EGE' NİN OLUŞUMU - 8
Deniz dibine inenlerin her biri, denizkızlarını başka çeşit söyler. Balıkçılarda ayrı söyler. Onlara sorarsanız; denizkızları, taşbasması tasvirlerdeki denzikızlarının tıpatıpıdır.Uzun, sarı saçlı, gögök gözlü, kar beyaz tenli, fındık boğumu ellidirler: Memeleri dimdiktir, göbek çukuru çağırgan.Kasıklarından aşağı altın pullu balık ayağı iner. Günlük, güneşlik havalarda sudan sabah pusu kalktıktan sonra hemen sonraki o göz kamaştıran şavkta, balıkçı teknelerinin önüne çıkıverirmiş, Ne kılda, ne haritada yeri olmayan bir yenile yalçın kayanın üstünde oturur, ayıbalığı dişlerinden tarağıyla saçlarını omuzlarına savurur, dimdik memelerini hiç utanmadan balıkçılara gösterirmiş.
Görenler, bilenler: ( Balık kuyruğu ayağını denizden çıkartmaz. Adama, ben yalnız kadının dedirtir…) derler. Acemi tayfa motoru susturur, kayığı durdurur, ağzının suyu aka aka denizkızını seyreder. Denizkızı hem çapkındır, hem hain! Hiç yerinden kıpırdamaz. Gözlerini adamın gözlerine diker, öyle bakar. O gözlerde neler yoktur, neler!..
Reis , tayfasına sahip olamaz. Durduramaz ki onları, sahiplensin! Acemileri sandala binip denizkızı, onları oturduğu yalçın kayaya yaklaşana kadar bana mısın demez. İki kulaç kala eliyle ayıbalığı tarağı, saçlarının uçura uçura suya atılıverir. O zaman gidenler de, kalanlar da balık kuyruğu ayağını görürler. Denizkızı suya atlar, az bulandırır, durulur, kaybolur. Denizkızyla birlikte üzerinde oturduğu yalçın kaya da sulara gömülür; denizin yüzü dümdüz kesilir.
Dalgıç denizkızları, balıkçıların balık ayaklı denizkızlarına benzemez. Onlar, düpedüz insandırlar, insan soyundan; deniz dibi cinleri insan karısının dölyatağından gelirler. Sen ne kadar insansan, onlar da o kadar insandır. Bir kusurları, hep denizlerin diplerinde oturur, sularda yaşarlar.
Dev yapılı denizatları arabalarını çekerler, kuş gibi uçururlar. Onlar geliyorlar mı? Deniz dipleri kızarır, kan rengine döner: Yosunlar dikelirler, cümle balıklar sıraya dizilirler; denizağaçları dallarına üfürüp pempe çiçeklerini açtırırlar. Karanlık deniz mağaralarında kuma karınlarını vermiş uyuyan on kollu ahtapotlar ağır ağır suyun şavkına çıkarlar, kollarını oynatarak suyu dalgalandırırlar. Kılıçbalıkları kuyruklarına otururlar, kılıçlarını havaya dikerler, selam dururlar. Küçük balıklar öbekleşirler, yengeçler, istakozlar, karidesler renk renk kayalara yapışırlar, çevreyi donatırlar.
Devam edecek.