28 03 2024 - yürüyüşTR VİZYON söyleşisi
Biz din iman, yetmedi vatan millet sakarya naraları ile ‘’imam – hatiplileştirilirken’’ Güney Kore MUCİZEVİ yükseliş öyküsü
Güney Kore’yi asıl önemli kılan az gelişmiş ülke konumundan, ileri teknoloji üreterek dünyanın artık 10. büyük ekonomisi olmaya varan yolu kısa bir sürede kat etmiş olması. Han Nehri’ndeki Mucize olarak adlandırılan bu hikaye.
Geri kalmış olduğunuz bir yarışta öne çıkmak, bilhassa çevresel koşulların lehinize olmadığını düşündüğünüz bir durumda oldukça zordur. Zira her şeyden önce aşılması gereken bir psikolojik bariyer vardır. Bu tam olarak psikolojik bariyerimizi aşabilecek bir başarı öyküsüdür.
Güney Kore şu anda dünyanın teknolojik olarak en yüksek gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerinden biri… OECD ülkeleri arasında geniş bantlı internet abonesi sayısı açısından üçüncü sırada yer alıyor. Dijital ekran ve cep telefonu alanlarında dünya lideri ve tüm elektronik cihazların üretiminde kullanılan yarı iletken/entegre devrelerin ihracatında Çin’den sonra ikinci sırada.
1950-1953 Kore Savaşı’nın ardından küllerinden yükselmeye çalışan Güney Kore, bizden ÇOK DAHA KÖTÜ az gelişmiş bir ülke statüsündeydi. Fakat nüfusu 52 Milyon. Dünya Bankası’nın 2020 yılı verilerine göre nominal GSYİH olarak 1.63 triyon dolar ile dünyada 10 sırada yer alan Güney Kore’yi asıl önemli kılan ise az gelişmiş bir ülke konumundan, ileri teknoloji üreterek dünyanın 10. büyük ekonomisi olmaya varan yolu DÜRÜST yöneticilerle kısa bir sürede kat etmiş olmasıdır.
1950-1953 Kore Savaşı sonrası, küllerinden yükselmeye çalışan Güney Kore, Savaş sonrası dönemde gerçekleşen ekonomik atılım, ülkeyi iki nesilde çağ atlatarak dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline getirirken, teknolojik atılımı ile bugün, başta Samsung, LG, Lotte, Kia, Hyundai … olmak üzere dünyanın en önde gelen teknoloji şirketlerine ev sahipliği yapmasıdır.
2020 Bloomberg İnovasyon Endeksi’nde Almanya’dan sonra Güney Kore 2. sırada yer alıyor. Cornell Üniversitesi, INSEAD ve Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü tarafından yayınlanan Küresel İnovasyon Endeksi’nde ise 129 ülke arasında 11. Sırada ve bu ülkenin güçlü Ar-Ge’si - hükümet, endüstri ve akademik topluluklar arasında yakın bir işbirliğini teşvik eden bir “yukarıdan aşağıya inovasyon” sistemi kurulmasıyla ortaya çıktı.
Bizim 2024 yılında hala ‘’illada din iman, yetmezse daha fazla imam’’ hatip okulları yerine, 1966’da kurulan Kore Bilim ve Teknoloji Enstitüsü ve 1967’de kurulan Bilim ve Teknoloji Bakanlığı bu sistemin inşasında önemli bir rol oynuyorlar. Güney Kore ekonomisine hakim olan aileler tarafından kontrol edilen ve ‘’Chaebol - Çebol büyük özel holdingler’’ hükümet tarafından desteklenirken, ar-ge alanında büyük yatırımlar yapmaya zorlanıyor.
Gelişmelerin sahaya aktarılabilmesi için uygulama odaklı olarak planlanan bu süreçler Ar-Ge yoğunluğunu arttırırken, LG, Lotte ve Samsung gibi chaeboller de otomotiv, petrokimya ve elektronik gibi yeni ağır endüstrilere yönelmeye başlıyorlar. Dünyanın en yüksek piyasa değerine sahip teknoloji şirketleri sıralamasında 10. sırada yer alan Samsung, 2018 yılında tek başına ülkenin GSYİH’sının yaklaşık %15’ini üretiyordu. Mobil telefon ve tabletlerin yanı sıra yarı iletken çiplerin üretiminde de dünyanın en önde gelen şirketleri arasında yer alan Samsung, hükümetin korumacı politikalarının yardımıyla elektronikten havacılığa kadar pek çok sektöre girerek Ar-Ge kapasitesini daha da geliştirdi.
Kurumsal şirketlerle akademi arasında işbirliklerinin kurulmasını gerektiren teknoloji politikasının uygulanmasıyla başta Güney Kore ve ABD olmak üzere, dünya üzerindeki pek çok saygın üniversiteyle halen sıkı iş birlikleri içinde bulunan Samsung, bu anlamda örnek bir vaka olarak kabul ediliyor.
Güney Kore teknoloji politikalarının odağı 1980’lerin ortalarından itibaren yarı iletken tasarımı ve üretimi gibi yüksek teknolojili endüstrilere doğru kayıyor. Pandemi döneminde yaşanan çip krizinde de tecrübe ettiğimiz üzere, tüm elektronik cihazların içinde yer alan yarı iletken çiplerin üretimi otomotivden bilgisayara kadar pek çok sektör için hayati önem taşıyor. Konuya zamanında atfedilen önem sayesinde Güney Kore, Taiwan ve Çin’den sonra en önemli yarı iletken üreticilerinden biri. Samsung, Taiwanlı TSMC’den sonra dünyanın en büyük yarı iletken üreticisi konumunda. Özellikle 2000’li yılların başından itibaren, ülkedeki Chaebol – Çebol’lerin düşük katma değerli ihracattan uzaklaşarak SADECE teknoloji odaklı sektörlere yoğunlaştıkları görülüyor.
Ulusal dijital dönüşümün sağlanması için de hayati adımlar atan Güney Kore, 1995’te ulusal geniş bant altyapısını oluşturmak ve kullanımını en üst düzeye çıkarmak üzere $ MİLYARLARCA değerinde 10 yıllık bir plan başlatıp, hükümet, chaebol’lerle birlikte ülkenin ekonomik ve yenilikçi gücü olarak kabul edilen Seul’ü çevreleyen ve yaklaşık 13 milyonluk bir bölge olan Gyeonggi gibi bölgesel inovasyon merkezlerini geliştirmeye başlıyor. Bu merkezler aynı zamanda sanayi, Ar-Ge ve üretim altyapısını yerel ve ulusal üniversiteler ve araştırma kurumları ile buluşturma görevini de üstleniyor. 2010 yılına gelindiğinde Güney Kore’de bu amaçlarla çalışmak üzere 105 bölgesel yenilik merkezi ve Üniversiteler yönetiminde ÖZERK - 18 devasa teknopark kurulmuş oluyor.
Devlet kaynaklı finansmanın altyapı, mühendislik ve fen bilimleri alanlarında odaklanmasının yanı sıra, Ar-Ge’ye yapılan yatırımların ağırlığını ise PATENT ve kar arayışındaki kurumsal sektöre kaymasında, vergi teşvikleri ve yabancı teknoloji ithalatı ile de desteklenerek, alınan yatırımların etkisinin maksimize edilmesi sağlandı. 2010 sonrasında özellikle BİYOTEKNOLOJİ, YAPAY ZEKA, SİBER GÜVENLİK alanlarında küçük ve orta ölçekli işletmeler kurulmaya başlanıyor ve bu teknoloji girişimleri de Ar-Ge teşvikleri, devlet fonları ve ulusal teknolojik altyapı ile desteklendi.
Hedefi büyük ülkelerin başarı öyküsünün, benzer kalkınmış toplumlarda rastlanan olumsuz sonuçları ise ağırlıklı olarak daha az zaman ayrılan aile ve azalan nüfus. Örnek olarak Booyoung inşaat firması, çalışanlarına her bebek sahibi olduklarında 100 milyon Kore wonu (75 bin dolar) ödemeyi planladığı bu yardımdan tüm çalışanlarının yararlanabileceğini ve çocuk sayısında bir sınır olmadığını da söylerken, aslında: 2022'de 0,78 ile dünyanın en düşük doğurganlık oranına sahip Güney Kore ve diğer Doğu Asya ülkelerinin toplumlarının ‘’hızla yaşlanmasıyla karşı karşıya kaldıkları demografik saatli bombanın’ altını çizdi. Güney Kore, Japonya ve Çin gibi ülkeler, çalışma çağındaki nüfuslarındaki düşüşle mücadele etmek için kitlesel göçten kaçınmaya çalıştı. Güney Kore hükümeti: inşaat için arazi sağlaması durumunda, üç bebeği olan çalışanlara 300 milyon Kore wonu (250 bin dolar) nakit veya bir konut arasında seçim yapma seçeneği ile 1983 yılında kurulu Booyoung şirketi bugüne dek 270.ooo den fazla ev inşa etti.
İmam hatip okullarında ‘’diniDAR ve KİNdar’’ nesil yetiştireceğiz, illada ‘’3 yetmez 4 ÇOCUK’’ gibi, boş Kahve Laklaklamaları sloganlar yerine, son 22 yıldır ileriye dönük VİZYON sahibi olabilseydik, 1950 lerde 721 şehit verdiğimiz - 1960 larda hemen hemen aynı durumda olduğumuz Güney Kore mucizesini, Osmanlının küllerinden ULUS DEVLET yaratan Ulu önder ATATÜRK ilkeleri doğrultusunda belki bizde yaşayabilirdik.