KURAN'IN ORİJİNALİ VARMI ?
Kur'an gökten kitap şeklinde inmemiştir. Hz. Muhammed'in eline iki kapak arasında verilmemiştir. Bugün bildiğimiz Kuran kitabını Hz. Muhammed Görmemiştir bile !!.
Kayıtlara göre: Sözde ayetler, hafızlar tarafından ezberlenmiş, yaprak, tahta ve deri parçaları üzerine yazılıp, sandık ve depolarda saklanmıştır. Hz. Muhammed ayetlerin toplanıp kitaplaşmasını istememiş - Vasiyet de etmemiştir! Allah da Hz. Muhammed’e, indirdiği sözlerin, kitap haline getirmesine dair bir ayet indirmemiştir.
Kuran’da da böyle bir ayet yoktur !. Allah ve onun peygamberi, Kur’an’ın kitaplaşmasını istemediler mi yoksa düşünemediler mi ?. Çünkü şayet İsteselerdi bunu açıkça ayetle sabit kılarlardı. Ayrıca Tevrat ve İncil’inde Kuran'ın kitaplaşmasına dair bir ayet yoktur. Ama hem Tevrat’ta hem de İncil’de korunacaklarına dair ayet vardır.
Kuran, 22 yıl 3 ayda, Muhammed'in ihtiyaç hissettiği ve indiğine ASLA kimsenin şahit olmadığı zamanlarda, Muhammed'in, zaman zaman ağzından çıkan KİŞİSEL VE TARİHSEL sözlerdir.
Hz. Ebu Bekir, işte bu sözde ayetleri, Hz. Muhammed Haziran 632’de öldükten altı ay sonra, Aralık 632’de Yemame savaşı ve öncesinde, hafız ve sahabelerin 500 ila 700 kadarının öldürülmesi ve Ömer’in teklifi üzerine ilk kez Mushaf halinde toplattırdı.
Hz. Ömer, Hz Ebu Bekir'e fikrini söylediğinde, Hz Ebu Bekir “Peygamberin bile yapmadığı bir işi ben nasıl yaparım?” demiştir. Ancak Hz. Ömer’in baskısı ile ayetlerin toplanması aşamasına geçilmiştir. Hz. Ömer Ağustos 634’de halife olduğunda, Hz. Ebu Bekir’in toplattığı mushafları yaktırdı ! Hz. Ömer, Zeyd ibn-i Said ve otuz kadar ilk nesil SAHABE hafızdan oluşan ekip, ayetleri kendilerine göre yeniden derleyip toplayıp, düzenleyip 640-642’de mushaf haline getirdiler. Yani Hz. Muhammed öldükten en az 8-10 yıl sonra.
Hz. Osman da Hz. Ömer’in derleyip toplattığı bu mushafları yaktı, yok etti ! Yine Zeyd ibn-i Said ve otuz kadar ikinci nesil - Hz. Muhammedi TANIMAYAN hafız ayetleri yeniden kendilerine göre mushaf haline getirdiler. 654 yılında, Hz. Muhammed'in ölümünden 22 yıl sonra bu mushafı üç suret halinde Kur’an olarak yazdılar.
Bu arada Hz. Osman, Hz. Ayşe'deki orijinal, ilk derlenen Kuran’ı iptal etmiş, bazı ayetleri Kuran’a dahil etmemiştir !. Emevi halifesi Mervan, Hz. Muhammed’in dul eşi Hafsa’ya emanet edilmiş olan özgün Kuran metnini yakıp ortadan kaldırmıştı. Bu son Kuranların yok edilmesi Mervan’ın oğlu Abdülmelik’e Kuran'da istediği değişiklikleri yapmak fırsatı verdi.
Emeviler 661 de iktidarı ele alınca, bu kez de Muaviye, Hz. Osman’ın yazdırdığı Kur’anları toplatıp yaktırdı !. Hatta Sıffın savaşında, Kur’an yapraklarını, savaşçıların mızraklarının uçlarına taktırıp kullandı. Emevi halifesi Yezit, 684’de ve Haccac 693’de Kabe’ye iki defa ordu gönderip, Kabe’yi mancınıklarla yakıp yıktılar. Bu arada Osman döneminden kalan, son ayetleri ve ilk ORİJİNAL Kuranları da yaktılar, yok ettiler.
120 yıl boyunca İslam, Kuransız olarak 3 ve 4ncü nesil - üç beş hafızın, hatırlayabildikleri ve bildikleri kadarı ile yaşandı.
Kuran’ın farklı versiyonlarından zıtlıkları kaldırmak bahanesi ile sesli harfler ile fonetik işaretler sokularak, HACCAC bizzat metinlere eklemeler ve önemli değiştirmeler yaptırdı. Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ın, Kur’an’ın metinlerinde yaptıkları değişiklikler, kişisel ya da kurumsal nedenlerdendi.
Emeviler tarafından yapılan değiştirmeler ise siyasal, hanedanlık ve sömürgeci yayılmacılık nedeniyledir. Kuran’daki değişiklikler, İslam inancına daha farklı bir hüviyet vermek, özel olarak Arap yazısını desteklemek, Arap milliyetçiliğini korumaya almak ve Arabizm/Arapçılık eğilimlerini desteklemek için gerekli görüldü.
Böylece Arap halkının dinsel ve kültürel egemenliğini tam yerleştirmek, İslam’ı, Hristiyan ve Museviliğe üstün tutup farklı seçkin bir din olarak sunmak amacıyla Kuran’ı bu değişiklikler için araç yaptılar.
Abbasiler 750 yılında iktidara geldiler. Kurucusu Ebu’el Abbas Seffah, 753 yılında önceki yazılı kaynaklar olmadan, ayetleri, 3 ve 4ncü nesil 20 hafızın ezberine dayanarak mushaf haline getirdi. İşte o Mushaflar, bugünkü Kur’an’ın taslağını oluşturdu !. Beşinci Abbasi halifesi Harun Reşit, Kuran’ı yeniden yazmak için bir ekip hazırladı. Bir süre Mushaf üzerinde çalıştılar. 788 yılında taslaktaki sure ve ayetleri 5 ve 6’ncı nesil, hafız ezberine dayanarak yeniden kendilerine göre sıraladılar.
Ve maalesef hala dahi ne olduğu tam anlaşılamayan 793’DEN İTİBAREN BU GÜNKÜ KUR’AN’I YAZIP ÇOĞALTTILAR ve nüshaları: Mekke, Medine, Mısır, Şam, Yemen, Cezayir, İran ve Türkmenistan bölgelerine gönderildi.
Fakat ASLA bu Kuranların orijinalleri yeryüzünde YOKTUR !
802 yılında kaçıncı nesil aklında kalanları hatırlayan hafızlarca yazıldığı söylenen Kur’an Özbekistan-Taşkent müzesindedir. Topkapı Sarayındaki Hz. Osman’ın Kur’an’ı dedikleri, 1650 yılı yazımıdır ! Yani ASLA orijinal değildir !. Hz. Muhammed 632 yılında öldü. BUGÜN KULLANILAN KUR’AN İSE 793 DE KİTAPLAŞTIRILDI. Aradan geçen 161 yılda neler oldu, yaşandı ?
BEŞ KEZ YAKILAN - ALTI KEZ YENİDEN YAZILAN ! KURAN
ALTI NESİL SONRA HAFIZLARIN EZBERİNE, EMEVİ VE ABBASİ HALİFELERİNİN İSTEĞİNE GÖRE SİYASİ VE TOPLUM DİZAYNI İÇİN YAZILAN KİTAP İÇİN SEN KALK “KURAN BOZULMADI” DE ! - VE - BUNA DA İNANMAMIZI BEKLE !.
Dün ne yediğini hatırlamayanların; Hz. Muhammed'in ilk sözlerini de hesaba katarsak, 183 yıl sonra ne söylendiğini, aynı kelime ve anlam ile ekleyip çıkarmadan, altı nesil sonra tam olarak EKSİKSİZ hatırlamaları ve aktarmaları, bu sözleri aktarırken nefsinin, mantığının, kişisel düşüncelerinin ayetlere karışmadığını söylemek mümkün müdür ?
Aynı zaman ve kişi silsileden gelen hadisler için “zamana, akla, vicdana, bilime, aykırı ve bozulmuş” diyeceksiniz ama beş kez yakılan yok edilen, altı nesil, 183 yıl sonra yeniden yazılan Kur’an için nasıl bozulmamış diyeceksiniz ?.
Hadisler dedikleriniz de Hz. Muhammed'in ölümünden 180-250 yıl sonra ''öyle demişmiş'' diye kaleme alınmıştır. Günümüz de İslam dünyasında 30 farklı Kur'an vardır. Bunların 6 tanesi farklı İslam coğrafyalarında kullanılmaktadır. Kur'an halen günümüzde sürekli değiştirilmekte ve maalesef herkesin çıkarları doğrultusunda, tahrif edilmektedir !
Örneğin: Ocak 2020’de Suudi Arabistan fetva heyeti Kuran’daki 300 ayeti günümüze uyarlamış ve değiştirmiş, bunu da resmen açıklamıştır !!. Ülkemizde hem de bizzat Diyanet eli ile, müfessirler eli ile Kur’an değiştirilmektedir. Nasıl mı ?, Tercümelerdeki parantez içi kelimelere bakınız. Bu kelimelerin hiçbiri Kur'an'da yer almaz, maalesef bu kelimeler müfessirlerin eklemeleridir.
Sanki Allah derdini anlatamamış da kulları “Allah öyle değil böyle demek istedi” diye Allah'ı düzeltiyorlar. Hem meal hem de tefsirlerde; ayetlerde yer almayan kelime ve anlamlar kullanılır !. Kullanılan bu kelime ve anlamlar Arapçasında YER ALMAZ ! SADECE ALINTIDIR.
117 ülkeye kendi dilinde ÜCRETSİZ kitap basıp dağıtan - savurganlıklarıyla ülkenin kanını emen HIYANET işleri başkanlığımızın, kalkıp bize ''Kuranı kerimi ARAPÇA OKUMAK' lazımdır demesi gibi, sanki bazı gerçeklerin bizden gizlenmek istenmesi biraz TUHAF değilmi ? (Yinede: Buraya kadar okuduysanız, demekki Hâlen umut var !).
Sonra DeMaDiDeMa olmasın ...