Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Ömer Faruk Demirkır
Köşe Yazarı
Ömer Faruk Demirkır
 

din tercih türk olmak kader

    Osmalı' yı 1299 da, Oğuz Türklerinin Kayı Boyu kurmuştur.   Osmanlı imparatorluğu 1299 da kurulmuş, 1579 kadar 3 asır YÜKSELMİŞ.... 1579 dan 1699 kadar, 1 Asır DURAKLAMIŞ. 1699 dan 1919 kadar GERİLEMİŞ VE YIKILMIŞTIR.   Gerçekte iki farklı Osmanlı vardı. Halifeliğe kadar olan Osmanlı (1299-1517) Namı değer Türk İmparatorluğu 1517 Halifeliğin alınmasından sonraki Araplaşan Osmanlı İmparatorluğumuz… Ve Araplaştıkça daha çok batan koca Osmanlı İmparatorluğumuz…   Aslında Türkler için her şey güzel gidiyordu... Ta ki halen dahi devam eden 3 boydan biri Halifelik sevdasına düşülene kadar… O günkü şartlarda Abbasi Halifeliğini olmazsa olmaz gören Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i ve diğerleri Memlüklülerin elinden Abbasi halifeliğini almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını tertip ederler....   Bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla artık halifelik Türklerindir (1517). Ama çok büyük bir sorun çıkar, çünkü Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler...   İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur. Bu yol Mısır’dan ve Arap diyarlarında seçilecek iki bin civarında her nerden türediği BELİRSİZ ulemanın, Mollanın, Sirkeci semtinde adına cadde olan Ebu Suud Efendilerin İstanbul’a davet edilerek, para, mal, mülk, arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmelerini sağlanır...   Gaye ‘’İmparatorluğu Araplaştırmak’’ diğer bir değişle... Türk İslam’ı terk edilerek, Bedevi Arap İslam’ına doğru evrilmesini, dönüştürülmesini sağlamak konusunda anlaşırlar. Bu projeyi Araplar da destekleyince proje hayata geçer ve maalesef bundan sonra artık imparatorlukta “bugün de kısmen olduğu gibi” Türk kelimesi yasaklanır,   “Türk’üm! - Türkmen’im!” diyen tanınsın diye başına KIRMIZI FES giydirilerek Kızılbaş diye aşağılanır, dışlanır, kafası kesilir (Bu dönem sadece AHLAKSIZ lakabıyla ünlü, sarayda Vezir Mahmut paşanın gözüne girebilmek için hertür sahtekarlığı yapmış - HIRVAT DEVŞİRME HİRİSTİYAN Kuyucu Murat Paşanın “Türk’üm ! - Türkmen’im ! ” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan sayısı 158 bindir).   Maalesef hiçbirinin anası ne TÜRK nede müslüman olmayan – SOYSUZ osmanlının son 350 yılı ilk 250 yılın aksine ‘’Türklere zulümle’’ geçer. Sorsan müslüman, çölde hiç suyu olmadığından ‘’bir abdestle ömür boyu geçerlidir’’ diyebilen, MÜNAFIK – yarı iman etmiş kafir misali bedevi Arap tandanslı mezhepçilik kurulur...   1603 yılına gelindiğinde artık Ehli Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır kapatılır, yerine Halid-i Nakşi Kürt-i Tekkeleri kurulur. Yine bu dönem Kürtlere sayısız imtiyazlar verilir, 1839 birinci Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten bile muaf tutulurlar. (Kürtlere Şah İsmail diyeti ödenir…)   Yine bu dönem Türkler, saraydan, ordudan ve müesses nizamdan tasfiye edilir… Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için bu YEZİD soylu ahlak yoksunu arap mollaların fetvalarıyla, serdengeçti birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır, böylece kırdırılırlar, ganimet bile toplatmaz, Ganimeti de saraylardaki Arap mollalar ile işbirliği yapan yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar…   Ordudan, saraydan ve müesses nizamdan yavaş yavaş tasfiye edilen, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak içinde Kürtleşmeyi ana stratejik hedef olarak seçerler. Bu aşiretler ve boyların en büyükleri öz be öz TÜRK: Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır…   Buna tarihimizde “Ekrad Türkmanlar” denir… Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunluların büyük bir kısmı İran’a gider (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır…). Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve bu politikalar sonucu gelişir ve büyür.   Herbiri Esrarkeş, ayyaş, Fatih’in Galatada erkek rum çocuk garsona yazdığı şiir gibi, Şah İsmail ile erkek çocuk yüzünden savaşan Yavuz gibi, haremlerinde YÜZLERCE içoğlan bulunduran Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir artık ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir; çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmıştır, mezhepçiliğe kurban edilmiştir…   Herbiri ŞEREF YOKSUNU HIRSIZ bugün kadın göbeğine muska yazar SAPIK mahalle hocası türünden mollalar, başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler… ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı ıskalatırlar, Rönesans’ı İngiltere kapar…   Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de Yahudiler ile gelir, sonra 1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur ve 1563’te ise Rumların matbaası vardır. Bu meşhur herbiri DEYYÜSÜ EKBER – onlarca SEKS KÖLESİ – cariyeleri olan, günümüz cemaat liderlerinin aynı SAPKIN mollalarımız her seferinde yeni bir fetva ile bizimkilerin matbaaya kavuşmasını engellerler, ta ki Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan, yani 240 yıl sonra 1727’de – Macar İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile matbaaya kavuşuruz; ama bilgiye sahip olmak için artık çok geçtir…   11 Eylül 1683, Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır; 1299’dan 1683 Viyana Bozgunu’na kadar savaştığı tüm savaşları kazanan bir ‘’Türk imparatorluğu’’ Osmanlı varken; Neden son 250 yılda girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalmıştır?!… (Osmanlı bu dönem; yani yaklaşık son 250 sene, 1683 Viyana Bozgunu’ndan, nihayet 1922’de Ankara, Haymana Ovası’nda yapılan Sakarya Savaşını kazanana kadar, birkaç direniş – savunma haricinde tüm savaşları kaybetmiştir.)   Acaba; Halifelik ve akabinde yürütülen Türk düşmanı, şeref yoksunu YEZİD bedevi arap tipi-mezhepçi politikalara dönülmeseydi Koca bir imparatorluk batar mıydı ? Yunus Emrelerin, Hacı Bektaşilerin, Seyit Gazilerin, Ahmet Yesevilerin… İslam’ı, İslam değil miydi ? osmanlıyı kuran TÜRK Şeyh Edebalilerin İslam’ı, Akşemseddinlerin İslam’ı İslam değil miydi de, SOYSUZ it lakaplı, Ebu Suudlara teslim edip batırdık koca İmparatorluğu… Bugün de aynı sürecin devam etmesi... Tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir.   Pir-i Türkistanlı Ahmet Yesevi der ki “Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir !” İşte bu yüzden ‘’ŞEREF YOKSUNU, menfaati için haşa anasını bile satar denen, DİPLOMASIZ tarifi ile ‘’15 Temmuz Kalkışmasını organize eden: Suud, Mısır, BEA arap sevici mezhepçi” değil, yaradanın EŞİT saydığı gibi herkesin İNSANCA hür olabileceği KUTSAL Cumhuriyetci TÜRK ve varlığımız sebebi ATATÜRKÇÜYÜZ   Ne Mutlu TÜRKÜM diyebilene...

din tercih türk olmak kader

 

 

Osmalı' yı 1299 da, Oğuz Türklerinin Kayı Boyu kurmuştur.

 

Osmanlı imparatorluğu 1299 da kurulmuş, 1579 kadar 3 asır YÜKSELMİŞ....

1579 dan 1699 kadar, 1 Asır DURAKLAMIŞ.

1699 dan 1919 kadar GERİLEMİŞ VE YIKILMIŞTIR.

 

Gerçekte iki farklı Osmanlı vardı.

Halifeliğe kadar olan Osmanlı (1299-1517) Namı değer Türk İmparatorluğu

1517 Halifeliğin alınmasından sonraki Araplaşan Osmanlı İmparatorluğumuz…

Ve Araplaştıkça daha çok batan koca Osmanlı İmparatorluğumuz…

 

Aslında Türkler için her şey güzel gidiyordu... Ta ki halen dahi devam eden 3 boydan biri Halifelik sevdasına düşülene kadar… O günkü şartlarda Abbasi Halifeliğini olmazsa olmaz gören Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i ve diğerleri Memlüklülerin elinden Abbasi halifeliğini almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını tertip ederler....

 

Bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla artık halifelik Türklerindir (1517). Ama çok büyük bir sorun çıkar, çünkü Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler...

 

İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur. Bu yol Mısır’dan ve Arap diyarlarında seçilecek iki bin civarında her nerden türediği BELİRSİZ ulemanın, Mollanın, Sirkeci semtinde adına cadde olan Ebu Suud Efendilerin İstanbul’a davet edilerek, para, mal, mülk, arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmelerini sağlanır...

 

Gaye ‘’İmparatorluğu Araplaştırmak’’ diğer bir değişle... Türk İslam’ı terk edilerek, Bedevi Arap İslam’ına doğru evrilmesini, dönüştürülmesini sağlamak konusunda anlaşırlar. Bu projeyi Araplar da destekleyince proje hayata geçer ve maalesef bundan sonra artık imparatorlukta “bugün de kısmen olduğu gibi” Türk kelimesi yasaklanır,

 

“Türk’üm! - Türkmen’im!” diyen tanınsın diye başına KIRMIZI FES giydirilerek Kızılbaş diye aşağılanır, dışlanır, kafası kesilir (Bu dönem sadece AHLAKSIZ lakabıyla ünlü, sarayda Vezir Mahmut paşanın gözüne girebilmek için hertür sahtekarlığı yapmış - HIRVAT DEVŞİRME HİRİSTİYAN Kuyucu Murat Paşanın “Türk’üm ! - Türkmen’im ! ” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan sayısı 158 bindir).

 

Maalesef hiçbirinin anası ne TÜRK nede müslüman olmayan – SOYSUZ osmanlının son 350 yılı ilk 250 yılın aksine ‘’Türklere zulümle’’ geçer. Sorsan müslüman, çölde hiç suyu olmadığından ‘’bir abdestle ömür boyu geçerlidir’’ diyebilen, MÜNAFIK – yarı iman etmiş kafir misali bedevi Arap tandanslı mezhepçilik kurulur...

 

1603 yılına gelindiğinde artık Ehli Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır kapatılır, yerine Halid-i Nakşi Kürt-i Tekkeleri kurulur. Yine bu dönem Kürtlere sayısız imtiyazlar verilir, 1839 birinci Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten bile muaf tutulurlar. (Kürtlere Şah İsmail diyeti ödenir…)

 

Yine bu dönem Türkler, saraydan, ordudan ve müesses nizamdan tasfiye edilir… Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için bu YEZİD soylu ahlak yoksunu arap mollaların fetvalarıyla, serdengeçti birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır, böylece kırdırılırlar, ganimet bile toplatmaz, Ganimeti de saraylardaki Arap mollalar ile işbirliği yapan yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar…

 

Ordudan, saraydan ve müesses nizamdan yavaş yavaş tasfiye edilen, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak içinde Kürtleşmeyi ana stratejik hedef olarak seçerler. Bu aşiretler ve boyların en büyükleri öz be öz TÜRK: Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır…

 

Buna tarihimizde “Ekrad Türkmanlar” denir… Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunluların büyük bir kısmı İran’a gider (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır…). Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve bu politikalar sonucu gelişir ve büyür.

 

Herbiri Esrarkeş, ayyaş, Fatih’in Galatada erkek rum çocuk garsona yazdığı şiir gibi, Şah İsmail ile erkek çocuk yüzünden savaşan Yavuz gibi, haremlerinde YÜZLERCE içoğlan bulunduran Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir artık ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir; çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmıştır, mezhepçiliğe kurban edilmiştir…

 

Herbiri ŞEREF YOKSUNU HIRSIZ bugün kadın göbeğine muska yazar SAPIK mahalle hocası türünden mollalar, başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler… ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı ıskalatırlar, Rönesans’ı İngiltere kapar…

 

Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de Yahudiler ile gelir, sonra 1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur ve 1563’te ise Rumların matbaası vardır. Bu meşhur herbiri DEYYÜSÜ EKBER – onlarca SEKS KÖLESİ – cariyeleri olan, günümüz cemaat liderlerinin aynı SAPKIN mollalarımız her seferinde yeni bir fetva ile bizimkilerin matbaaya kavuşmasını engellerler, ta ki Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan, yani 240 yıl sonra 1727’de – Macar İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile matbaaya kavuşuruz; ama bilgiye sahip olmak için artık çok geçtir…

 

11 Eylül 1683, Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır; 1299’dan 1683 Viyana Bozgunu’na kadar savaştığı tüm savaşları kazanan bir ‘’Türk imparatorluğu’’ Osmanlı varken; Neden son 250 yılda girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalmıştır?!… (Osmanlı bu dönem; yani yaklaşık son 250 sene, 1683 Viyana Bozgunu’ndan, nihayet 1922’de Ankara, Haymana Ovası’nda yapılan Sakarya Savaşını kazanana kadar, birkaç direniş – savunma haricinde tüm savaşları kaybetmiştir.)

 

Acaba; Halifelik ve akabinde yürütülen Türk düşmanı, şeref yoksunu YEZİD bedevi arap tipi-mezhepçi politikalara dönülmeseydi Koca bir imparatorluk batar mıydı ? Yunus Emrelerin, Hacı Bektaşilerin, Seyit Gazilerin, Ahmet Yesevilerin… İslam’ı, İslam değil miydi ? osmanlıyı kuran TÜRK Şeyh Edebalilerin İslam’ı, Akşemseddinlerin İslam’ı İslam değil miydi de, SOYSUZ it lakaplı, Ebu Suudlara teslim edip batırdık koca İmparatorluğu… Bugün de aynı sürecin devam etmesi... Tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir.

 

Pir-i Türkistanlı Ahmet Yesevi der ki “Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir !” İşte bu yüzden ‘’ŞEREF YOKSUNU, menfaati için haşa anasını bile satar denen, DİPLOMASIZ tarifi ile ‘’15 Temmuz Kalkışmasını organize eden: Suud, Mısır, BEA arap sevici mezhepçi” değil, yaradanın EŞİT saydığı gibi herkesin İNSANCA hür olabileceği KUTSAL Cumhuriyetci TÜRK ve varlığımız sebebi ATATÜRKÇÜYÜZ

 

Ne Mutlu TÜRKÜM diyebilene...

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort