Mahvolan ülkede sorumlu sadece Yönetim mi ?
Bir ülkenin belkide EN MNEMLİ UNSURLAR ‘’ekonomi, adalet ve eğitim alanında karşılaştığı sorunlar çoğunlukla yanlış yönetim ve politik kararlarla ilişkilendirilir. Ancak bu sorunların ortaya çıkmasında, bu yöneticileri seçen halkın da payı büyük ölçüde göz ardı edilir. Her ne kadar demokrasinin temeli olan seçimler, bireylere karar verme gücü sunuyorsa da, yapılan tercihler ve alınan kararlar, bu bireylerin ülkelerinin geleceğinde etkin bir rol oynadıklarını hatırlatmaktadır. Bu nedenle, sorunların yalnızca yönetimle sınırlı olmadığını, aynı zamanda bu yönetimleri seçen ülkemizdeki koyun sürüsü benzeri seçmenlerin de hatalarından kaynaklandığını göz önünde bulundurmalıyız.
1. Ekonomi Yönetimi ve Seçmen Tercihleri
Artık en büyük parası 200 TL ile Avrupa’da bir kahve bile içemez durumdayız. Yerlerde sürünen Türk ekonomisi; kaynakların etkin kullanımı, doğru finansal politikalar, dengeli bir bütçe ve sağlam bir mali yapı üzerine inşa edilir. Ancak, bu stratejik adımların yönetim tarafından atılması kadar, bu yönetim kadrosunu seçen halkın da bilinçli bir seçim yapması gerekir. Seçmenler, ekonomik reformları ciddiye alan, mali disiplini önemseyen ve uzun vadeli çıkarları gözeten politikacılara oy vermediğinde, ekonomik istikrar tehlikeye girebilir. Özellikle kısa vadeli vaatlere ve popülist politikalara kapılan seçmenler, ülkenin mali sürdürülebilirliğini göz ardı eden liderlerin seçilmesine katkı sağlarlar. Bu durum ise ekonomik çöküşlerin zeminini hazırlayan başlıca unsurlardan biridir.
2. Hukuk ve Adalet Sisteminin Güveni
Uluslararası hukuk sisteminde kabul edilen ‘’Tek ve İLK’’ kadın haklarını ‘’İstanbul sözleşmesi’’ kanunu teklifini yapan AKePe tarafında matrak bir şekilde geri çekilişi ile hergün dahada artan KADIN CİNAYETLERİ ile artık Dünya gözünde Hukuk yerine GUGUK devleti olduğumuz ilan edildi.
Aslında adalet, bir toplumun sağlam yapısını koruyan en önemli unsurlardan biridir. Bir toplumun güvenilir bir hukuk sistemi, yargının bağımsızlığı ve herkesin hukuki eşitliğe sahip olması, toplumun huzurunu sağlama amaçlıdır. Ancak hukuk ve adalet sisteminin güçlü kalabilmesi, seçmenlerin de doğru tercihleri yapmasına bağlıdır.
Yargının bağımsızlığını zayıflatan, liyakate önem vermeyen ve yazılıda % 100 tam puan alanlar yerine ‘mülakatla’’ kendisine yakın – YANDAŞ isimleri kritik pozisyonlara getiren yönetimler, hukuk ve adalet sistemine zarar verir. Bu tür yönetimlerin göreve gelmesinde ise halkın siyasi körlüğü veya yanlış tercihler yapması çok etkili olabilir. Sonuç olarak, adalet sistemindeki zafiyetlerin ve bozulmaların ardında, bu yöneticileri seçen seçmenlerin de sorumluluğu büyük bir GÜNAH olarak vebalindedir.
3. Eğitimde Büyüyen Sorunlar ve Seçmenin Rolü
Eğitim, bir ülkenin geleceğini inşa eden en temel yapı taşıdır. Bir eğitim sisteminin kalitesi, toplumun ekonomik ve sosyal gelişimini doğrudan etkiler. Maalesef kendi bütçesinden YÜZLERCE MİLYON – hutbelerinde kurucusu Ulu Önder Atatürk adını bile anamayan Diyanet işlerine fon aktaran Eğitim bakanlığı çağa ayak uydurmaktan uzak ‘’İllada küçük çocukların tecavüz edildiği merdivenaltı KAÇAK kuran kurslarına göz yumması büyük bir SKANDAL sayılır.
Eğitime yapılan yatırımlar ve reformlar, ülkedeki bireylerin bilgi düzeyini ve eleştirel düşünme yeteneklerini geliştirmelidir. Ancak ne yazık ki, eğitim alanında gerekli yatırımları yapmayan, bilimsel doğrulardan uzaklaşan ve tamamı Tarikat, cemaatler kontrolünde görünen kaliteyi düşüren yöneticilerin ısrarla görevlere atanması, ülkenin eğitim sistemini derinden sarstı. Bu durum da, toplumun eğitimli, nitelikli bireyler yetiştirme kapasitesini zayıflatır. Bu sorunların ortaya çıkmasında ise yönetim kadar seçmenlerin popülist veya bilgiye dayanmayan seçim tercihleri etkin bir rol oynar.
Seçmen Sorumluluğu ve Bilinçli Oy Kullanımı
Hemen her konuda benzer tutum sergileyen, Kutsal Cumhuriyet birikimlerini yandaş çetelere TALAN ettirilen ülkemizde oy verenlerin tutumu çok önemli. Oysa herzaman kendini yenileme – ÇAĞDIŞI yobazlığa karşı koruma mecburiyetinde olan demokraside seçmenler, oylarını sadece kendi çıkarlarını gözeterek kullanmakla değil, aynı zamanda ülkenin geleceği adına bilinçli tercihler yapmakla da sorumludurlar.
Seçtiği cumhur başkanı, milletvekilleri gibi kendisini yönetenlerin maaşlarınıda veren Seçmenler, adayların politikalarına, etik değerlere olan yaklaşımlarına, liyakat ve tecrübelerine odaklanmak yerine yalnızca ideolojik veya yüzeysel gerekçelerle oy verdiklerinde, bu seçimin bedelini yalnızca kendileri değil, torunlarınında borçlandığı tüm ülke öder.
Bu nedenle her seçmen, oy kullanırken kendisine şu soruları sormalıdır "Bu aday ülkenin uzun vadeli çıkarlarına hizmet edecek mi? Ekonomiyi, adaleti ve eğitimi iyileştirebilecek mi?" Yanlış bir yönetim seçiminin topluma verdiği zararlar göz önüne alındığında, seçmenlerin kendi kararlarından dolayı hesap vermesi kaçınılmazdır.
Özetle:
Bir ülkenin sorunlarının çözümü, sadece yandaşlarıyla ülke talanına göz yuman iktidarın değil, aynı zamanda bilinçli ve sorumlu bir seçmenin elindedir. Mahvolan bir ekonomi, zayıflayan bir hukuk sistemi veya çöken bir eğitim sistemi söz konusu olduğunda, toplumun her bireyi bu durumun kendi üstüne düşen sorumluluğunu mutlaka üstlenmelidir.
Demokrasi, bir ülkenin kaderini belirlemek için halkına verdiği yetkiyi, seçmenlerin bilinçli ve sorumlu bir şekilde kullanmasını gerektirir. Bu yüzden, yalnızca yolunu sapıtmış yönetime değil, aynı zamanda bu yönetimi seçen halkın kendisine de sorumluluğu paylaşması gerektiği hatırlatılmalıdır. Uzun vadeli bir refah ve istikrar için seçmenler, kısa vadeli kazançlardan çok, ülkenin torunlarınında geleceğini düşünen bir anlayışla hareket etmelidir.