Karşılıklı gitgellerle heyecan veren bir oyun. Langırt gibi bir şey yani! Kalite, estetik, pas isabeti, hakem yönetimi mi? Boşver akıyor işte oyun öyle ya da böyle takır tukur kendi halinde. Bir ara Mithat dümdüz zeminde düştü. Sağlam kabahati Torreira’da buldu. Bir de başını semaya kaldırıp ‘Rabbim nelere kâdirsin‘ deseydi bari! İşte bu pozisyondan sonra düşürülenle, kendi yere yığılan birbirine karıştı. Sağlam’ın kararları sarpa sardı. Galatasaray kenarlarını kullanmakta problemliydi. Zaha solda olur, sağda olmaz. Yani? Ya solda ya da hiç. Kanadı kullanamayan, Zaha hep içeri doğru kat etmeye uğraştı. E tabii oyun gövdeye sıkışınca, İcardi de stoperler içinde sıkıştı. Rizespor savunması da parke taşı gibi sımsıkı, bütünlüğünü bozmadan kaldı. Mertens de zerre zorlamadıı.
Umduğu sonuca varamadılar
Peki, Angelino ne yaptı? Ben anlamadım da, galiba Buruk dahi anlamadı. Kerem D. ise çok top kaptırdı. Çizgi oyuncusu, çizgisini şaşırır, Mertens bekleneni veremez, Kerem D. ise neredeyse her pozisyonda bağlı kalırsa, ne olacak? Erken değişiklik yapılacak. Okan Buruk da beklemedi ve ikinci 45’e Kaan Ayhan, Olivieira, Ziyech değişikliği ile başladı. Başladı da değişiklikler sanki Rizespor’a yaradı! Bir baskı, bir baskı aman da aman! İşte bu baskı aralığında Abdülkerim topu taşıdı, Oliveira’ya pas ve şutunda Emirhan dokununca başarılı kalecisini ters köşede ve çaresiz bıraktı: 0-1. Oliveira’nın tek golüyle; hızlı, çabuk, langırt kalitesindeki oyunda Galatasaray kazandı. Rizespor da elinden geleni yapmaya çalıştı ama kulüp başkanlarının, umduğu sonuca varamadı!