REVANİ DEYİP GEÇME !
Türkiye'nin büyük sorununun Istanbul olduğunu düṣünür, dile getiririm hep. Bu kent, iktisadi obezliği bir yana, bütün olumlu/olumsuz hadiselerin merkezi değil mi? İstanbul'un ülke içerisindeki bu ayrıcalığı, resmi olmayan özerkliği Türk ile mi baṣladı?
Gemideyim, armatör yunan, mürettebat da yunan. Karṣımdaki 2. Kaptan, telaṣlıyım, muradım biran önce iṣimi bitirip gemiden ayrılmak. Ev sahibi ısrarcı, "hele hoṣgeldin, buyur otur, bak masada ikram var buyur tadına bak" der, kabul etmek istemesem de, mağlup olurum... İkram, bildiğimiz revani.
Söylemez olaydım, "tam Türk tadı" demem ile tatlı kıyamet koptu. Yunan ev sahibi tam 30 dakika konuṣtu, kuyruk acısının verdiği hınç ile 30 dakika "bu yediğin bizim, dolma da bizim, döner de bizim, hele o baklava'ya hiç dokunmayın, siz o İstanbul da henüz 100 yıllık sınız, biz 1000 sene yaṣadık, acıdır ki vatikan bizi sattı, Istanbul'u kaybettik" dedi, devam etti.
Bir ara fırsat bulup, yanımızdaki klass kuruluṣunun Çin'li temsilcisini göstererek, "asıl suçlu bunlar, Çin seddini çekip okyanusa inmemizi engellemeselerdi, yönümüzü batıya dönüp, siz'i yerinizden etmezdik" dedim ama duymadı bile, kini aklının önünde idi hep... Düṣündüren, 30 dakika İstanbul dedi de, Anadolu aklının ucundan bile geçmedi.
Ben, evlat acısını hep yüreğimde yaṣarım ancak yunan dostumun kuyruk acısı tarif edilir gibi değildi. Memleketimi Kapadokya yı düṣündüm. 1900 ların baṣında sayı olarak Türk ten fazla olan Rumlar nasıl buharlaṣmıṣtı? Bakıldığında, Kapadokya da var olan Rumlar'ın, aslında İstanbul'da yaṣadıkları, ticaret ile uğraṣtıkları, zaman zaman bilhassa üzüm ve ṣarap sefası için Kapadokya'ya geldikleri görülüyor.
Bizansın merkezi İstanbul'a bağlanıp, Anadoluyu ihmal etmesi, Yunan'ın akibetini belirlemiṣ olabilir mi?
Bugün "Allah göstermesin, İstanbul'un baṣına gelecek felaket, Türkiye 'nin çöküṣü olur" tespitleri tesadüf mü? Tanrı Türkü Korusun, ne yeni bir istiklal marṣı yazalım, be de "revani bizim" diye çıldıralım.