140 liraya kahve |
2024 yazı nasıl geçiyor ortasına geldik diye sorulursa cevap hazır ‘’kötü geçiyor’ Turizmci için bu hani saklanacak bir şey değil. Herkes - sokaktaki insan bile artık ülkenin ÇÖKTÜĞÜNÜN farkında.
İstanbul'da 12 ay Turizm yapılıyor lakin dün sahadaydım, oteller ortalama % 40 dolu. Oysa geçen seneler gibi temmuz - ağustos için en az % 80 – hatta % 90'larda olması gerekiyordu. Normalde Temmuz – Ağustos’ta yer bulamadığınız Ege'deki otellerde ancak %30 – 40 arası dolu. Artık bu aylarda yer için internete saldıranlar yok. Yabancı turizmde azalma ve iç talepte ise daha büyük daralma mevcut. Örneğin iç talep için çok önemli referans Bodrum'da talep yarı yarıya. İç talepteki daralma ve hem de yurt dışından % 10 - 20 düşüş piyasayı ciddi şekilde etkiliyor. Bunun tabii ki genel yavaşlayan ekonomik koşullara direk ilişkisi var. Artık Politikalar değişiyor, tüketim azalıyor buda Tabii ki turizme de yansıyor.
Parası olan bir avuç zengin için önemli değil. Eğer paranız varsa 10 lira fazla verirsiniz 5 lira fazla verirsiniz ama arzunuza göre tatil yaparsınız. Fakat orta kesim dediğimiz, özellikle beyaz yakalılar artık maaşlarıyla istedikleri gibi tatil yapamama noktasına gelmiş durumdalar. 4 - 5 yıldızlı normal çok lüks olmayan oteller eskisi kadar iç turist ya da Türklerden - Türk pazarından faydalanamıyor. Otel ücretlerine yeme içmeye de katarsak, çok yüksek fiyatlara çıkan iki sektörün Avrupa'ya kıyaslaması çok yapılıyor. Yurt dışına daha makul fiyatlar ve günü birlik aşağılayıcı – vize alamadıkları için gittikleri - herkes birbiriyle paylaştığı Yunan adaları ‘’kapıda vize’’ Efsanesini, kolay anlaşılması için bir örnekle anlatalım.
İspanya'ya gittiniz, her gün dışarılardasınız demektir. Bir turistin en çok Uğrak yeri kafelerde, € 1,5 en fazla € 2 içtiğin kahve Türkiye'de 140 TL – nerdeyse €5. Keza girdisi yüksek – daha pahalı maaş, elektrik vs., veren Fransa’da, arabayla Güneye giderken, otoyolda durup €2 tutarında para ile kahve içebiliyorsam, gerçekten Türkiye artık KONTROLDEN ÇIKMIŞ ENFLASYONLA ÇOK PAHALI bir ülke durumundadır.
Örnekler dahada çoğaltılabilir nerdeyse ev fiyatına İstanbul'da Franchise açıp, 8 ay - 2 sene içerisinde amorti edebiliyorlarsa, burada bir hata var bir yerde bir hata var. Bunun nedenini ekonomistlere sormak lazım. Çünkü: 10 Milyon TL ile açılabilen Cafe kapitalini faize koysam, senede hiçbir ülkede olmayan 5 milyon 6 milyon TL alırım, altına koysam şöyle takla attırırım, fon alsam bilmem ne yaparım diyenler ‘kafede’de o kadar yüksek parayı kazanmam lazım’ mantığından dolayı piyasayı sunni olarak zıpltıyorlar.
Ayrıca, parayı biryerlerden vuranlar iş yapmak isterken aç gibi çoğu kez hiç tecrübeleri olmadıkları bilmedikleri sektörlere saldırıyorlar. Oysa, 5-6 sene önce çok ucuza personel çalıştırabiliyorduk, birilerini devreye sokup çok iyi şartlarla teşvik - kredileri alıp, maaliyeti çok ucuza Turizm yatırımı yapabiliyorduk lakin artık yaptığın oteli 2 senede amorti edemiyorsun. Dolayısıyla bir taraftan masraflar artarken, yatırımı kurtarma adına mecburen indirim yapmak zorunda kalınıyor.
Gelen turist sayısı 60 milyonu bulacak - dünyada ilk 5 arasındayız diyorlar. Fakat: 90'lı yıllarda Bodrum'un nasıl bir yer olduğunu hatırlayanlar bilir, şehir merkezi - 12 küçük köy, derme çatma plaj Tesisleri restoranlar ve pansiyonlar vardı. Ahşap sandalyelerde oturulup yemek yenirdi. Şimdi ise herkes yan yana tıkışmış, gereksizce iskelelerdeki Dekorasyonlara MİLYONLAR harcamış her tarafı betonlaştırmış yerlerde ‘ben daha fazla harcadım !’ yarışındalar. Maalesef, Bodrum gibi doğal cenneti, APTALCA kuru kumdan başka hiçbirşeyi olmayan çöl - Dubai ile yarışarak pazarlamaya çalışmak APTALLIKTIR.
Hani ‘’Nerem doğru ki ?’’ misali, belki üst düzey GÖRMEMİŞ – bir yere gösteriş için giden zenginler belki Bodrum'a gidip gereksiz yere her akşam onbinlerce TL tutan Çin - asya yiyebilir ama hiç alakası olmayan RUHSUZ BETON mimari gibi, abuk sabuk Uzak Doğu yemeklerini Bodrum’da yemeğe kalkmak, dangalaklıktan başka bir şey değildir.
Alt yapısını incelemeden TALAN zihniyetli GÖRMEMİŞ karacahil politikacı ve yöneticiler Bodrum'a kolay gidiş geliş için, APTALCA otoyol – büyük hava limanları yapma yarışında. Oysa gidenler bilir, Portofino’ya araba girişi YASAK. Turizm girdisi hedefi $ 50 MİLYAR olan ülkeyi idare ettiğini sanan zavallılar, kafalarındaki kolay yoldan VURGUN zihniyetiyle, UCUZ arap turisti ağırlayan bir avuç dünya görmemiş yandaş yerel esnaflarla – dünya turizmini örnek alması asla mümkün olamaz. Hala özellikle Yeşillikler cenneti Doğu Karadeniz’i istila eden GÖRGÜSÜZ UCUZ ARAP turistlerin uzun vadede, ülkeye tamamen ZARAR olduğunu hala kavrayamadılar.
Kalkınmış ülkelerde: ister Paris – Londra benzerli ‘hafta sonu’ 2 günlük kısa turlar ve/ya 1 haftalık Akdeniz kıyılarında tatil için ORTALAMA kişi başı € 1.2oo olan ükeye girdide, Türkiye, AÇ ÜLKELERDEN - vizesiz gelen turistlerden sadece KİŞİ BAŞINA $ 135 (a), AB ve Kalkınmış ülkelerin EMEKLİ turistlerinden ise $ 380 (b) gelir elde edebiliyor.
Demekkki, kişi başına sadece $ 5-6.ooo tutacak, 4 eşi, 16 çocuğu olan bir ne idüğü belirsiz Arap veya Dünya Narkotik baronlarını $250.ooo a ANINDA vatandaşlık satarsan, Turizm’de de tamamı RANT üzerine kurulu YANLIŞ hesaplarla işin cıvığı çıkar.