Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Anasayfa Yazarlar DeMa Yazı Detayı Bu yazı 825 kez okundu.
DeMa
Köşe Yazarı
DeMa
 

kadına insan diyebilen

         Kadına ‘İNSAN’ diyebilen KUTSAL CUMHURİYET ve ÇAĞDIŞI YOBAZ  Türkiyenin Evrensel Hukuka verdiği TEK katkı ve TÜM DÜNYACA KABUL EDİLEN  İstanbul sözleşmesi, mucidi AKePe tarafından geri çekildi ! Uluslararası Kadın Hakları Günü, her yıl 8 Mart tarihinde kutlanır. Bu gün, kadınların toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda sağladığı başarıları kutlamak ve cinsiyet eşitliği mücadelesine dikkat çekmek amacıyla uluslararası bir farkındalık günüdür.   Tarihi ve Önemi Başlangıcı: 8 Mart, kadın işçilerin 1857 yılında ABD'nin New York kentinde daha iyi çalışma koşulları talebiyle düzenledikleri grevle ilişkilendirilir. Bu grevde 129 kadın işçi, çıkan yangında hayatını kaybetmiştir. Resmileşmesi: 1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı sırasında, Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart "Kadınlar Günü" olarak ilan edildi. Birleşmiş Milletler Tanınması: Birleşmiş Milletler, 8 Mart'ı resmi olarak Dünya Kadınlar Günü olarak 1977 yılında kabul etti. Amacı Kadın Haklarına Dikkat Çekmek: Cinsiyet eşitliği, kadınların eğitim hakkı, çalışma hakkı, oy kullanma hakkı gibi temel insan haklarının korunması ve geliştirilmesi. Şiddetle Mücadele: Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için farkındalık oluşturmak. Kadınların Başarılarını Kutlamak: Tarihte ve günümüzde kadınların başarılarına dikkat çekmek ve kadın liderleri desteklemek. Toplumsal Eşitlik Hedefi: Erkekler ve kadınlar arasında toplumsal, ekonomik ve politik eşitliğin sağlanması. Günümüzde Kutlamalar Etkinlikler: Çeşitli konferanslar, yürüyüşler, sanat etkinlikleri, seminerler ve kampanyalar düzenlenir. Küresel Temalar: Her yıl Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen bir tema çerçevesinde kutlamalar yapılır. Örneğin, "Kadınlar ve Dijitalleşme" ya da "Kadın Liderliği ve Sürdürülebilirlik" gibi konular işlenir.   Kadınlar Günü, toplumsal değişim çağrısı yapmak ve kadınların eşitlik mücadelesini desteklemek için şu mesajları taşır: "Cinsiyet eşitliği olmadan, sürdürülebilir bir dünya mümkün değil." "Kadın hakları, insan haklarıdır." "Kadına yönelik şiddete son!" 8 Mart, yalnızca kutlama günü değil, aynı zamanda kadın haklarının geliştirilmesi ve eşitliğin sağlanması için mücadele günüdür.   Türkiye’nin Kadın Haklarındaki Yeri Türkiye, 20. yüzyılın başlarında kadınlara önemli haklar tanıyan öncü ülkelerden biri olmuştur, özellikle siyasi katılım konusunda. Ancak, bu konuda ilk ülke değildir. Bazı ülkeler, özellikle oy hakkı gibi kadın haklarını Türkiye’den daha önce tanımıştır. İşte bir karşılaştırma: Türkiye'den Önce Kadın Hakları Tanıyan Ülkeler Yeni Zelanda (1893): Kadınlara ulusal seçimlerde oy kullanma hakkı tanıyan dünyadaki ilk ülke. Avustralya (1902): Kadınlara oy kullanma ve parlamentoda aday olma hakkı tanındı. Ancak bu haklar, yerli kadınları çok daha sonra kapsadı. Finlandiya (1906): Kadınlara hem oy kullanma hem de ulusal seçimlerde aday olma hakkı tanıyan Avrupa’daki ilk ülke. Norveç (1913): Kadınlara tam seçme ve seçilme hakkı verildi. Amerika Birleşik Devletleri (1920): Anayasa’nın 19. Değişikliği, Amerikalı kadınlara oy kullanma hakkı verdi. Türkiye (1930) 1930: Türk kadınları yerel seçimlerde oy kullanma hakkı kazandı. 1934: Tam seçme ve seçilme hakkı tanınarak, kadınlara parlamento seçimlerinde oy kullanma ve aday olma hakkı verildi. 1935: Türkiye, 18 kadını parlamentosuna seçti ve bu, o dönem için kayda değer ÇOK BÜYÜK bir başarıydı. Türkiye Özel Konumu Türkiye, kadınlara haklar tanıma konusunda ilk olmasa da, birçok Avrupa ve Batı ülkesinden daha ilerideydi. Örneğin: Fransa, kadınlara oy hakkını 1944’te tanıdı. İsviçre, bu konuda çok daha geç, 1971 yılında kadınlara oy hakkı verdi. Türkiye Reformlarının Önemi Türkiye’nin reformları, özellikle Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, ülkenin modernleşme ve laikleşme gündeminin bir parçasıydı. Bu reformlar şu nedenlerle dikkat çekiciydi: Bağlam: Çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda geleneksel normları kırdı. Kapsam: Oy hakkının ötesine geçerek, 1926 Türk Medeni Kanunu ile evlilik, boşanma ve miras haklarını da kapsadı. Türkiye, kadınlara haklar tanıyan ilk ülkelerden biri olmamakla birlikte, İslam dünyasında öncü ve dünya çapında erken kabul eden ülkelerden biri olmuştur. 1930’larda gerçekleştirilen bu ilerici reformlar, sonraki yıllarda cinsiyet eşitliği konusunda birçok ülkeye örnek teşkil etmiştir. Türkiye, kadınlara tam seçme ve seçilme hakkı tanıyan erken dönem ülkeler arasında Finlandiya (1906) ve Norveç (1913) sonrası "dünyada üçüncü ülke" idi. Ancak Türkiye’nin reformları, özellikle bölgesel ve kültürel bağlamında son derece ilerici adımlar olarak kabul edilmekte ve bu hakları tanıyan ilk Müslüman çoğunluklu ülke olarak ön plana çıkmıştır. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının olumsuz etkileri, hem toplumsal düzeyde hem de uluslararası arenada ciddi sonuçlar doğurabilir. İşte bu kararın çeşitli açılardan zararları: 1. Kadınların Güvenliği ve Şiddetle Mücadelede Gerileme Hukuki Koruma Zayıflar: İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve faillerin cezalandırılmasına dair kapsamlı bir çerçeve sunuyordu. Sözleşmeden çıkılması, kadınların bu güvenceden mahrum kalması anlamına gelebilir. Şiddetle Mücadelede Motivasyon Düşüşü: Sözleşmeden çekilme, devletin kadına yönelik şiddetle mücadelede yeterli kararlılığı göstermediği yönünde bir algı yaratabilir. Şiddetin Artışı: Sözleşmenin sağladığı caydırıcı etkiden yoksun kalınması, şiddet vakalarının artmasına neden olabilir. 2. Toplumsal Mesaj ve Zihniyet Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Darbe: Sözleşmeden çıkılması, topluma cinsiyet eşitliğinin önemsiz olduğu veya öncelik olmadığı mesajını verebilir. Mağdurların Cesaret Kayıpları: Şiddet mağdurları, artık yeterince korunmadıklarını düşünerek, hak arama ve şikayet mekanizmalarına başvurmaktan çekinebilir. Ayrımcılığı Güçlendirme: Bu adım, kadınların ve LGBTQ+ bireylerin maruz kaldığı ayrımcılığı artırabilir. 3. Uluslararası İmaj ve Diplomatik İlişkiler Küresel Güvenilirlik Kaybı: İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, Türkiye'nin insan hakları ve kadın hakları konusundaki uluslararası taahhütlerine bağlılığını sorgulatabilir. Avrupa ile İlişkilerde Gerilim: Sözleşme, Avrupa Konseyi'nin bir belgesidir. Bu kararla Avrupa ile ilişkilerde olumsuz bir algı oluşabilir. Uluslararası Yatırımlara Etki: İnsan hakları uygulamalarındaki gerilemeler, uluslararası yatırımcıların Türkiye'yi tercih etme kararlarını etkileyebilir. 4. Hukuki ve Kurumsal Etkiler Sözleşme Hükümlerinin Eksikliği: İstanbul Sözleşmesi, kadın haklarının korunması için belirli standartlar sağlıyordu. Alternatif bir mekanizma oluşturulmadığı takdirde bu koruma boşluğu ciddi risklere yol açabilir. Mevcut Yasaların Etkinliği: Türkiye’deki mevcut yasaların (örneğin 6284 sayılı Kanun) uygulanmasında sorunlar olduğu biliniyor. İstanbul Sözleşmesi'nin sağlayacağı uluslararası denetim mekanizmaları olmadan, bu sorunlar derinleşebilir. 5. Kadın Hareketlerine ve Sivil Topluma Etkisi Kadın Hareketine Darbe: Kadın hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, bu kararı kadın hakları mücadelesine yönelik bir geri adım olarak değerlendirebilir. Toplumsal Tepki ve Kutuplaşma: Karar, kadın hakları konusunda toplumsal bir bölünmeye yol açabilir ve kamuoyunda derin tartışmalara neden olabilir. 6. Dezavantajlı Gruplar Üzerindeki Etki LGBTQ+ Bireylerin Hakları: Sözleşmeden çıkılmasının LGBTQ+ bireyleri de hedef alan ayrımcı yaklaşımları güçlendirebileceği endişesi bulunmaktadır. Kırsaldaki Kadınlar: Kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar, zaten sınırlı olan destek mekanizmalarından daha da mahrum kalabilir.   Türkiyede Kadın Cinayetleri: 2002-2008 Dönemi: 2002'de sadece 66 olan kadın cinayeti sayısı, 2007'de 1.011, 2008'de ise 806 2009-2022 Dönemi: Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'nun (TKDF) verilerine göre, toplam 4.086 kadın cinayeti işlenmiştir. 2023 Yılı: TKDF'nin 2023 yılı verilerine göre, 1 Ocak - 31 Aralık 2023 tarihleri arasında 438 kadın cinayeti gerçekleşmiştir. 2019 yılında Avrupa Birliği'nde 100.000 kişiye düşen cinayet sayısı 0,67 iken, KADINI HİÇ SAYAN – çoğu dini hak eksenli ! görüşle Türkiye'de maalesef bu oran nerdeyse 2 katı olarak 0,99 olarak kaydedilmiştir.   Kadına ‘İNSAN’ diyebilen KUTSAL CUMHURİYET Türkiyenin Evrensel Hukuka verdiği TEK katkı ve TÜM DÜNYACA KABUL EDİLEN  İstanbul sözleşmesi, mucidi AKePe tarafından geri çekildi ! Uluslararası Kadın Hakları Günü, her yıl 8 Mart tarihinde kutlanır. Bu gün, kadınların toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda sağladığı başarıları kutlamak ve cinsiyet eşitliği mücadelesine dikkat çekmek amacıyla uluslararası bir farkındalık günüdür. Tarihi ve Önemi Başlangıcı: 8 Mart, kadın işçilerin 1857 yılında ABD'nin New York kentinde daha iyi çalışma koşulları talebiyle düzenledikleri grevle ilişkilendirilir. Bu grevde 129 kadın işçi, çıkan yangında hayatını kaybetmiştir. Resmileşmesi: 1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı sırasında, Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart "Kadınlar Günü" olarak ilan edildi. Birleşmiş Milletler Tanınması: Birleşmiş Milletler, 8 Mart'ı resmi olarak Dünya Kadınlar Günü olarak 1977 yılında kabul etti. Amacı Kadın Haklarına Dikkat Çekmek: Cinsiyet eşitliği, kadınların eğitim hakkı, çalışma hakkı, oy kullanma hakkı gibi temel insan haklarının korunması ve geliştirilmesi. Şiddetle Mücadele: Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için farkındalık oluşturmak. Kadınların Başarılarını Kutlamak: Tarihte ve günümüzde kadınların başarılarına dikkat çekmek ve kadın liderleri desteklemek. Toplumsal Eşitlik Hedefi: Erkekler ve kadınlar arasında toplumsal, ekonomik ve politik eşitliğin sağlanması. Günümüzde Kutlamalar Etkinlikler: Çeşitli konferanslar, yürüyüşler, sanat etkinlikleri, seminerler ve kampanyalar düzenlenir. Küresel Temalar: Her yıl Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen bir tema çerçevesinde kutlamalar yapılır. Örneğin, "Kadınlar ve Dijitalleşme" ya da "Kadın Liderliği ve Sürdürülebilirlik" gibi konular işlenir. Türkiye'de Kadınlar Günü Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, özellikle 1980'lerden itibaren yaygın olarak kutlanmaya başlamıştır. Kadın haklarına yönelik farkındalık çalışmaları, kadınların sosyal ve siyasal hayattaki rolünün artırılması gibi konular bu günün odağında yer alır. Slogan ve Mesajlar Kadınlar Günü, toplumsal değişim çağrısı yapmak ve kadınların eşitlik mücadelesini desteklemek için şu mesajları taşır: "Cinsiyet eşitliği olmadan, sürdürülebilir bir dünya mümkün değil." "Kadın hakları, insan haklarıdır." "Kadına yönelik şiddete son!" 8 Mart, yalnızca kutlama günü değil, aynı zamanda kadın haklarının geliştirilmesi ve eşitliğin sağlanması için mücadele günüdür.   Türkiye’nin Kadın Haklarındaki Yeri Türkiye, 20. yüzyılın başlarında kadınlara önemli haklar tanıyan öncü ülkelerden biri olmuştur, özellikle siyasi katılım konusunda. Ancak, bu konuda ilk ülke değildir. Bazı ülkeler, özellikle oy hakkı gibi kadın haklarını Türkiye’den daha önce tanımıştır. İşte bir karşılaştırma: Türkiye'den Önce Kadın Hakları Tanıyan Ülkeler Yeni Zelanda (1893): Kadınlara ulusal seçimlerde oy kullanma hakkı tanıyan dünyadaki ilk ülke. Avustralya (1902): Kadınlara oy kullanma ve parlamentoda aday olma hakkı tanındı. Ancak bu haklar, yerli kadınları çok daha sonra kapsadı. Finlandiya (1906): Kadınlara hem oy kullanma hem de ulusal seçimlerde aday olma hakkı tanıyan Avrupa’daki ilk ülke. Norveç (1913): Kadınlara tam seçme ve seçilme hakkı verildi. Amerika Birleşik Devletleri (1920): Anayasa’nın 19. Değişikliği, Amerikalı kadınlara oy kullanma hakkı verdi. Türkiye (1930) 1930: Türk kadınları yerel seçimlerde oy kullanma hakkı kazandı. 1934: Tam seçme ve seçilme hakkı tanınarak, kadınlara parlamento seçimlerinde oy kullanma ve aday olma hakkı verildi. 1935: Türkiye, 18 kadını parlamentosuna seçti ve bu, o dönem için kayda değer ÇOK BÜYÜK bir başarıydı. Türkiye Özel Konumu Türkiye, kadınlara haklar tanıma konusunda ilk olmasa da, birçok Avrupa ve Batı ülkesinden daha ilerideydi. Örneğin: Fransa, kadınlara oy hakkını 1944’te tanıdı. İsviçre, bu konuda çok daha geç, 1971 yılında kadınlara oy hakkı verdi. Türkiye Reformlarının Önemi Türkiye’nin reformları, özellikle Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, ülkenin modernleşme ve laikleşme gündeminin bir parçasıydı. Bu reformlar şu nedenlerle dikkat çekiciydi: Bağlam: Çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda geleneksel normları kırdı. Kapsam: Oy hakkının ötesine geçerek, 1926 Türk Medeni Kanunu ile evlilik, boşanma ve miras haklarını da kapsadı. Türkiye, kadınlara haklar tanıyan ilk ülkelerden biri olmamakla birlikte, İslam dünyasında öncü ve dünya çapında erken kabul eden ülkelerden biri olmuştur. 1930’larda gerçekleştirilen bu ilerici reformlar, sonraki yıllarda cinsiyet eşitliği konusunda birçok ülkeye örnek teşkil etmiştir. Türkiye, kadınlara tam seçme ve seçilme hakkı tanıyan erken dönem ülkeler arasında Finlandiya (1906) ve Norveç (1913) sonrası "dünyada üçüncü ülke" idi. Ancak Türkiye’nin reformları, özellikle bölgesel ve kültürel bağlamında son derece ilerici adımlar olarak kabul edilmekte ve bu hakları tanıyan ilk Müslüman çoğunluklu ülke olarak ön plana çıkmıştır. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının olumsuz etkileri, hem toplumsal düzeyde hem de uluslararası arenada ciddi sonuçlar doğurabilir. İşte bu kararın çeşitli açılardan zararları: 1. Kadınların Güvenliği ve Şiddetle Mücadelede Gerileme Hukuki Koruma Zayıflar: İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve faillerin cezalandırılmasına dair kapsamlı bir çerçeve sunuyordu. Sözleşmeden çıkılması, kadınların bu güvenceden mahrum kalması anlamına gelebilir. Şiddetle Mücadelede Motivasyon Düşüşü: Sözleşmeden çekilme, devletin kadına yönelik şiddetle mücadelede yeterli kararlılığı göstermediği yönünde bir algı yaratabilir. Şiddetin Artışı: Sözleşmenin sağladığı caydırıcı etkiden yoksun kalınması, şiddet vakalarının artmasına neden olabilir.   2. Toplumsal Mesaj ve Zihniyet Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Darbe: Sözleşmeden çıkılması, topluma cinsiyet eşitliğinin önemsiz olduğu veya öncelik olmadığı mesajını verebilir. Mağdurların Cesaret Kayıpları: Şiddet mağdurları, artık yeterince korunmadıklarını düşünerek, hak arama ve şikayet mekanizmalarına başvurmaktan çekinebilir. Ayrımcılığı Güçlendirme: Bu adım, kadınların ve LGBTQ+ bireylerin maruz kaldığı ayrımcılığı artırabilir.   3. Uluslararası İmaj ve Diplomatik İlişkiler Küresel Güvenilirlik Kaybı: İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, Türkiye'nin insan hakları ve kadın hakları konusundaki uluslararası taahhütlerine bağlılığını sorgulatabilir. Avrupa ile İlişkilerde Gerilim: Sözleşme, Avrupa Konseyi'nin bir belgesidir. Bu kararla Avrupa ile ilişkilerde olumsuz bir algı oluşabilir. Uluslararası Yatırımlara Etki: İnsan hakları uygulamalarındaki gerilemeler, uluslararası yatırımcıların Türkiye'yi tercih etme kararlarını etkileyebilir.   4. Hukuki ve Kurumsal Etkiler Sözleşme Hükümlerinin Eksikliği: İstanbul Sözleşmesi, kadın haklarının korunması için belirli standartlar sağlıyordu. Alternatif bir mekanizma oluşturulmadığı takdirde bu koruma boşluğu ciddi risklere yol açabilir. Mevcut Yasaların Etkinliği: Türkiye’deki mevcut yasaların (örneğin 6284 sayılı Kanun) uygulanmasında sorunlar olduğu biliniyor. İstanbul Sözleşmesi'nin sağlayacağı uluslararası denetim mekanizmaları olmadan, bu sorunlar derinleşebilir.   5. Kadın Hareketlerine ve Sivil Topluma Etkisi Kadın Hareketine Darbe: Kadın hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, bu kararı kadın hakları mücadelesine yönelik bir geri adım olarak değerlendirebilir. Toplumsal Tepki ve Kutuplaşma: Karar, kadın hakları konusunda toplumsal bir bölünmeye yol açabilir ve kamuoyunda derin tartışmalara neden olabilir.   6. Dezavantajlı Gruplar Üzerindeki Etki LGBTQ+ Bireylerin Hakları: Sözleşmeden çıkılmasının LGBTQ+ bireyleri de hedef alan ayrımcı yaklaşımları güçlendirebileceği endişesi bulunmaktadır. Kırsaldaki Kadınlar: Kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar, zaten sınırlı olan destek mekanizmalarından daha da mahrum kalabilir.     Türkiyede Kadın Cinayetleri: 2002-2008 Dönemi: 2002'de sadece 66 olan kadın cinayeti sayısı, 2007'de 1.011, 2008'de ise 806 2009-2022 Dönemi: Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'nun (TKDF) verilerine göre, toplam 4.086 kadın cinayeti işlenmiştir. 2023 Yılı: TKDF'nin 2023 yılı verilerine göre, 1 Ocak - 31 Aralık 2023 tarihleri arasında 438 kadın cinayeti gerçekleşmiştir. 2019 yılında Avrupa Birliği'nde 100.000 kişiye düşen cinayet sayısı 0,67 iken, KADINI HİÇ SAYAN – çoğu dini hak eksenli ! görüşle Türkiye'de maalesef bu oran nerdeyse 2 katı olarak 0,99 olarak kaydedilmiştir.   Sonuç Maalesef Hergün artan artık alışagelinmiş kadın cinayetleri ile AKePe nin kendi yaptığı ULUSLARARASI İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, kadınların ve diğer dezavantajlı grupların temel insan haklarını savunma konusunda ciddi riskler yarattı.  Toplumsal cinsiyet eşitliği, şiddetle mücadele ve uluslararası itibar açısından geri adım anlamına gelen bu karar, Türkiye’nin demokratik gelişimi üzerinde olumsuz bir gölge bırakabilir. Bu zararları önlemek için kadın haklarını ve şiddetle mücadeleyi destekleyen alternatif politikaların güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi gereklidir.    

kadına insan diyebilen

  

 

 

 

Kadına ‘İNSAN’ diyebilen KUTSAL CUMHURİYET ve ÇAĞDIŞI YOBAZ 

Türkiyenin Evrensel Hukuka verdiği TEK katkı ve TÜM DÜNYACA KABUL EDİLEN  İstanbul sözleşmesi, mucidi AKePe tarafından geri çekildi !

Uluslararası Kadın Hakları Günü, her yıl 8 Mart tarihinde kutlanır. Bu gün, kadınların toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda sağladığı başarıları kutlamak ve cinsiyet eşitliği mücadelesine dikkat çekmek amacıyla uluslararası bir farkındalık günüdür.

 

Tarihi ve Önemi

  • Başlangıcı: 8 Mart, kadın işçilerin 1857 yılında ABD'nin New York kentinde daha iyi çalışma koşulları talebiyle düzenledikleri grevle ilişkilendirilir. Bu grevde 129 kadın işçi, çıkan yangında hayatını kaybetmiştir.
  • Resmileşmesi: 1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı sırasında, Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart "Kadınlar Günü" olarak ilan edildi.
  • Birleşmiş Milletler Tanınması: Birleşmiş Milletler, 8 Mart'ı resmi olarak Dünya Kadınlar Günü olarak 1977 yılında kabul etti.

Amacı

  1. Kadın Haklarına Dikkat Çekmek: Cinsiyet eşitliği, kadınların eğitim hakkı, çalışma hakkı, oy kullanma hakkı gibi temel insan haklarının korunması ve geliştirilmesi.
  2. Şiddetle Mücadele: Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için farkındalık oluşturmak.
  3. Kadınların Başarılarını Kutlamak: Tarihte ve günümüzde kadınların başarılarına dikkat çekmek ve kadın liderleri desteklemek.
  4. Toplumsal Eşitlik Hedefi: Erkekler ve kadınlar arasında toplumsal, ekonomik ve politik eşitliğin sağlanması.

Günümüzde Kutlamalar

  • Etkinlikler: Çeşitli konferanslar, yürüyüşler, sanat etkinlikleri, seminerler ve kampanyalar düzenlenir.
  • Küresel Temalar: Her yıl Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen bir tema çerçevesinde kutlamalar yapılır. Örneğin, "Kadınlar ve Dijitalleşme" ya da "Kadın Liderliği ve Sürdürülebilirlik" gibi konular işlenir.
  •  

Kadınlar Günü, toplumsal değişim çağrısı yapmak ve kadınların eşitlik mücadelesini desteklemek için şu mesajları taşır:

  • "Cinsiyet eşitliği olmadan, sürdürülebilir bir dünya mümkün değil."
  • "Kadın hakları, insan haklarıdır."
  • "Kadına yönelik şiddete son!"

8 Mart, yalnızca kutlama günü değil, aynı zamanda kadın haklarının geliştirilmesi ve eşitliğin sağlanması için mücadele günüdür.

 

Türkiye’nin Kadın Haklarındaki Yeri

Türkiye, 20. yüzyılın başlarında kadınlara önemli haklar tanıyan öncü ülkelerden biri olmuştur, özellikle siyasi katılım konusunda. Ancak, bu konuda ilk ülke değildir. Bazı ülkeler, özellikle oy hakkı gibi kadın haklarını Türkiye’den daha önce tanımıştır. İşte bir karşılaştırma:

Türkiye'den Önce Kadın Hakları Tanıyan Ülkeler

  1. Yeni Zelanda (1893):
    Kadınlara ulusal seçimlerde oy kullanma hakkı tanıyan dünyadaki ilk ülke.
  2. Avustralya (1902):
    Kadınlara oy kullanma ve parlamentoda aday olma hakkı tanındı. Ancak bu haklar, yerli kadınları çok daha sonra kapsadı.
  3. Finlandiya (1906):
    Kadınlara hem oy kullanma hem de ulusal seçimlerde aday olma hakkı tanıyan Avrupa’daki ilk ülke.
  4. Norveç (1913):
    Kadınlara tam seçme ve seçilme hakkı verildi.
  5. Amerika Birleşik Devletleri (1920):
    Anayasa’nın 19. Değişikliği, Amerikalı kadınlara oy kullanma hakkı verdi.
  6. Türkiye (1930)
  • 1930: Türk kadınları yerel seçimlerde oy kullanma hakkı kazandı.
  • 1934: Tam seçme ve seçilme hakkı tanınarak, kadınlara parlamento seçimlerinde oy kullanma ve aday olma hakkı verildi.
  • 1935: Türkiye, 18 kadını parlamentosuna seçti ve bu, o dönem için kayda değer ÇOK BÜYÜK bir başarıydı.

Türkiye Özel Konumu

Türkiye, kadınlara haklar tanıma konusunda ilk olmasa da, birçok Avrupa ve Batı ülkesinden daha ilerideydi. Örneğin:

  • Fransa, kadınlara oy hakkını 1944’te tanıdı.
  • İsviçre, bu konuda çok daha geç, 1971 yılında kadınlara oy hakkı verdi.

Türkiye Reformlarının Önemi

Türkiye’nin reformları, özellikle Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, ülkenin modernleşme ve laikleşme gündeminin bir parçasıydı. Bu reformlar şu nedenlerle dikkat çekiciydi:

  • Bağlam: Çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda geleneksel normları kırdı.
  • Kapsam: Oy hakkının ötesine geçerek, 1926 Türk Medeni Kanunu ile evlilik, boşanma ve miras haklarını da kapsadı.

Türkiye, kadınlara haklar tanıyan ilk ülkelerden biri olmamakla birlikte, İslam dünyasında öncü ve dünya çapında erken kabul eden ülkelerden biri olmuştur. 1930’larda gerçekleştirilen bu ilerici reformlar, sonraki yıllarda cinsiyet eşitliği konusunda birçok ülkeye örnek teşkil etmiştir.

Türkiye, kadınlara tam seçme ve seçilme hakkı tanıyan erken dönem ülkeler arasında Finlandiya (1906) ve Norveç (1913) sonrası "dünyada üçüncü ülke" idi. Ancak Türkiye’nin reformları, özellikle bölgesel ve kültürel bağlamında son derece ilerici adımlar olarak kabul edilmekte ve bu hakları tanıyan ilk Müslüman çoğunluklu ülke olarak ön plana çıkmıştır.

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının olumsuz etkileri, hem toplumsal düzeyde hem de uluslararası arenada ciddi sonuçlar doğurabilir. İşte bu kararın çeşitli açılardan zararları:

1. Kadınların Güvenliği ve Şiddetle Mücadelede Gerileme

  • Hukuki Koruma Zayıflar: İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve faillerin cezalandırılmasına dair kapsamlı bir çerçeve sunuyordu. Sözleşmeden çıkılması, kadınların bu güvenceden mahrum kalması anlamına gelebilir.
  • Şiddetle Mücadelede Motivasyon Düşüşü: Sözleşmeden çekilme, devletin kadına yönelik şiddetle mücadelede yeterli kararlılığı göstermediği yönünde bir algı yaratabilir.
  • Şiddetin Artışı: Sözleşmenin sağladığı caydırıcı etkiden yoksun kalınması, şiddet vakalarının artmasına neden olabilir.
2. Toplumsal Mesaj ve Zihniyet
  • Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Darbe: Sözleşmeden çıkılması, topluma cinsiyet eşitliğinin önemsiz olduğu veya öncelik olmadığı mesajını verebilir.
  • Mağdurların Cesaret Kayıpları: Şiddet mağdurları, artık yeterince korunmadıklarını düşünerek, hak arama ve şikayet mekanizmalarına başvurmaktan çekinebilir.
  • Ayrımcılığı Güçlendirme: Bu adım, kadınların ve LGBTQ+ bireylerin maruz kaldığı ayrımcılığı artırabilir.
3. Uluslararası İmaj ve Diplomatik İlişkiler
  • Küresel Güvenilirlik Kaybı: İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, Türkiye'nin insan hakları ve kadın hakları konusundaki uluslararası taahhütlerine bağlılığını sorgulatabilir.
  • Avrupa ile İlişkilerde Gerilim: Sözleşme, Avrupa Konseyi'nin bir belgesidir. Bu kararla Avrupa ile ilişkilerde olumsuz bir algı oluşabilir.
  • Uluslararası Yatırımlara Etki: İnsan hakları uygulamalarındaki gerilemeler, uluslararası yatırımcıların Türkiye'yi tercih etme kararlarını etkileyebilir.
4. Hukuki ve Kurumsal Etkiler
  • Sözleşme Hükümlerinin Eksikliği: İstanbul Sözleşmesi, kadın haklarının korunması için belirli standartlar sağlıyordu. Alternatif bir mekanizma oluşturulmadığı takdirde bu koruma boşluğu ciddi risklere yol açabilir.
  • Mevcut Yasaların Etkinliği: Türkiye’deki mevcut yasaların (örneğin 6284 sayılı Kanun) uygulanmasında sorunlar olduğu biliniyor. İstanbul Sözleşmesi'nin sağlayacağı uluslararası denetim mekanizmaları olmadan, bu sorunlar derinleşebilir.
5. Kadın Hareketlerine ve Sivil Topluma Etkisi
  • Kadın Hareketine Darbe: Kadın hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, bu kararı kadın hakları mücadelesine yönelik bir geri adım olarak değerlendirebilir.
  • Toplumsal Tepki ve Kutuplaşma: Karar, kadın hakları konusunda toplumsal bir bölünmeye yol açabilir ve kamuoyunda derin tartışmalara neden olabilir.
6. Dezavantajlı Gruplar Üzerindeki Etki
  • LGBTQ+ Bireylerin Hakları: Sözleşmeden çıkılmasının LGBTQ+ bireyleri de hedef alan ayrımcı yaklaşımları güçlendirebileceği endişesi bulunmaktadır.
  • Kırsaldaki Kadınlar: Kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar, zaten sınırlı olan destek mekanizmalarından daha da mahrum kalabilir.
 
Türkiyede Kadın Cinayetleri:
  • 2002-2008 Dönemi:
  • 2002'de sadece 66 olan kadın cinayeti sayısı, 2007'de 1.011, 2008'de ise 806
  • 2009-2022 Dönemi: Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'nun (TKDF) verilerine göre, toplam 4.086 kadın cinayeti işlenmiştir.
  • 2023 Yılı: TKDF'nin 2023 yılı verilerine göre, 1 Ocak - 31 Aralık 2023 tarihleri arasında 438 kadın cinayeti gerçekleşmiştir.

2019 yılında Avrupa Birliği'nde 100.000 kişiye düşen cinayet sayısı 0,67 iken, KADINI HİÇ SAYAN – çoğu dini hak eksenli ! görüşle Türkiye'de maalesef bu oran nerdeyse 2 katı olarak 0,99 olarak kaydedilmiştir.

 

Kadına ‘İNSAN’ diyebilen KUTSAL CUMHURİYET

Türkiyenin Evrensel Hukuka verdiği TEK katkı ve TÜM DÜNYACA KABUL EDİLEN  İstanbul sözleşmesi, mucidi AKePe tarafından geri çekildi !

Uluslararası Kadın Hakları Günü, her yıl 8 Mart tarihinde kutlanır. Bu gün, kadınların toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda sağladığı başarıları kutlamak ve cinsiyet eşitliği mücadelesine dikkat çekmek amacıyla uluslararası bir farkındalık günüdür.

Tarihi ve Önemi

  • Başlangıcı: 8 Mart, kadın işçilerin 1857 yılında ABD'nin New York kentinde daha iyi çalışma koşulları talebiyle düzenledikleri grevle ilişkilendirilir. Bu grevde 129 kadın işçi, çıkan yangında hayatını kaybetmiştir.
  • Resmileşmesi: 1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı sırasında, Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart "Kadınlar Günü" olarak ilan edildi.
  • Birleşmiş Milletler Tanınması: Birleşmiş Milletler, 8 Mart'ı resmi olarak Dünya Kadınlar Günü olarak 1977 yılında kabul etti.

Amacı

  1. Kadın Haklarına Dikkat Çekmek: Cinsiyet eşitliği, kadınların eğitim hakkı, çalışma hakkı, oy kullanma hakkı gibi temel insan haklarının korunması ve geliştirilmesi.
  2. Şiddetle Mücadele: Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için farkındalık oluşturmak.
  3. Kadınların Başarılarını Kutlamak: Tarihte ve günümüzde kadınların başarılarına dikkat çekmek ve kadın liderleri desteklemek.
  4. Toplumsal Eşitlik Hedefi: Erkekler ve kadınlar arasında toplumsal, ekonomik ve politik eşitliğin sağlanması.

Günümüzde Kutlamalar

  • Etkinlikler: Çeşitli konferanslar, yürüyüşler, sanat etkinlikleri, seminerler ve kampanyalar düzenlenir.
  • Küresel Temalar: Her yıl Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen bir tema çerçevesinde kutlamalar yapılır. Örneğin, "Kadınlar ve Dijitalleşme" ya da "Kadın Liderliği ve Sürdürülebilirlik" gibi konular işlenir.

Türkiye'de Kadınlar Günü

Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, özellikle 1980'lerden itibaren yaygın olarak kutlanmaya başlamıştır. Kadın haklarına yönelik farkındalık çalışmaları, kadınların sosyal ve siyasal hayattaki rolünün artırılması gibi konular bu günün odağında yer alır.

Slogan ve Mesajlar

Kadınlar Günü, toplumsal değişim çağrısı yapmak ve kadınların eşitlik mücadelesini desteklemek için şu mesajları taşır:

  • "Cinsiyet eşitliği olmadan, sürdürülebilir bir dünya mümkün değil."
  • "Kadın hakları, insan haklarıdır."
  • "Kadına yönelik şiddete son!"

8 Mart, yalnızca kutlama günü değil, aynı zamanda kadın haklarının geliştirilmesi ve eşitliğin sağlanması için mücadele günüdür.

 

Türkiye’nin Kadın Haklarındaki Yeri

Türkiye, 20. yüzyılın başlarında kadınlara önemli haklar tanıyan öncü ülkelerden biri olmuştur, özellikle siyasi katılım konusunda. Ancak, bu konuda ilk ülke değildir. Bazı ülkeler, özellikle oy hakkı gibi kadın haklarını Türkiye’den daha önce tanımıştır. İşte bir karşılaştırma:

Türkiye'den Önce Kadın Hakları Tanıyan Ülkeler

  1. Yeni Zelanda (1893):
    Kadınlara ulusal seçimlerde oy kullanma hakkı tanıyan dünyadaki ilk ülke.
  2. Avustralya (1902):
    Kadınlara oy kullanma ve parlamentoda aday olma hakkı tanındı. Ancak bu haklar, yerli kadınları çok daha sonra kapsadı.
  3. Finlandiya (1906):
    Kadınlara hem oy kullanma hem de ulusal seçimlerde aday olma hakkı tanıyan Avrupa’daki ilk ülke.
  4. Norveç (1913):
    Kadınlara tam seçme ve seçilme hakkı verildi.
  5. Amerika Birleşik Devletleri (1920):
    Anayasa’nın 19. Değişikliği, Amerikalı kadınlara oy kullanma hakkı verdi.
  6. Türkiye (1930)
  7. 1930: Türk kadınları yerel seçimlerde oy kullanma hakkı kazandı.
  • 1934: Tam seçme ve seçilme hakkı tanınarak, kadınlara parlamento seçimlerinde oy kullanma ve aday olma hakkı verildi.
  • 1935: Türkiye, 18 kadını parlamentosuna seçti ve bu, o dönem için kayda değer ÇOK BÜYÜK bir başarıydı.

Türkiye Özel Konumu

Türkiye, kadınlara haklar tanıma konusunda ilk olmasa da, birçok Avrupa ve Batı ülkesinden daha ilerideydi. Örneğin:

  • Fransa, kadınlara oy hakkını 1944’te tanıdı.
  • İsviçre, bu konuda çok daha geç, 1971 yılında kadınlara oy hakkı verdi.

Türkiye Reformlarının Önemi

Türkiye’nin reformları, özellikle Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, ülkenin modernleşme ve laikleşme gündeminin bir parçasıydı. Bu reformlar şu nedenlerle dikkat çekiciydi:

  • Bağlam: Çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda geleneksel normları kırdı.
  • Kapsam: Oy hakkının ötesine geçerek, 1926 Türk Medeni Kanunu ile evlilik, boşanma ve miras haklarını da kapsadı.

Türkiye, kadınlara haklar tanıyan ilk ülkelerden biri olmamakla birlikte, İslam dünyasında öncü ve dünya çapında erken kabul eden ülkelerden biri olmuştur. 1930’larda gerçekleştirilen bu ilerici reformlar, sonraki yıllarda cinsiyet eşitliği konusunda birçok ülkeye örnek teşkil etmiştir.

Türkiye, kadınlara tam seçme ve seçilme hakkı tanıyan erken dönem ülkeler arasında Finlandiya (1906) ve Norveç (1913) sonrası "dünyada üçüncü ülke" idi. Ancak Türkiye’nin reformları, özellikle bölgesel ve kültürel bağlamında son derece ilerici adımlar olarak kabul edilmekte ve bu hakları tanıyan ilk Müslüman çoğunluklu ülke olarak ön plana çıkmıştır.

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının olumsuz etkileri, hem toplumsal düzeyde hem de uluslararası arenada ciddi sonuçlar doğurabilir. İşte bu kararın çeşitli açılardan zararları:

1. Kadınların Güvenliği ve Şiddetle Mücadelede Gerileme

  • Hukuki Koruma Zayıflar: İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve faillerin cezalandırılmasına dair kapsamlı bir çerçeve sunuyordu. Sözleşmeden çıkılması, kadınların bu güvenceden mahrum kalması anlamına gelebilir.
  • Şiddetle Mücadelede Motivasyon Düşüşü: Sözleşmeden çekilme, devletin kadına yönelik şiddetle mücadelede yeterli kararlılığı göstermediği yönünde bir algı yaratabilir.
  • Şiddetin Artışı: Sözleşmenin sağladığı caydırıcı etkiden yoksun kalınması, şiddet vakalarının artmasına neden olabilir.
 

2. Toplumsal Mesaj ve Zihniyet

  • Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Darbe: Sözleşmeden çıkılması, topluma cinsiyet eşitliğinin önemsiz olduğu veya öncelik olmadığı mesajını verebilir.
  • Mağdurların Cesaret Kayıpları: Şiddet mağdurları, artık yeterince korunmadıklarını düşünerek, hak arama ve şikayet mekanizmalarına başvurmaktan çekinebilir.
  • Ayrımcılığı Güçlendirme: Bu adım, kadınların ve LGBTQ+ bireylerin maruz kaldığı ayrımcılığı artırabilir.
 

3. Uluslararası İmaj ve Diplomatik İlişkiler

  • Küresel Güvenilirlik Kaybı: İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, Türkiye'nin insan hakları ve kadın hakları konusundaki uluslararası taahhütlerine bağlılığını sorgulatabilir.
  • Avrupa ile İlişkilerde Gerilim: Sözleşme, Avrupa Konseyi'nin bir belgesidir. Bu kararla Avrupa ile ilişkilerde olumsuz bir algı oluşabilir.
  • Uluslararası Yatırımlara Etki: İnsan hakları uygulamalarındaki gerilemeler, uluslararası yatırımcıların Türkiye'yi tercih etme kararlarını etkileyebilir.
 

4. Hukuki ve Kurumsal Etkiler

  • Sözleşme Hükümlerinin Eksikliği: İstanbul Sözleşmesi, kadın haklarının korunması için belirli standartlar sağlıyordu. Alternatif bir mekanizma oluşturulmadığı takdirde bu koruma boşluğu ciddi risklere yol açabilir.
  • Mevcut Yasaların Etkinliği: Türkiye’deki mevcut yasaların (örneğin 6284 sayılı Kanun) uygulanmasında sorunlar olduğu biliniyor. İstanbul Sözleşmesi'nin sağlayacağı uluslararası denetim mekanizmaları olmadan, bu sorunlar derinleşebilir.
 

5. Kadın Hareketlerine ve Sivil Topluma Etkisi

  • Kadın Hareketine Darbe: Kadın hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, bu kararı kadın hakları mücadelesine yönelik bir geri adım olarak değerlendirebilir.
  • Toplumsal Tepki ve Kutuplaşma: Karar, kadın hakları konusunda toplumsal bir bölünmeye yol açabilir ve kamuoyunda derin tartışmalara neden olabilir.
 

6. Dezavantajlı Gruplar Üzerindeki Etki

  • LGBTQ+ Bireylerin Hakları: Sözleşmeden çıkılmasının LGBTQ+ bireyleri de hedef alan ayrımcı yaklaşımları güçlendirebileceği endişesi bulunmaktadır.
  • Kırsaldaki Kadınlar: Kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar, zaten sınırlı olan destek mekanizmalarından daha da mahrum kalabilir.
 

 

Türkiyede Kadın Cinayetleri:

  • 2002-2008 Dönemi:
  • 2002'de sadece 66 olan kadın cinayeti sayısı, 2007'de 1.011, 2008'de ise 806
  • 2009-2022 Dönemi: Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'nun (TKDF) verilerine göre, toplam 4.086 kadın cinayeti işlenmiştir.
  • 2023 Yılı: TKDF'nin 2023 yılı verilerine göre, 1 Ocak - 31 Aralık 2023 tarihleri arasında 438 kadın cinayeti gerçekleşmiştir.

2019 yılında Avrupa Birliği'nde 100.000 kişiye düşen cinayet sayısı 0,67 iken, KADINI HİÇ SAYAN – çoğu dini hak eksenli ! görüşle Türkiye'de maalesef bu oran nerdeyse 2 katı olarak 0,99 olarak kaydedilmiştir.

 

Sonuç

Maalesef Hergün artan artık alışagelinmiş kadın cinayetleri ile AKePe nin kendi yaptığı ULUSLARARASI İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, kadınların ve diğer dezavantajlı grupların temel insan haklarını savunma konusunda ciddi riskler yarattı. 

Toplumsal cinsiyet eşitliği, şiddetle mücadele ve uluslararası itibar açısından geri adım anlamına gelen bu karar, Türkiye’nin demokratik gelişimi üzerinde olumsuz bir gölge bırakabilir. Bu zararları önlemek için kadın haklarını ve şiddetle mücadeleyi destekleyen alternatif politikaların güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi gereklidir.

 

 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort