GUGUK ADALETLİ ÜLKE HALLERİ       Savcılıkta Ateş Çemberi....  Yargıtayda kocaman leke rahatsızlığı Yüksel Kocaman'ın durumu kritik Kaplan dosyasında sır şüpheli hepsi birbirine bağlı bu düğüm nasıl çözülecek ?. MHP Tedirgin Süleyman Soylu ve Bürokraside de kaygı tedirginlik var.  Yargıtayda 1. başkanlık kurulu haber ve ihbarlar kapsamında inceleme başlattı, ardından soruşturma açılıp açılmamasına karar verileceği iddialar, soruşturma kararının alınacağı konuşuluyor.   Önümüzdeki günlerde soruşturmaya karar verilirse görevlendirme yapılacak Kocaman hakkında, meslekle bağdaşmayan ticari iddialar bir ‘’sadece bir kez görüştüm’’ dediği suç örgütü lideri Ayhan Bora kaplanla ilişkileri var.   Yıl 2008 yürü ya kulum dönem başlıyor ve servet şişmeye başlıyor.  2018'de Ticaret sicil gazetesinde hala Yargıtay Üyesi Yüksel Kocaman yönetim kurulu üyesi olarak görülen Kocaman Nakliyat uluslararası turizm ve ticaret Ltd., şirketi filolarına yeni tırlar ve Özel Harekat personeli  bu ‘Ne taşıyorlar ?’ sorusuna cevap bulunamayan - Tırların filoya katılması töreninde görülüyordu.  Oysa yasa çok açık bu noktada yasaya göre hakim ve savcılar kazanç getirici faaliyetlerde bulunamaz.  Benzer olayda, hatırlarsak bir savcı Sürgüne bile gönderilmişti.  Şimdi HSYK müfettişlerinin kaplan hakkında Kocamanın himayesinde verilen tüm takipsizliklerinde kaldırılması için görüş bildirildiği, edinilen bilgiler arasında.    Burda üç ayrı konu var, üçü de birbirine çok bağlı ama Ayhan Bora Kaplan'ın bir kere daha kilit rolde olduğunu gösteren Yüksel Kocaman'a yargı içerisinde şu söyleniyor, şayet İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya böyle devam eder ve önü kesilmezse, Yargıtay tarihinde ilk kez bir üye suç örgütüne dahil olmaktan ceza alabilir.  Yüksel Kocaman ve ona bağlı kim varsa, yargı mensupları ve polislerin meslekten ihracına gidilebilir.   Aslında mesele, günlerdir konuşulan Dilan Polat gibi aynı.  Şaşalı bir yaşam, yani sonradan görmüşlük mü olarak adlandırılır, yoksa Servet üzerinden bir kibir olarak mı adlandırılır bilinmez lakin Kocamanın hikayesinde de en başından beri hayatın normal akışına aykırı bir durum var.   Kariyer basamaklarını iktidarla birlikte doğru orantılı bir şekilde ortaya koydu, Erdoğan'ın Pınarhisar cezaevinde kaldığı dönemde cezaevinin savcısı, mahkumların arasında yapılan mangal partisine ve bu hayatın doğasına aykırı en önemli meselelerden biri de, ortalama bir savcı maaşının o dönem 12.000 TL olduğu fakat helikopterle indiği, geceliği 99.000 TL bir otelde kalması, ilginç  Aslında o dönemde Fetö borsasının da ortaya çıktığı soruşturmalarının efsane Ankara Başsavcısı olarak anılıyordu.   İşte birer ayakları İstanbul ve İzmir Fetö Borsası konuşulurken yargıtayın içerisinde bile yüksek seste konuşulan, bu tür devasa harcamaları ve tartışılan serveti gittikçe daha da şüpheli hale gelmeye başlamıştı.  Hazırlanacak Masak raporu kapsamında tüm yakınlarının enine boyuna araştırılarak, üç kuşak dört kuşak - akraba üyelerine kadar gidecekler gibi.   Bu arada: Detay olarak görünebilir ama Türkiye'de kurumların yine aynı Savcı üzerinden yine aynı kişiler üzerinden ne hale getirilmiş olduğunu içeren çok önemli bir örnek.  Yüksel Kocaman'a ilişkin başka şaibeler de konuşuluyor. Örneğin: eşiyle boşanma sürecinde ne alındı, verildi ?.  Nafakaların bile ödenmediği iddiası varken, bu bu servetler - aile zenginliğindenmi geliyordu ?     2018 yılında yaşanan gelişme ve olayları kişilik haklarını ihlal etmeden ve isimlerin baş harflerini değiştirerek bahsedilen, Adalet Bakanlığı tetkik hakimi ile birlikte olmaya başlamış. Sonra bu hakimin eşinin de e boşanmasına yol açacak kritik bir noktada hakimin eşi ‘’bir MİT mensubu’’   Yüksel Kocaman MİT mensubunun altını oymaya başlıyor ve onu çeşitli gerekçeler üzerinden Hedef haline getiriyor.  Sonrasında da şikayetçi oluyor ve bu MİT üyesinin tenzili rütbe ile istihbarat kurumundan, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na gönderilmesine vesile oluyor. Bu zaten Ankara'da çok yoğun bir biçimde tartışılıyor ve biliniyor.   Şimdi MHP açısından işler iyice Sarpa sarıyor.  Çünkü: Dr. Sinan Ateş cinayet yine gündemde, gazeteci Alican Ulda kendisinin MHP'liler tarafından tehdit edilmesine yol açan önemli bir haber yaptı. Kaldıki can güvenliğine ilişkin tehditi olmasa bile, savcıları bile açtıkları Troll hesaplarıyla Fetö'cüsün filan diye ön plana atttkları bilinen gerçek diyen habere göre, MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter dosyanın başsavcı vekili Ahmet Altun ile görüşme yapmış, soruşturmaya MHP'li isimlerin dahil edilmesinden duyduğu rahatsızlığı anlatmıştı.   Daha sonra Avukat Serdar öktem'in arasında bulunduğu bazı tutuklu MHP'lilerin takipsizliği karşılığı  Yargıtay üyeliği teklif ettiği de bu iddialar arasında yer alıyordu (GUGUK kuşuna dönmüş Hukuk sisteminde şayet MHP'nin böyle bir gücü varsa vay halimize).  Soruşturma dosyanın ilk savcısı Ayhan Aydın, eski ülke ocakları yöneticisi Tolga Demirbaş’ı gözaltına aldırmak istemesi üzerine, ZORLA izne çıkarılmıştı.  Hatırlanırsa: Demirbaş dönemin MHP MV Olcay Kılavuzun evinde saklanırken gözaltına alınmıştı, sonrasında dosya Ankara başsavcı vekili Durdu Özer ve Savcı Durmuş ve Ali Kaya'ya verilmişti Artık iddianamenin sonuna geldiği ifade ediliyor ve şimdiki başsavcı vekili Ahmet Altun'un, tek başına bir sorumluluk almak istemediğinden Durdu Özer de imza atsın diye ısrar ettiği ileri sürülüyor.   İddianamede sadece Olcay Kılavuz değil, MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi yönten isminin geçtiği de ileri sürülürken, AKP ve MHP birbirlerine suçlarından bağlanmış, halkı yönetmeye değil rant devşirmeye ve suç işlemeye gelmiş bir yönetim tarzıyla net olarak karşı karşıyayız.  Bu arada Dr. Sinan Ateş cinayetiyle ilgili, cezaevinde tutuklu bulunan 21 kişi var ve ‘’biz öldük bu böyle gitmez’’ diyerek haber göndermeleri ‘’konuşacağız’’ demeleri anlamına geliyor.   Cumhuriyetin 100. yıl dönümünde bir genel aftan konuşulurken.  Tetikçiler ve organizasyonuda, Hasan Feret Yelik cinayetinden de kesinleşmiş cezası olan ‘Dodo’ lakaplı Doğukan Çep’i İstanbul'dan Ankara'ya getiren özel harekat polisleri Murat Can, Çolak Aşkın Mert bir otoparkta buluşup, MHP İstanbul yöneticisi Ufuk Köktürk ve MHP'li Avukat Serdar Öktem, Tetikçi Eray Özyağcı tutuklu bulunuyorlar. Perdenin ucunda azmettirici Yıldırım Ulvi Yönter ve Semih Yalçın isimleri sıkça medyada sıkça tekrarlanması aslında birşeylere işaret. Şimdi bu Kaos öylesine geniş ki, cinayetin Süleyman Soylu'nun İçişleri Bakanlığı döneminde işlenmesi de ayrıca dikkate değer bir konu. Ayan Bora Kaplan meselesi ele alındığında ilk önce ‘’Süleyman Soylu ile yakınlığı bilinen suç örgütü lideri’’ ifadeleri kullanılmasına Süleyman Soylu kızıyor ama, bulgular evraklarda gördüklerimiz ve emniyette, yargıda Konuşulanlar hep bu yönde.  Ayhan Bora Kaplan'ın Ankara'daki çiftliğinde atış talimi yapıldığı iddiaları ortaya konmuştu. Onun için Kaplan dosyasından Ateş dosyasına evraklar istenmesi de tabii Bir Hayli ilgi çekici. Bu belli kilit isimler sadece suç dünyasında değil siyasetin içinde de olduğu görülüyor.  Şüphesiz bu cinayette MHP'de taşlar yerine hiç oturmadı ve kendi içinde de MHP'liler bu işi örtmeye çalıştıkları çok net.   KULLAN AT deyimiyle: Sanki bir zamanlar ‘ne istedilerde vermedik ?’ dedikleri Fetö gibi, şimdide bu dosya ile Erdoğan'ın MHP'yi sırtından atmak için düğmeye bastığı sık sık söylendiği biliniyor. Devlet Bahçeli bir tuhaf konuşmasında ‘’Sam, Tony, Johnny, Herkeli Frank, Alayı birden Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ı silmeye al başaramazlar’’ konuşmasında mesaj verircesine, acaba yerel seçimlerde MHP ve AKP Cumhur ittifakında acaba kendi adaylarını mı çıkaracaklar sorusu akıllara geliyor. Belki de burada önemli soru daha var.   Açığa alınan eski Ankara asayiş şube ve Pasaport Şube Müdürü, Kazan Asayiş Şube Müdürü, suç örgütleri ekipler amiri başkomiser, organize ekipler komiser, polis memuru ..  9 polis üzerinden bile Başkent Ankara'nın ne hale getirildiğini nasıl şaibeli duruma düştüğüne ilişkin bazı kodlar ve şifreler için aslında YERLERDE SÜRÜNEN REZİL DURUM için yeterli.   Bir başkentte sadece polisler cinayetleri önlemek için filan değil, gerçek anlamıyla haraç toplamak için piyasaya çıkmışlar ve hepsi neredeyse Yeniçeri ağası Olmuşlar.  Bunlar arasında çok kritik bir isim Ankara'dan tenzili rütbeyle Zonguldak'a atanmış Oben Özaydemir, Ayhan Bora kaplana rakip olan gece hayatı mekanları Asayiş şube tarafından her gece basılırken Polisle el ele Ankara’da bir tefe İmparatorluğu kurulu düzenine olukla para akıyordu.  Üyleki: Ayhan Bora Kaplan'ın gizli ortağı olduğu ifade edili bir polis müdürünün, yeni mahalledeki 1.250 kişi kapasiteli ‘’yol kenarı’’ isimli mekanı bile varmış.   Evet ne yazık tüm pisliklerin ucu: bürokrasinin, yargının, emniyetin içinde olduğu siyasi partilere uzanan bir suç çemberi ile hala AKkoyun sürüsü ‘’eyyyt Almanya bizi kıskanıyor !’’ der hallerdeyiz.   Sosyal Medya - youTube alıntısı