KAÇINILMAZ SONA DOĞRU ..
Soğuk savaş döneminde Türkiye NATO - ABD'nin müttefik olarak, ordumuzu Batı güvenlik şemsiyesi altında sınırları koruma görevi, Soğuk savaş bitimi, 1989 Berlin duvarının yıkılması, 1991 Sovyetlerin çöküşünden sonra, Batının yeni Türkiye ve Ortadoğu planları, aslında son 25-30 yıldır süregelen BOP – Büyük Ortadoğu Projesine dönüştü.
Batı: boğazlar ve Süveyş kanalı nedeniyle Dünya ticaretinin %38 ine sahip Doğu Akdeniz için, daha küçük ve kolay yönetebilecek bir Türkiye istiyor. Hatırlarsak: eski Türkiye Ankara masası şefliği de yapan, CIA başkan yardımcısı Graham Fuller ‘’Türkiye Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dilli, çok mezhepli bir ülke olmalı !’’ demişti. Şimdilerde kendini gayesiz - boşta hisseden Türkiye, soğuk savaşın bitimiyle kendine bir rol bir görev tanımı beklerken, müttefiki sandığı Batı yeni bir Türkiye oluşturma peşinde. Öyleki son yirmi yıldır bazı ahlak yoksunu, liboş BORAZANCI yazarların ikide bir ‘’Türk’mü, Türkiye edebiyatımı ?’’ diye dillendirdikleri tartışmalar: İngiliz, Alman ve/ya Fransız edebiyatı oluyorda, konu bize gelince suskun. Tıpkı osmanlıda yasaklı Türkçe gibi NEDEN - Türk edebiyatı olmuyor ? kahve laklaklamaları, yarın: Türkiye yerine ‘’Anadolu Cumhuriyeti veya Türkiye ordusu !’’ gibi örneklere dönüşecektir.
Türkiyeden kalkan uçakların onbinlerce kez vurdukları Irak, Libya sonrası, bizden defalarca zengin arap akrabaları yerine, bize getirtilen Suriyeliler gibi bu ‘’Yozlaştırılma’’ projesinin bir başka ayağı ‘Afgan göçü’’ gerçeğidir. Çağdışı katil ordusu Taliban, Afganistan'a tamamen hakim olunca, ortada kalan ABD'nin yetiştirdiği 315.000 kişilik eğitimli genç savaşçılar ordusu, her nasılsa gizli görüşmeler sonrası Akın Akın kamyonlarla - otobüslerle Türkiye'ye geldi, sessiz ve gizlice çeşitli yerlere yerleştirilirken, Suriyeli kaçkınların savaş sonucu bize geldiğini savunan batıya bağlı fonlardan beslenen, emir alan satılmış kalemlerin, bize 3.800 km uzaktaki Afganistan konusunda sesleri çıkmıyor. Sonuçta, askeri nizamla ELEK OLMUŞ HUDUTLARIMIZDAN, ellerini Kollarını sallayarak gelen ve Türkiye'ye girdikten sonra, maaşları ABD tarafından ödenmeye devam eden bu YÜZBİNLER ORDUSU, barınma, beslenme problemi olmadan – sıkı bir ‘’Emir komuta’ zinciriyle, gözlerden uzak GİZLİCE konuşlandıkları ülkede yönetiliyor.
Son 40-50 yıldır Viet Kong gibi, dünya tarihinin EN ZORLU SAVAŞCI toplumu sayılan ve ülkemize filitre edilip, Truva atı gibi yerleştirilen Afganlı askerler, KEVGİR hudutlarımızdan ellerindeki poşetlerde kilosu $30.000 olan EROİN ile gelişleri ile artık ‘’DÜNYA NARKOTİK MERKEZİ’’ olan ülkemiz için nasıl bir tehlike oluşturdukları gerçeği ile yüzleşmemiz şart. Güneyimizde, yüzbinlerce ton ileri teknoloji askeri malzeme ile destekli PKK-PYD tehlikesi mevcutken, ilerde savaş eğitimli bu AFGAN ORDUSU bölgede yaşayan nüfusun bileşimini değiştirecek şekilde, kasten teşvik ve/ya Manipüle edilişi, 21. yüzyıl ‘’yerleştirilmiş mültecilerin’’ Hedef ülkelerde - savaş ve barış zamanlarında stratejik bir silah olarak kullanılabileceği ve bunu kontrol eden maaşlarını veren devlet/lere yarar sağlayacağı, bir devleti çökertmek gücü !’’ olabilir korkusu gerçek ve bizim için çok geçerlidir. Hatırlarsak Berlin duvarıma yıkılması, Sovyetlerin çöküşünden sonra, çeşitli kılıflar altında Türk devletinin tüm demografisi ve üzerinde yaslandığı kurumlarının yavaş yavaş eritildiğini yok edildiği gerçeği ile Müttefik NATO, aynı anda sınırlarımızda terör guruplarını ülkemizdeki hava limanlarından kalkan uçaklarla silahlandırabiliyor ! ve biz buna yıllarca sessiz kalıyoruz.
Belkide Osmanlı Doğu cephesi korkusundan, Ermenileri TEHCİR - göçe zorlamasaydılar, bir başka devletin ordusuyla işbirliği yapabilecekleri gerçeği ile İstiklal harbinde başarısız olabilirdik gerçeği, özellikle bugün Türkiye'de yapılmak istenen: demografik ve sosyolojik olarak siyasi birçok dönüşüm için çeşitli adımlar atıldığını görüyoruz. Dünyadaki nüfusuna oranla en fazla GEÇİCİ sığınmacaya sahip ülkelerinden biri Türkiye’de ÇOK YANLIŞ politikalarla MİLYONLARCA Suriyelilere hala ne idüğü belirsiz , bayram tatile gidebildikleri ülkelerini savunma yerine kaçıp geldikleri ülkemizde tatil yapanlara, tuhafca para yardımı ve vatandaşlık verilmeye devam ediliyor.
Hükümetten hiçbir farkı olmayan muhalefette bu korkunç gerçeğe sağır ve dilsiz durumda, $ 400.ooo karşılığı vatandaşlığını veren Türkiye artık DÜNYA büyük mafya uyuşturucu merkezi haline gelmiş, hatta bazı TESCİLLİ suçluları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı diye iade etmiyoruz. Bunun çok yanlış olduğu söylendiğinde, dangalAKPudracılar ‘’ülkeye döviz gelmesini engelliyorsunuz’’ eleştirisi yapan ŞEREFSİZLER örneğin: Suriyeli 14-15 yaşındaki küçük kız çocuklarının, ülkenin her yerinde, hayat kadını olarak rahatça pazarlandığı gerçeğine SAĞIR – DİLSİZ olabiliyorlar.
Oysa yapılan anketlerde: halkın %85 - %90 i sığınmacıları - kaçakları istemedikleri, geri gönderilmesini talep ettikleri gerçeği ile en son Bursa'da Türk çocuğu bir grup Suriyeli tarafından silahla işkence ile dövülerek, hatta ayaklarını öptürdükleri video ile halkında, Vali bir açıklama ile ‘yapanların yakalanıp tutuklandığını’ açıkladı. Fakat daha sonra dürüst gazeteciler ‘’HAYIR TUTUKLANMADILAR’’ diye haber yaptıktan sonra, halkın alenen YALAN söyleyen valiye ve devlete olan güveni sarsılmıştır.
AKIL TUTULMASI yaşatılan ülkede, yerlerde sürünen ekonomi yüzünden Türkler bir en fazla iki çocuk yapabilir, onları okutmanın, karınlarını doyurmanın derdinde iken, arsız - şımartılmış hiç çalışmadan maaş alan – bizden daha fazla haklara sahip, fabrika gibi çocuk doğuran, hiçbiri TÜRKÇE BİLMEZ mülteciler bu ülkenin gerçek BEKA sorunudur. Tıpkı: BAŞKENT - Ankara Altındağ'da bir Türk çocuğu bıçaklanmasından sonra, Çevik Kuvvet günlerce mahalleleri sakinleştirmek için HAFTALARCA uğraşmaları, her an toplumsal kargaşaya sebebiyet verecek fitili ateşlenmiş bomba gibi, bazılarınca 13 MİLYON denen sığınmacı kaçak için, nerden buldun ? yasasını kaldırmakla ülkeyi DÜNYA NARKOTİK MERKEZİ haline dönüştüren AKePe ‘’döviz getiriyorlar’ diye Türke tarih boyu düşman – sürekli bizi sırtımızdan bıçaklayan KALLEŞ arapsever aynı zihniyet ‘’mülteciler olmazsa, babamın koyunlarını kim yayacak ?’’ gibi AHLAKSIZ kahve laklaması yapabiliyor.
Yazıklar olsun.