ENAYİLERE GÜNDEM   Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki çekişmeyi; daha doğrusu, Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesine saldırısını, danışıklı dövüş olarak değerlendiriyorum. Halk deyimiyle...Bu bir kayıkçı kavgasıdır. * Bir benzetme (metafor) daha yapacak olursam...Didişen iki ülkenin hava kuvvetleri arasında yaşanan "Dogfight" benzeri bir olayı seyrediyoruz. * İyi biliniz ki... Anayasa Mahkemesi, iktidara danışmadan Can Atalay için "Hak ihlali" kararı veremez. Yargıtay, Anayasayı hiçe sayarak Anayasa Mahkemesi'ne saldıramaz. Ne haddine?  * Çünkü. Türkiye bir hukuk devleti değildir... Yargı, tıpkı yasama ve yürütme gibi tek adama bağlıdır. Önemli konularda, yargı kurumları izin almadan işlem yapamaz. Öyle kolay mı? Çektirirler merkeze, sevdirirler (!) herkese. * Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki zıtlaşma, anayasa değişikliğine zemin yaratma amacıyla çıkarılmış ve gündeme oturtulmuştur. Görmüyor musunuz? Durmadan köpürtülüyor. * Yürürlükte olan anayasayı defalarca değiştiren iktidar tarafından, zaten fiilen ortadan kaldırılmıştır. Ayaklar altındadır.  Türkiye Cumhuriyeti Anayasası şeklen vardır, ama fiilen yok hükmündedir. * Anayasa, tüm maddeleri ile birlikte bir bütündür. Bazı maddelerin; hatta bir maddenin yok sayılması bile, diğer tüm maddelerin yok sayılması sonucunu doğurur. Hukuken bu böyledir. * Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi'nin, Anayasa Mahkemesi'nin kararını tanımaması, Anayasal rejimi devirmeye yönelik işlenmiş suçtur. Türk Ceza Kanunu'nda (TCK 301. Madde) karşılığı, ağırlaştırılmış müebbet hapistir. ASLA kaçarı yoktur. * Durum böyleyken...Anayasa Mahkemesi neden susuyor?. Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi hakkında, hukuki süreç başlatmak için neden harekete geçmiyor? Neden suç duyurusunda bulunmuyor? * Bakın açık ifade ediyorum... Anayasa Mahkemesi'nin sinip kalması da, anayasal rejimi devirmeye tam teşebbüstür. Yargıtay'la suç ortaklığıdır. * Daha ne söyleyeyim? Olayın, sazanlara olta olduğunu daha nasıl anlatayım? * Bilindiği gibi...Anayasa'nın geçici maddeleriyle birlikte toplam 194 maddesinden 80'i değiştirilmiştir. Bu maddelerden bazıları, geçmişte yapılan iki referandumla; bazıları ise AB'ye uyum adına Meclis tarafından değiştirilmiştir. 3 madde ise yürürlükten kaldırılmıştır. * Kısaca ortada... Darbe anayasası falan yoktur. Aksine Ortada...AKP'nin kendi değiştirdiği, kendisinin uymadığı bir anayasa vardır. Görüldüğü gibi...Anayasa İktidarın paspası durumundadır. Dolayısıyla 'Darbe Anayasası' tanımlaması saçmalıktır. Halkı kandırmak amacıyla, yalan kasırgası estiriyorlar. DangalAKPudracı Salaklara masal anlatıyorlar. * Anayasa'nın değiştirilmesi mümkün olmayan ilk dört maddesini şimdilik değiştirmek niyetinde değiller. Adını dahi anmıyorlar. O iş daha sonranın işidir. Hele bir kalıcı iktidarı sağlasınlar... Sıra MUTLAKA ona da gelecektir. * Anayasa'nın 101. Maddesini değiştirmek istiyorlar. Erdoğan'ın ömür boyu cumhurbaşkanı olmasını sağlamak, buna bağlı olarak da, yüzde 51 şartını kaldırmak istiyorlar. Aslında sinsi Hesapları budur. Babadan oğluna  geçecek saltanatın önünü açmak Kalıcı olmak istiyorlar. * Mart 2023 seçiminde, Erdoğan kesinlikle aday olamazdı. Anayasa'nın 101. Maddesi buna olanak tanımıyordu. Fakat ne idüğü belirsiz, trafolarına kedi giren Yüksek Seçim Kurulu... Anayasa'yı görmezden gelerek, Erdoğan'nın adaylığına onay verdi. * Bay Kemal, Bayan Meral ve peşlerine takılan diğer partiler, seçimi alacaklarından o kadar emindiler ki... AKIL ALMAZ şekilde Erdoğan'ın GAYRİ KANUNİ adaylığına ses bile çıkarmadılar. Zavallılar. * Muhalefet, Erdoğan'ın aday olması halinde, seçimlere girmeme kararı alsaydı, Erdoğan kesinlikle aday olamazdı. Muhalefet dediğini yaptırmanın, psikolojik ve propaganda üstünlüğü ile seçimi kazanırdı. Ortada AKP iktidarı falan kalamazdı. * Ben ve benim gibi düşünen çok sayıda insan, bu gerçeği haykırdı hatta 2. turda SEÇİMLERDEN ÇEKİLİN diyenler oldu. Muhalefet partilerinin kapılarını aşındırdı. Her kademede görüşmeler yaptı.Raporlar sundu. Bu şartlarda girilecek seçimi almalarının mümkün olamayacağı  defalarca söylendi. Dünyada örneği olmadığı anlatıldı fakat:   Kör oldular. Sağır oldular. Türkiye'nin başının belası oldular. * Son söz... Yalan rüzgarlarına kanmayın. Algılara teslim olmayın. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kapışması...Enayilere gündemdir. Türkiye'ye tarihi boyunca kurumuş EN BÜYÜK tuzaktır.   Mehmet Özyardımcı - 15 Kasım 2023