CUMHURİYETİNİN 100. YILI MUHASEBESİ VE YENİ HEDEFLER
1683 Viyana bozgunundan itibaren başlayan Türk milletinin geri çekiliş, yok oluşa giden yıkılış süreci;
1918 Mondros Mütarekesi’nın imzalanmasından sonra ülkemizin her tarafının fiilen düşman tarafından işgal edilmesi ile sonuçlandı. Üç kıta yedi deniz hükümranı Müslüman Türk’ün gücü Anadolu’nun da işgali ile sonuçlanmıştı.
1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başlayan milli mücadele 1921 Sakarya ve peşinden 1922 Başkomutanlık Meydan Savaşı ve Büyük Taarruzla düşmanın yurdumuzdan tart edilmesi ile ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin kurulmasıyla bağımsız, özgür Türkiye Cumhuriyetini kurduk.
100. yılını dolduran yeni devletimizin bu dönemi içerisinde çok önemli gelişmeler oldu şüphesiz. 1923’te 13 milyon olan nüfusumuz bugün 86 milyona ulaşmıştır. 1923’te % 6 civarında olan okuma yazma oranımız bugün %95’ların üzerine çıkmıştır.
Atatürk döneminde başlayan yeni okulların açılması, sanayi, tarım, hayvancılık ve hayatın her alanındaki gelişmeler ondan sonra günümüze kadar sürekli artarak devam edegelmiştir.
Atatürk döneminde kurduğumuz uçak sanayiinde ürettiğimiz uçakları başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yabancı ülkelere satmışızdır. 15.000 km’ye varan demir yolları yapmışızdır. Eğitimde, sanayide ve her alanda önemli gelişmeler sağlanmıştır.
İsmet İnönü, döneminde devletimiz İkinci Dünya Savaşı’na sokulmayarak çok büyük bir başarı gösterilmiş; 1946’da çoğulcu demokrasiye ülkemizi geçirmek suretiyle çok önemli bir çalışma gerçekleştirmiştir.
2. dünya savaşı sonrası toparlanan dünya ekonomisinde, 1950- 60 yıllarında Marshall yardımı ile Menderes döneminde, diğer avrupa ülkeleri gibi aldıkları yardım ile bolluk ve bereketin ve gelişmenin devamını yaşadık. Menderes döneminden sonra gelen Demirel dönemi çok önemli gelişmelere sahne oldu ülkemizde. Yolsuz, okulsuz, susuz köyler yola,suya ve okula kavuşmuş oldu. Şehirlerimizde limanlar, havaalanları, üniversteler, hastaneler, fabrikalar inşa edildi. Yapılan barajlarla yurdumuzun en ücra yerlerine kadar elektrik ulaşmaya başladı.
Peşinden Özal döneminde ''özelleştirme'' yoluyla özellikle telefonların en ücra köylere kadar ulaşması, televizyonlar ve çağdaş iletişim sağlandı. Ekonomimiz dünyaya açıldı.
Son 22 yılda Ak Parti iktidarları döneminde ülkemizde modern yeni binalar inşa edildi; ağırlıklı olarak inşaata büyük önem verildi. Yurdumuzun yol ağları iki gidiş iki gelişli duble yollarla örüldü. Hızlı tren yolları yapıldı.Ünivesisteler yurdumuzun her tarafına kadar ulaştı. Bir çok ilimizde hatta ilçemizde üniversiteler kuruldu. Özellikle harp sanayinde ve havacılık sanayinde bazı gelişmeler yaşandı.
Netice itibarıyla Türkiyemiz cumhuriyetin 100. yılına ulaştığında, bölgesinde hatırı sayılır önemli bir güç haline geldi. Ama Türkiye’nin bir bölgesel ve dünya gücü haline gelebilmesi için şimdiye kadar bir türlü başaramadığı bir çok şeyi de şimdi başarması gerekmektedir. Bunun başında devletimizin bir saat gibi çalıştığı; milletin tarihinde, duasında ve rüyasındaki bir devlet haline getirilmesi hedefi son derece önemlidir.
Türkiye’nin bir muhteşem Türkiye haline gelebilmesi için olmazsa olmaz şu hedeflerin gerçekleştirilmesi şarttır.
Birincisi devletimiz acilen gerçek bir hukuk ve adalet devleti haline gelmesi lazımdır.
İkincisi devletimiz demokrasimizi oturtarak gerçek, sürekli, yaygın ve milli bir demokrasiyi gerçekleştirmemiz şarttır. Bütün milleti kucaklayan sivil bir anayasa ve milletin her kesiminin parlementoda temsil edilebildiği yeni bir siyasi partiler ve seçim kanunu yapılması elzemdir.
Üçüncüsü milletimizin Türk milletinin yapısına gerçekten uygun ve bizim inancımızdan ve tarihimizden doğan gerçek bir laikliği devlet hayatımıza hakim kılması lazım. Din istismarına da imkan vermeyen din düşmanlığını da ortadan kaldıran gerçek bir laiklik kurulmalıdır.
Dördüncüsü devletimiz; aklın, bilimin, yüksek ahlakın ,adaletin hakim olduğu ve emanetlerin ehline verildiği bir bilge devlet ve bilim toplumu haline getirilmesi şarttır.
Beşincisi devletimiz, herkesi sosyal güvenlik şemsiyesi altına aldığı; yaşlı ninenin sütünü masasının üzerine koyduğu bir kerim devlet haline getirilmesi şarttır.
Altıncısı İslam’ın yeniden doğuşu, yeniden uyanışı anlamına gelen İslam Rönesans’ını gerçekleştirmemiz şarttır.
Ancak bunları gerçekleştirdiğimizde, Türkiye bir bilim, kültür, sanat,endüstri; sanayi ve sanayi ötesi bir toplum haline gelecek ve bir bölgesel ve dünya gücü haline gelebilecektir. Çünkü bütün gelişmeler ancak adaletin ve hürriyetin münbit ikliminde gerçekleşebilir.
Gerçek demokrasinizi, gerçek hukuk devletinizi, gerçek lâikliği, bilge devleti, kerim devletinizi ve İslam Rönesans’ını gerçekleştirmeden; buna uygun bir devlet ve toplum yapısı kurmadan bir Muhteşem Türkiye olmanız asla mümkün değildir.
Türkiye gelmiş olduğu noktada yukarıda ifade ettiğim altı temel ilkeye göre devlet ve toplum yapısını kurduğu zaman kısa zamanda yükselecek, yücelecek; dünyaya hakkın, hukukun, adaletin, merhametin sevginin medeniyetini sunabilecektir.
Bu yeni hedeflerimizi her birimizin yakinen takip etmesi ve 21. yüzyılı Türk çağı yapmamız dilek ve dualarımla; 2024 yılının sağlık mutluluk başarı ve esenliklere vesile olmasını dilerim.
2024 yılına girerken son olarak şunları da ifade etmek isterim:
Birçok arkadaşımız yeni yıl mesajı yayınlıyor ve 2024 yılının sağlık, mutluluk ve esenlik getirmesini diliyor. Kinlerin, nefretlerin, egonun, ihtirasların, haksızlığın, adaletsizliğin, ahlaksızlığın, adam kayırmanın, sevgisizliğin, merhametsizliğin, insanların canavarlaşmasının hakim olduğu bir toplumda ve dünyada bu huylarımızı, bu ahlakımızı,bu alışkanlıklarımızı değiştirmedikçe nasıl 2024 yılı mutlulukların, sevginin, barışın, ahlakın, adaletin hakim olduğu bir yıl olabilsin.
Dileyelim ki insanlar olarak kendimizi değiştirebilelim ve gerçek insan, Hz insan olmak yolunda gayret gösterelim; toplum olarak kendimizi değiştirelim ve böylece 2024 yılı da, Türkiye'nin ikinci yüzyılı da , insanlığın yeni yüzyılı da bir mutluluk, barış, sevgi, merhamet,güven, adalet, huzur dünyası haline gelebilsin;
Büyük Türk Milleti'nin çağlar boyunca bütün insanlığı aydınlatan Kutlu Barış Medeniyeti uyansın, yeniden yeşersin; yeniden yeryüzünü bir barış dünyası haline getirebilsin.
Bu duygularla tekrar bütün dostlarımın yeni yılını en içten dileklerimle kutlar; sağlık, mutluluk, başarı ve esenlik dileklerimle selam ve saygılar sunarım.