Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Kemal ULUSOY
Köşe Yazarı
Kemal ULUSOY
 

Toplumlar liderlerine uygundur

"Osmanlı'dan Kalan Borçlar Tartışması Memlekette o dönem ot dahi bitmiyor fakat, sen savaştan yeni çıkmış ülkeden gençleri tahsil için Chicago'ya göndermişsin.  O orda Amerikan tekno hayatı görmüş, fakat hiçbiri orada -ben gelmişken Amerika'da kalayım dememiş. Toplamda 750 öğrenci 150'si de kız öğrenci ve hepsi tamamı meslek sahibi olup gönderildikleri alanlarda uzman haline gelip memlekete geri döndü bir kişi bile dış ülkelerde kalmamış. Türkiye Cumhuriyeti'nin sağladığı koşullar Çok iyi. Hatta diğer öğrencilere göre çok rahatlar. Fakat talebeler acayip bir sorumluluk veriyor ve herbiri bir an önce dönmeliyiz ve vatana borcumuzu böyle ödemeliyiz, burada çok rahat yaşıyoruz diyorlar. Çünkü Türkiye'de ekmek yok buğday yok. Bunu söyleyen - Celal Şengör hocası, bu ülkede arkeoloji biliminin kurucusu Ekrem Akurgal hatıralarında ‘’Bu gariban ülke bize öyle para verdiki, ben o memleketin gençlerinden daha rahat yaşadım. Ama ben bu parayı cebime atayım Almanya'da kalayım dememiş dönmüş ve memleketin dağında taşında arkeoloji bilimini bu memlekette yer edinebilmek için oluşturmuş. Yani bugün itibariyle gençlerimizin bu ülkeden ümidini kesip yurt dışına gitme çabasını gördüğümde, giden gençlerin ülkeyi kurma ideallerine bakıldığında ülkedeki Vizyon kaymasını çok net görebiliyoruz ve bunun da en ağır bedelini maalesef işte bu yüzden gençlerimiz ödüyor. Ekrem Akurgal Çeşme Nahiye Müdürlüğü yapıyormuş. Devlet patiska dağıtıyor bütün kadınlar sıraya geçiyor fakat bir kadın iki tane almak istiyor vermiyorlar.  Tam o sırada Ekrem hocanın eşini görünce bana iki tane versinler diyor. O da dayanamıyor bakıyor gariban ‘’verin İki tane’’ diyor. Akşam eve geldiğinde, olay Ekrem Bey'in kulağına geliyor ve eşini diyor ki sen sabah patiska almışsın getir onu diyor ve alıyor. Eşi ‘Ne yapıyorsun ?’ deyince ona birine fazla verdirtmişsin, bende bunu geri götürüp vereceğim çünkü bu bizim değil devletin diyor. Belçikalı Du Moulin dediği gibi, Biz gerçekten ‘’ Atatürk'ü Allah'a, geriye kalan her şeyi Mustafa Kemal’e borçluyuz’’ ama arkasında olağanüstü bir idealist kadro var bu memleketi kuran insanlara, ülkenin gerçekten borcu büyük.  İdealistler asla mevkisi ile bugün gibi şuraları kapatayım dememiş aksine herkes vatana millete birşeyler hediye etmiş. Ankara'nın başkent olmasını istemeyenlerin başında İngiltere var ki dönemin en büyük emperyal güçlerin en büyüğü ve İngiltere'de örgütlü bütün başka ülkeleri ve Türkiye'nin başkentinin Ankara olmaması için bir çalışma başlıyor.  Atatürk diplomatik yollardan mücadele etmeye çalışıyor.    Emperyal Güçler de İstanbul'dan umudunu kesmiyor. Bunun iki tane sebebi var bir İstanbul'da yaşamak istiyorlar, iki hala padişahlık hayalleri sürüyor İstanbul bunun sembolü. Cumhuriyet henüz 1 yaşında 3 - 5 yaşında, biz bir şekilde tekrar saltanatı geri getiririz umudu var.  İngiltere'nin başını çektiği koro'nun solistleri İstanbul'da. Başkent Ankara’da bizi devlet olarak tanıyan sadece Sovyetler Birliği – Rusya, Afganistan ve Yunanistan var. İngiliz elçisi kralının yaş günü için İstanbul'da Kral adına bir doğum günü partisi verecek bu çok önemli olayda ülkelerin diplomatik misyonları davetli.  Atatürk ve kadrosu bunu bildiği için bir gün öncesinde Ankara'da dahiyane fikri ile başkent şahane bir Garden Parti veriyor ve tüm ülke temsilcilerinin aynı gün İstanbul'a dönebilme imkanları - tren yok. Dolayısıyla bütün ülkelerin büyükelçilerinin önünde Ankara'da Atatürk'ün partisinde olacağız seçeneği kalıyor. Britanya İmparatorluğu Büyükelçisi suları çekilmiş karidesler gibi ortada kaldık diyor ve mecburen ertesi gün partisini Ankara'da vermek zorunda kalıyor. O günlerde Ankara Türkiye Cumhuriyeti açısından diğer devletler gibi sadece bir başkentten ibaret değildir saltanatın bu ülkeden gönderilmiş olmasının aslında demokrasinin halkın egemenliğininde sembolüdür.  Dolayısıyla Fransa için Paris, Amerika için washington'dan daha farklı anlamlar ifade eder fakat Ankara Ankara'nın başkent oluşu doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'dir . Cumhuriyet karşıtı sığ akıl - Atatürk düşmanlarının çok sık dile getirdiği latince alfabeye geçtiniz iyi yapmadınız, milletin hafızasını yok ettiniz ? yalanları Gerçekten öylemi ?.  Osmanlı dönemi okuma yazma oranı erkeklerde % 7 deniyor ama onların çoğu gayrimüslimlerle Saray eşrafı ve ordudaki Kurmay subaylardan oluşuyordu.  Bazıları Anadolu'daki köydeki dedelerimizin Mezar taşını okuyamıyoruz diyorlar. Oysa öyle bir şey yok çünkü dedenin mezar taşına zaten Osmanlıca da yazmıyordu. Osmanlı kayıtları bulunan Mezar taşları zaten aslında İstanbul'da hanedanının bir parçası olmuş insanların kabirleridir.   Yoksa Anadolu'nun herhangi bir köyünde üzerinde Osmanlıca yazan mezar taşı yoktur.  Keza kadınların Okuma yazma oranı binde birlerle ifade edilebilecek seviyed.  Bilimsel bir gerçek varsa Türk alfabesine geçişle, okullarla, halk evleriyle beraber hem çocuklarımız hem de aslında okul çağını çoktan geçmiş yetişkinlerimiz okuma yazma öğrendi.  Bu sayede dünya tarihinde İLK KEZ ve Sadece bu ülkede anne baba babalarına çocukların okuma yazma öğrettiği bir süreçti. Çünkü Çocuklar okulda çok kolay öğreniyorlar ve dönüp bunları ailelerine okutuyordu.  Çoğunda çocukların ırzına geçili kontrölsüz - Merdivenaltı kaçak kuran kurslarında Kuran kokuma yazmaya öyle bir açlık vardıki, Anadolu'daki insanımız Koştura koştura bu okullara dahil oldu. Unutmayalım Osmanlı padişahı tarafından Moracco – Fez şehrine bir gezi sonrası, İstanbula getirilen fesi savunan padişahı aslına bakarsanız o dönem bu topraklarda yaşayan gericiler tarafından, hemen gavur - din dışı ilan etmişlerdi.  Cumhuriyetle beraber artık fes takmayın kafanıza kasket - şapka takın dendiğinde, bu sefer AYNI çağdışı güruh fesi sanki kutsal bir eşyaymış gibi savunup bu sefer şapka takanlara gavur ve dinsiz demeye başladı.  Kendisini din alimi ilan ede, Mısır Püsküllüoğlu gibi bazı Tımarhanelik YOBAZ tayfası kafasına fes takıp aslında Cumhuriyete karşı duruşu sanki İslami bir duruşmuş gibi ortaya koyuyor. Tıpkı çok konuşulur - tartışılır Osmanlı'dan kalan borçlar meselesinde, Cumhuriyet ilanı ile Duyunu Umumiye lav ediliyor ama geri kalan borçlar, Lozan anlaşmasıyla beraber Osmanlı topraklarından çıkan Yunanistan, Bulgaristan … ve tabiiki en büyüğü Türkiyenin üstüne kalıyor ve Osmanlı ile alakamız yoktur demeden Kurtuluş savaşında en küçük kızından 6 yaş daha genç – yaşını büyüttüğü kız çocukla 5. Evliliğini yapan DEYYÜSÜ – AZAM Vahdettin ve Osmanlı’nında borcunuda kabul edip – bugünkü değeri $ 630 MİLYAR borcu ödemeye başlıyoruz.   Yerlerde sürünen dangalAKPudracı ülke halleri …   Ylmaz Özdil yeni kitabından alıntılar..    

Toplumlar liderlerine uygundur

"Osmanlı'dan Kalan Borçlar Tartışması

Memlekette o dönem ot dahi bitmiyor fakat, sen savaştan yeni çıkmış ülkeden gençleri tahsil için Chicago'ya göndermişsin.  O orda Amerikan tekno hayatı görmüş, fakat hiçbiri orada -ben gelmişken Amerika'da kalayım dememiş. Toplamda 750 öğrenci 150'si de kız öğrenci ve hepsi tamamı meslek sahibi olup gönderildikleri alanlarda uzman haline gelip memlekete geri döndü bir kişi bile dış ülkelerde kalmamış.

Türkiye Cumhuriyeti'nin sağladığı koşullar Çok iyi. Hatta diğer öğrencilere göre çok rahatlar. Fakat talebeler acayip bir sorumluluk veriyor ve herbiri bir an önce dönmeliyiz ve vatana borcumuzu böyle ödemeliyiz, burada çok rahat yaşıyoruz diyorlar.

Çünkü Türkiye'de ekmek yok buğday yok. Bunu söyleyen - Celal Şengör hocası, bu ülkede arkeoloji biliminin kurucusu Ekrem Akurgal hatıralarında ‘’Bu gariban ülke bize öyle para verdiki, ben o memleketin gençlerinden daha rahat yaşadım. Ama ben bu parayı cebime atayım Almanya'da kalayım dememiş dönmüş ve memleketin dağında taşında arkeoloji bilimini bu memlekette yer edinebilmek için oluşturmuş.

Yani bugün itibariyle gençlerimizin bu ülkeden ümidini kesip yurt dışına gitme çabasını gördüğümde, giden gençlerin ülkeyi kurma ideallerine bakıldığında ülkedeki Vizyon kaymasını çok net görebiliyoruz ve bunun da en ağır bedelini maalesef işte bu yüzden gençlerimiz ödüyor.

Ekrem Akurgal Çeşme Nahiye Müdürlüğü yapıyormuş. Devlet patiska dağıtıyor bütün kadınlar sıraya geçiyor fakat bir kadın iki tane almak istiyor vermiyorlar.  Tam o sırada Ekrem hocanın eşini görünce bana iki tane versinler diyor. O da dayanamıyor bakıyor gariban ‘’verin İki tane’’ diyor. Akşam eve geldiğinde, olay Ekrem Bey'in kulağına geliyor ve eşini diyor ki sen sabah patiska almışsın getir onu diyor ve alıyor. Eşi ‘Ne yapıyorsun ?’ deyince ona birine fazla verdirtmişsin, bende bunu geri götürüp vereceğim çünkü bu bizim değil devletin diyor.

Belçikalı Du Moulin dediği gibi, Biz gerçekten ‘’ Atatürk'ü Allah'a, geriye kalan her şeyi Mustafa Kemal’e borçluyuz’’ ama arkasında olağanüstü bir idealist kadro var bu memleketi kuran insanlara, ülkenin gerçekten borcu büyük.  İdealistler asla mevkisi ile bugün gibi şuraları kapatayım dememiş aksine herkes vatana millete birşeyler hediye etmiş.

Ankara'nın başkent olmasını istemeyenlerin başında İngiltere var ki dönemin en büyük emperyal güçlerin en büyüğü ve İngiltere'de örgütlü bütün başka ülkeleri ve Türkiye'nin başkentinin Ankara olmaması için bir çalışma başlıyor.  Atatürk diplomatik yollardan mücadele etmeye çalışıyor.   

Emperyal Güçler de İstanbul'dan umudunu kesmiyor. Bunun iki tane sebebi var bir İstanbul'da yaşamak istiyorlar, iki hala padişahlık hayalleri sürüyor İstanbul bunun sembolü. Cumhuriyet henüz 1 yaşında 3 - 5 yaşında, biz bir şekilde tekrar saltanatı geri getiririz umudu var.  İngiltere'nin başını çektiği koro'nun solistleri İstanbul'da. Başkent Ankara’da bizi devlet olarak tanıyan sadece Sovyetler Birliği – Rusya, Afganistan ve Yunanistan var.

İngiliz elçisi kralının yaş günü için İstanbul'da Kral adına bir doğum günü partisi verecek bu çok önemli olayda ülkelerin diplomatik misyonları davetli.  Atatürk ve kadrosu bunu bildiği için bir gün öncesinde Ankara'da dahiyane fikri ile başkent şahane bir Garden Parti veriyor ve tüm ülke temsilcilerinin aynı gün İstanbul'a dönebilme imkanları - tren yok. Dolayısıyla bütün ülkelerin büyükelçilerinin önünde Ankara'da Atatürk'ün partisinde olacağız seçeneği kalıyor. Britanya İmparatorluğu Büyükelçisi suları çekilmiş karidesler gibi ortada kaldık diyor ve mecburen ertesi gün partisini Ankara'da vermek zorunda kalıyor.

O günlerde Ankara Türkiye Cumhuriyeti açısından diğer devletler gibi sadece bir başkentten ibaret değildir saltanatın bu ülkeden gönderilmiş olmasının aslında demokrasinin halkın egemenliğininde sembolüdür.  Dolayısıyla Fransa için Paris, Amerika için washington'dan daha farklı anlamlar ifade eder fakat Ankara Ankara'nın başkent oluşu doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'dir .

Cumhuriyet karşıtı sığ akıl - Atatürk düşmanlarının çok sık dile getirdiği latince alfabeye geçtiniz iyi yapmadınız, milletin hafızasını yok ettiniz ? yalanları Gerçekten öylemi ?.  Osmanlı dönemi okuma yazma oranı erkeklerde % 7 deniyor ama onların çoğu gayrimüslimlerle Saray eşrafı ve ordudaki Kurmay subaylardan oluşuyordu.  Bazıları Anadolu'daki köydeki dedelerimizin Mezar taşını okuyamıyoruz diyorlar. Oysa öyle bir şey yok çünkü dedenin mezar taşına zaten Osmanlıca da yazmıyordu.

Osmanlı kayıtları bulunan Mezar taşları zaten aslında İstanbul'da hanedanının bir parçası olmuş insanların kabirleridir.   Yoksa Anadolu'nun herhangi bir köyünde üzerinde Osmanlıca yazan mezar taşı yoktur.  Keza kadınların Okuma yazma oranı binde birlerle ifade edilebilecek seviyed.  Bilimsel bir gerçek varsa Türk alfabesine geçişle, okullarla, halk evleriyle beraber hem çocuklarımız hem de aslında okul çağını çoktan geçmiş yetişkinlerimiz okuma yazma öğrendi. 

Bu sayede dünya tarihinde İLK KEZ ve Sadece bu ülkede anne baba babalarına çocukların okuma yazma öğrettiği bir süreçti. Çünkü Çocuklar okulda çok kolay öğreniyorlar ve dönüp bunları ailelerine okutuyordu.  Çoğunda çocukların ırzına geçili kontrölsüz - Merdivenaltı kaçak kuran kurslarında Kuran kokuma yazmaya öyle bir açlık vardıki, Anadolu'daki insanımız Koştura koştura bu okullara dahil oldu.

Unutmayalım Osmanlı padişahı tarafından Moracco – Fez şehrine bir gezi sonrası, İstanbula getirilen fesi savunan padişahı aslına bakarsanız o dönem bu topraklarda yaşayan gericiler tarafından, hemen gavur - din dışı ilan etmişlerdi.  Cumhuriyetle beraber artık fes takmayın kafanıza kasket - şapka takın dendiğinde, bu sefer AYNI çağdışı güruh fesi sanki kutsal bir eşyaymış gibi savunup bu sefer şapka takanlara gavur ve dinsiz demeye başladı.  Kendisini din alimi ilan ede, Mısır Püsküllüoğlu gibi bazı Tımarhanelik YOBAZ tayfası kafasına fes takıp aslında Cumhuriyete karşı duruşu sanki İslami bir duruşmuş gibi ortaya koyuyor.

Tıpkı çok konuşulur - tartışılır Osmanlı'dan kalan borçlar meselesinde, Cumhuriyet ilanı ile Duyunu Umumiye lav ediliyor ama geri kalan borçlar, Lozan anlaşmasıyla beraber Osmanlı topraklarından çıkan Yunanistan, Bulgaristan … ve tabiiki en büyüğü Türkiyenin üstüne kalıyor ve Osmanlı ile alakamız yoktur demeden Kurtuluş savaşında en küçük kızından 6 yaş daha genç – yaşını büyüttüğü kız çocukla 5. Evliliğini yapan DEYYÜSÜ – AZAM Vahdettin ve Osmanlı’nında borcunuda kabul edip – bugünkü değeri $ 630 MİLYAR borcu ödemeye başlıyoruz.

 

Yerlerde sürünen dangalAKPudracı ülke halleri …

 

Ylmaz Özdil yeni kitabından alıntılar..

 

 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort