Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Kemal ULUSOY
Köşe Yazarı
Kemal ULUSOY
 

tarihimiz bambaşka olurdu

          Türk Tarihinin dönüm noktası:1578 - Üç Kralın Savaşı Yüzyıllardrı ''Elif Be ....''  nakaratlarıyla, yahudilerle AYNI dil kökenli, hocası - hacısı ....  PAPAĞAN gibi ezbere okudukları halde manasını anlamadıkları ARAPCA  dualara evet anlamlı - amin diyen KARACAHİL hallerimiz yürekler acısı.  Bize KASTEN anlatılmayan geçmişimiz ve tarih bilmez zavallı hallerimizle ASLA geleceğimiz olamayacaktır.  Kuzey Afrika tarihini incelerken, karşılaştığım Almanca bir yazıdan çıkarttığım özet. Kuzey Afrikada orta Atlas Dağları üzerinde güneş doğarken, Sultan Abdal-Malik ordusunu namaz kılmaya yönlendirdi. Ardından, beş kutsal bayrak ve muhafız alaylarıyla çevrili bir şekilde atına bindi. Savaş alanın diğer tarafında, Haçlı ordusu genç Portekiz Kralı Sebastian tarafından yönetilen büyük bir kare formasyonu içinde toplandı, yanında Portekiz'in tüm büyük lordları yer alıyordu. Başta Brezilya olmak üzere, küresel deniz imparatorluğunun kraliyet sancakları hafif rüzgarda dalgalanırken, Kral Sebastian buraya, Fas'ın ilk Hristiyan imparatoru olmak için gelmişti. 15 - 16. yüzyılda Fas, sürekli bir kriz yaşadı. Portekiz'in neredeyse tüm limanları işgal etmesi, birçok ekonomik, siyasi ve kültürel sorun doğurdu. Vattasi hanedanı iktidara geldiğinde, durumu iyileştirmek için çok az şey yaptıkları için bu gerileme daha da kötüleşti ve buda ticaretin çökmesine, şehirlerin yoksullaşmasına, entelektüel yaşamın gerilemesine ve nüfusun duraklamasına yol açtı. Kuzeydeki Katolik krallıklarla uzlaşmacı Vattasi politikasının arka planında, Güney Fas'ta Aslen peygamber soyundan gelen ve halen İslam dünyasında devam eden 3. Halifelik kolu Saadi hanedanı, düzeni yeniden sağlamaya ve İber krallıklarının genişleme hedeflerini dizginlemeye kararlıydı ve Saadi Şeriflerini Fas'ın güneyindeki kabileleri örgütlemeye teşvik eden üç farklı sebep vardı. İlk olarak, Portekizlilerin Fas'ın içlerine doğru ilerlemesi, yerel liderleri rahatsız etti ve onları Avrupalılara karşı misilleme talep etmeye zorladı. İkincisi, yüzyıllardır süren ve Sahra altı ekonomisinin önemli bir parçası olan ticaret yolları, artık evdeki hükümdarları tarafından desteklenen Avrupalı korsanlar tarafından tehdit ediliyordu. Bu korsanlar, Atlantik kıyısı boyunca stratejik noktalarda ticaret noktaları kurarak agresif bir şekilde ticareti tekelleştirmeye çalıştılar ve bu, yerel ekonomiyi felç eden çöl içi yollar yerine daha hızlı deniz yolculuklarının geçerli hale gelmesini sağladı. Üçüncü olarak, ve bizi ENÇOK İLGİLENDİREN.   Saadi Şerifleri "Türk tehdidinden" korkuyorlardı. Kayı boyu Oğuz Türkü Osmanlı İmparatorluğu zirvedeydi, gücü üç kıtaya yayılmıştı ve genişlemelerini durdurabilecek çok az ülke vardı. İstanbul, Vattasileri kendi müttefikleri olarak desteklediği için Fas'ta da emelleri vardı. Ancak, Saadiler güçlü bir rakiptiler. Hanedanlarının kökeni, Hicaz'da yaşayan ve Batı Afrika'ya giderek İslam'ı yayan Hz. Muhammed'in akrabalarından oluşan el-Beyt ailesine atfedilir.  Saadilerin Osmanlılara karşı durabilmesini sağladı ve Fas'ın çoğunda Portekizlileri etkili bir şekilde kovarak krallığı genişleten ve Osmanlı destekli Vattasidleri yok eden Fas'ın ilk Saadi sultanı olan Muhammed el-Şeyh'in yönetimi altında bir refah dönemi izledi. El-Şeyh'in Abdallah al-Ghalib, Abd al-Malik ve Ahmed al-Mansur adında üç oğlu vardı. Üç oğlu da genç yaşta olağanüstü bir devlet adamlığı ve askeri liderlik yeteneği gösterdiler. Ancak, Sultan el-Şeyh, 1557'de tuzak kurularak Osmanlılar tarafından öldürüldü ve en büyük oğlu al-Ghalib tahta çıktı. Sonrasında, 17 yıl boyunca Fas'ı yönetti, babasının başarılarını pekiştirdi ve Portekizlilere, İspanyollara ve Osmanlılara karşı krallığı başarıyla savundu. Fas halkı, Saadileri kahraman olarak görüyordu. Ancak, 1574'te al-Ghalib'in ölümüyle birlikte hanedan ilk krizi yaşadı. Zira 17 yıl önce tahta geçtiğinde, küçük kardeşleri Abd al-Malik ve Ahmed al-Mansur, al-Ghalib'in ülke içindeki hanedan rakiplerini temizlemesinden kaçmak için Fas'tan kaçmışlardı. 15 yaşındaki Prens al-Malik ve 8 yaşındaki al-Mansur, Osmanlı yönetimindeki Cezayir'e sığındılar ve birkaç yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun geniş topraklarını gezerek değerli deneyimler kazandılar. 1571'deki Lepanto – İnebahtı Savaşı'na katıldılar ve başarı gösterdiler ve 1574'te Tunus'un geri alınmasına gönüllü oldular. Bu savaş ruhu, Sultan 3. Murat dikkatini çekti ve Fas'taki Osmanlı etkisini genişletmek isteyerek, Abd al-Malik'e Fas’taki Saadi tahtına çıkması için yardım teklif etti. Al-Malik, karşılığında 15 ton altın haraç ödemeyi ve Fas’ın Okyanus kıyılarındaki Larache limanını Osmanlı donanmasına vermeyi kabul etti.   Kimse anlayamadı.. belkide 1576'da Osmanlı destekli Fas işgali, Türk Tarihinin en büyük başarısıydı.  Sultan al-Ghalib'in iki yıl önce ölümüyle, oğlu Abdallah Muhammed II, Osmanlı yanlısı Al-Malik'e karşı üst üste üç yenilgi alınca Portekiz İmparatorluğu'ndan yardım istedi. Buda, Kral Sebastian'a Fas'ı işgal etme bahanesi verdi. Ancak daha da önemlisi, bu işgal Türklerin askeri gücünün Atlantik okyanusuna doğru ilerleyişini yavaşlatma fırsatı sundu. 3 yaşında Portekiz Kralı olan Sebastian, 24 yaşındayken, askeri faaliyetlere büyük ilgi gösterdi ve Portekizli şövalyeler tarafından turnuvalar, binicilik ve kılıç kullanımı konusunda eğitildi. Genç yaşta, Fas'ı fethetme ve Portekiz'e zafer getirme arzusu geliştirdi. 1578'de yaklaşık 23.000 kişilik Portekiz ordusu 500 gemilik bir filo ile yola çıktı. Sebastian, Fas'a doğru ilerlerken Sultan Abd al-Malik, Marrakeş'ten yola çıkmıştı. Onun liderliğinde yaklaşık 50.000 kişilik bir ordu, Portekiz işgaline karşı koymak için toplandı. 3 Ağustos'ta ordular Makhazen Nehri'ni geçti ve ertesi gün büyük bir savaş başladı. Ancak Sultan Abd al-Malik'in ölüm döşeğinde olduğu gerçeği saklandı. Fas ordusu, Sebastian'ın ordusuna karşı koyarken, al-Malik son bir güçle savaşa katıldı ve sonunda galip geldi.   Savaş sırasında üç kral da öldü: Kral Sebastian, eski Sultan Muhammed II ve Sultan Abd al-Malik ölümünün ardından kardeşi Ahmed al-Mansur, Fas tahtına çıktı ve 25 yıl boyunca ülkeyi yönetti. Ahmed al-Mansur, hem Avrupa'da hem de Afrika'da 16. yüzyılın en etkili figürlerinden biri haline geldi. Kaçımız Moracco – Mağrip, Fas hakkında bilgi sahibi ? Din iman – yetmeyince, düne kadar AKePe li başkan Erdoğan’a EN AĞIR HAKARETLERİ YAPAN – şimdi ise rüyasında tövbe edip, akil olan MHP başkanı ile Vatan millet Sakarya… nağmeleriyle, Bize ANLATILMAYAN tarih için belkide, şayet Fas’ta etkin olabilseydik, İspanya, Portekiz, Hollanda ve İngiltere gibi okyanuslar aşarak – keşfedilen yeni kıtalarda topraklarımız olurdu.   Gerçmişini bilmeyen ATASI BELİRSİZLER için gelecek olmayacaktır.  

tarihimiz bambaşka olurdu

 

 

 

 

 

Türk Tarihinin dönüm noktası:1578 - Üç Kralın Savaşı

Yüzyıllardrı ''Elif Be ....''  nakaratlarıyla, yahudilerle AYNI dil kökenli, hocası - hacısı ....  PAPAĞAN gibi ezbere okudukları halde manasını anlamadıkları ARAPCA  dualara evet anlamlı - amin diyen KARACAHİL hallerimiz yürekler acısı.  Bize KASTEN anlatılmayan geçmişimiz ve tarih bilmez zavallı hallerimizle ASLA geleceğimiz olamayacaktır.  Kuzey Afrika tarihini incelerken, karşılaştığım Almanca bir yazıdan çıkarttığım özet.

Kuzey Afrikada orta Atlas Dağları üzerinde güneş doğarken, Sultan Abdal-Malik ordusunu namaz kılmaya yönlendirdi. Ardından, beş kutsal bayrak ve muhafız alaylarıyla çevrili bir şekilde atına bindi. Savaş alanın diğer tarafında, Haçlı ordusu genç Portekiz Kralı Sebastian tarafından yönetilen büyük bir kare formasyonu içinde toplandı, yanında Portekiz'in tüm büyük lordları yer alıyordu. Başta Brezilya olmak üzere, küresel deniz imparatorluğunun kraliyet sancakları hafif rüzgarda dalgalanırken, Kral Sebastian buraya, Fas'ın ilk Hristiyan imparatoru olmak için gelmişti.

15 - 16. yüzyılda Fas, sürekli bir kriz yaşadı. Portekiz'in neredeyse tüm limanları işgal etmesi, birçok ekonomik, siyasi ve kültürel sorun doğurdu. Vattasi hanedanı iktidara geldiğinde, durumu iyileştirmek için çok az şey yaptıkları için bu gerileme daha da kötüleşti ve buda ticaretin çökmesine, şehirlerin yoksullaşmasına, entelektüel yaşamın gerilemesine ve nüfusun duraklamasına yol açtı. Kuzeydeki Katolik krallıklarla uzlaşmacı Vattasi politikasının arka planında, Güney Fas'ta Aslen peygamber soyundan gelen ve halen İslam dünyasında devam eden 3. Halifelik kolu Saadi hanedanı, düzeni yeniden sağlamaya ve İber krallıklarının genişleme hedeflerini dizginlemeye kararlıydı ve Saadi Şeriflerini Fas'ın güneyindeki kabileleri örgütlemeye teşvik eden üç farklı sebep vardı.

İlk olarak, Portekizlilerin Fas'ın içlerine doğru ilerlemesi, yerel liderleri rahatsız etti ve onları Avrupalılara karşı misilleme talep etmeye zorladı.

İkincisi, yüzyıllardır süren ve Sahra altı ekonomisinin önemli bir parçası olan ticaret yolları, artık evdeki hükümdarları tarafından desteklenen Avrupalı korsanlar tarafından tehdit ediliyordu. Bu korsanlar, Atlantik kıyısı boyunca stratejik noktalarda ticaret noktaları kurarak agresif bir şekilde ticareti tekelleştirmeye çalıştılar ve bu, yerel ekonomiyi felç eden çöl içi yollar yerine daha hızlı deniz yolculuklarının geçerli hale gelmesini sağladı.

Üçüncü olarak, ve bizi ENÇOK İLGİLENDİREN.

 

Saadi Şerifleri "Türk tehdidinden" korkuyorlardı. Kayı boyu Oğuz Türkü Osmanlı İmparatorluğu zirvedeydi, gücü üç kıtaya yayılmıştı ve genişlemelerini durdurabilecek çok az ülke vardı. İstanbul, Vattasileri kendi müttefikleri olarak desteklediği için Fas'ta da emelleri vardı. Ancak, Saadiler güçlü bir rakiptiler. Hanedanlarının kökeni, Hicaz'da yaşayan ve Batı Afrika'ya giderek İslam'ı yayan Hz. Muhammed'in akrabalarından oluşan el-Beyt ailesine atfedilir.  Saadilerin Osmanlılara karşı durabilmesini sağladı ve Fas'ın çoğunda Portekizlileri etkili bir şekilde kovarak krallığı genişleten ve Osmanlı destekli Vattasidleri yok eden Fas'ın ilk Saadi sultanı olan Muhammed el-Şeyh'in yönetimi altında bir refah dönemi izledi.

El-Şeyh'in Abdallah al-Ghalib, Abd al-Malik ve Ahmed al-Mansur adında üç oğlu vardı. Üç oğlu da genç yaşta olağanüstü bir devlet adamlığı ve askeri liderlik yeteneği gösterdiler. Ancak, Sultan el-Şeyh, 1557'de tuzak kurularak Osmanlılar tarafından öldürüldü ve en büyük oğlu al-Ghalib tahta çıktı. Sonrasında, 17 yıl boyunca Fas'ı yönetti, babasının başarılarını pekiştirdi ve Portekizlilere, İspanyollara ve Osmanlılara karşı krallığı başarıyla savundu. Fas halkı, Saadileri kahraman olarak görüyordu. Ancak, 1574'te al-Ghalib'in ölümüyle birlikte hanedan ilk krizi yaşadı. Zira 17 yıl önce tahta geçtiğinde, küçük kardeşleri Abd al-Malik ve Ahmed al-Mansur, al-Ghalib'in ülke içindeki hanedan rakiplerini temizlemesinden kaçmak için Fas'tan kaçmışlardı.

15 yaşındaki Prens al-Malik ve 8 yaşındaki al-Mansur, Osmanlı yönetimindeki Cezayir'e sığındılar ve birkaç yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun geniş topraklarını gezerek değerli deneyimler kazandılar. 1571'deki Lepanto – İnebahtı Savaşı'na katıldılar ve başarı gösterdiler ve 1574'te Tunus'un geri alınmasına gönüllü oldular. Bu savaş ruhu, Sultan 3. Murat dikkatini çekti ve Fas'taki Osmanlı etkisini genişletmek isteyerek, Abd al-Malik'e Fas’taki Saadi tahtına çıkması için yardım teklif etti. Al-Malik, karşılığında 15 ton altın haraç ödemeyi ve Fas’ın Okyanus kıyılarındaki Larache limanını Osmanlı donanmasına vermeyi kabul etti.

 

Kimse anlayamadı..

belkide 1576'da Osmanlı destekli Fas işgali, Türk Tarihinin en büyük başarısıydı.  Sultan al-Ghalib'in iki yıl önce ölümüyle, oğlu Abdallah Muhammed II, Osmanlı yanlısı Al-Malik'e karşı üst üste üç yenilgi alınca Portekiz İmparatorluğu'ndan yardım istedi. Buda, Kral Sebastian'a Fas'ı işgal etme bahanesi verdi. Ancak daha da önemlisi, bu işgal Türklerin askeri gücünün Atlantik okyanusuna doğru ilerleyişini yavaşlatma fırsatı sundu.

3 yaşında Portekiz Kralı olan Sebastian, 24 yaşındayken, askeri faaliyetlere büyük ilgi gösterdi ve Portekizli şövalyeler tarafından turnuvalar, binicilik ve kılıç kullanımı konusunda eğitildi. Genç yaşta, Fas'ı fethetme ve Portekiz'e zafer getirme arzusu geliştirdi. 1578'de yaklaşık 23.000 kişilik Portekiz ordusu 500 gemilik bir filo ile yola çıktı.

Sebastian, Fas'a doğru ilerlerken Sultan Abd al-Malik, Marrakeş'ten yola çıkmıştı. Onun liderliğinde yaklaşık 50.000 kişilik bir ordu, Portekiz işgaline karşı koymak için toplandı. 3 Ağustos'ta ordular Makhazen Nehri'ni geçti ve ertesi gün büyük bir savaş başladı. Ancak Sultan Abd al-Malik'in ölüm döşeğinde olduğu gerçeği saklandı. Fas ordusu, Sebastian'ın ordusuna karşı koyarken, al-Malik son bir güçle savaşa katıldı ve sonunda galip geldi.

 

Savaş sırasında üç kral da öldü:

Kral Sebastian, eski Sultan Muhammed II ve Sultan Abd al-Malik ölümünün ardından kardeşi Ahmed al-Mansur, Fas tahtına çıktı ve 25 yıl boyunca ülkeyi yönetti. Ahmed al-Mansur, hem Avrupa'da hem de Afrika'da 16. yüzyılın en etkili figürlerinden biri haline geldi.

Kaçımız Moracco – Mağrip, Fas hakkında bilgi sahibi ?

Din iman – yetmeyince, düne kadar AKePe li başkan Erdoğan’a EN AĞIR HAKARETLERİ YAPAN – şimdi ise rüyasında tövbe edip, akil olan MHP başkanı ile Vatan millet Sakarya… nağmeleriyle, Bize ANLATILMAYAN tarih için belkide, şayet Fas’ta etkin olabilseydik, İspanya, Portekiz, Hollanda ve İngiltere gibi okyanuslar aşarak – keşfedilen yeni kıtalarda topraklarımız olurdu.

 

Gerçmişini bilmeyen ATASI BELİRSİZLER için gelecek olmayacaktır.

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort