31 Ağustos, 2024 - Yaza veda
Bahçeye çıktım öğleden sonra. 2024 yazının son günü. Hiç olmazsa yazın son saatlerinin bahçede geçmesini istedim. Mevsim dönüyor… Veda saatleri… Bir dostu uğurlama anı gibi bir duyguyla dolu hava. Çayımı, laptopumu, şiir kitabımı alıp, leylak ağacının altın renkli, nokta nokta küçücük tohumlarıyla kaplanmış masaya oturdum. Dünkü pelteleştirici sıcak gitmiş. Hava hayli serin, gökler kapalı, yazın son demlerini hissettiren ağır bir hüzünle dolu.
Dünyanın bütün dağdağaları, keşmekeşlikleri, akla, kalbe, ruha azap olan gündemleri, kâbuslu endişeleri, vahşetleri, dehşetleri, dertleri… bir anlığına unutup, çayımı yudumluyorum. Yaylı tambur çalıyor, çayımı yudumluyorum, geçen yazın ardından kalan hatıraları canlandırmaya çalışıyorum. İlk yaz, mayısın son günleri, çiçek çiçek mayısın taze nefesi, o umut dolu yaz günleri öncesi, şuh mayıs sabahları, güneşin şıkır şıkır pırıltılarla hayatı şenlikleştirdiği günler… Leylaklardan sonra akasyaların, iğde, yasemin kokularına karıştığı ilk yaz haftaları, sonra ıhlamurların savrulduğu haziran…
İçimde tomurcuklanan umutlar… Yaz başlangıcı, yolların çağrısı, yolculuklar, dost ziyaretlerinin sıcaklığı, uzayıp giden o upuzun temmuz günleri, bunaltıcı sıcak geçen günler, akşam davetleri, erik, şeftali, kiraz bahçeleri, kuzeyin lacivert gecelerinde kaybolmuş anlar, bekleyişler, sabırlar, gerginlikler... Düşleri darmadağın eden ağustos yine… ve şimdi ağustosun son nefesleri ve biten yaz…
Şimdi her biri özlem dolu birer hatıra. Her şey hatıra... Sönen, gölgelenen günün ardından bir hatırlama zevki, elemli, biraz ıstırap. Sonra, elimdeki şiirlere döndüm. Geçip giden yazlara, bir anda ufukta pas tutan yazlara, geçmiş yazlara yazılmış, her bir mısrası yaza veda eden, her kelimesinde bir hüzün saklayan şiirler… Hepsi, yazın o büyülü zamanlarını uğurlayan birer mersiye gibi...
Kumrular geldi yanıma, derken ürkek ve zarif. Sessizlik içinde indiler, sanki vedanın hüznünü anlarcasına, kısa bir süre yanımda durup etrafa bakındılar. Taze su koymuştum kaplarına. İçmediler. Sessizliği sürükleyen adımlarla, tavırlarında kıpırtısız bir dinginlikle, bahçede biraz dolaştılar. Leylakların yaprakları artık solmaya yüz tutmuş, buruşmaya başlamış. Az ileride, huş ağaçlarının yılpır yılpır serin senfosini, çocukluğumdaki kavak ağaçlarını andıran bir ritimle, eylülün serin esintisine kapılmış, yapraklarıyla bir yaza bir veda senfonisi, bir sızılı mersiye…
Akşam perde perde çöküyor gölgeler koyulaşıyor. Bahçeler artık eylül saltanatına teslim… Yaza, o coşkulu mevsime veda etmenin zamanı. Her şey bitiyor işte. Yaz da bitiyor. Son saatlerin cılız aydınlığında renklerin gittikçe karanlığa döndüğü saatler. Gün kapalı güneş bulutlu… Gittikçe silinen, kaybolan renkler, coşkusu, hevesi uçup giden bir hayatı haber veriyor gibi.
Şiirli saatleri mevsimin, dilimde şiirler.
Şenlikli yaz saltanatına veda. Bahçeler artık eylüle teslim. İçimde bir hüzünle yaza veda ediyorum. Artık o coşkulu günler geride kaldı; güneşin sıcağı yerini serinliğe, neşeli yaz akşamları yerini sessizliğe bıraktı. 2024 yazı, artık bir anı, geçmiş bir yaz. Zevkle ve elemle hatırlanacak bir yaz, anılar arasında... Bu güzel mevsime şiirler okuyarak veda ediyorum. İçimde, geçmiş günlerin uğultusu… Kalbimde yumuşak, ince bir sızı…
Elveda 2024 yazı.