Müjdeler olsun !
Büyükelçiliğimiz önünde kur'an-ı Kerim yakmalarına çok öfkelen ! AKePe, dün kaşla göz arasında imzayı attı ve PKK terör örgütünün Avrupa'daki en büyük destekçisi İsveç’in NATO'ya girmesine onay verdi.
BBC News Türkçe haberiyle, İtalya Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hamas ile ilgili sözlerinin ‘’vahim ve mide bulandırıcı’’ ifadeleriyle kınarken ‘’İtalyan hükümeti için Hamas bir terör örgütüdür’’ derken, TRT 100. Yılında KUTSAL Cumhuriyet Bayramı etkinliklerini erteliyor onun yerine 28 Ekimde, sırf ismi için dozerlerle yıktıkları İstanbul Atatürk Havalimanında eli kanlı ‘Hamas’ mitingi düzenleniyor.
28 Ekim 1923 Hava kararmış, Çankaya'da iki katlı bağ evinde gaz lambalarının cılız ışığında, Mustafa Kemal mütevazi Çalışma odasında dalgın düşünüyordu. Yaver içeri girdi ‘’herkes hazır paşam’’ dedi. Paşa seri adımlarla yemek salonuna geçti. Meclisten Çankaya'ya dönerken kritik konumdaki bazı arkadaşlarını akşam yemeğine davet ettiği arkadaşlarını başıyla hafifçe selamladı.
Sandalyesini çekip otururken, İstanbul Şişli'deki evi o aynı kasvetli geceyi ve ‘’Uçurumun kenarındayız, bizi canlı canlı mezara atmak istiyorlar. Son bir cüret Anadolu'ya geçiyoruz’’ diyerek Bandırma vapuruna bindiğini hatırladı. Ateşten gömlek giydiğimiz, 4 yıl sonrası, emperyalizmi süpürerek denize dökmüş, egemenliği halkın iradesine - saltanata son vermiş, Lozan'da nihayet TC tapusunu alınmış 28 Ekim 1923 akşamı lafı hiç uzatmadım ‘’Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz’’ dedi.
Toplam 13 milyonluk nüfusun, 11 milyonu 40.000 köyde yaşıyan, bu köylerin 37 bininde okul olmayan Genç TC, durumu acınacak haldeydi. 30.000 köyde Cami yoktu, traktör sayısı sıfır, ayçiçeği şeker yok, ekmeklik un ve pirinç ithal ediliyor, Yağmur yağmazsa sulama yok. 5.000 köyde sığır vebası vardı, insanlar - hayvanlar kırılıyordu. Uzun savaşlardan çıkan 13 milyon nüfusun: 1 milyonu frengi, 2 milyonu sıtma, 3 milyonu verem – tifo salgınından kırılmış. Doğan bebek ölüm oranı % 40, anne ölüm oranı % 18, ortalama ömür sadece 41 idi. Ülkede: 554 Doktor ve sadece sekizi Türktü toplamda 69 Eczacı, 136 Ebe vardı.
Savaşta yanmış, yıkılmış 2.000 köy, 115.000 - ağır hasarlı bina sayısı 22.000. Ülkeyi yeniden inşa etmek gerekiyor ama kiremit bile ithal. Toplam sermayenin sadece yüzde onu Türk. Sanayi denilen işletmelerin % 95 inde motor yok, 10 işçiden fazla çalıştıran 200 iş yerinin neredeyse tamamı, Limanlar, Madenler, bankacılık sistemi, demiryolları yabancılara ait. Ticaret 400 yıldır bu topraklarda doğup büyüdükleri, yaşadıkları halde Türkçe bilmeyen gayri müslim levanten - yabancıların elinde.
Dört mevsim kullanılabilen karayolu, otomobil yok. Ulaşım aracı kağnı, Nakliyat develerle - eşeklerle yapılırken, Tüm bankacılık işlemleri, faturalar - makbuzlar bile Fransızca yapılıyordu. Sadece İstanbul İzmir ve Tarsus'ta bulunan Elektrik dahil telegraf, telefon, tren, tramvay, reji - tütün, liman, gümrükler … tamamı yabancıların. Türkler kendi vatanımızda anca ancak: bekçi, çöpçü hamal olarak çalışır, Türkiye'de Türksüz sistem kurulmuş, kişi başına yıllık milli gelirimiz sadece $ 45.
Cumhuriyetten önce: eşit eğitim, meslek edinme, boşanma, velayet, kendisine Miras kalan mallar üzerinde tasarruf etme, seçme – seçilme, doğum izni, çalışma, eşit ücret, kürtaj - gebeliği önleme, kızlık soyadını kullanma … hakkı olmayan kadın insan değil – yoktu. Cumhuriyetten öncesi sadece Erkek ve büyük baş hayvanların sayıldığı ülkede kadın YOK hükmündeydi.
Tiyatro, müzik, resim, heykel, spor yoktu. Sadece yabancılar tarafından çıkarılan arkeolojik eserlerimiz dünyadan bihaber sapkın padişahların hediyesi olarak trenlerle Avrupa'ya ordan Amerika'ya kaçırıldığı AHMAK OSMANLI döneminde, halk alaturka, zeval, ezan saati kullanıyor, saat kaç diye sorduğunda her kafadan aynı ses çıkıyordu. Hicri ve Rumi takvim kullanan halk kendi zaman diliminde ama farklı ayarda yaşıyordu. 600 yıldır: dirhem, okka, arşın, kulaç, fersah ölçü birimleri ile dünyaya ayak uyduramamış, Türkçe dışlanmış onun yerine Arapça - Farsça karışımı UYDURUK harmanlamaya Osmanlıca denilmiş. Ticaret ve diplomaside Fransızca - İtalyanca kullanılmış, sesli - sessiz harf ayırımı olmayan bedevi arapçasıyla, Runik – Latin alfabesinin atası Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
Aslen Macar, İbrahim Müteferrika dan beri sadece gayri müslimler matbaasında 150 yıl boyunca basılan kitap sayısı 400 iken, Avrupada toplamda 5 milyar kopyalı 2,5 milyondan fazla farklı kitap basılmış. Yabancı dilde İstanbul ve İzmir'de basılan Gazete gerçeğinde, Osmanlıda okuma yazma oranı erkeklerde %7 – kadınlarda ise sadece BİNDE 4 iken, bu rakamlar 1923 yılında: Almanya, Hollanda'da % 80, İngiltere, Fransa'da % 70 idi. Özetle her 10 çocuktan 9’u okula gitmiyordu.
Cumhuriyet öncesi 2.948 Gayrimüslim ve 297 Ecnebi olmak üzere toplamda 3.245 yabancı dilde eğitim yapan okul sayısına karşın, Türkler için: sadece 1.040 ilkokul, 72 ortaokul, 23 lise, tek üniversite vardı. 7.683 öğretmenin beşte biri askerde okuma yazma öğrenenlerden oluşuyordu. Bilimden çok uzak medreselerde, Türkçe yasak iken varlığımız sebebi Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti ‘Halkın devletidir’ ASLA: şeyhler, dervişler ve müritler mensupları memleketi olamaz dediği yıllarda genç Türkiye Cumhuriyetini hukukla - demokrasiyi yüceltirken, Almanya'da Hitler iktidara yürüyor, İtalya'da Mussolini başa geçmiş, İspanya'da Franco'nun ayak sesleri duyuluyor portekiz'e Salazar çökmek üzere, Rusya'da Stalin diktatörlüğü esiyor, Biz ve Fransa haricinde avrupanın çoğunluğu hala kutsal ! krallar tarafından yönetiliyordu.
1923 bizi modern dünyanın Lider ülkelerinden biri yapmıştı. Hitler iktidara gelince çoğu yahudi kökenli Alman bilim insanları, genç Türkiye Cumhuriyetine sığındılar. Bugün ahlaksızca küfür edilen Musevi vatandaşlarımızdan TIB efsanesi Ordinaryus Profesör Frank, Zeolojinin babası Profesör Kurt, Ankara Devlet Konservatuvarı, tiyatro ve opera ile çağ atlatan Carl Ebert … ölümlerinde Türk bayrağına sarılı tabutları devlet töreniyle toprağa verildi.
Türkiye'de ilk deneysel psikoloji laboratuvarını kuran Reuter, Ankara üniversitesi'de Şehircilik dersleri verdi. Savaşı sonrası ülkesine geri döndü, Berlin Belediye Başkanı oldu. Çocukluğunun 11 yılını Ankara'da geçirmiş oğlu Anter Mercedes'in yönetim kurulu başkanı oldu ve ikinci Vatanım dediği Türkiye'ye Vefa borcu, tanklarımıza motor yapan TEK fabrika Mercedes – Otomarsan’ın kurulmasını sağladı.
Örnekler bitmez. Keşke yunan kazansaydı diyen, cenazesinde devlete diz çöktüren Püsküllü MECZUP şerefsiz Mısırlıoğlu aksine, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar akademisi'ni yöneten, Trabzon Lisesi dahil en güzide eserlerde imzası olan, Yahudi eğitimci Bruna Taut Atatürk'ün naaşının konulduğu katafalkını, çizip bizzat yaptığında, para vermek istediler almadı - kabul etmedi, sadece bu topraklarda kalmayı isterim dedi. Vefatında: Türkiye Cumhuriyeti onu onurlandırdı, İstanbul Edirnekapı şehitliğinde toprağa verilen tek gayrimüslim oldu.
Bugün ne idüğü belirsiz, herbiri patlamaya hazır SERSERİ mayın Suriyeli, Afgan … mültecilerle istila edilen ülkemizde, 1938'e kadar Amerika, İngiltere veya Kanada'ya gitme yerine Atatürk Cumhuriyeti'ni tercih eden: Hekim, Kimyager fizikçi, matematikçi, hukukçu, sanat tarihçisi, botanikçi, sosyolog …. binden fazla Alman akademisyen gelip, Türkiye'yi 100 Yıl ileri zıplatan bir kariyer birikimiyle Tıp, fen, hukuk, iktisat, edebiyat, güzel sanatlar .. fakültelerinin omurgasını oluşturdular.
Atatürk, genç Cumhuriyetin beyin takımını oluşturan, 150'si kız, 750 gençlerimizi tek tek tespit ettirdi ve onlara ‘’sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum, birer Volkan olup dönün’’ diyerek: Almanya, Fransa, Belçika, İsviçre, İngiltere, ABD, Çin - Japonya'ya eğitime gönderdi. Selahattin Reşit Fransa’da uçak mühendisi oldu, döndü ilk milli uçağımız MV1’i yaptı, Ahmet Adnan Saygun, Kazım Akses Fransa'ya gittiler, Türk Beşleri oldular çok sesli müziğin temelini attılar, Ekrem Akurgal Almanya'da arkeolojide hocalarının hocası Ordinaryus Prof. Oldu. Jale İnan Almanya'da Türkiye'nin ilk arkeoloğu oldu, eşsiz Perge medeniyetini dünyaya kazandırdı. Bugün paramızda fotoğrafı olan Cahit Arf Fransa'da gönder, Ordinaryus matematikçi oldu. Keban ilk milli barajda imzası olan Haşim Şensoy elektrik mühendisi oldu. Kuzey Anadolu fay hattını bulan İhsan Çetin, Türkiye'de jeolojinin babası. Karabük Demir Çelik, Şişe Cam kuruluşlarında emeği büyük Bahri Ersöz metalürji mühendisi, Sümerbankı şahlandıran Nihat Arıcan tekstil mühendisi, Adnan Ermen memleketin ilk endüstri mühendisi, Tersaneler kuran Seyfettin Saraçoğlu gemi inşaatı mühendisi oldular.
Hiçbirinin anası ne Türk nede müslüman olmayan SAPKIN osmanlı kapısına kulluk yerine, Yaradanın EŞİT insanları olabildiğimiz KUTSAL CUMHURİYET döneminde: İsmet İnönü'nün babası zabıt katibi memur, Celal bab Celal Bayar'ın babası müftü, Cevdet Sunay'ın babası imam, Fahri korutürk'ün babası hakimdi, Ahmet Sezer'in babası öğretmen, Adnan Menderes'in babası avukat, Süleyman Demirel'in babası çiftçi, Bülent Ecevit'in babası hekim, Necmettin Erbakan'ın babası hakim, Turgut Özal'ın babası Ziraat Bankasında memur, Yıldırım Akbulut'un babası PTT memuru, Ahmet Davutoğlu babası Kunduracı idi.
Düşünsenize: KUTSAL CUMHURİYET olmasaydı, Lozan yoktu onun yerine Serv geçerli olacaktı. Örneğin: Antalyalı Turizm Bakanı, Konyalı sağlık bakanı, İtalyan vatandaşları, TRabzonlu Süleyman Soylu, Ekrem İmamoğlu ile Pontus’lu, Erzincan’lı Binali Yıldırım Ermenistan vatandaşı olacak, İzmir'e gitmek için Yunan vizesi, İzmirliler Shengen vizesi dışında İstanbul’u görmek için bir de İngiltere vizesi almak zorunda kalacaklardı. Türkiye bağırsaklarını temizliyor diyebilen Kozmik felaket Bülent Arınç soy ismi, Arınçopulos, doğduğu Bursa ve büyüdüğü şehir Manisa, dedesi gibi Yunan nufunda olacaktı.
Fatih dahil 1453'ten beri padişahların sikkelerinde yazdığı gibi herkes İstanbul’a ‘konstantiniye’ diyordu. 1923 Cumhuriyet ilanında, uluslararası posta teşkilatına Bundan böyle Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek olan postalarda Türk şehirlerinin Türkçe isimlerini kullanacaksınız yoksa postalarınız imha edilir ihtar edildiği halde, KUTSAL Cumhuriyetimizin 100 yılı arifesinde Atatürk’ün ‘’Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz dediği’’gün 28 Ekim'de İstanbul ATATÜRK hava limanında düne kadar ‘’eli kanlı’’ dediğimiz Hamas için miting yapmaktaki asıl gaye ne ?
Tarih boyu bizi sırtımızdan hançerlemiş Türke kalleş, bedevi araplar gibi, Ermenilere soykırım yapıldı, Kıbrıs işgal edildi, PKK için özgür kürdistan diye pul bastıran, ŞEREFSİZ filistinsever ATALARI BELİRSİZLER ülke talancısı yobazlara inat Ne mutlu Türküm diyebilene.