SARMAŞ DOLAŞ PAŞACIK
Rifat Serdaroğlu
Ah be Avcı Musa! Durdun durdun da tam emekli olurken, PAŞA kelimesini de berbat ettin!
CB Erdoğan, Avcıc Musa’ya çini tabak armağan ederken, Paşacık ağlamaya başladı! CB’nına doğru yürürken şöyle seslendi; “Sarılmak istiyorum, öpmek istiyorum Sayın Cumhurbaşkanım! Lütfen izin verin. Sizi Kibariye öptü, Putin yanaktan öptü Esad da öptü, Mehmet Barlas yanağınızdan kesme aldı. Eğer ben size sarılamazsam, Ahmet Kaya gibi kafama sıkar giderim!”
Paşa, özel yaşamında kimi öper, kime öptürür, kime sarılması için izin verir, kendisinin bileceği iştir! Fakat, siz binlerce yıllık Türk Ordusunun temeli olan KARA KUVVETLERİ KOMUTANI iseniz, emekli olsanız da “Atatürk’ün Ordusunun bir Komutanı” olduğunuzu unutamazsınız.
Adam gibi adam olmak zorundasınız. Sıfatınıza yakışmayan yerlere gidemezsin. Ha ben bu kadar sıkıntıya gelemem diyorsanız, EMEKLİLİĞİNİZDE Türk Milletinin size tanıdığı ayrıcalıklardan da vaz geçeceksiniz.
Örneğin, size tahsis edilen villada oturmayacaksınız, size tahsis edilen oto ve korumaları kullanmayacaksınız, bindiğiniz otonun benzinini maaşından ödeyeceksiniz. Hem canım cennette, hem her gün baklava, yok öyle bir dünya Paşacık…
Ben, bu tarz resmi-Sivil “Devlet Memurlarına öğüt verdikçe, bunlar beni mahkemeye verdiler.
İlki, Hulu Akar Genelkurmay Başkanı iken yanına eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı alarak, “Atatürk’e hakaret eden, Cumhuriyet Okulları HAİN yetiştirdi” diyen yobazı evinde ziyaret etti. Hastanede de başka bir yobaza geçmiş olsun ziyaretinde bulundu!”
Bu kişiye dedim ki; “Siz Atatürk’ün oturduğu koltukta oturuyor, onun giydiği üniformayı giyiyorsunuz. Üzerinizdeki üniforma İ. Melih Gökçek’in zabıta üniforması değildir. Bunu yapamazsınız! Yapmakta ısrar edecekseniz istifa ediniz!”
Beni, “Hakaret Gerekçesiyle” mahkemeye verdi, anlı-şanlı Türk Adaleti de, beni 11 ay 20 gün hapse mahkum etti! (Üstelik Yargıç bir kadındı!)
Paşa Özel Necdet! “Ona da, Paşa çok eğiliyorsun. Duruşun bir paşa gibi olsun yapma” dedim, haydi mahkemeye!
Bu ikili zannettiler ki, sanki ben bunlara “vurun-kırın-darbe yapın” diyorum. Değil kardeşim, değil!
Ben şunu diyorum; “Anayasamızın değiştirilemez maddelerine sahip çıktığınızı, Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlı olduğunuzu, çağdaş eğitimin ve Laik Cumhuriyetin vazgeçilmezleriniz arasında olduğunuzu gösterin!
Örneğin bu Avcı Musa gibi ağlamayın, Türk Devletinin kurucusuna AYYAŞ diyen adama (Makamına Saygı duyun ama) sarılmayın be arkadaş!
Örneğin, Ayasofya minberinden, Atatürk’e hakaret eden, “Günaydın” demeyin diyen, zırhlı Mercedes’li, altın işlemeli kaftanlı, saray gibi evlerde uşaklarıyla yaşayan Diyanet İşleri Başkanının ELİNİ SIKMAYIN yahu!
Yanmaz kefen satan, uçan takunya satan sahtekarların elini sıkmayın, tavır koyun!
Örneğin, Türk Ordusunun Suriye’de ne aradığını, sınırlarımızın güvenliği sizlere ait olduğu halde, 13 milyon kaçak sığınmacı-katil-teröristin nasıl, pikniğe gider gibi ülkeye girdiğini anlatın. Size verilen KANUNSUZ EMİRLERE neden uyduğunuzu, devletin esas sahibi Türk Milletine bir anlatın…
Kibarım Paşacıklar;
Beni anladığınızı sanmıyorum. Sizlere iki önerim var.
Birincisi,
Sizden önce emekli olmuş Komutanlarınızı ziyaret edin, nasıl yaşadıklarını görün. Bir sokakta yürürlerken, halkın onlara gösterdiği saygıyı, sevgiyi görün.
Ama kime diyorum ki; 85-90 yaşındaki SUÇSUZ ve hasta Komutanlarını, sırf bir inat uğruna zindanda tutan adama sarılan Paşacıklara ne anlatılır ki?
İkincisi;
Beni ziyarete gelin, size 74 yaşında bir delikanlı olarak ben bi sarılayım, ama sımsıkı sarılayım. Nefesiniz yeter de hayata tutunabilirseniz, inanın düzelirsiniz!
Son not; Yakında hepiniz yargılanacaksınız, biliyor musunuz?
Bir kısmınız Yüce Divanda, bir kısmınız Divan-ı Harpte!
Ne demişti Büyük Atatürk;
“İhanetin nedeni olmaz, bedeli olur. O bedel bir gün mutlaka ödetilir…”