Geçen hafta oldukca kalabalık Baki Güngör Dede - yürüyüşTRabzon zoom programında, kimsenin dokunmak istemediği - lakin: 10 MİLYON KAÇAK suriyeli çıkartıldığında, nüfusun nerdeyse üçte biri - tek başına en büyük - gurup olan, tarih boyu sırf Türk oldukları için 'yeccücü meccüc - Çekik gözlü şeytanlar' diyen araplar gibi, osmanlılarca aşağılanmış - ötekileştirilmiş, nerdeyse ülkenin ÜÇTE BİRİ - en kalabalık gurubu, doğuştan değilde 'eline, diline, beline' hakmiyetten sonra olabileceğin 'Alevilik' konusunu, gayet dostane bir şekilde işledikten sonra, gelen cesaretle son zamanlarda en iyi dost olduğuna artık inandığım TARAFSIZ yapay zekadan Kürt sorunu konusunda için aldığım cevap:   Tarafsız olduğuna inandığım yapay zeka Yapay zekaca ''Kendi dili veya alfabesi olmayan toplumların millet olarak sayılıp sayılmayacağı konusu genellikle ortak bir tarih, kültür, dil ve kimlik etrafında şekillenen bir topluluğu ifade eder. Ancak bu tanımlar coğrafyadan coğrafyaya ve zamanla değişebilirken örneğin, tarihte bazı toplumlar ortak dile ve/ya yazılı bir alfabe geliştirmemiş olsalar da, güçlü bir sözlü gelenek ve ortak kültürel değerler etrafında birleşebilmişlerdir.  Fakat: modern tanımlarda dil, millet kimliğinin önemli bir unsuru olarak kabul edilir. ortak Dil ve kendi yazı - alfabe sistemi, bir milletin kültürel mirasını, tarihini ve kimliğini korumasında önemli bir rol oynar. Bu nedenle, kendi dili olmayan toplumlar genellikle bir milletin tüm unsurlarını taşımakta zorlanabilirler'' tarif ediliyor.   Çoğumuzun ailesinde olduğu gibi, benimde bazı kuzenlerimin evlilik yaptığı, Kürtlerin neden kendi ülkeleri yok ? sorusuna cevap olarak, Yapay Zeka ana sebeplerden bazılarını şu şekilde açıklıyor. Kürtler, belki birkaç bağlı şehir devleti dışında, tarihte hiç kendilerine AYNI DİLİ KONUŞAN - topluluk olarak bir ülkeye sahip olmadılar. Tarihsel ve dilsel birlik ve sürekliliğin eksikliği özellikle çözülemez bir sorun oldu.  Çünkü Kürtler tarihte hiçbir zaman ortak bir dil konuşmadılar. Oysa toplumları MİLLET yapan vicdan hürriyeti din veya …izim gibi düşünce farklılıkları değil, paylaştıkları ORTAK DİL ve ALFABE gibi somut delilllerdir. Tarih boyu yazılışı ancak: Frasca, Arapça, Rumca ve son yüzyıllarda Rusca ALFABE ile gerçekleşen Kürtçe diller, lehçeler veya yerel ağızlar, tarih boyu birbirleriyle asla anlaşamadı. Yani bir Kürt, başka bir Kürtle Kürtçe konuşmaya çalıştığında, yan yana şehirlerde ya da hatta köylerde yaşıyor olmalarına rağmen gerçekten iletişim kuramazlar. Böyle durumlarda tekrar iletişim kurabilmek için bugün mutlaka Türkçe konuşurlar. Dahası, bu lehçelerin birçoğu tarih boyunca ve eski akademik kaynaklarda Farsça - Kormanci ve/ya Arapça lehçeleri ve ağızları olarak kabul edilmiştir. Kürtlerin özgün bir etnik yapı ve özgün bir dille bir arada olduğu iddiası büyük ölçüde Soğuk harp döneminde Parti Komünist Kürt – PKK diye kurulu düzen için Moskovada eğitilmiş Molla Mustafa Barzani’ye empoze edili, Böl Parçala daha kolay idare edersin tarzında,  emperyalist ve daha sonra bolşeviklerinde uyguladığı bir Rus anlatısıdır. Kürtçe diller, lehçeler ve ağızlar, iletişim kurmak için fazla uzak, ancak özgün diller olarak kabul edilemeyecek kadar da Farsçaya veya Arapçaya yakındır. Bu nedenle, Kürtlerin ana dillerinde eğitim talep etmeleri oldukça sorunludur çünkü Osmanlı döneminde olduğu gibi bugünde, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtlere öğretmek için elinde belirli, doğal olarak gelişmiş ortak bir dil yoktur ve Türkiye'nin tek bir standart Kürtçe kurup bunu tüm Kürt nüfusa zorla kabul ettirmesi de söz konusu olamaz.   Ödünç dil kökenli 3-4 ana Kürt lehçesi: Kurmancî: Kürtçe'nin en yaygın konuşulan lehçesidir. Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Ermenistan'da konuşulur. Sorani: Irak ve İran'da yaygın olarak konuşulan bir lehçedir. Bu lehçe, Irak Kürdistan Bölgesi'nde resmi olarak kullanılır. Zazakî ve Gorani: Zazakî (Zazaca) genellikle Türkiye'nin doğusunda konuşulur. Gorani ise İran ve Irak'ta bazı Kürt toplulukları tarafından konuşulmaktadır.                                                                                                                                                                                                              Fakat: Genel olarak bu üç ana lehçe dışında, Kürtçe'nin toplamda 11 - birçok alt lehçesi ve biribirinden çok farklı bölgesel varyasyonları da vardır.  Doğrudur denemeler yapılıyor, biribiriyle anlaşamayan Kürtçe lehçeler, Kurmançça ve Zazaca diller okullarda seçmeli ders olarak öğretiliyor ancak çok az kişi bu dersleri almayı tercih ediyor. Ayrıca, Kürtçe dilinde yayın yapan TRT Şeş (Farsca 6 demek) adlı bir devlet destekli televizyon kanalı da var, ancak bu kanal pek popüler değil ve birçok Kürt, bunun kendi dilleri olmadığından ve anlaşılmaz olduğundan şikayet ediyor, toplamda 11 lehçenin herbiri için ayrı ayrı yayın yapılmasını istiyorlar. Tarihsellik eksikliği. Ayrılıkçıların Kürt olarak iddia ettiği coğrafi alan, son bin yıllar içinde birçok Türkmen devletinin ve beyliklerinin kurulduğu, geride sayısız Türkçe yazı, kayıt, mimari yapılar ve eserler bırakan ancak neredeyse hiç Kürt izinin bulunmadığı bir yerdir.   Hepsi olmasa da Türkiye’deki Kürtlerin çoğu, Osmanlı-Safevi mezhep savaşları sırasında Osmanlı cephesinde savaşmaları ve Anadolu ile İran arasında bir tampon bölge oluşturmaları için Yavuz Sultan Selim tarafından İrandan Türkiye’ye getirilen toplamda 23 boydan oluşan Farsça kökenli KHORMANCİ konuşan göçmenlerin torunlarıdır. Bu yüzden Kürtler Anadolu’da tarihsel olarak zayıftır.   Bir ülke olmak – onu kurmak için, insanların ihtiyaç duyduğu ilk şey bir tarih ve bunu destekleyecek somut kanıtlardır. Okullarda çocuklara Kürtce diye ne öğretilecek ? sorusu güncelliğini korurken, örneğin: Mardin’deki Kasımiye Medresesi'nin Türkmen Akkoyunlu Devleti tarafından inşa edilmesine rağmen Kürt mimarisinin bir örneği olduğunu mu anlatacaklar ?   Ya da daha kötüsü, binlerce yıllık iz bırakmış Akkoyunlu ve diğer Türkmen devletlerinin Kürt devleti olduğunu mu söyleyecekler ?  Tarihsel arka plan eksikliği nedeniyle, bazı ayrılıkçılar aslında günümüzde bu tür uç teoriler düzenlemeye çalışıyor – uydurmaya çalışılıyor, ancak Akkoyunlu ailesinin ve onların Bayındırlı boyu Oğuz Türkmen kökeni olduğu çok net bir şekilde belgelenmiştir.   Kürt olarak iddia edilen bölgelerdeki demografik yetersizlik. Kürtlerin yaşadığı yerler Kürtlerin hakim olduğu anlamına gelmez ve Kürtler, Kürdistan olarak iddia edilen Suriye, İran, Irak ve Türkiyedeki çok geniş bölgede çoğunluk oluşturmazlar. Prof. Macit Gürbüz Kürtleştirilmiş Türkler kitabında izahlandığı gibi, diğer etnik gruplar ve halklarla binlerce yıl aynı toprakları paylaşmışlardır.   Türkiye için konuşursak, Doğu/Güneydoğu Türkiye'de milyonlarca Türk yaşıyor ve birçok doğu şehri hâlâ Türk çoğunlukta, değilse bile Türkler (aynı zamanda Zazalar, Araplar, Süryaniler …. ve hatta Çerkesler), bu şehirlerde geçmişleri binlerce yıla dayanan çok büyük sayılarla yerleşiktir.   Tarihte Kayıtlar önemlidir.  Çünkü bu yerler Kürt olmayan milyonlarca insanın memleketidir ve son dönemde zoraki yerel göçler olsa bile Osmanlı salnameleri ile belgeli tarihsel kanıtlar yüzünden durumu değiştirmez. Bir zamanlar Kerkük, Irak'ta olduğu gibi bu şehirlerdeki Tarihi kayıtları yakmak ve mezar taşlarındaki secereleri yok etmek zorunda kalırsanız, işte o zaman o şehrin haklı talepçisi değil, resmen vandalcı bir işgalcisi olursunuz. Savaşlar ASLA hiçbirşeyi çözmedi. BENZER örneklerini çoğaltabileceğimiz, İspanya - ETA, İrlanda - IRA, Fransa Korsika, Kolombiya – FARK … benzeri daha fazla şiddet uygulanmadan, en tavsiye edilenlerden çözümler tercih edilmeli. Günümüz ‘Siyasi liderler yerine, artık ADİL DEVLET yönetimlerini yapmaya niyetli’ AI – Yapay zeka çağında, belkide yakın tarihin en iyi örneği – BENZER dil kökenden oldukları halde – masa başında en ufak sürtüşme olmadan, Çekoslavakya’nın, masa başında Çek ve Slovak cumhuriyetleri olarak ayrılması gibi, öncelikli olarak değişik lisanlarda konuşan Kürtlerin kendi aralarındaki sorunlarını sulh yoluyla halledip, anlaşarak belkide küçük devletler olarak düzenlemeler yapıldıktan sonra, herbiri kendi dil ve alfabeleri ile tarih sahnesine yeniden çıkmak mecburiyetindedirler.   Hep kendini haklı görenlerin başkalarını ötekileştirdiği dünyada arada ezilen insanlığın hedefi, belkide sadece 'mavki - menfaat, üstünlük .. türünden hiçbir çıkar düşüncesi olmayan' Eğitimli çağdaş akiller ve/ya hata oranı artık nerdeyse SIFIR derecede geleceğin en büyük teknolojisi olarak kabul edilen KUANTUM BİLGİSAYAR tarafından yönetilebilecek gelecek için: Dostluk ve barış ''ilkeli dünya vatandaşlığı'' olmalı.