TÜRK MİLLETİ, İSLAM DÜNYASI VE İNSANLIĞA MANİFESTOMUZ
1. Türkiye’de partilerin ve sosyal grupların milli birliği sağlayacak temel değerler ve politikalar üzerinde anlaşmaları şarttır. Üniversite, yargı, silahlı kuvvetler, siyasi partiler, basın, trt ve sendikalarımızı yüce tarihimizden alınmış temel ölçüler etrafında yeni bir Misak-ı Milli’de birleşmeye çağırıyoruz.
2. Sokak ve gençlik hareketleri politika vasıtası yapılmaktan artık çıkarılmalıdır. Demokrasiyi baskı gruplarının aristokrasisi olmaktan çıkartmak için zaman geçmektedir.
3. Türk Milletinin kendi ekonomik kalkınma model ve stratejisini bulması şarttır. Amerikan, Latin, İskandinav, Rus, Çin, Japon modelleri gibi bunlardan çok daha insani ve başarılı bir Türk Kalkınma Modelinin derhal uygulamaya konması şarttır.
4. Tam bir fikir ve ifade hürriyeti mutlaka sağlanmalıdır.
5. Türk milletinin kendi sosyal sistemini arama hakkı hiç bir kayıtla sınırlandırılmamalıdır. Her türlü fikrin ifade hürriyeti sağlanmalıdır.
6. Hiçbir siyasal, sosyal tabu tanınmamalıdır. Yeryüzünde ilerleme, saadet ve yücelme hareketini sınırlandıracak hiç bir tabu ve yasağa mahal yoktur. Münakaşasız, tenkitsiz hiç bir fikri kabul etmiyoruz. Beşeriyetin bütün kültür mirasını münakaşa edilmeye değer buluruz. İlmin klavuzluğuna çok ciddi şekilde gerek vardır.
7. İlmin otoritesi kesin şekilde sağlanmalıdır.
8. Türk insanını asrımızın sosyal, felsefi, ekonomik puta taparlığına karşı uyarıyoruz. Kula kul olmaya zorlayan insanlık onuruna aykırı inanç, düşünce ve sosyal sistemleri reddediyoruz.
9. Mübarek dinimiz başta olmak üzere Türk milleti tarafından kutsal kabul edilmiş değerlerin, kavramların istismar edilmesine şiddetle karşıyız
10. Tam ve kamil anlamda bir din , fikir ve eğitim hürriyetinin sağlanmasının mutlak zaruret olduğuna inanıyoruz.
11. Türkiye jeopolitik, jeostratejik konumu itibariyle iki büyük kültür, toplum ve ekonomi sisteminin nüfuz alanı halindedir, kontak ucundadır. Milli kültürümüzün yabancı kültürler tarafından tahribi olayı ile karşı karşıyayız. Bu durum mutlaka önlenmelidir.
12. Partilere göre değişen değil partilerin uyacağı uzun vadeli bir milli devlet politikası şarttır.
13. Türkiyenin problemlerinin anlaşılması ve doğru çözümlere gidilebilmesi için problemlerin temel dinamiği kavranmalıdır. İki asırdır devam eden Batı-Rus, Türk- İslam kavgası bir hayale değil zarurete dayanmaktadır.
Tarihi izah eden faktör kültürlerin, medeniyetlerin kavgası ve ilişkilerinden ibarettir. Bu temel kavranmadığı sürece ne problemlerimizi çözmek ne de doğru çözüm yolları getirmek kabil değildir. Türk milletine karşı yöneltilmiş saldırıyı kabul ve tesbit etmedikten sonra hiç bir problem doğru bir çözüm yoluna kavuşturulamaz. 7 asır tanıma adına akınlar yaptığımız, Osmanlının her haliyle beğenip herşeyiyle taklit ettiği, batıyla şimdilerde Ekonomik, politik ve kültürel bir kavga halindeyiz.
Bir stratejinin temel konusu; amacın tarihi kadar bu amaca bizi götürecek güç, kabiliyet ve vasıtaların isabetle seçilmesine bağlıdır. Amaca ulaşmakta vasıtaların ne gibi engellerle karşılaşacağı, düşman hedefi, maksat ve gücü hakkında dürüst bir teşhis şarttır. Düşmanı yok sayan hatta düşmanlarımızın iyilik dileyen niyetlerinden bahsetmenin son derece zararlı bir gaflet olduğu kanaatindeyiz. Bu teşhiste birleşmemiz Türk politikasını yabancı etkilerden arındırabilecek tek yoldur.
Yine bu teşhis Türk politikasını çoğulcu demokrasinin makul itilaflarını taşıyan ama kesin bir birliktelik sağlamasına imkan veren temel şarttır. Emperyalist düşman amaçlarını inkar etmek; ikiyüz senelik başarısızlık damgasını Türk milletinin alnına vurmak demektir ki bu en büyük bühtandır. Türk milletinin mağlubiyet ve başarısızlığı; cehalet, geri kalmışlık ve bu gibi utandırıcı özelliklere bağlanamaz.
14. Batıcılık Türk Milleti için bir talihsizlik olmuştur. Batı kurumlarının iktibası hiç bir ciddi etüdün sonucu değildir ve bunların iktibasının teklif ve telkin edenler sosyal ve ekonomik bilgi disiplinlerinden habersiz kişilerdir ve çok defa bu iktibas olayı bir oldu bitti halinde olmuştur.
Tanzimatçılar ve ittahatçılar gibi bir iktidar partisinin iktidara geçişi bir antidemokratik davranıştır. İşte bu antidemokratik iktidara geçişi maskeleyebilmek için batıcılık hedefi ortaya sürülmüştür. Böylece şiddet Türk politikasında iki asırdan beri meşru sayılmıştır. Ve bugünkü şiddet, bu günkü anarşi iki asırdan beri içine sürüklendiğimiz kavramlar, değerler, kültürler karmaşasının meydana getirdiği anarşi zemininden fışkırmıştır.
İlerletmek, birleştirmek ki İttihat ve Terakki’nin medeniliştirmek gayeleri her türlü zorun, diktanın meşru sayılmasına yetmiştir. Böylece parti, şahıs ve zümre diktaları oluşmuştur. Türkiyede bir koloni kültürü oluşmuştur. Baş vasfı tarih, şahsiyet, millet ve kültür değerlerine saldırmak, alaya almak olmuştur.
Ekonomik, teknik bakımdan Türkiye’nin sömürgeleşmesi ve milli sanayimizin yıkılmasını hızlandıran başlıca etken batılılaşmak olayı olmuştur. Batı kurumlarının üstün körü ve ancak bir parti, cemiyet hegomanyasını yaşatacak biçimde iktibas edildiği bir vakıadır. Zamanımız sosyal, ekonomik sistemlerinin ne mutlak ne de evrensel olduğu yalanına inanmıyoruz. Zamanımız ne kapitalizm, ne sosyalizm; ne de başka izmler insanlığın nihai amacı olamazlar. Ne parti devletinin ne de şirketlerin köleliğine evet demiyoruz.
15. Emperyalist Roma hukukunun kalıntıları üzerinde emperyalist batı hukukunun gölgesinde milli bir kalkınma hareketinden bahsetmenin abes olduğu kanaatindeyiz. Nihai olarak bu durum kapitalist bir yolla kalkınmaya evet demek anlamına gelir.
Kapitalistleşme safhasının halk kitlelerine, müslüman halk kitlelerine benimsetilmesi ve modern bir protestanlık hareketi haline dönüşmesi anlamına gelir. Milli inkılabın hedefinden sapması, yozlaşması; kapitalist düzenin benimsetilmesi anlamına gelir ki milli ve tarihi inançlarımıza ters bir durumdur. İttifakları sadece askeri, teknik, ekonomik iş birliği zemini olarak kabul ediyoruz. İttifakların politik, kültürel ve ekonomik yayılma vasıtası haline getirilmesine şiddetle karşıyız ve hali hazırdaki durum ittifakların Türkiye aleyhine çok kere bir yayılma vasıtası olarak kullanıldığını göstermektedir.
16. Avrupa Birliği'ne siyasi bir organizasyon ve toplum olarak katılmaya diliyorsa Türk milleti karar vermelidir ve bu doğrudan doğruya referandum yoluyla Türk milletine sorulmalıdır.
17. Kültür çok uzun bir tarih birikimidir. Bir millet eğer milletse kendini var kılan kültürü ile bağlarını kopararak hiç bir maceraya atılamaz. Türkiye’nin bekası bakımından siyasi istiklallerine yeni kavuşan Ve henüz siyasi istiklalleri bulunmayan geniş Türk kesimiyle dil ve kültür birliğinin sağlanması şarttır.
Türk diline bugün yapılan suikasttır. Sadece Türkiye’de nesiller arası bir uçurum meydana getirmekle kalmadığı, dünya Türkleri arasında da kapatılması imkansız bir uçurumu meydana getirdiğini tesbit zaruretindeyiz ve Türk diline suikast sadece bir cehalet eseri değil aynı zamanda Türk kültür birliğini parçalamaya matuf bir saldırıdır. ABD, Fransız, Alman, İngiliz, Rus, Bulgar, Rum,Arap, Fars etkileri üzerinde Türk milletini yeniden düşünmeye çağırıyoruz.
18. Dilin, ilmin, adaletin, devletin ve dinin saygıdeğerliği muhteremliği korunmalıdır. Adalet, ilim; gündelik politikaya sokulmamalı, araç haline getirilmemelidir. İnsanlığın gelişmesinin son safhasında tarihi müslüman Türk kültür ve medeniyetinin nihai genel ve mutlak bir sistem olarak insanlık tarafından da benimseneceğine inanıyoruz. İnsanlığın gelişmesi ölçüsünde milli ve tarihi kültürümüzün saadet, ilerleme ve huzur sağlayan tek sistem olduğu anlaşılacaktır.
Bu daveti Türk milleti kabul etmeli, ona inanmalı ve benimsemelidir. Böylece ancak böylece geleceğin dünyasının mimarı olabilir. Bu onun mahalli değil ama cihanşumul yeni hükümranlığı için bir başlangıç olacaktır. Tarih bu misyonu Müslüman Türk Milleti'ne vermiştir.
Bir yükseliş ve yüceliş hareketi; vasıtaların ve gücün mekanik birliği ile sağlanamaz. Bir yükseliş ve yüceliş hareketi önce insanda derin bir değişiklik meydana getirerek onda tam bir inkılap meydana getirerek sosyal bir enerji hasıl eder. Dağları devirecek bir iman , ulvi hedeflere yönelmek şarttır.
Hayatın ulvi gayesi asıl amacı için meşekkatlere, sıkıntılara, imkanlara , imkanszlıklara, zenginliklere, fakirliklere aldırmayan bir inanç inkılabı, ahlak inkılabı şarttır”
….