Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Kemal ULUSOY
Köşe Yazarı
Kemal ULUSOY
 

Ötekileşme nedenleri

          Sosyal kutuplaşma Türkiye'de son 22 yılda sosyal kutuplaşma, birçok farklı faktörün etkisiyle artmıştır. Bu süreçte kutuplaşmayı tetikleyen başlıca dinamikler, siyaset, kimlik, dini inançlar, ekonomi, medya, eğitim ve diğer toplumsal unsurlardır. İşte bu süreci detaylandıran temel sorun alanları: 1. Siyasal Kutuplaşma Partizanlık: AKePe'nin uzun süreli iktidarı ve muhalefet ile arasında oluşan derin ideolojik ve söylemsel farklılıklar. Seçim Dönemleri: Seçim kampanyaları sırasında tarafların sertleşen dil ve söylemleri toplumun bölünmesini hızlandırdı. Devlet Kurumları ve Tarafsızlık Sorunu: Devlet kurumlarının taraflı algılanması, farklı siyasi gruplar arasında güvensizliğe neden oldu. 2. Kimlik Temelli Ayrışmalar Laik-Dindar Çatışması: Laiklik ile muhafazakâr-dindar yaşam tarzları arasındaki gerilim, özellikle eğitim, giyim ve kamusal alanlarda tartışmalara yol açtı. Etnik Ayrışmalar: Kürt sorunu, çözüm süreci (2013-2015) ve ardından yeniden artan çatışmalar, Kürt ve Türk kimlikleri arasındaki kutuplaşmayı derinleştirdi. Göç ve Suriyeli Mülteciler: 2011 sonrası Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye yoğun şekilde gelmesi, toplumsal tepkilere ve yerel halkla mülteciler arasında gerilimlere yol açtı. 3. Ekonomik Eşitsizlikler ve Adaletsizlik Gelir Dağılımındaki Uçurum: Zengin ve fakir arasındaki farkın artması, sosyal adalet ve fırsat eşitliği algısına zarar verdi. Kentsel Dönüşüm: Rant odaklı projeler, şehirlerdeki sosyal dokuyu ve dayanışmayı zedeledi. Genç İşsizliği: Yüksek genç işsizliği oranları, özellikle farklı sınıflar arasında ekonomik memnuniyetsizlik ve ayrışma yarattı. 4. Medya ve Sosyal Medya Etkisi Medyanın Kutuplaştırıcı Rolü: Geleneksel medyanın büyük ölçüde siyasi tarafgirlik göstermesi, farklı görüşlerin birbirine ulaşmasını zorlaştırdı. Sosyal Medya Balonları: Sosyal medya algoritmaları, kullanıcıları sadece kendi görüşlerini destekleyen içeriklerle karşılaştırarak kutuplaşmayı derinleştirdi. 5. Dini ve Kültürel Gerilimler Din ve Eğitim: İmam hatip okullarının yaygınlaştırılması ve din eğitiminin müfredatta artırılması, seküler kesimde rahatsızlığa yol açtı. Toplumsal Baskı: Muhafazakâr bölgelerde seküler yaşam tarzına, seküler bölgelerde muhafazakâr yaşam tarzına yönelik toplumsal baskı ve önyargılar. 6. Adalet ve Hukuk Sorunları Hukukun Siyasallaşması: Adalet mekanizmasının bağımsızlık algısının zayıflaması, toplumsal güven duygusunu azalttı. Toplumsal Protestolar: Gezi Parkı olayları (2013), çevresel kaygılar ile siyasi gerilimlerin çakıştığı bir dönüm noktası oldu. 7. Eğitim ve Fırsat Eşitsizliği Eğitimde Ayrışma: Özel ve devlet okulları arasındaki kalite farkı, farklı sınıflar arasında bir eğitim uçurumu yarattı. İdeolojik Müfredat: Eğitim müfredatında ideolojik vurguların artırılması, öğrenciler arasında ideolojik farklılıkları derinleştirdi. 8. Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Hakları Kadına Yönelik Şiddet ve İstanbul Sözleşmesi: Kadın cinayetleri ve İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi, toplumsal cinsiyet konularında ciddi ayrışmalara yol açtı. Kadınların Toplumsal Rolü: Kadınların iş gücüne katılımı ve kamusal alanlardaki varlığına yönelik muhafazakâr ve modern görüşler arasındaki çatışma. 9. Çevre ve İklim Krizleri Çevre Protestoları: HES projeleri, orman kesimleri ve maden çalışmaları gibi çevreyi tehdit eden projelere karşı yerel halkın tepkisi, çevreci kesim ile ekonomik çıkar grupları arasında ayrışmalara neden oldu. 10. Kültürel ve Bölgesel Farklılıklar Büyükşehir-Taşra Gerilimi: Büyükşehirlerdeki modern yaşam tarzı ile kırsaldaki daha geleneksel değerler arasındaki farklar, kutuplaşmayı besledi. Doğu-Batı Ayrımı: Doğu Anadolu'nun kalkınma sorunları ve Batı'nın görece gelişmişliği, bölgesel eşitsizlik algısını artırdı.   Din Kutuplaşmasının Boyutları Laik-Dindar Ayrışması: 2000'li yılların başında AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte laik ve muhafazakâr kesimler arasındaki ayrışma belirginleşti. Kamusal alanlarda başörtüsü yasağının kaldırılması gibi reformlar bir kesim tarafından özgürlük adımı olarak görülürken, diğer kesim tarafından laiklik ilkesine tehdit olarak algılandı. Eğitim ve Din: Din eğitiminin yaygınlaşması, imam hatip okullarının artırılması ve müfredattaki değişiklikler kutuplaşmayı tetikledi. Seküler kesim bu değişimleri toplumsal bir dönüşümün parçası olarak görürken, muhafazakâr kesim bunları temel hakların genişlemesi olarak değerlendirdi. Siyasetin Dini Kullanımı: Siyasi söylemlerde dini referansların sıkça kullanılması, muhalefet ve iktidar arasında derin ayrışmalara yol açtı. Toplumsal Baskı: Muhafazakâr bölgelerde seküler yaşam tarzına yönelik toplumsal baskı, seküler bölgelerde ise muhafazakâr bireylere yönelik ayrımcılık iddiaları, din eksenli kutuplaşmanın toplumsal tabanda hissedilmesine neden oldu.   Başka dahada önemli sorunlar Son 22 yılın toplumsal dinamiklerini anlamak için din kutuplaşmasını diğer önemli sorunlarla birlikte değerlendirmek gerekir: Ekonomik Kriz ve Eşitsizlikler: Gelir dağılımındaki eşitsizlik, işsizlik, enflasyon ve yoksulluk, birçok insanın gündelik hayatını etkileyen daha acil sorunlar olarak öne çıkmıştır. Ekonomik krizler, farklı kesimlerin mevcut hükümete yönelik memnuniyetsizliğini artırırken, toplumsal gerilimleri beslemiştir. Kürt Meselesi ve Etnik Ayrışma: Kürt meselesi ve çözüm sürecinin çökmesi, bölgesel ve etnik kutuplaşmayı artırmıştır. Bu sorun, din eksenli kutuplaşmadan farklı bir gerilim hattı oluşturmuştur. Siyasal Kutuplaşma: İktidar ve muhalefet arasındaki derin ideolojik farklılıklar, toplumu birçok farklı eksende böldü. Siyasal kutuplaşma, din, ekonomi ve kimlik temelli ayrışmaların daha da belirginleşmesine neden oldu. Göç ve Mülteciler Sorunu: Suriyeli mültecilerin ülkeye gelmesi, toplumun farklı kesimlerinde kutuplaşmaya yol açtı. Din bu tartışmalarda zaman zaman bir rol oynasa da, göç sorunu daha çok ekonomik ve kültürel bir eksende şekillenmiştir. Medya ve Sosyal Medya Kutuplaşması: Geleneksel medya ve sosyal medya, toplumu din, siyaset ve diğer kimlikler üzerinden daha da böldü.   Kutuplaşma Neden Öne Çıkıyor? Özellikle doğru dürüst Türkçe bile konuşamayan toplumun anlamadıkları arapça dilinde yazılı Kuranın hiçbir temel – pedagojik eğitimi olmayan PAPAĞAN gibi ezberinden okuyan hocaların yarattığı Din eksenli kutuplaşma, Türkiye'nin tarihsel bağlamında önemli bir sorun olarak algılanıyor. Oysa: 18. yüzyılda Batı'da, özellikle Fransız Devrimi'yle gelişen kavram ‘’LAYIK – Laiklik’’ aslında İslam'ı benimsemiş ve dinin devlet yönetiminde önemli bir yer tuttuğunu ancak AYRI bir sistemle yönetilmesini 11 - 13. yüzyılda karara bağlamış, Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçuklular döneminde çözülmüş, din-devlet ilişkilerinin incelenmesi, laiklik kavramıyla tarihsel bağlamda kıyaslama yapmak için bir temel sunmuştur.   Selçuklularda Din ve Devlet İlişkilerinin Temelleri İslam'ın Merkezi Rolü: Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçuklu sultanları, İslam'ı devletin çoğulcu resmi dini olarak benimsemişti. Halifelik otoritesini tanımış, Kendileri LAYIKIYLA işini yapmaya devam edecek Abbasi Halifelik makamını – Tıpkı Vatikan misali DEVLETTEN AYRI bir makam olarak koruyarak toplumdaki her inanca EŞİT olarak saygınlık gösterme mecburiyetiyle - meşruiyetlerini artırmışlardır. Örfi Hukuk ve Şeriat Dengesi: Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları, İslam hukuku şeriat yerine ağırlıklı olarak örfi hukuku uygulamıştır. Sultanların otoritesiyle geliştirilen örfi hukuk, Tıpkı Fatih Sultan dönemi seküler bir yaklaşıma benzerlik taşıyan yönler içeriyordu. Örneğin, şeriatın detaylı şekilde düzenlemediği alanlarda sultanlar pragmatik kararlar alabiliyordu. Ulema ve Devlet Yönetimi: Ulema (din âlimleri), hukuki ve dini meselelerde önemli bir role sahipti. Kadılar (şeriat yargıçları) ve müderrisler (medrese hocaları), hem din hem de hukuk alanında söz sahibiydi. Ancak değişik inançlara sahip kitleleri yöneten sultanlar, din adamlarının etkisini sürekli kontrol altında tutmaya çalışmışlardır. Gayrimüslimlere Hoşgörü: Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları, gayrimüslimlere dini özgürlük tanımış ve zimmî statüsü altında (cizye vergisi karşılığında) onları koruma altına almıştır. Bu hoşgörü, devletin dini bir kimliğe sahip olmasına rağmen toplumsal düzeni sağlamak için çoğulculuğu kabul ettiğini göstermektedir. Selçuklu Yönetiminde Laiklikle Benzerlikler Pragmatik Yönetim: Sultanlar, devletin çıkarlarını korumak adına dinin etkisini yönetimde sınırlandıracak şekilde hareket etmişlerdir. Örfi hukuk uygulamaları, dini otoritenin her alanda ASLA tek başına belirleyici olmadığını göstermektedir. Dinî Hoşgörü: Gayrimüslim topluluklara tanınan haklar, günümüz yaradanın HERKESİ EŞİT saydığı tüm inançlarda - modern laik devletlerdeki din özgürlüğü anlayışıyla benzerlik taşır. Siyasi Otoritenin Üstünlüğü: Selçuklu sultanları, nihai otoriteyi ellerinde tutmuş ve dini otoritenin (ulema) devletin işleyişine müdahalesini sürekli kontrol altında tutmuş ve yaptıkları her hareketi sınırlamaya çalışmıştır. Selçuklular ve Laiklik Tarihi Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları, LAİK ve otoriter teokratik bir sisteme yakın bir yapı sergilemiştir. Ancak, seküler unsurlar ve hoşgörü politikaları, modern laiklik anlayışını andıran günümüz tüm kalkınmış toplumların çok sayıda benzer uygulamaları içermiştir. Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçuklular Devleti'ndeki örfi hukuk uygulamaları ve gayrimüslimlere yönelik hoşgörü politikaları, dini ve seküler alanlar arasında bir denge kurmaya çalışıldığını göstermektedir. Sonuç Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları döneminde laiklik, belki modern anlamda bir kavram olarak mevcut değildi, ancak yönetim sistemi, din ile devletin TAMAMEN farklı alanlarda işlev gördüğü bir yapı sunmuştur. Bu, dini otoritenin kontrol altında tutulduğu ve farklı inanç gruplarının varlığına izin verildiği bir ortam yaratmıştır. Laiklik tarihi bağlamında Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları, dini ve seküler alanlar arasında bir denge kurma çabası ile değerlendirilebilir.   Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları laikliki temel bir ilke olarak benimsenmiştir. Toplumun genelde okumamış – cahil muhafazakâr kesimleri uzun yıllar boyunca kendilerini dışlanmış hissetmiştir. Son yıllarda, laik kesim ise tecavüze uğrayan çok sayıda çocuk talebeler dahil, daha çok merdiven altı kaçak kuran kurslarında eğitim vermeye çalışan çağdışı arapça bilmez – Papağan gibi ezberci hocaların yönlendirdiği muhafazakâr kesimlerin değerlerinin toplumun geneline dayatıldığını görmektedir. Bu nedenle din kutuplaşması, geçmişten gelen tarihsel ve ideolojik birikimlerle birleşerek daha görünür hale geliyor ve kutuplaşması, Türkiye'nin son 22 yıldaki en önemli sorunlarından biri olmakla birlikte keza Ekonomik krizler, siyasal kutuplaşma, etnik meseleler ve hudutları kevgir olmuş halde kontrol edilemeyen göç gibi diğer sorunlar, çoğu zaman daha acil ve geniş etkiler yaratmıştır.

Ötekileşme nedenleri

 

 

 

 

 

Sosyal kutuplaşma

Türkiye'de son 22 yılda sosyal kutuplaşma, birçok farklı faktörün etkisiyle artmıştır. Bu süreçte kutuplaşmayı tetikleyen başlıca dinamikler, siyaset, kimlik, dini inançlar, ekonomi, medya, eğitim ve diğer toplumsal unsurlardır. İşte bu süreci detaylandıran temel sorun alanları:

1. Siyasal Kutuplaşma

  • Partizanlık: AKePe'nin uzun süreli iktidarı ve muhalefet ile arasında oluşan derin ideolojik ve söylemsel farklılıklar.
  • Seçim Dönemleri: Seçim kampanyaları sırasında tarafların sertleşen dil ve söylemleri toplumun bölünmesini hızlandırdı.
  • Devlet Kurumları ve Tarafsızlık Sorunu: Devlet kurumlarının taraflı algılanması, farklı siyasi gruplar arasında güvensizliğe neden oldu.

2. Kimlik Temelli Ayrışmalar

  • Laik-Dindar Çatışması: Laiklik ile muhafazakâr-dindar yaşam tarzları arasındaki gerilim, özellikle eğitim, giyim ve kamusal alanlarda tartışmalara yol açtı.
  • Etnik Ayrışmalar: Kürt sorunu, çözüm süreci (2013-2015) ve ardından yeniden artan çatışmalar, Kürt ve Türk kimlikleri arasındaki kutuplaşmayı derinleştirdi.
  • Göç ve Suriyeli Mülteciler: 2011 sonrası Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye yoğun şekilde gelmesi, toplumsal tepkilere ve yerel halkla mülteciler arasında gerilimlere yol açtı.

3. Ekonomik Eşitsizlikler ve Adaletsizlik

  • Gelir Dağılımındaki Uçurum: Zengin ve fakir arasındaki farkın artması, sosyal adalet ve fırsat eşitliği algısına zarar verdi.
  • Kentsel Dönüşüm: Rant odaklı projeler, şehirlerdeki sosyal dokuyu ve dayanışmayı zedeledi.
  • Genç İşsizliği: Yüksek genç işsizliği oranları, özellikle farklı sınıflar arasında ekonomik memnuniyetsizlik ve ayrışma yarattı.

4. Medya ve Sosyal Medya Etkisi

  • Medyanın Kutuplaştırıcı Rolü: Geleneksel medyanın büyük ölçüde siyasi tarafgirlik göstermesi, farklı görüşlerin birbirine ulaşmasını zorlaştırdı.
  • Sosyal Medya Balonları: Sosyal medya algoritmaları, kullanıcıları sadece kendi görüşlerini destekleyen içeriklerle karşılaştırarak kutuplaşmayı derinleştirdi.

5. Dini ve Kültürel Gerilimler

  • Din ve Eğitim: İmam hatip okullarının yaygınlaştırılması ve din eğitiminin müfredatta artırılması, seküler kesimde rahatsızlığa yol açtı.
  • Toplumsal Baskı: Muhafazakâr bölgelerde seküler yaşam tarzına, seküler bölgelerde muhafazakâr yaşam tarzına yönelik toplumsal baskı ve önyargılar.

6. Adalet ve Hukuk Sorunları

  • Hukukun Siyasallaşması: Adalet mekanizmasının bağımsızlık algısının zayıflaması, toplumsal güven duygusunu azalttı.
  • Toplumsal Protestolar: Gezi Parkı olayları (2013), çevresel kaygılar ile siyasi gerilimlerin çakıştığı bir dönüm noktası oldu.

7. Eğitim ve Fırsat Eşitsizliği

  • Eğitimde Ayrışma: Özel ve devlet okulları arasındaki kalite farkı, farklı sınıflar arasında bir eğitim uçurumu yarattı.
  • İdeolojik Müfredat: Eğitim müfredatında ideolojik vurguların artırılması, öğrenciler arasında ideolojik farklılıkları derinleştirdi.

8. Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Hakları

  • Kadına Yönelik Şiddet ve İstanbul Sözleşmesi: Kadın cinayetleri ve İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi, toplumsal cinsiyet konularında ciddi ayrışmalara yol açtı.
  • Kadınların Toplumsal Rolü: Kadınların iş gücüne katılımı ve kamusal alanlardaki varlığına yönelik muhafazakâr ve modern görüşler arasındaki çatışma.

9. Çevre ve İklim Krizleri

  • Çevre Protestoları: HES projeleri, orman kesimleri ve maden çalışmaları gibi çevreyi tehdit eden projelere karşı yerel halkın tepkisi, çevreci kesim ile ekonomik çıkar grupları arasında ayrışmalara neden oldu.

10. Kültürel ve Bölgesel Farklılıklar

  • Büyükşehir-Taşra Gerilimi: Büyükşehirlerdeki modern yaşam tarzı ile kırsaldaki daha geleneksel değerler arasındaki farklar, kutuplaşmayı besledi.
  • Doğu-Batı Ayrımı: Doğu Anadolu'nun kalkınma sorunları ve Batı'nın görece gelişmişliği, bölgesel eşitsizlik algısını artırdı.

 

Din Kutuplaşmasının Boyutları

  1. Laik-Dindar Ayrışması:
    • 2000'li yılların başında AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte laik ve muhafazakâr kesimler arasındaki ayrışma belirginleşti.
    • Kamusal alanlarda başörtüsü yasağının kaldırılması gibi reformlar bir kesim tarafından özgürlük adımı olarak görülürken, diğer kesim tarafından laiklik ilkesine tehdit olarak algılandı.
  2. Eğitim ve Din:
    • Din eğitiminin yaygınlaşması, imam hatip okullarının artırılması ve müfredattaki değişiklikler kutuplaşmayı tetikledi.
    • Seküler kesim bu değişimleri toplumsal bir dönüşümün parçası olarak görürken, muhafazakâr kesim bunları temel hakların genişlemesi olarak değerlendirdi.
  3. Siyasetin Dini Kullanımı:
    • Siyasi söylemlerde dini referansların sıkça kullanılması, muhalefet ve iktidar arasında derin ayrışmalara yol açtı.
  4. Toplumsal Baskı:
    • Muhafazakâr bölgelerde seküler yaşam tarzına yönelik toplumsal baskı, seküler bölgelerde ise muhafazakâr bireylere yönelik ayrımcılık iddiaları, din eksenli kutuplaşmanın toplumsal tabanda hissedilmesine neden oldu.
 

Başka dahada önemli sorunlar

Son 22 yılın toplumsal dinamiklerini anlamak için din kutuplaşmasını diğer önemli sorunlarla birlikte değerlendirmek gerekir:

  1. Ekonomik Kriz ve Eşitsizlikler:
    • Gelir dağılımındaki eşitsizlik, işsizlik, enflasyon ve yoksulluk, birçok insanın gündelik hayatını etkileyen daha acil sorunlar olarak öne çıkmıştır.
    • Ekonomik krizler, farklı kesimlerin mevcut hükümete yönelik memnuniyetsizliğini artırırken, toplumsal gerilimleri beslemiştir.
  2. Kürt Meselesi ve Etnik Ayrışma:
    • Kürt meselesi ve çözüm sürecinin çökmesi, bölgesel ve etnik kutuplaşmayı artırmıştır.
    • Bu sorun, din eksenli kutuplaşmadan farklı bir gerilim hattı oluşturmuştur.
  3. Siyasal Kutuplaşma:
    • İktidar ve muhalefet arasındaki derin ideolojik farklılıklar, toplumu birçok farklı eksende böldü.
    • Siyasal kutuplaşma, din, ekonomi ve kimlik temelli ayrışmaların daha da belirginleşmesine neden oldu.
  4. Göç ve Mülteciler Sorunu:
    • Suriyeli mültecilerin ülkeye gelmesi, toplumun farklı kesimlerinde kutuplaşmaya yol açtı.
    • Din bu tartışmalarda zaman zaman bir rol oynasa da, göç sorunu daha çok ekonomik ve kültürel bir eksende şekillenmiştir.
  5. Medya ve Sosyal Medya Kutuplaşması:
    • Geleneksel medya ve sosyal medya, toplumu din, siyaset ve diğer kimlikler üzerinden daha da böldü.
 

Kutuplaşma Neden Öne Çıkıyor?

Özellikle doğru dürüst Türkçe bile konuşamayan toplumun anlamadıkları arapça dilinde yazılı Kuranın hiçbir temel – pedagojik eğitimi olmayan PAPAĞAN gibi ezberinden okuyan hocaların yarattığı Din eksenli kutuplaşma, Türkiye'nin tarihsel bağlamında önemli bir sorun olarak algılanıyor.

Oysa: 18. yüzyılda Batı'da, özellikle Fransız Devrimi'yle gelişen kavram ‘’LAYIK – Laiklik’’ aslında İslam'ı benimsemiş ve dinin devlet yönetiminde önemli bir yer tuttuğunu ancak AYRI bir sistemle yönetilmesini 11 - 13. yüzyılda karara bağlamış, Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçuklular döneminde çözülmüş, din-devlet ilişkilerinin incelenmesi, laiklik kavramıyla tarihsel bağlamda kıyaslama yapmak için bir temel sunmuştur.

 

Selçuklularda Din ve Devlet İlişkilerinin Temelleri

  1. İslam'ın Merkezi Rolü:
    • Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçuklu sultanları, İslam'ı devletin çoğulcu resmi dini olarak benimsemişti.
    • Halifelik otoritesini tanımış, Kendileri LAYIKIYLA işini yapmaya devam edecek Abbasi Halifelik makamını – Tıpkı Vatikan misali DEVLETTEN AYRI bir makam olarak koruyarak toplumdaki her inanca EŞİT olarak saygınlık gösterme mecburiyetiyle - meşruiyetlerini artırmışlardır.
  2. Örfi Hukuk ve Şeriat Dengesi:
    • Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları, İslam hukuku şeriat yerine ağırlıklı olarak örfi hukuku uygulamıştır.
    • Sultanların otoritesiyle geliştirilen örfi hukuk, Tıpkı Fatih Sultan dönemi seküler bir yaklaşıma benzerlik taşıyan yönler içeriyordu. Örneğin, şeriatın detaylı şekilde düzenlemediği alanlarda sultanlar pragmatik kararlar alabiliyordu.
  3. Ulema ve Devlet Yönetimi:
    • Ulema (din âlimleri), hukuki ve dini meselelerde önemli bir role sahipti. Kadılar (şeriat yargıçları) ve müderrisler (medrese hocaları), hem din hem de hukuk alanında söz sahibiydi.
    • Ancak değişik inançlara sahip kitleleri yöneten sultanlar, din adamlarının etkisini sürekli kontrol altında tutmaya çalışmışlardır.
  4. Gayrimüslimlere Hoşgörü:
    • Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları, gayrimüslimlere dini özgürlük tanımış ve zimmî statüsü altında (cizye vergisi karşılığında) onları koruma altına almıştır.
    • Bu hoşgörü, devletin dini bir kimliğe sahip olmasına rağmen toplumsal düzeni sağlamak için çoğulculuğu kabul ettiğini göstermektedir.

Selçuklu Yönetiminde Laiklikle Benzerlikler

  1. Pragmatik Yönetim:
    • Sultanlar, devletin çıkarlarını korumak adına dinin etkisini yönetimde sınırlandıracak şekilde hareket etmişlerdir.
    • Örfi hukuk uygulamaları, dini otoritenin her alanda ASLA tek başına belirleyici olmadığını göstermektedir.
  2. Dinî Hoşgörü:
    • Gayrimüslim topluluklara tanınan haklar, günümüz yaradanın HERKESİ EŞİT saydığı tüm inançlarda - modern laik devletlerdeki din özgürlüğü anlayışıyla benzerlik taşır.
  3. Siyasi Otoritenin Üstünlüğü:
    • Selçuklu sultanları, nihai otoriteyi ellerinde tutmuş ve dini otoritenin (ulema) devletin işleyişine müdahalesini sürekli kontrol altında tutmuş ve yaptıkları her hareketi sınırlamaya çalışmıştır.

Selçuklular ve Laiklik Tarihi

  • Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları, LAİK ve otoriter teokratik bir sisteme yakın bir yapı sergilemiştir. Ancak, seküler unsurlar ve hoşgörü politikaları, modern laiklik anlayışını andıran günümüz tüm kalkınmış toplumların çok sayıda benzer uygulamaları içermiştir.
  • Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçuklular Devleti'ndeki örfi hukuk uygulamaları ve gayrimüslimlere yönelik hoşgörü politikaları, dini ve seküler alanlar arasında bir denge kurmaya çalışıldığını göstermektedir.

Sonuç

Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları döneminde laiklik, belki modern anlamda bir kavram olarak mevcut değildi, ancak yönetim sistemi, din ile devletin TAMAMEN farklı alanlarda işlev gördüğü bir yapı sunmuştur. Bu, dini otoritenin kontrol altında tutulduğu ve farklı inanç gruplarının varlığına izin verildiği bir ortam yaratmıştır. Laiklik tarihi bağlamında Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları, dini ve seküler alanlar arasında bir denge kurma çabası ile değerlendirilebilir.

 

  • Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda Büyük Türk Selçuklu imparatorluğu ve sonrasında Osmanlının ataları Anadolu Selçukluları laikliki temel bir ilke olarak benimsenmiştir.
  • Toplumun genelde okumamış – cahil muhafazakâr kesimleri uzun yıllar boyunca kendilerini dışlanmış hissetmiştir.
  • Son yıllarda, laik kesim ise tecavüze uğrayan çok sayıda çocuk talebeler dahil, daha çok merdiven altı kaçak kuran kurslarında eğitim vermeye çalışan çağdışı arapça bilmez – Papağan gibi ezberci hocaların yönlendirdiği muhafazakâr kesimlerin değerlerinin toplumun geneline dayatıldığını görmektedir.

Bu nedenle din kutuplaşması, geçmişten gelen tarihsel ve ideolojik birikimlerle birleşerek daha görünür hale geliyor ve kutuplaşması, Türkiye'nin son 22 yıldaki en önemli sorunlarından biri olmakla birlikte keza Ekonomik krizler, siyasal kutuplaşma, etnik meseleler ve hudutları kevgir olmuş halde kontrol edilemeyen göç gibi diğer sorunlar, çoğu zaman daha acil ve geniş etkiler yaratmıştır.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort