Cui bono; Kime yarar ? Bize yaramadığı kesin
Nereden çıktı bu Latince ifade? Türkçesi; “kimin yararına?” olan stratejik bir başlangıç sorusudur bu. Şüphelilerin belirlenmesi için kullanılır. Suçların, genellikle başka birilerine, özellikle de mali açıdan fayda sağlamak için işlendiği görüşünü yansıtır. Kim bu işten kârlı veya kim günah keçisi olabilir…
Filistin-İsrail savaşında bu soruyla başlarsak hüküm cümlesini baştan söyleyeyim; bize yaramadığı kesin. 1990’daki körfez savaşında, “buna biz de katılalım” görüşü hâkimdi… Gerekçesi de “bir koyup üç alacaktık.” Ancak amorti bile çıkmadığı gibi Turgut Özal’ın “azizim Bush” dediği adam bizi üzdü.
İran’a nükleer ambargo uygulandığı yıllar… Türkiye, Birleşmiş Milletler ambargosuna harfiyen uyup, ABD’nin “körfez üzerinden kendi malını satma kurnazlığı sebebiyle” kendi koyduğu özel ambargoya uymamış, Halk Bankası üzerinden insani yardım çerçevesinde petrol ticaretine aracılık etmiştik.
Bugün bile ısıtılıp önümüze konulan Halk Bankası davası, bizim aleyhimize kullanılır oldu. Suriye savaşı başka bir dert… Şehitlerimiz, insani kayıplarımız bir yana ülkemizde 5 milyonu aşkın mülteciye mal olmuş ve kendi sorunlarımıza yeni problemler eklemiş bir başka maliyet olarak önümüzde…
İKİ SORU İKİ CEVAP
Ekonomimiz nasıl etkilenir?
Katliamın dinmesi ve ateşkesin sağlanması halinde, uzun süreceği belli olan gerilim, bölge ile olan ticaretimizi derinden etkileyecek, bazı sektör ve ülkelerle olan ticaretimizi durduracak. Yetmeyecek, dış kaynak arayışımız daha da zora girecek. Filistin-İsrail savaşı öncesi zaten aslanın ağzında olan finansman, aslanın midesine inmiş durumda… Kolunu savaşa kaptırmadan ona erişmek, çözmemiz gereken yeni sorunumuz. Enfl asyonla mücadele daha da gecikecek, artacak olan bütçe ve cari açık sebebiyle finansman sorunları tavan yapacak.
Şirketlerimiz ne yapabilir?
Benzer bir durumu, 2009’da yaşamıştık ABD’de başlayan küresel kriz Avrupa’yı sarınca ihracatımız durma noktasına gelince bizler “eksen kayması” ile bu durumu aşmış ve 284 gümrük noktasına ihracatı keşfetmiştik. Şimdi bölgesel karmaşa ortamında şirketlerimiz daha uzak pazarlara erişmenin yollarını aramalı, güçlerini birleştirmeli, ürün sendikasyonları ve dağıtım ağları içinde sağlam yer edinmek için gayret sarf etmeli. Görünen o ki savaşın getirdiği “küresel ekonomik kış” uzun sürecek.
not
SAVAŞ BÜYÜMEZ AMA BÖLGEYİ UZUN YILLAR MEŞGUL EDER
Bundan 10 yıl önce ABD; “ben kaya gazı buldum, yenilenebilir kaynaklar da yolda, Orta Doğu artık fazla umurumda değil” diyordu. Ancak Çin’in bölgeye gelmesi, Rusya’nın enerji kartını oynaması ve petrolün sanıldığı gibi tahtından inmeyişi, ABD’yi yine bölgeye yöneltti. Öyle ki 2 uçak gemisi ve yüzlerce donanımıyla adeta buraya çöktü denebilir.
Fakat İsrail’in insanlık dramı ve savaş suçlarını adeta desteklercesine yaptığı ziyaretler, açıklamalar, dünyadaki ABD karşıtı cepheleri de güçlendirmeye başladı. Yetmedi, petrol üzerinden kurulan tüm hesapların üzerine adeta varil bombası düştü ve 77-80 $ düzeyinde hesaplanan varil fiyatı; 3 hanelere yaklaştı. Anlamı; savaşın sürmesi halinde ABD, AB gibi devlerin büyük zarar göreceğidir.
Her ne kadar İsrail, katliamlarını meşru göstermek adına bölgeyi ateşe vermek istese de Rusya, Bazı AB üyesi ülkeler, Çin, Hindistan, buna izin vermeyecek. Zaten küresel güç kaybındaki ABD’nin, İsrail’in günahlarını üstlenmekte fazla iştahlı olacağını sanmıyorum. Neticede seçim için Yahudi lobisine muhtaç olsa da kendisini kaybetme noktasına taşımayacaktır. Türkiye mi? Arabulucu olabilsek…