Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Ozan Çaylak
Köşe Yazarı
Ozan Çaylak
 

Aşiyanda şiiri arayan şair

            Le Monde Diplomatique Türkçe Kasım sayısı  OZAN ÇAYLAK Duyguları öylesine şık giyinirdi ki İçeri girdiğinde dansa kalkardı Salondaki bütün şiirler Evden çıkarken nereye gittiğini soran annesine bilmediğini söylemişti. Evet, doğruydu, bilmiyordu ancak ne istediğini çok iyi biliyordu. Şiir arıyordu genç şair. “Bulmak için ne yapılması gerekiyorsa yapmalıyım” dedi içinden. Bir yandan da annesinin sorduğu soruya cevap verememenin ve bu belirsizliğin annesinde yaratacağı korku ve üzüntü nedeniyle üzülmüştü. Bu duygularla evden çıktı ve yürümeye başladı. Aşiyan Mezarlığı’ndan geçerken ruhundaki şiir dedektörünün birden adeta altın bulmuşçasına şiddetini arttırdığını hissetti. Durdu ve mezarlığa baktı. Yerden göğe süzdü ölümü önce. Sonra karar verdi. Şiir buradaydı. Şiiri arayan genç bir şair için mezarlıkta şiir aramak bir yandan heyecanlı diğer yandan da düşündükçe korku uyandıran bir şeydi. Bütün bu düşüncelerle mezarlığın kapısından girip yürümeye başladı. Genç şair attığı her adımda yıllardır okuduğu birçok şairi görüyordu. Daha sonra yavaşça mezarlarının yanına gidiyordu. Bu şairlerin yıllardır hiç şiir yazmadığını düşündükçe hüzünleniyordu. Diğer yandan da şiir sayesinde ne kadar çok insanı yıllardır içinde yaşattığını fark ediyordu. Aniden şair bir arkadaşının bir sorusunu hatırladı. Nasıl şiir yazdığını sormuştu. Hayatın içinden diye bir yanıt vermişti. Gerçekten de öyleydi. Hayatın içindeydi şiiri ararken. Bu arayışta kendisine yakın hissettiği bir kişi vardı. O da Edip Cansever’di. Bir çok şairi gördüğü Aşiyan’da onu görmemişti. Orhan Veli, Turgut Uyar, Özdemir Asaf hepsi ordaydı. Ancak Cansever yoktu. Peki neredeydi Edip Cansever? Yaklaşık bir saattir mezarlıkta dolaşıyordu. Yorgun da düşmüştü. Dinlenmek için bir mezarın taş kısmı olan yan bölümüne çıktı. Soluklandıktan sonra oradan dikkatli adımlarla mezarların yan kısımlarına basa basa ve bir ağacın dallarına tutunarak yola attı kendini. Belki de en insan tarafımızdı diye geçirdi içinden; üstüne basarız korkusu mezarların… Ekmeği öpüp alnına koymak gibi… Hava hafif hafif kararmaya başlamıştı. Eve dönmeliydi artık. Mezarlık kapısına doğru yürümeye başladı. Tabi bir yandan yürüyor bir yandan da hâlâ Cansever’i arıyordu. Ancak birden karşısına bir mezarlık bekçisi çıktı. Ona sorabilirdi. O sorudan sonra şairlerin en meşhur olduğu yerin mezarlıklar olduğunu öğrendi. Bekçiye dönüp “Bakar mısınız… Edip Cansever’in mezarını arıyorum? Acaba nerede olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu. Bu soruya bekçi öyle bir cevap verdi ki sanki bir şiirin ruhuna üfler gibiydi. Bekçi biraz durup düşündükten sonra “Abi sen ne yap biliyor musun? Orhan Veli’ye sırtını ver ilerde sağda Turgut Uyar. Biraz ilerle Edip Cansever” dedi. İçinden “Bu nasıl bir yönlendirmedir” diye geçirdi. Ruhundaki şiir dedektörünün verdiği sinyal buydu. Sonra içindeki heyecanı dize getirip “Bir şiirin kimin dilinin ucunda olduğunu bilemezsin” dedi kendi kendine. Daha sonra Edip Cansever’in mezarına doğru ilerlemeye başladı. Bekçinin dediğini yaptı. Orhan Veli’ye sırtını verdi ve Turgut Uyar’ı gördü önce. Biraz daha ilerledikten sonra işte Edip Cansever oradaydı. Mezarının başında bir süre sessizce durdu. Soluklandı. Cansever bir adım atsa bir ömür atacaktı genç şair ancak olmadı. Şiirleri kadar sıcak gelmemişti Cansever’in mezarı. Ancak bu yaşadıklarının şiir olduğuna inanmıştı. Bu duygularla evinin yolunu tuttu. Evin kapısına geldiğinde kapıyı çaldı. Ve annesine sarıldı ve uzun bir süre bırakmadı. Sonra odasına geçip şiiri yazmaya başladı. Kimin dilinin ucunda olduğunu Bilemezsin bir şiirin Mezarlık bekçileri mesela Şairdir bana kalırsa Cansever’i ararken Aşiyan’da Dile geldi bir şiirin  Ruhuna üfler gibi Abi sen ne yap biliyor musun? Orhan Veli’ye sırtını ver İlerde sağda Turgut Uyar.  

Aşiyanda şiiri arayan şair

 
 
 
 
 
 
Le Monde Diplomatique Türkçe Kasım sayısı 

OZAN ÇAYLAK

Duyguları öylesine şık giyinirdi ki
İçeri girdiğinde dansa kalkardı
Salondaki bütün şiirler

Evden çıkarken nereye gittiğini soran annesine bilmediğini söylemişti. Evet, doğruydu, bilmiyordu ancak ne istediğini çok iyi biliyordu. Şiir arıyordu genç şair.

“Bulmak için ne yapılması gerekiyorsa yapmalıyım” dedi içinden. Bir yandan da annesinin sorduğu soruya cevap verememenin ve bu belirsizliğin annesinde yaratacağı korku ve üzüntü nedeniyle üzülmüştü. Bu duygularla evden çıktı ve yürümeye başladı. Aşiyan Mezarlığı’ndan geçerken ruhundaki şiir dedektörünün birden adeta altın bulmuşçasına şiddetini arttırdığını hissetti. Durdu ve mezarlığa baktı. Yerden göğe süzdü ölümü önce. Sonra karar verdi. Şiir buradaydı.

Şiiri arayan genç bir şair için mezarlıkta şiir aramak bir yandan heyecanlı diğer yandan da düşündükçe korku uyandıran bir şeydi. Bütün bu düşüncelerle mezarlığın kapısından girip yürümeye başladı. Genç şair attığı her adımda yıllardır okuduğu birçok şairi görüyordu. Daha sonra yavaşça mezarlarının yanına gidiyordu. Bu şairlerin yıllardır hiç şiir yazmadığını düşündükçe hüzünleniyordu. Diğer yandan da şiir sayesinde ne kadar çok insanı yıllardır içinde yaşattığını fark ediyordu.

Aniden şair bir arkadaşının bir sorusunu hatırladı. Nasıl şiir yazdığını sormuştu. Hayatın içinden diye bir yanıt vermişti. Gerçekten de öyleydi. Hayatın içindeydi şiiri ararken. Bu arayışta kendisine yakın hissettiği bir kişi vardı. O da Edip Cansever’di. Bir çok şairi gördüğü Aşiyan’da onu görmemişti. Orhan Veli, Turgut Uyar, Özdemir Asaf hepsi ordaydı. Ancak Cansever yoktu. Peki neredeydi Edip Cansever?

Yaklaşık bir saattir mezarlıkta dolaşıyordu. Yorgun da düşmüştü. Dinlenmek için bir mezarın taş kısmı olan yan bölümüne çıktı. Soluklandıktan sonra oradan dikkatli adımlarla mezarların yan kısımlarına basa basa ve bir ağacın dallarına tutunarak yola attı kendini. Belki de en insan tarafımızdı diye geçirdi içinden; üstüne basarız korkusu mezarların… Ekmeği öpüp alnına koymak gibi…

Hava hafif hafif kararmaya başlamıştı. Eve dönmeliydi artık. Mezarlık kapısına doğru yürümeye başladı. Tabi bir yandan yürüyor bir yandan da hâlâ Cansever’i arıyordu. Ancak birden karşısına bir mezarlık bekçisi çıktı. Ona sorabilirdi. O sorudan sonra şairlerin en meşhur olduğu yerin mezarlıklar olduğunu öğrendi. Bekçiye dönüp “Bakar mısınız… Edip Cansever’in mezarını arıyorum? Acaba nerede olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu. Bu soruya bekçi öyle bir cevap verdi ki sanki bir şiirin ruhuna üfler gibiydi.

Bekçi biraz durup düşündükten sonra “Abi sen ne yap biliyor musun? Orhan Veli’ye sırtını ver ilerde sağda Turgut Uyar. Biraz ilerle Edip Cansever” dedi. İçinden “Bu nasıl bir yönlendirmedir” diye geçirdi. Ruhundaki şiir dedektörünün verdiği sinyal buydu. Sonra içindeki heyecanı dize getirip “Bir şiirin kimin dilinin ucunda olduğunu bilemezsin” dedi kendi kendine. Daha sonra Edip Cansever’in mezarına doğru ilerlemeye başladı. Bekçinin dediğini yaptı. Orhan Veli’ye sırtını verdi ve Turgut Uyar’ı gördü önce. Biraz daha ilerledikten sonra işte Edip Cansever oradaydı.

Mezarının başında bir süre sessizce durdu. Soluklandı. Cansever bir adım atsa bir ömür atacaktı genç şair ancak olmadı. Şiirleri kadar sıcak gelmemişti Cansever’in mezarı. Ancak bu yaşadıklarının şiir olduğuna inanmıştı. Bu duygularla evinin yolunu tuttu. Evin kapısına geldiğinde kapıyı çaldı. Ve annesine sarıldı ve uzun bir süre bırakmadı. Sonra odasına geçip şiiri yazmaya başladı.

Kimin dilinin ucunda olduğunu
Bilemezsin bir şiirin
Mezarlık bekçileri mesela
Şairdir bana kalırsa
Cansever’i ararken Aşiyan’da
Dile geldi bir şiirin 
Ruhuna üfler gibi
Abi sen ne yap biliyor musun?
Orhan Veli’ye sırtını ver
İlerde sağda Turgut Uyar.

 
Yazıya ifade bırak !

Diğer Yazıları

21
Eylül
30
Haziran
30
Haziran
30
Haziran
02
Nisan
30
Mart
24
Mart
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort