KARANLIĞA TUTUNANLAR
Göz gözü görmüyordu
Arasada gözleri annesini
Bulamıyordu bir türlü
Herşey sanki bir rüyaya benziyordu
Dile gelmek istedi son bir umut
Konuşmayıda yeni öğrenmişti
Ancak duymamıştı kimseler sesini
Dolaşıyordu odada uyku sersemi
Yolunu kaybetmiş gibi
Ancak tek bir isteği vardı adeta karanlıklardan
Aydınlığa ulaştırmasıydı onu
İmdadına duvarlar yetişmişti
Dokunur dokunmaz eski bir dost gibi
Sarılamasada gönülden Dayamıştı göğsünü hemen
Aldırmadan soğuğa
Çünkü çocuklar göğüsleriyle çıkarlardı yola
Her zaman olduğu gibi
Şimdi adım adım gidebiliyordu artık kapıya
Birden son adımında düşmüştü eli bir boşluğa
Bir iki sallansada durmuştu yine ayakta
Ulaşmıştı artık o kapıya
Biliyordu gömülüydü o anahtar o duvara
Koyuldu bu seferde duvardaki anahtarı bulmaya
Şimdide boyu denk gelmiyordu bir türlü
Aklının ucunda yükselmek zorundaydı ancak
Ne kadar uzansada parmaklarının ucunda Ulaşamıyordu bir türlü ışığa
Sonra bir vahiy gibi kalkıp gelmişti annesi ışık hızıyla
Işığı açmak istesede açamamıştı oda
Kapıyı aralayıp uzansada anahtara
Elektrikler kesilmişti çünkü
Genel bir kesintiydi bu ülke çapında
Kapıyı aralayıp baksada
Göremiyordu oğlunu bir türlü
Uyandırmakta istemiyordu
Nede olsa anne yüreğiydi
Ancak bilmiyordu ki oğlu karanlığın kalbinde bekliyordu onu
Ve sonunda dayanamamıştı oda bu kadar karanlığa
Düşürüvermişti zar zor taşıdığı çocuk kalbini
Ve başlamıştı ağlamaya
Islanmıştı yanakları karanlıkta
Anne karanlığın içinden seslendi hemen
Burdayım oğlum korkma
Sarıldı hemen çocuk annesinin bacağına
Karanlığa tutunur gibi
Bir süre öyle durdular zifiri karanlıkta
Sonra farketti ki az az aydınlanmıştı ortalık
Sonra oğlunu alıp kucağına
Yatırdı yatağına
Kendide oğluna sarılıp uzandı yatağa
Bu ülkede artık hiçbir şey
göründüğü gibi görünmesede
Görünen bir şey vardı
Oda karanlıklara tutunan insanlardı varlığının farkında olan ve
O çocuklar ki hem de çok yakında
Yetişkinliğe yetişe yetişe sonunda uzanacaklardı aydınlığa