Eski dosyaları karıştırırken 12 yıl öncesine ait bulduğum yazım ...
Yanlışa sessiz DİLSİZ ŞEYTENDIR diyen Hz. Muhammed ve Kuranı kerime iman etmişler UNUTMA - Korkunun ecele faydası olmayacağı gibi - Dünyada hiçbir rejimin Herkesi tutuklayacak güçleri – hapisaneleri yoktur.
Gerçek ölüm nedeni !
Ceyhan Mumcu: konuşmasına, yapılmaması adına, çoğu Namus Kavramlı ailem – VATAN ve uğrunda ölüme yemin etmiş, İslamın EN KUTSAL şerefine nail olmuş şehitlerin aziz anısına sözümüz AND ve değerlerimize dil uzatmaya çalışan ‘para için her şeyi yapabilir’ denen değer yoksunu şerefsizlerin engellediği ‘Atatürk - O Sarışın Kurt’ filmi için büyük uğraşı verdiğim, dostluğundan haz duyduğum - senaryo yazarı Attila İlhan' i anarak başlamıştı.
Onun aydınlanma etkinliklerine editörlük yaptığından söz etti 'Parola vatan, işareti namus' sözünü yeniden gündeme getirisini anlattı. Bu söz ‘Maalesef bazı SATILMIŞ – gerzeklerin, mahalle üfürükçüsü karacahil şarltan YOBAZ hocalar gibi, YANDAŞ medya desteği ile şerefsizce ‘Gavur ‘ dedikleri, İstiklal Gazisi İzmir'de İslamiyetin EN BÜYÜK rütbesi şehitlik anıtında Arapça harflerle yazılmış bir sözdü. Attila İlhan o yazının tozlarını parmaklarıyla silmiş ve Namus kavramlı KUTSAL Vatanı satmaya and içmiş Arap kılıklı - Batı uşağı yalakalara inatla, yeniden gündeme taşımıştı.
Konuşmasının sonunda sorular - yanıtlar bölümüne geçildi. Ceyhan Mumcu'ya Attila İlhan'ın bir dergide yayınlanan kendisiyle yapılan röportajda 'Atatürk'ün nasıl öldüğü araştırılmalıdır' dediğini anımsatıldı 'Bu sözünü onun vasiyeti kabul etmek gerekir. Sizin bu konuda bir bilginiz var mi ?' diye soruldu. Aldığı yanıtı paylaşmak gerek: Bir tabip deniz albayın bu konuda yaptığı doktora tezi vardır. Orada Atatürk'e yanlış tedavi uygulandığı anlatılmaktadır. Atatürk asla sanıldığı gibi içkiden dolayı siroz hastası değildi. Aksine Kuzey Afrika ve Kutsal Toprakların savunmasında, Arabistan Çöllerinde yakalandığı sıtma tedavisi yapılmış, aşırı 'kinin' yüklenmiş ve karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, siroza dönüşmüştü.
Tedaviyi yapan mason locası üstadı azamlarından, Doktor Mim Kemal idi. Durumu iyice fenalaştıktan sonra Celâl Bayar'ın ısrarı ile dışarıdan bir doktor getirilir. Yanlış tedavi yapıldığını, karaciğerinin bu yüzden iflas ettiğini rapor eden bu yabancı doktordur. İstirahat için 2 ay kadar kaldığı Savarona' da nemli sıcaktan durumu daha da kötüleşmiş, son günlerinde Dolmabahçe Sarayı'na götürülmüştü.
Peki, nasıl oldu da sirozdan öldüğü açıklandı ve bütün yazılı kaynaklara da böyle girdi ? Büyük Millet Meclisinde ölüm raporu gündeme getirildi. Bazı Türkü her daim arkadan vurmuş Kalleş arapseverlerin dillendirmediği – hiçbirinin anasının ne Türk nede müslüman olmayan Osmanlı Padişah ve şehzadeleri tarafından kurulan Mason locaları yanında, İslam dinini Tek Vücud birleşme yerine, yozlaştırmaya, bölmeye çalışan üfürükçü – karacahil YOBAZ mahalle hocalarının kurduğu: fırka, zaviye, tekke keza gibi 1935'de Aziz Atatürk’ün emri ile kapatılmasına rağmen Mecliste, hala mason milletvekilleri vardı.
Varsayımları ‘efendim, gençlerimize terbiye olur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü duyuralım' denir ve kabul edilir. Hemen arkasından, o devirde en büyük geliri tütün ve alköl vergileri olan hükümetce ‘Yeşilay’ icat edilir, tarih kitaplarına da böyle girer. Ceyhan Mumcu vasıtasıyla, Osman beyden sonuncusuna dek HERBİRİ gayrimüslim elin gavuru ile evli padişahlarca, dili bile yasaklanan - tarihler yazan bazıları cihan toplamda 72 devletleri kurmuş TÜRK ulusunu, Osmanlının küllerinden yeniden inşa eden, şayet o olmasaydı her birimiz ‘Kutsal emanetlerle teslim edilmiş’ bu vatanda, belki bugün: John, Micheal, Thomas diye adlanmamız gibi, Allah indinde tüm insanlık için EN BÜYÜK değer – EŞİTLİK - Hürriyet adına İstiklal gazisi yüce önder hakkında ‘Siroz’ yalanıyla halkın gözünde hala küçültülmeye devam edilecekmi ?.
Sanki aile – soya sahip çıkmak günahmışcasına ve İslamiyeti, Kurani - kerimi inkar edercesine, soyları belirsiz Meczup Püsküllü Mısırlıoğlu benzeri birkaç kara cahil vaazlara çanak tutar KİRALIK MAŞALAR taptıkları model, A.B. Devletlerinde bile hersabah okunan Ulusal – Milli Andı ‘kaldıralım’ diye yaygara çıkartıp, okul kitaplarından Türklük kadar İslamın haysiyeti kadar Namus kavramlı Vatan topraklarını Yedi-Düvel, gavur zulmünden kurtaran, bugün hemen tüm İslam devletlerine Milyonlarca şehit kanıyla renklenmiş Ay ve Yıldızla Bayraklarına örnek olmuş, eşsiz önder Gazi Atatürk ismini çıkartmak isteyen – tümü ahlak yoksunu kafir işbirlikçilerine karşın, İnsanlık, soyumuz aziz Türklük ve ‘Allahın askerleri – Peygamber ordusu’ denen Türk silahlı kuvvetlerini korumaya AND içtiğimiz gibi bizi BİZ yapan değerlerimiz adına Turgut Özakman 'Şu Çılgın Türkler' kitabında belirtildiği şekilde, önce tarihimize sahip çıkmalıyız.
Maalesef SEBEPSİZ YERE milyonlarca masum Müslüman komşumlarımızın katliamıyla, parçalanmış İslam – demokrasi !! adına SONbahar yaşatılan Müslümanları rezil etme amaçlı ‘BOP-Büyük orta Doğu’ projesine direnen sağduyuya DERS adına, Irakı kuzeyden saldırı diye, aslında Güneydoğuda otonom bölge kurma için konuşlandırmak isteyen, A.B.D askerleri için reddedilen Tezkere misillemesiyle başlayan ‘Türk ordusunun başına geçirilen ÇUVAL’ ve sonrasında ‘’Milli kurumların çökertilmesi’’ diye algıladığım tasfiye hareketleri için satılmışçasına rezil - YANDAŞ medya, keza İncirlik NATO üssündeeki Nükleer Başlıklı ABD Bombaları ve Malatya Kürecik’te İsraili – İslam devleti İran’dan korumak için konuşlanmış Füze kalkanı ile FİİLEN İŞGAL edilmiş Türkiye içinde ÇOK sessiz !.
Oysa, namus ve şeref duygusu olan her doğru – haysiyetli insan gibi, gazeteciler doğrusu ve eğrisi ile bizi BİZ yapan geçmişimiz – TÜRK değerlerimiz için, şayet yarı iman etmiş münafık değilsek - Müslüman Filistine zülm eden İsrail ile tüm ilişkileri kesmek ‘gerçek sıfır problem politikası için’ İslam alemini karanlık çağa gömmekte kararlı vicdansız batı istedi diye Komşularımızın iç işlerine karışmamak lazım’ diye ses çıkartması gerekirken, EN MAHREM devlet sırları KOZMİK oda baskınlarını – yandaş medya tarafından servis edilirken, Genel kurmay başkanları ‘demokratik hak !’ diye tutuklanırken ses çıkartmayışı, gerçekten AKIL TUTULMASI yaşanan ülkemde, Hakkın yürü ya kulum’ diyerek MİT Başkanı olmuş ALT anlamlı bir Astsubayın - yöresel teröristlerle ilişkisine merak salmış zavallı savcı için nerdeyse giyotinler kurulacak, Subayaltını kurtarmak için günübirlik kanun değiştirecek kadar ‘’zavallı’’ hallerdeyiz.
Belliki Eğitim, Sağlık, İşsizlik, Alevi, Laz, Gürcü, Çerkez gibi belkide dahada önemli sorunlarımız varken, sırf birileri için YARA KAŞIMA adına, kurban seçilen zavallı Kürt SAÇılımı'nda, gizli görüşme ayağına Hükümet başı adına katılmış birilerinin adı geçmesiyle başlayan talihsiz olaylar, aslında tüm dünya için geçerlidir. Her aklıselim, ailesini – soyunu inkar etmezler için KUTSAL – adıyla efsane ‘Ergenekon’ benzeri MİLLİ olaylar, birkaç milyonluk İsrail’de bile sadece 2009 yılında yedi ayrı derin devlet örgütünün varlığı tespit edilmiş. Başkalarında olduğu gibi bizdede ‘Derin ve hatta dahada derini olması ŞART’ denilen, GİZLİ yapılanmalar – haşa ‘menfaati için anasını bile satabilir’ denen – yangından mal kaçırmaya çalışan satılmış mebfaatci politikacılara karşı, kanunların uzun vadeli ve herkese eşit mesafeli olmasını amaçlar KALICI politikaları desteklemeleri adına İYİKİ vardır, ülke bekası ve her hükümet için daim kalmak mecburiyetindedir.
Bir zamanlar kominizmin paylaşımcı eşitlik iddiası gibi batının 'PARA en büyük dindir' diye dünya yönetimi için ESAS sayılan ticaret ve bunun savunucuları olan global SİSTEM gerçeği yerine, sürekli bizi BİZ yapan Milli değerlerimize saldırmayı hedefleyen, kapitalizm borazancılığını yapanlar bile, belliki Genel kurmay başkanları, şike iddialarinda adı geçenler, basılmamış kitap yazarları satılmış kalemler, çok sayıda kişilerin aylarca - SENELERCE içerde tutuklulara karşın bu 'beklenmedik' Oslo - Altsubay polimiğinde, ahlaksızca sağır - sessiz kaldılar gibi.
Yakın çağın dinler üstü mucizesi denen – satılmış ahlak yoksunu, borazancı YANDAŞ kalemlere inat, özgür haberleşme adına gerçeklerin duyulmasında, hayatımızda artık çok etkin röl üstlenen Hz. Google ! iyiki varsın.