Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Ömer Durukan
Köşe Yazarı
Ömer Durukan
 

senei devrinde hediye edilen kıbrıs

        20 Temmuz Kıbrıs Barış harekatının 50 yıldönümü   24 Aralık 1963'ten arifesi Lefkoşa Kumsal Mahallesi Dereboyu Caddesi Numara 2 tek katlı bahçeli bir ev saat 22 sularıyla boğuk Tok vuruşlar yırttı aniden gecenin karanlığını trok trok trok kalleş basıyordu Mürüvet Hanım telaşla lambaları söndürdü.   Henüz 10 aylık bebe olan Hakan kucağında uyuyordu 10 aylık koştu çocukların odasına öbür koluna 4 yaşındaki Kutsi'yi aldı K Murat diye seslendi bir yandan gözlerini uşa ktı Murat böyle kardeşlerin en büyüğü sadece 6 yaşında, annesinin geceliğini ucundan tuttu odadan çıktılar anne 3 oğul biri 6 yaşında biri 4 yaşında biri henüz 10 aylık, çocuklareıyla banyodaki küvete girdiler. Birden şangırtı duydular, camlar donra banyo kapısı şiddetli bir tekmeyle kırıldı, EOKA katilleri içeri daldılar, peş peşe tetiğe bastılar acımasızca taradılar.   Kanlı Noel gecesinde, EOKA katilleri çocuklarını koruyan savunmasız Mürvet hanımı alnı dahil 7 yerinden, küçücük Murat'ı 3 Kurşun vurmuşlardı.  Eşi silahlı kuvvetlerinde tabip binbaşı, gözleri dönmüş ahlaksız Rumlar Noel öncesi, 13 Türk köyünü basınca Gönyeli’ye gitmiş, KALLEŞCE vurulan savunmasız Türkleri kurtarmaya çalışıyordu   Bu kanlı Noel baskını efsane gazeteci Ömer Sami Coşar tarafından Tek kareyle ölümsüzleştirildi. Bu fotoğrafı Türkiye'ye getirmek hiç kolay olmadı, Kıbrıs'a giriş çıkışlar Rum ve İngiliz denetiminde üst taramaları yapılıyordu.  Kanlı Noel'de yaralanan, vücudu tamamen alçıda mücahidin sargı bezlerinin arasında, fotoğraf Türkiye'ye öyle ulaştı, Kıbrıs'ta yaşanan insanlık suçlarını görmezden gelen Batı dünyasının suratına tokat gibi çarptı.   Kıbrıs doğumlu, Katil Milli Mücadele örgütü EOKA Albay Georgios Grivas  Atina askeri akademisinden mezun olmuş, 1919 yılında Yunan işgali sırasında İzmir'e çıkanlar arasındaydı. I Dünya Savaşı'ndan sonrası Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak için ENOSİS projesiyle terör estirip, ömrü boyunca Türk katliamı yaptı. Sonunda kalpten ölen bu şerefsiz katili emekli albayı, Yunan hükümeti Kor General yaptı.  Ölünce yerine Nikos Samson geçti örgüt EOKA B anılmaya başladı.   Bosna katili ŞEREFSİZ Miloseviç’e kurban dedirtecek, Aslında gazeteci Nikos Samson, Fanatik Türk düşmanıydı, köy baskınlarına bizzat gidiyor, Türk öldürmekten zevk aldığını söylüyordu. Yunanistan albaylar cuntasının desteğiyle, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Papaz Makarios’ karşı darbe yapıp, Kıbrıs'ta Yunan Cumhuriyeti ve kendinide Cumhurbaşkanı ilan etti. Fakat Türk askeri Kıbrıs'a çıktığında, kuyruğu bacakları arasında it gibi, Yunanistan'a kaçtı. Güya yargılandı 18 yıla mahkum edildi ama, hastalığı bahane edilerek tedavi için Fransa'ya gönderildi !. 1993 te rahatça Kıbrıs'a geri döndü, gazetesinin başına geçti. 2001'de  ölünce şerefsiz katil, kalabalık bir törenle gömüldü (oğlu Sotiris Samson , Rum parlamentosunda milletvekili oldu).   . Birkaç yıl sonra, Yunanistan'da darbe oldu, ABD bastırdı Atina ile Ankara masaya oturdu.  Başbakan Süleyman Demirel meslektaşı Yunan başbakanıyla Keşan ve Dedeağaç ta iki defa bir araya geldiler. Yunan Başbakanı, küstahca Kıbrıs'ın çoğunluğu Rum Dolayısıyla Ada Yunanistan'a bırakılmalı deyince, Demirel Kıbrıs'ta iki millet var, sorun çözümü için Kıbrıs Türkiye'ye bırakılsın diye cevap verince, anlaşma sağlanamadı.   Savaşmadan Kıbrıs sorunu çözülmeyecek ama Türk ordusunun çıkarma yapmak için yeterli imkanı gemileri yoktu. Fakat, Ulu önder Atatürk Türkiye'sinin ne kadar muhteşem bir ülke olduğunu tüm dünyaya göstermek için, Demirel akıl almak için ana muhalefet lideri, İsmet İnönü'ye gitti.  İnönü deniz aşırı Harekat tecrübemiz yok, başarısız olursak Kıbrıs'ı komple kaybederiz Dolayısıyla sabredelim hazırlanalım diye cevap verdi.   Türk Mukavemet Teşkilatı – TMT kurulmuştu, gizlice destek vermeye gayret ettik ve 20 Temmuz 1974 sabahı, Başbakan Bülent Ecevit koalisyon ortağı Necmettin Erbakan Ana muhalefet Süleyman Demirelin anında haberdar olduğu harekatta: Adana Konya ve Antalya'dan kalkan jetlerimiz homurtusu Kıbrıs semaları yırttığında saat 05.25 idi.   Gün açarken, gökyüzü bembeyaz Türk paraşütçüsü baloncuklarla kaplı, sağanak gibi yağıyordu. Hemen sonra denizden yaklaşan çıkarma gemilerini gören, Kod adı ‘’TOROS’’ olan sıradan görünen fakat gerçekten SIRADIŞI kahraman - Rauf Denktaş ömrünün sonuna kadar unutmayacağı, her anlattığında ağladığı olayı ‘’sanki bir macera filmiydi, Ateşten gömlek giyilmiş, kelle koltukta yakın çağın en tehlikeli hadiselerinin içinde yer almıştım’’ diye anlatırdı.   Aslında harekatımız, önce Beş Parmak Dağlarında kan gövdeyi götüren çarpışmalarla destan yazan Mücahitlerimiz EOKA ile ölesiye vuruştular, hedef şaşırttılar. adaya çıkan ilk çıkan üsteğmen – daha sonra Paşa olan ve Ergenekon kumpasında hapse atıldı.  Sabah saat 06.10 Başbakan Bülent Ecevit dünyaya ‘’Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs'a BARIŞ hareketi başlamış bulunuyor, Allah milletimize, tüm Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin’’ deiye ilan etti.   Bir gün sonra: 21 Temmuz, Türk basını adaya ayak bastı.  Gazetecilerimiz Barış Harekatını, an be an takip ediyor, korkmadan sıcak çatışmanın en kanlı noktalarına giriyorlardı.  Türk ordusu henüz gitmediği - hala Rum kontrolündeki Lefke'de evlere baskınlar yapıldığını ve 75 sivilin esir alındığı duyuldu. Aralarında: Sermet İpekçioğlu, Yücel Hacaloğlu, Sami Coşar, Ergun Hüdai Bayık, Teoman Fehim, Ahmet Kahraman, Eyyüp Sabri ve Mete Akyol'unda bulunduğu, bugünün YANDAŞ soytarıları aksine GERÇEK GAZETECİ olduklarını ispat etme adına, Lefke’ye doğru yola çıktılar ama EOKA tarafından yakalanıp, esir alındılar.   Türkiye'de bunlardan kimsenin haberi yok, insanlıktan çıkmış KATİL EOKA uluslararası Savaş hukuku filan tanımıyorlardı.  Duvar kenarına dizili af dilemeyen – yalvarmayan Esir Türk gazeteciler, karşılarında bir Manga silahlı militan kurşuna dizilmeye hazır beklerken,   rahmetli Mete Akyol, o günlerde çok popüler, adeta Kıbrıs Barış harekatının Milli Marşı haline gelmiş ‘’Havasına Suyuna Taşına Toprağına bin can feda … ‘’ türküsünü mırıldanmaya başlayınca, bu adamlar ölürken nasıl olurda şarkı söylüyor ? diye hayrete düşen Rumlar donup kalmıştı.   Tam o sırada mucizevi bir gelişme oldu. Askeri cip idam mangasının yanında durdu ve Savaş ahlakına sahip – ismi: Takis Çari olan bir Yunan Yüzbaşısına, kurşuna dizilecek Türkler ‘’biz gazeteciyiz’’ deyince, ortalık karıştı.  Kimlikler kontrol edildikten sonra Yüzbaşı dönüp EOKA militanını fırçaladı, esir Türk gazetecileri teslim alıp, Limasol’a getirdi, Emniyet Müdürlüğünde ifadelerini aldırtıp serbest bıraktı. Aynı Yunan subayı 37 yıl sonra eşiyle birlikte İstanbul'a geldi, Atatürk havalimanında Mete Akyol ve eşi tarafından karşılandılar.   Ölümden dönmüş gazetecilerimizden serbest bırakılanları tam listeyi Türkiye'ye ulaştırdı.  Rumlar böyle bizim elimizde sivil esir filan yok derken, liste TRT'de ve bayrak radyosunda yayınıyla, uluslararası girişim başlatıldı ve Rumlar sivil esirleri serbest bırakmak zorunda kaldılar. Lakin: Adem Yavuz Ergin Konuksever ve Cengiz Kaptamn gazetecilerimiz maalesef öbür meslektaşları kadar şanslı değildi.  Lefke'de esir alınan Türklerin izini sürerlerken, yaylım ateşe tutuldular şoför öldü.  Omuzundan ağır yaralı Ergin Konuksever hastaneye yatırıldı, Adem Yavuz ve Cengiz Kaptan gözleri bağlanarak cezaevine götürülen Ergin Konuksever bir Rum tarafından karnından vurulunca, diplomasi devreye girdi esir gazetecilerimiz Türkiye'ye iade edildi.   Henüz 30 yaşında Adem Yavuz Adana'da hastaneye yatırıldı ama maalesef daha fazla dayanamadı, Barış harekatının Şehit gazetecisi oldu. Kıbrıs sadece Türk siyasetinin ve Türk silahlı kuvvetlerinin değil, aynı zamanda Türk basınının da şeref madalyası oldu. Kahramanca çalıştılar halkı bilgilendirmek için kendi canlarını içe saydılar esir düştüler vuruldular şehit oldular.  Bizlere bu mesleğin NAMUSUYLA nasıl yapılması gerektiğini öğrettiler, rol model oldular.   1983 yılında da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan edildi. 2 yıl sonra Amerikalı bir petrol şirketi, Rauf Denktaş'a Petrol rezervi tespit ettiklerini, bunu çıkarmaya Talip olduklarını, çıkarılacak petrolden size % pay verebiliriz dedi.  Hayata bakışı belli Denktaş ‘’Türkiye olmadan Ben Cennete Bile Girmem onun için önce Ankara ile konuşmalıyım’’deyince Amerikalılar Ankara lafını duyunca tırstılar. Çok çok kısa bir süre sonra aynı ABD li petrol şirketi, gittiği Rum lideri Kiprianu, yanına Mısır'ı alarak petrol arama İşine başlamak isteyince, Denktaş bu savaş nedenidir dedi.   Birleşmiş Milletler devreye girdi, heyet gönderdiler Demirel ve Ecevit ile görüştüklerinde, Denktaşın ihtarını tekrarladılar ‘’Savaş nedeni olur SAVAŞIRIZ’’ dediler.  ABD ve Rumlar, mecburen geri adım attı ve tek taraflı olarak petrol arama sevdasından vazgeçtiler. 2003 AKePe iktidara geldi, bismillah ilk iş Kıbrıs'ta ‘’Yes be Annem’’ sloganı ile referandum yapıldı, Denktaş’ı sırtından hançerledi. AKP bütün gücüyle Evet denmesi için çalışrken oğlu Serdar ile birlikte Rauf Denktaş çırpınarak ‘Avrupa Birliği'nin gözü Petrol yataklarımız değil karasularımızda, Kıbrıs adasının tümünü Avrupa Birliğine almak suretiyle Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz rezervlerimiz kontrol altına almaya çalışıyorlar’’ diye çırpındılar.   AKePe yandaş STK ile bütün gücüyle Annan planına ‘’Evet’’ denmesi için çalıştı,  Kıbrıs'ın Ayak bağı olduğunu yazdılar. Zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü yüksek sesle eleştiren, şeref abidesi hava Kurmay Albay Tarık Akça ordudan uzaklaştırıldı, peşini bırakmadılar BALYOZ kumpasında içeri atmaya kalktılar, 18 yıl hapis cezası ile yargılanınca, silahını kafasına dayadı canına kıydı.   AKePe lideri hepimiz kazanacağız onun için EVET deyin telkini ile sandığa gidildi, Türk tarafı % 65 evet derken, resmen anahtarları teslim ettiğimiz Rum tarafı ise % 75 HAYIR dedi.  Bir hafta sonra AB üyeliğine alınan Rum tarafı, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini veto hat etme hakkını kazandı.     Hala ambargo bile kalkmadı, boş ‘’Doğalgaz için Doğu Akdeniz'i fethediyoruz !’’ yalanları aksine, tespit edilen ve şu anda ABD, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rumları – Mısır ve hatta Birleşik Arap Emirlikleri Katar falan da işin içine paylaştığı $ 2 TRİLYON petrol ve doğalgazı bizzat kendi ellerimizle verdik.   Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin peyniri hellim Türkiye'de Türk Patent Enstitüsü tarafından coğrafi işaretli ürün olarak tescillerken, maalesef meşhur milli yemek ‘’DÖNER’’ hakkını Yunan ‘’ciros’’ cacığı - cci, olarak kaptırdık.  Hala baklava’da hak iddia ederken, kokoreçi – kokoretsi, Çoban salatamızı - Grek (Yunan) Salat diye tescillerken, Avrupada Türklerin VİZESİZ gidebileceği: Tekirdağ, Kırklareli, Edirne’’ yerine, tamamen UTAN VERİCİ TUZAK olan ‘kapıda vize’ diye gittikleri adalarda servet harcayan, din iman – yetmeyince vatan millet Sakarya türünden kahve laklaklaması yapan tarihini bilmez, zır cahil ahmaklar yakında içtikleri kahveye ‘’Grek coffee’’ derse şaşmayın.

senei devrinde hediye edilen kıbrıs

 

 

 

 

20 Temmuz Kıbrıs Barış harekatının 50 yıldönümü

 

24 Aralık 1963'ten arifesi Lefkoşa Kumsal Mahallesi Dereboyu Caddesi Numara 2 tek katlı bahçeli bir ev saat 22 sularıyla boğuk Tok vuruşlar yırttı aniden gecenin karanlığını trok trok trok kalleş basıyordu Mürüvet Hanım telaşla lambaları söndürdü.

 

Henüz 10 aylık bebe olan Hakan kucağında uyuyordu 10 aylık koştu çocukların odasına öbür koluna 4 yaşındaki Kutsi'yi aldı K Murat diye seslendi bir yandan gözlerini uşa ktı Murat böyle kardeşlerin en büyüğü sadece 6 yaşında, annesinin geceliğini ucundan tuttu odadan çıktılar anne 3 oğul biri 6 yaşında biri 4 yaşında biri henüz 10 aylık, çocuklareıyla banyodaki küvete girdiler. Birden şangırtı duydular, camlar donra banyo kapısı şiddetli bir tekmeyle kırıldı, EOKA katilleri içeri daldılar, peş peşe tetiğe bastılar acımasızca taradılar.

 

Kanlı Noel gecesinde, EOKA katilleri çocuklarını koruyan savunmasız Mürvet hanımı alnı dahil 7 yerinden, küçücük Murat'ı 3 Kurşun vurmuşlardı.  Eşi silahlı kuvvetlerinde tabip binbaşı, gözleri dönmüş ahlaksız Rumlar Noel öncesi, 13 Türk köyünü basınca Gönyeli’ye gitmiş, KALLEŞCE vurulan savunmasız Türkleri kurtarmaya çalışıyordu

 

Bu kanlı Noel baskını efsane gazeteci Ömer Sami Coşar tarafından Tek kareyle ölümsüzleştirildi. Bu fotoğrafı Türkiye'ye getirmek hiç kolay olmadı, Kıbrıs'a giriş çıkışlar Rum ve İngiliz denetiminde üst taramaları yapılıyordu.  Kanlı Noel'de yaralanan, vücudu tamamen alçıda mücahidin sargı bezlerinin arasında, fotoğraf Türkiye'ye öyle ulaştı, Kıbrıs'ta yaşanan insanlık suçlarını görmezden gelen Batı dünyasının suratına tokat gibi çarptı.

 

Kıbrıs doğumlu, Katil Milli Mücadele örgütü EOKA Albay Georgios Grivas  Atina askeri akademisinden mezun olmuş, 1919 yılında Yunan işgali sırasında İzmir'e çıkanlar arasındaydı. I Dünya Savaşı'ndan sonrası Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak için ENOSİS projesiyle terör estirip, ömrü boyunca Türk katliamı yaptı. Sonunda kalpten ölen bu şerefsiz katili emekli albayı, Yunan hükümeti Kor General yaptı.  Ölünce yerine Nikos Samson geçti örgüt EOKA B anılmaya başladı.

 

Bosna katili ŞEREFSİZ Miloseviç’e kurban dedirtecek, Aslında gazeteci Nikos Samson, Fanatik Türk düşmanıydı, köy baskınlarına bizzat gidiyor, Türk öldürmekten zevk aldığını söylüyordu. Yunanistan albaylar cuntasının desteğiyle, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Papaz Makarios’ karşı darbe yapıp, Kıbrıs'ta Yunan Cumhuriyeti ve kendinide Cumhurbaşkanı ilan etti. Fakat Türk askeri Kıbrıs'a çıktığında, kuyruğu bacakları arasında it gibi, Yunanistan'a kaçtı. Güya yargılandı 18 yıla mahkum edildi ama, hastalığı bahane edilerek tedavi için Fransa'ya gönderildi !. 1993 te rahatça Kıbrıs'a geri döndü, gazetesinin başına geçti. 2001'de  ölünce şerefsiz katil, kalabalık bir törenle gömüldü (oğlu Sotiris Samson , Rum parlamentosunda milletvekili oldu).

 

.

Birkaç yıl sonra, Yunanistan'da darbe oldu, ABD bastırdı Atina ile Ankara masaya oturdu.  Başbakan Süleyman Demirel meslektaşı Yunan başbakanıyla Keşan ve Dedeağaç ta iki defa bir araya geldiler. Yunan Başbakanı, küstahca Kıbrıs'ın çoğunluğu Rum Dolayısıyla Ada Yunanistan'a bırakılmalı deyince, Demirel Kıbrıs'ta iki millet var, sorun çözümü için Kıbrıs Türkiye'ye bırakılsın diye cevap verince, anlaşma sağlanamadı.

 

Savaşmadan Kıbrıs sorunu çözülmeyecek ama Türk ordusunun çıkarma yapmak için yeterli imkanı gemileri yoktu. Fakat, Ulu önder Atatürk Türkiye'sinin ne kadar muhteşem bir ülke olduğunu tüm dünyaya göstermek için, Demirel akıl almak için ana muhalefet lideri, İsmet İnönü'ye gitti.  İnönü deniz aşırı Harekat tecrübemiz yok, başarısız olursak Kıbrıs'ı komple kaybederiz Dolayısıyla sabredelim hazırlanalım diye cevap verdi.

 

Türk Mukavemet Teşkilatı – TMT kurulmuştu, gizlice destek vermeye gayret ettik ve 20 Temmuz 1974 sabahı, Başbakan Bülent Ecevit koalisyon ortağı Necmettin Erbakan Ana muhalefet Süleyman Demirelin anında haberdar olduğu harekatta: Adana Konya ve Antalya'dan kalkan jetlerimiz homurtusu Kıbrıs semaları yırttığında saat 05.25 idi.

 

Gün açarken, gökyüzü bembeyaz Türk paraşütçüsü baloncuklarla kaplı, sağanak gibi yağıyordu. Hemen sonra denizden yaklaşan çıkarma gemilerini gören, Kod adı ‘’TOROS’’ olan sıradan görünen fakat gerçekten SIRADIŞI kahraman - Rauf Denktaş ömrünün sonuna kadar unutmayacağı, her anlattığında ağladığı olayı ‘’sanki bir macera filmiydi, Ateşten gömlek giyilmiş, kelle koltukta yakın çağın en tehlikeli hadiselerinin içinde yer almıştım’’ diye anlatırdı.

 

Aslında harekatımız, önce Beş Parmak Dağlarında kan gövdeyi götüren çarpışmalarla destan yazan Mücahitlerimiz EOKA ile ölesiye vuruştular, hedef şaşırttılar. adaya çıkan ilk çıkan üsteğmen – daha sonra Paşa olan ve Ergenekon kumpasında hapse atıldı.  Sabah saat 06.10 Başbakan Bülent Ecevit dünyaya ‘’Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs'a BARIŞ hareketi başlamış bulunuyor, Allah milletimize, tüm Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin’’ deiye ilan etti.

 

Bir gün sonra: 21 Temmuz, Türk basını adaya ayak bastı.  Gazetecilerimiz Barış Harekatını, an be an takip ediyor, korkmadan sıcak çatışmanın en kanlı noktalarına giriyorlardı.  Türk ordusu henüz gitmediği - hala Rum kontrolündeki Lefke'de evlere baskınlar yapıldığını ve 75 sivilin esir alındığı duyuldu. Aralarında: Sermet İpekçioğlu, Yücel Hacaloğlu, Sami Coşar, Ergun Hüdai Bayık, Teoman Fehim, Ahmet Kahraman, Eyyüp Sabri ve Mete Akyol'unda bulunduğu, bugünün YANDAŞ soytarıları aksine GERÇEK GAZETECİ olduklarını ispat etme adına, Lefke’ye doğru yola çıktılar ama EOKA tarafından yakalanıp, esir alındılar.

 

Türkiye'de bunlardan kimsenin haberi yok, insanlıktan çıkmış KATİL EOKA uluslararası Savaş hukuku filan tanımıyorlardı.  Duvar kenarına dizili af dilemeyen – yalvarmayan Esir Türk gazeteciler, karşılarında bir Manga silahlı militan kurşuna dizilmeye hazır beklerken,  

rahmetli Mete Akyol, o günlerde çok popüler, adeta Kıbrıs Barış harekatının Milli Marşı haline gelmiş ‘’Havasına Suyuna Taşına Toprağına bin can feda … ‘’ türküsünü mırıldanmaya başlayınca, bu adamlar ölürken nasıl olurda şarkı söylüyor ? diye hayrete düşen Rumlar donup kalmıştı.

 

Tam o sırada mucizevi bir gelişme oldu. Askeri cip idam mangasının yanında durdu ve Savaş ahlakına sahip – ismi: Takis Çari olan bir Yunan Yüzbaşısına, kurşuna dizilecek Türkler ‘’biz gazeteciyiz’’ deyince, ortalık karıştı.  Kimlikler kontrol edildikten sonra Yüzbaşı dönüp EOKA militanını fırçaladı, esir Türk gazetecileri teslim alıp, Limasol’a getirdi, Emniyet Müdürlüğünde ifadelerini aldırtıp serbest bıraktı. Aynı Yunan subayı 37 yıl sonra eşiyle birlikte İstanbul'a geldi, Atatürk havalimanında Mete Akyol ve eşi tarafından karşılandılar.

 

Ölümden dönmüş gazetecilerimizden serbest bırakılanları tam listeyi Türkiye'ye ulaştırdı.  Rumlar böyle bizim elimizde sivil esir filan yok derken, liste TRT'de ve bayrak radyosunda yayınıyla, uluslararası girişim başlatıldı ve Rumlar sivil esirleri serbest bırakmak zorunda kaldılar. Lakin: Adem Yavuz Ergin Konuksever ve Cengiz Kaptamn gazetecilerimiz maalesef öbür meslektaşları kadar şanslı değildi.  Lefke'de esir alınan Türklerin izini sürerlerken, yaylım ateşe tutuldular şoför öldü.  Omuzundan ağır yaralı Ergin Konuksever hastaneye yatırıldı, Adem Yavuz ve Cengiz Kaptan gözleri bağlanarak cezaevine götürülen Ergin Konuksever bir Rum tarafından karnından vurulunca, diplomasi devreye girdi esir gazetecilerimiz Türkiye'ye iade edildi.

 

Henüz 30 yaşında Adem Yavuz Adana'da hastaneye yatırıldı ama maalesef daha fazla dayanamadı, Barış harekatının Şehit gazetecisi oldu. Kıbrıs sadece Türk siyasetinin ve Türk silahlı kuvvetlerinin değil, aynı zamanda Türk basınının da şeref madalyası oldu. Kahramanca çalıştılar halkı bilgilendirmek için kendi canlarını içe saydılar esir düştüler vuruldular şehit oldular.  Bizlere bu mesleğin NAMUSUYLA nasıl yapılması gerektiğini öğrettiler, rol model oldular.

 

1983 yılında da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan edildi. 2 yıl sonra Amerikalı bir petrol şirketi, Rauf Denktaş'a Petrol rezervi tespit ettiklerini, bunu çıkarmaya Talip olduklarını, çıkarılacak petrolden size % pay verebiliriz dedi.  Hayata bakışı belli Denktaş ‘’Türkiye olmadan Ben Cennete Bile Girmem onun için önce Ankara ile konuşmalıyım’’deyince Amerikalılar Ankara lafını duyunca tırstılar. Çok çok kısa bir süre sonra aynı ABD li petrol şirketi, gittiği Rum lideri Kiprianu, yanına Mısır'ı alarak petrol arama İşine başlamak isteyince, Denktaş bu savaş nedenidir dedi.

 

Birleşmiş Milletler devreye girdi, heyet gönderdiler Demirel ve Ecevit ile görüştüklerinde, Denktaşın ihtarını tekrarladılar ‘’Savaş nedeni olur SAVAŞIRIZ’’ dediler.  ABD ve Rumlar, mecburen geri adım attı ve tek taraflı olarak petrol arama sevdasından vazgeçtiler. 2003 AKePe iktidara geldi, bismillah ilk iş Kıbrıs'ta ‘’Yes be Annem’’ sloganı ile referandum yapıldı, Denktaş’ı sırtından hançerledi. AKP bütün gücüyle Evet denmesi için çalışrken oğlu Serdar ile birlikte Rauf Denktaş çırpınarak ‘Avrupa Birliği'nin gözü Petrol yataklarımız değil karasularımızda, Kıbrıs adasının tümünü Avrupa Birliğine almak suretiyle Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz rezervlerimiz kontrol altına almaya çalışıyorlar’’ diye çırpındılar.

 

AKePe yandaş STK ile bütün gücüyle Annan planına ‘’Evet’’ denmesi için çalıştı,  Kıbrıs'ın Ayak bağı olduğunu yazdılar. Zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü yüksek sesle eleştiren, şeref abidesi hava Kurmay Albay Tarık Akça ordudan uzaklaştırıldı, peşini bırakmadılar BALYOZ kumpasında içeri atmaya kalktılar, 18 yıl hapis cezası ile yargılanınca, silahını kafasına dayadı canına kıydı.

 

AKePe lideri hepimiz kazanacağız onun için EVET deyin telkini ile sandığa gidildi, Türk tarafı % 65 evet derken, resmen anahtarları teslim ettiğimiz Rum tarafı ise % 75 HAYIR dedi.  Bir hafta sonra AB üyeliğine alınan Rum tarafı, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini veto hat etme hakkını kazandı.

 

 

Hala ambargo bile kalkmadı, boş ‘’Doğalgaz için Doğu Akdeniz'i fethediyoruz !’’ yalanları aksine, tespit edilen ve şu anda ABD, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rumları – Mısır ve hatta Birleşik Arap Emirlikleri Katar falan da işin içine paylaştığı $ 2 TRİLYON petrol ve doğalgazı bizzat kendi ellerimizle verdik.

 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin peyniri hellim Türkiye'de Türk Patent Enstitüsü tarafından coğrafi işaretli ürün olarak tescillerken, maalesef meşhur milli yemek ‘’DÖNER’’ hakkını Yunan ‘’ciros’’ cacığı - cci, olarak kaptırdık.  Hala baklava’da hak iddia ederken, kokoreçi – kokoretsi, Çoban salatamızı - Grek (Yunan) Salat diye tescillerken, Avrupada Türklerin VİZESİZ gidebileceği: Tekirdağ, Kırklareli, Edirne’’ yerine, tamamen UTAN VERİCİ TUZAK olan ‘kapıda vize’ diye gittikleri adalarda servet harcayan, din iman – yetmeyince vatan millet Sakarya türünden kahve laklaklaması yapan tarihini bilmez, zır cahil ahmaklar yakında içtikleri kahveye ‘’Grek coffee’’ derse şaşmayın.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort