli tutumdur.
Korkutarak, bağırarak, alay ederek karşısındakini ezer, yeni fikirlerin ortaya çıkmasını engeller. Sıkboğaz eder. Başarınla övünebilir, yeteneğine güvenebilir ve bunlardan gurur duyabilirsin. Ancak bunu yaparken ötekine tepeden bakmaya başlamışsan, kibirden söz ediyoruz demektir.
“KİBİR EN GÖZDE GÜNAHIMDIR”
Toplantı yapar; davet ettiklerinize sıkboğaz edip mühlet vermeden; “toplantım var, atla gel” der. Tutumu kibir olanın, kendine bakışı narsistleşir, “kendine tapar” hale gider. Şeytan zaten; “kibir, en gözde günahımdır” demiyor mu? Mahvetmediği bir örneği yazmamıştır tarih…
Kibir; saltanatları devirir, iktidardan düşürür, yönetimi kaybettirir. Markaları yok eder. Kibrin özünde sinsilik vardır. Peki, kibir bünyeye girince neye sebep olur? Varsın kişi kendini herkesten üstün görsün, özgüveni yüksek olsun, dert bunun neresinde? Dert; kibrin sahibini asit gibi eritmesinde…
Hangi dertlere yol açar?
İki tür derde yol açar; birincisi etrafını incitir, başkaları adına karar vermeye başlar, cümle kurar, onların yerine düşünür ve insanları gücü ile korkutarak yönetmeye başlar. İkincisi kendine verdiği zarardır. Gerçekle bağı zayıflar, karar süreçlerindeki hatalara kör olur ve nihayet sistem çöker.
Tedavisi?
Bu yüzdendir ki gücün zekâtı, tevazudur. Gücün zekâtını ödemeyip, onu daha fazla güç talebiyle kirletince kibir, tunçlaşır. Yıkar, yıktırır… Her şey inceldiği yerden kopar. Kibir ise kalınlaştığı yerden… Kibrini yenemeyen, kalıcı başarıyı aklından dahi geçirmesin. Zira eninde sonunda tökezleyecektir.
NOT: KİBRİN EN SİNSİ OLANI TEVAZU İLE SUNULUR
Kelime, “büyüklük” anlamına gelen (kibr) kökünden Arapçadan gelir. Böbürlenmenin haddi aştığı noktada bu sıfat kullanılır. Her böbürlenme kibir olmayabilir ama her kibir, böbürlenme barındırır.
Kibrin en sinsi olanı, tevazu içinde sunulandır. Bir oksimoron önerim, şu olabilir; “dünyanın en mütevazı insanı benim.” Beyan budur ama tevazu paketi içindeki kibir, saklanamayacak kadar büyüktür. Unutulmasın ki kibrin yok edemeyeceği değer yoktur.
Dikkat edin; tevazuda eğer samimiyet yoksa mutlaka ortalıkta sinsi kibir vardır. Ayrıca çok fazla abartılmış tevazu da biraz eşeleyince, teflonu çözülmüş tencere gibi altından kibrin pası ve kiri çıkar. Kaldı ki gereksiz tevazu da anında fark edilecektir.
İş dünyasında başarısını tevazu ile süslemek isteyen, yardım yapsın, gizli hayırsever olmayı denesin. Yaptığı hayrı, fazlasıyla seslendiren, kibre doğru kayacaktır. Elbette yaptığın iyiliğin bilinmesini isteyebilirsin ki başkalarına da örnek olabilsin. Ama abartmak, şirket veya şahıs PR’ına girecektir.
Tevazünün içten olanı, insanı yüceltir. Mütevazı olanı rahmeti rahman büyütür zaten. Yeter ki her ne yapıyorsan bunu içtenle yap, ihlasla yap. Ancak bu durumda kibrini yok etmiş olacaksın.