Belkide: EN BÜYÜK ORTAK YANIMIZ YÖNETİM…
TRabzonSpor gibi babam Ali Osman Ulusoy’un kurucu başkanı olduğu Türkiye-İran İş Konseyi, 2001 yılında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) çatısı altında kurulmuştu. Amacı Türkiye ile İran arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirmek ve iş birliğini artırmaktı. Kuruluş sürecinde, DEİK ile İran Ticaret, Sanayi, Maden ve Tarım Odaları (ICCIMA) arasında bir anlaşma imzalanmıştı.
İlki 1970 li yıllarda otostopla Londra’dan – Hindistan’a giderken geçtiğim, daha sonra onlarca kez iş için seyehat ettiğim İran coğrafyasında ÇOK büyük sayıda Türk yaşamaktadır. Tarih boyu Orta Asya’dan – Anadolu’ya geçişte Türklerin koridor olarak kullandığı İran - Türkiye ile bugün belkide çağdışı aynı diniDAR düşüncelerle AYNI KADERİ paylaşır gibi.
Türkiye gibi ülkeyi ele geçirmiş egemen dış güçler, Mosaddıq Petrolü Millileştirme politikalarından sonra – Şah rejimine karşı amansız direnişte, kullandığı TUDEH – Kominist partisine daha sonra ihanet eden Mollalar rejimi ile bugün ekonomik ve siyasi çıkmazda olan mevcut Türkiye yönetimi arasındaki benzerlik ÇOK.
SADECE Hindistanda 9 devlet kurmuş Türkler, Cumhur başkanlığı forsundaki uydurma ‘’16’’ Türk devletleri yıldız sayısını aldanmamalı. Türklerin İran topraklarında kurulmuş ya da etkin olmuş – altta listelenmiş 32 adet Türk devletleri gerçeği vardır:
- Kurucu: Alp Tigin.
- Merkez: Horasan ve Afganistan (modern İran'ın doğusu).
- Özellikler: Gazneliler, İran coğrafyasında etkili olmuş, özellikle Sultan Mahmud döneminde (Gazneli Mahmud) büyük bir güç haline gelmiştir. Bu dönem, İran’ın doğusunda İslamiyet'in yayılması açısından önemlidir.
- Kurucu: Tuğrul Bey ve Çağrı Bey.
- Merkez: Horasan, İran, Irak, Suriye ve Anadolu.
- Özellikler: Büyük Selçuklu Devleti, İran’ın büyük bir kısmını fethederek hem siyasi hem de kültürel açıdan bölgede Türk-İslam medeniyetini şekillendirmiştir. Nizamülmülk gibi önemli devlet adamları ve medrese sistemi ile bilim ve kültür alanında ilerleme sağlamışlardır.
- Kurucu: Anuş Tigin.
- Merkez: Harzem (Hazar Denizi'nin güneyi, İran'ın kuzeyi ve doğusu).
- Özellikler: Harzemşahlar, Selçuklu sonrası İran'ın önemli bir bölümünde etkili olmuş ve Moğol istilasıyla son bulmuştur.
- Kurucu: Hulagu Han (Cengiz Han’ın torunu).
- Merkez: Tebriz.
- Özellikler: Moğol İmparatorluğu’nun bir kolu olan İlhanlılar, Türk-Moğol unsurlarını birleştirerek İran’da hâkimiyet kurmuştur. İslamiyet’i benimsemeleriyle Türk-İslam kültürü bu dönemde İran’da daha da yaygınlaşmıştır.
- Kurucu: Kara Yûsuf.
- Merkez: Tebriz.
- Özellikler: Karakoyunlular, İran’ın batı ve kuzey bölgelerinde etkili olmuş, Tebriz’i başkent yapmışlardır. Safevilerden önce İran’da önemli bir Türk gücü olmuşlardır.
- Kurucu: Kara Osman.
- Merkez: Diyarbakır ve Tebriz.
- Özellikler: Akkoyunlular, İran'ın önemli bir kısmında Safevilerden önce büyük bir güç olmuş, özellikle Uzun Hasan döneminde zirveye ulaşmışlardır. Uzun Hasan'ın oğlu Şah İsmail, Safevilerin kurucusu olmuştur.
- Kurucu: Şah İsmail.
- Merkez: Tebriz, Kazvin, İsfahan.
- Özellikler: Safeviler, Türk kökenli bir hanedandır ve İran’ın Şii İslam’ı benimsemesinde önemli bir rol oynamışlardır. Safeviler, İran’da uzun süre siyasi ve kültürel egemenlik kurmuşlardır.
- Kurucu: Nadir Şah.
- Merkez: Meşhed.
- Özellikler: Afşar Hanedanı, İran topraklarında Nadir Şah liderliğinde kurulmuş ve İran’ın siyasi birliğini sağlamıştır. Hindistan’a kadar fetihlerde bulunmuşlardır.
- Kurucu: Ağa Muhammed Han Kaçar.
- Merkez: Tahran.
- Özellikler: Kaçarlar, İran’da yaklaşık 130 yıl hüküm sürmüş bir Türk hanedanıdır. Modern İran’ın temel yapısının oluşmasında önemli rol oynamışlardır.
- Özellikler: İran’da özellikle kuzeydoğu ve kuzeybatı bölgelerinde uzun yıllar Türkmen boyları kendi ‘Obalar ve üst yönetim bayraklarıyla’ DEVLET Statüsünde hâkimiyet kurmuş, siyasi birliğin dağınık olduğu dönemlerde bölgesel etkiler yaratmışlardır.
Tarihin bildiği EN ESKİ hudut Kasr-ı Şirin Antlaşması (1639) ile ‘’400 yıldır’’ Dünyanın değişmeyen tek sınırı olan İran halkı ile Türk milletinin ortak yanları, tarihsel bağlar, kültürel etkiler, dil, din, edebiyat, sanat, mutfak ve sosyal gelenekler gibi birçok alanda altta sıralı derin köklere sahiptir. Bu benzerlikler:
- İran-Türk İlişkileri: Tarih boyunca İran ve Türkler, birbirleriyle uzun süre komşu olmuş, savaşlar yapmış, kültürel alışverişlerde bulunmuşlardır. Selçuklu, Safevi ve Osmanlı gibi büyük imparatorlukların tarihi, İran ile Türklerin yoğun etkileşimlerini içerir.
- Göçebe Kültür: Türklerin Orta Asya’dan İran platosuna göçleri, her iki halkın yaşam biçimini etkiledi. Bu süreçte göçebe kültürü, İran’ın yerleşik medeniyeti ile harmanlandı.
- Timur ve Safevi Dönemi: Timur İmparatorluğu ve Safeviler döneminde İran ve Türk bölgeleri arasındaki bağlar güçlenmiştir.
- Farsça Etkisi: Türk edebiyatında, özellikle Osmanlı divan şiirinde Farsça çok etkili olmuştur. Fuzuli, Baki ve Nedim gibi ünlü Osmanlı şairleri, Farsça kelime ve ifadeleri sıklıkla kullanmıştır.
- Türkçe’nin İran’daki Rolü: İran’da Azerbaycan Türkçesi (Güney Azerbaycan) konuşulmaktadır. İran’ın Türk kökenli nüfusu (Azerbaycan Türkleri ve Kaşkaylar) arasında Türkçe yaygındır.
- Ortak Edebi Figürler: Örneğin Mevlana Celaleddin Rumi, hem İran hem Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir.
- İslamiyet: Her iki millet de İslam dinini benimsemiştir. Türkiye ağırlıklı olarak Sünni mezhebine mensupken, İran’ın büyük bir kısmı Şii mezhebini takip eder. Ancak İslam kültüründen gelen ortak değerler, ritüeller ve bayramlar (örneğin Ramazan ve Kurban Bayramı) her iki toplumda da yaygındır.
- Tasavvuf: İslam tasavvufu, hem İran hem Türkiye’de derin izler bırakmıştır. Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre ve Şems-i Tebrizi gibi isimler ortak tasavvufi birikimin parçalarıdır.
- Nevruz: Hem İran hem Türkiye’de Nevruz bayramı kutlanır. Bu bayram, baharın gelişini ve doğanın uyanışını temsil eder.
- Misafirperverlik: Her iki toplum da misafirperverliği önemser. Eve gelen misafire sunulan yemek ve çay gibi ikramlar ortak bir gelenektir.
- Aile Yapısı: Aileye bağlılık, hem İran hem Türk kültüründe temel bir sosyal değer olarak öne çıkar.
- İran ve Selçuklu Mimarisi: Selçuklu Devleti döneminde İran mimarisi, Türk mimarisini büyük ölçüde etkilemiştir. Özellikle camilerde kullanılan kubbe, minare ve süsleme sanatı, iki kültürün ortak eserlerindendir.
- Minyatür Sanatı: İran minyatür sanatının etkisi, Osmanlı ve Türk sanatında da hissedilmiştir.
- Halı Dokumacılığı: İran halıları dünya çapında ünlüdür, ancak Türk halıcılık sanatıyla benzerlikler taşır. Özellikle desen ve motiflerde ortak özellikler bulunmaktadır.
- Baharat Kullanımı: Hem İran hem Türk mutfağında baharat önemli bir yer tutar. Kimyon, safran, tarçın ve sumak gibi baharatlar yaygınca kullanılır.
- Kebaplar: Kebap kültürü iki mutfakta da çok önemlidir. İran’ın “Chelo Kebab”ı ile Türkiye’nin “Adana” veya “Urfa Kebap”ı benzerlikler taşır.
- Pilav: İran mutfağında “Chelo” ve “Polo” türü pilavlar, Türk mutfağındaki pilavlarla benzerlik gösterir.
- Tatlılar: Her iki mutfakta da baklava, helva ve lokum gibi ortak tatlı türleri bulunur.
- Misafirlik ve Hürmet: Yaşlılara saygı, misafire özel ilgi gösterme gibi gelenekler her iki toplumda da çok önemlidir.
- Doğu Felsefesi ve Edebiyatı: İran ve Türk halkları, edebiyat ve felsefede Doğu’nun mistik ve romantik öğelerini benimsemiştir.
- İpek Yolu: Tarihi İpek Yolu, İran ve Türkiye’yi ticari ve kültürel olarak birleştiren önemli bir güzergâhtı.
- Komşuluk: İran ve Türkiye, coğrafi olarak yakın oldukları için tarih boyunca ticaret ve kültür alışverişinde bulunmuşlardır.
- Laiklik ve Din: Türkiye’nin laiklik deneyimi, İran için de modernleşme sürecinde bir örnek teşkil etti. Ancak İran, 1979 İslam Devrimi’yle farklı bir yola girdi.
- Sanat ve Film: İran sineması, Türk sineması üzerinde etkili olmuştur. Her iki ülkenin sinema dünyasında da sosyal ve dramatik temalar ağırlıklıdır.
- Uluslararası İşbirliği: Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) gibi organizasyonlar aracılığıyla iki ülke arasında işbirliği devam etmektedir.
- Jeopolitik Çatışmalar: Her iki ülke de zaman zaman Ortadoğu’daki siyasi çatışmaların içinde yer almıştır. Ortak sınır güvenliği ve mülteci krizleri gibi konularda işbirliği yapmaları gerekmiştir.
- Kültürel Asimilasyon Korkusu: Hem Türkler hem İranlılar, kültürel miraslarını koruma konusunda benzer hassasiyetlere sahiptir.