Kendini özgürce ifade edemeyen toplumlar KÖLEDİR.
Maalesef Sıvasız evlerdeki işsiz zavallı Mehmetcikler anlaşmalı PARALI asker yapılıp, Namus Kavramlı KUTSAL VATAN için şehit oluyor, canımız yanıyor. Fakat bu ülke ayrılmaz bir bütündür. Eğer PKK terör ağr basabilseydi, bugüne kadar ülke çoktan parçalanırdı. Bazıları terim kulağa hoş geliyor diye ‘Türkiye mozaiktir !’ der. Hayır ASLA mozaik değil AYRILAMAZ tam bir ebrudur. Öyle bir toplumuzki, kiminin gelini - eniştesi, annesi – babası Türk, Kürt, Çerkez, Lazdır, yani çoğunluk biribirine akrabadır. Aksi olsaydı ülke 150 kere parçalanır giderdi. Bunun mümkün olmadığı görüldüğü için, Terör destekleyicileri olayı, siyasi mücadeleye doğru itişinde Oslo'da masaya oturtulmayla başladı.
Hiçbir Türk asla birine Kürt diye saldırıda bulunmaz. Böyle bir şey bugüne kadar olmadı bunun benzeri hatırlarsak yurt dışında büyükelçilerimizi Ermeni Asala kalleşce öldürürken, asla bu ülkede bir tane ermeninin burnu kanamadı. Türkiye'de bu mümkün olmadığı için, egemen güçler bizi Oslo – Dolmabahçe’de masaya oturtmaya mecbur bırakıyorlar. Çünkü biliyoruzki Osmanlı geleneği, bugüne kadar hep öyle oldu, biz masada kaybederiz. Dolayısıyla PKK meselesi 1978'den başlayan bir mücadele olarak görülür. Oysa derinlemesine bakıldığında olay EOKA ile başlamıştı. Amacı topraktı, vurdu ve aldı Kıbrıs çıkartmamızla, Türkiye olayı bitirdiği gün Asala’nın Büyükelçilere katliamları başladı. Onları durdurduk, hemen ardından PKK kurdurulması ASLA tesadüf değildir.
Türkiye'nin politik geçmişine baktığımızda, 2001 bankacılık krizi, ardından 27 Nisan saçmalığı ve peşinden diğer siyasi partilerin başına gelen faili meçhul şantajları sonucu AKePe'nin ÇÖKEN ekonomide normalden daha fazla oy almasının sebepleridir. Aslında bu sadece Türkiye'de değil Amerika Birleşik Devletleri ve/ya benzer demokrasilerde bile temel belirleyici ekonomik felaketlerdir. 11 Eylül faciasında, ABD ekonomisi çökmesin diye, dünyayı dolara boğdular. Peşinden Afganistan - Irak savaşları ile, dünya piyasası gibi aynı anda Türkiye'nin paraya boğulması ve ‘Çok gelişiyoruz !’ gibi BOŞ laflarla, tüm Cumhuriyet birikimlerimiz yok pahasına satıldı.
Kahve laklaklaması tarzında ‘’Hayaldi gerçek oldu !’’ dedikleri olay aslında bugün yerlerde sürünen ekonomik sorunların – TALAN başlangıcıydı. Özetle Türkiye her şeyini sattığı halde hala BORÇ almaya devam etti. İhracat yapabilmek için ithalat yapmak zorundaki Türkiye artık tamamen yabancıya bağımlı bir hale getirildi. ABD ekonomisini zenginleştirirken, AKePe dünyadaki para bolluğunu devlet fabrikalarını sattığı halde sürekli BORÇLANAN tek ülke oldu. Oysa aynı dönemde, mesela Brezilya bunu iyi kullanıp, 10 senelik süreçte ekonomilerini çok daha iyi noktaya getirürken, Türkiye'de ekonomi çöktü.
Tarafsız ENAG rakkamlarının yarısı kadar enflasyon var ! diyebilen TÜİK gibi, Türkiye'de 2 milyon işsiz var deniyor, fakat ‘İş arıyor musun ?’ anketine ‘Hayır’ diyeni artık işsiz kabul etmeyen zihniyet ‘’Yazın soba borusu, kışın mayo’’ fiyatlarını hesaplayarak enflasyon düşürdükleri gibi YANDAŞ çanak medya ile gerçekleri yansıtmıyor, utanmadan Türkiyede ‘’sadece 2 milyon işsiz var !’’ safsatasına milleti inandırmaya çalışıyorlar.
Oysa sanal ortamda iş bulma şirketlerine, yaklaşık 14 MİLYON kişi iş aramak için CV yollamış. Çalışmayan Ev kadınını da ‘’işci’’ gösterildiği ülkemizde, utanmadan ‘’okulu terk eden ÇAYLAK – GEÇİCİ stajiyer maaşı’’ asgari ücretle çalışıp 5 kişilik aile geçindiren adamada İŞSİZ DEĞİL ! diyorlar. Yandaşlara Milli varlıkların satılarak TALAN edildiği halde, ek borçlarla ‘Yalancı Bahar’ yaşayan Türkiye, ABD tarafından dünya piyasalarından $ çekince, bizim gibi ihtiyat akçesi olmayan, Merkez bankası kasaları boş ülkeler gibi, ÇOK DERİN ekonomik krizin faturasını ödeyecek. Oysa AB genelinde SADECE %2.2 asgari ücretlisine karşın, bizde çalışan nüfusun % 56 sı ASGARİ ÜCRETLİ - yani yoksulluk sınırının ancak ‘’dörtte biri maaş aldığı halde, UTANMADAN 2002 öncesine göre ‘çok büyüyoruz, ekonomik olarak harikayız, borcu olmayan tek ülkeyiz, dünya bizi kıskanıyor’ masalları anlatılıyor.
Oysa kendi ailelerimizden kıyaslayabiliriz. 2002 öncesi, memur ve/ya sıradan işlerde çalışan insanlar 3-5 kuruş maaşına rağmen, emekli olduklarında ‘’kıdem tazminatı’’ ile EV satın alabiliyorlardı. Bugün ise kıdem tazminatı ile ancak takla attırdığı birikmiş kredi kartları borçlarını ödemeye yetiyor. Kıdem tazminatı sağlamayadan büyüyen Türkiye ekonomisi ! sadece laf ola beri gele KAHVE LAKLAKMASI hükmündedir.
Bizi padişah kapısına KUL yapma yerine, EŞİT İNSAN yapan KUTSAL Demokrasi aslında özgürlük değil ‘yenilenirken, sürekli bedel ödemedir’ inancıyla, alenen sokaklarda HİLAFET bayrakları sallayan, hiçbirinin anası ne TÜRK nede müslüman olmayan osmanlısever, merdiven altı kaçak kuran kurslarında – ENSARmaşık vakıflarda küçük çocuklara tecavüz edildiğinde ‘bir kerecikten bir şey olmaz !’ diyebilecek İFFET YOKSUNU bakanlarıyla ünlü, ÇAĞDIŞI YOBAZ SAPKIN zihniyete karşı korunması gerek KUTSAL - sahip çıkmamız gerek değerdir.
Yandaşlara yok pahasına satılan, çocuklarımızın geleceği - milli birikimlerimiz, özelleştirmedeki yanlışlıklarla daha sonra Soğan – patates için ‘Varlık kuyrukları’’ haline dönüşmesi UTANÇ bir durumdur. Doğru yapıldığında, özelleştirmeye karşı çıkan yok, fakat olay yandaşlara devlet malını musluk olmaktan çıkartmalı. Örnek Tüpraş'ın Koç Grubuna satılmasında, kazanılacak olan para bizim, vergisi vs., ile ülkenin değeri olmaya devam eder. Ama Türk Telekomu, tarih boyu bizi sırtımızdan hançerlemiş - KALLEŞ araba bizim – devlet kredisiyle verir, sonrada HIRSIZ ÇIKTI KAÇTI diye ağlarken, sorumlu tek bir ŞEREFSİZ hakkında soruşturma açmazsan GUGUK DEVLETİ ünvanıyla, dünya sana totosuyla güler.
Dünyanın hiçbir ülkesinde yabancı bankacılık oranı Türkiye'deki kadar yüksek değildir. Çünkü bankayı kontrolle, Sigortacılık sistemini kontrol edersin, bunla borsayı kontrol edersin ve bunlara sahip olduğunda perakende yasasına sahip olur o ülkedeki üretimi belirlersin. Örnek: Türk usulü yoğurt yaparsan senin rafında yer vermezler, ama onların ağız tadına uygun piyasamızı ele geçirecek standardında yoğurt yaparsan. Herkesin dikkatini çekebilir ‘’göz hisası’’ raflarda yer verir, perakende piyasasını ele geçirdiğinde, ülkedeki üretime bile sahip olur.
Dolayısıyla Milletin menfaatini ön planda tutan özelleştirme ‘Doğru’ ama yandaşlarla TALAN EDİLEN yabancılaştırmaya karşı olmalıyız. Örnek: Karayolları boş arazisinin Zorlu grubuna verildi. Orda elde edilen değer, kazanılan para bu ülkede harcanacak yani Zorlu bu ülkeye yatırım yapan, o parayı alıp hiçbir kaçırmayacak ama biz o toprağı misal ‘’15 Temmuz sorumlusudur’’ dediğimiz, şimdi ise kırmızı halıyla karşıladığımız – para dilendiğimiz Dubai prensine satılmasına karşı olunmalı. Bizdeki gibi Milli birikimlerin talan gayeli ‘Yabancılaştırma’ ülkenin aleyhine çalışan bir şeydir.
Yaptıkları ‘bir tek doğru yok misali’ 22 yıllık çarpıklıklar saymakla bitmez. Demokrasi ile yönetilen diğer batı toplumlarında örneğin Almanya'da asla bir banka satın alamazsın. Oysa bizde tamamen tersi. Daha düne kadar ‘Battı’ diye alay ettiğimiz, müflis Yunanistan ‘’Merkez Bankası’’ elini kolunu sallayıp 2 bankamızı satın alabilirken, bizde Atina’da ABD Büyükelçiliğini devreye koyarak binbir rica minnet ve emsallerine karşın ‘’7 kat daha fazla GARANTİ’’ depozit ederek, ismi üzerinde Çiftci destekçisi yerine YANDAŞ MEDYA için $ 750 MİLYON bağışlayabilen Ziraat Bankası ‘’Temsilcilik’’ şubesini açabiliriz.
Onun için siz SİZ olun, AKIL TUTULMASI YAŞAYAN ülkede ‘hilafet isterüüük’ diye sokaklara dökülen çağdışı yobaz zihniyetlerin, İslamiyetin en büyük mükafatı, uğrunda ölünce ŞEHİT makamına erişebilen KUTSAL VATAN satan – diniDar, milli değerlerimiz talancısı, her vebalı şerefsizlerden uzak durun.