Bu bir yasa adı, kulağa ne kadar hoş geliyor. Kulağa hoş gelmesi bir tarafa çok da işe yarayan bir yasa bu. Keşke böyle kulağa hoş gelen, akılda kalan yasalar yapılabilsek. Bizimkilerin isimleri de öyle, at duvara geri gelsin…
Gün ışığı altında yönetim ya.
Bu bir yasa adı, kulağa ne kadar hoş geliyor. Kulağa hoş gelmesi bir tarafa çok da işe yarayan bir yasa bu.
Keşke böyle kulağa hoş gelen, akılda kalan yasalar yapılabilsek. Bizimkilerin isimleri de öyle, at duvara geri gelsin…
Gün ışığı altında yönetim yasasının Türkçesi “Şeffaf Yönetim” anlamına geliyor. Yasa ile;
Devletin,
Yerel Yönetimlerin,
STK’ların,
İşletmelerin ve
Bireylerin hesap verebilirliği, şeffaflığı sağlanıyor.
Yasa, devletin en gizli kalması gereken icraatlarını bile makul bir süre sonra vatandaşının bilgisine sunmayı sağlıyor ya da vatandaş bu makul süre sonunda gizli bilgiye de serbestçe ulaşabiliyor. Soracağı hesap varsa sorabiliyor.
Siyasi partiler de “gün ışığı altında” yönetilmelidir. Bir siyasi parti kimlerden bağış ya da hibe aldığı bilinmeli ki; bağışların yapıldığı siyasi parti iktidar olduğunda ihale kayırmacılığı yapıp yapmadığını anlayalım. Haksız rekabeti önleyelim.
Bağışçılar, ihalelerde eşit rekabet koşullarının dışında korunup kollanıyorsa, bu bir bireysel çıkar ilişkisi gibi görünse de, ülkeye uzun vadede rekabet yeteneğini kaybettirdiği için sonuçları çok ağır olur. Yasa bu nedenle de önemlidir..
Devlet zor kullanır, vergi toplar
Devlet olabilmenin bir koşulu da budur. İnsanlık tarihi; toplayıcılık dönemi hariç (bu dönemde devletten söz edemeyiz); ilk günden bugüne, vergi verenler (çalışanlar, üretenler, tacirler, sanayiciler…) ile vergi toplayanlar (feodal, kral, padişah, siyasi partiler) arasında” amasız bir vergi mücadelesinden ibarettir, denebilir.
Partilere yapılan bağışların tarihi
Siyasi partilere yardım İngiltere’de hem de muhalefet partisine Kral tarafından daha iyi muhalefet (denetleme yapsın diye) verilmiştir. Siyasi partilerin gelirleri denetlensin diyenler kesin çoğunluktadır.
Dayanakları ise seçimlerde destek aldıkları finans kaynaklarına iktidar olduklarında ağır bedeller ödedikleridir. Bunun sonsunda en büyük iki olumsuzluk, ülkenin cari açığının büyüklüğü ile bir türlü belini doğrultamaması gösteriliyor.
Tarih boyunca biz ya koruyan ya da korunan olmuşuz. Asla kendi ayaklarımız üzerinde durmayı becerecek ne eğitim sistemi kurabildik ne de yasalar çıkararak Gün ışığı altında yönetim durumunu desteklemişiz.
Günümüzde adı gelişmiş ülke olarak geçen tüm ülkelerde “gün ışığı altında yönetim” yasasını; üretenler, tacirler ve sanayiciler ağır bedeller ödeyerek hayata geçirmişlerdir.
Bu “Gün ışığı altında yönetim” yasası ile yönetilen ülkelerde altyapılar neredeyse tastamamdır; yurttaşlık kavramı yerine oturmuş ve birey devlet karşısında çok güçlendirilmiştir.
Neden bizde böyle bir yasal düzenleme yapılamıyor ?. Hükümetlerin oportunist yaklaşımlarını geçiyorum ancak muhalefet de diğer taraftan fırsat kollamaktadır. ‘İktidar olursak var ya, biz de koruyucu olacağız.’
Demek ki neymiş;
Biz ya koruyan ya da korunan olmaya kodlanmışız.
Bu “ Gün Işığı altında yönetim” ülkemizde geçerli olsaydı, korunan ya da kollayan olmak yerine yurttaş olabilseydik; şu sözleri de asla duymayacaktık;
- Verdimse ben verdim…
- Ben yaptım oldu…
- Sizin aklınız kesmez !!!
- Her yağmur yağdığında oluşan zararlar yetkililere fatura edilir,
- Kamunun faaliyet zararları diye bir şey asla olmaz.
Biz yurttaş olabilseydik;
Vergilerimizi kullanma hakkını verdiğimiz siyasi partiler ve yerel yönetimler hiç bu kadar verimsiz olurlar mıydı?
Bağımsız, iki bacağı üzerinde durmayı beceremiyoruz.
Ya ordanız ya burdan…
Ya korunan ya da kollanan...
Dünya tarihini farklı yazanlar ise gerekli bedeli ödeyerek özgür yurttaş olmayı başardılar; rekabette öne geçtiler.
Güneş ışığı altında yönetim gibi muhteşem yasaları çıkararak, hiçbir alanda meşru olmayan rekabete izin vermiyorlar.
En somut örneğini futbolda yaşamıyor muyuz? Bunca olanın ardından şikeyi aklamaya çalışıp üstüne birde yeni çıkarılan yasayı ortadan kaldırmaya çalışmıyor muyuz? İtalya’da Almanya’da nasıl oluyor peki bu işler? Güneş ışığı altında yönetim yasası ile şikeyi de önleyebiliyorlar ya da yapana da ağır cezalar veriyorlar. Aklınıza şikenin, yasa ile korunabileceği geliyor mu?
Gün ışığı altında yönetim, her alanda karanlıkta kalan noktaları şeffaflaştırır. Peki bunu istiyor muyuz ?