Tarih bilmemek AYIP.
Neden Bulgarlar Türk mirasları hakkında sessiz kalıyorlar ?
Bulgarlar hakkında bilinen en eski yazılı kayıt, 3. yüzyılda yaşadığı düşünülen Suriyeli Mar Abas Katinu'ya aittir. Tarihlerine göre, Bulgarlar M.Ö. 149-127 yılları arasında Kafkasya'nın kuzeyinde yaşıyordu. Bu bilgi, 8. yüzyılda Ermeni tarihçi Moisey Khorenli tarafından da aktarılmıştır.
"Bulgar" kelimesine ilk kez Bizans kaynaklarında ''Bulgur'' diye Karadeniz’in kuzeybatı kıyılarında yaşayan bir topluluğa atıfta bulunularak rastlanır. Bizans İmparatoru Zenon, 482 yılında Doğu Gotları'na karşı bu Bulgarların askeri desteğini istemiştir.
Ve hikayeleri şöyle devam eder:
(630) Göktürk Devleti’nin egemenliği altında yaşayan Bulgarlar, Göktürk Devleti zayıfladıktan sonra Büyük Bulgar Kağanlığı'nı kurdular.
(665) Bu devlet, Hazar Kağanlığı tarafından sona erdirildi.
(668 veya 671) Asparuh önderliğindeki Bulgarlar Tuna'ya doğru ilerleyerek Balkanlar’a girdi ve burada Tuna Bulgar Devleti'ni kurdu. Burada bazı Türk boyları: Oğuzlarla ve kalan Hunlarla da karıştılar ve Bizans ile yüzyıllar süren mücadeleleri başladı. Bulgarlar zaman zaman İstanbul sınırlarına kadar ilerlediler.
(680-681) Bulgarlar, orada yerleşik olan Slav kabileleriyle birleşerek yepyeni bir devlet kurdular.
(8. yüzyıl) Slavların Bulgar aristokrasisine kabul edilmesi, Türk Bulgar devletinin Slavlaştırılması yolunda büyük bir adım oldu.
(816-831) Omurtak Han’dan sonra Slavlaşma daha da hızlandı.
(865) Hristiyanlığın kabulüyle Türk Bulgarlar Slavlarla asimile oldular. Resmi dil Slavca oldu ve yavaşca binlerce yıllık Türk unvanları terk edildi.
(1018-1185) Uzun bir Bizans mücadelesinden sonra Bulgarlar Bizans yönetimi altına girdiler.
Hristiyanlığın Bulgarlar üzerindeki artan baskısı,
Bulgarları hızla Bizans kültürünün etkisi altına soktu. Bulgarlar Bizans yönetimi altındayken birçok diğer Türk boyu (Peçenekler, Oğuzlar, Kumanlar) Balkanlar'a geldi ve yerleşti. Bunlar arasında Kumanlar, bağımsız bir Bulgar Devleti'nin yeniden kurulmasında öncülük ettiler. Bundan sonra Bulgar Devleti bir süre Altın Orda Türk Kıpçaklarının koruması altında yaşadı.
(13. yüzyıl) Osmanlı'nın Balkan fetihleri başladı. Bu yüzyılın ortalarında Osmanlı Türk kökenli yerel halkla gayet kolayca anlaşarak Anadoludan gelen Türklerle güçlü bir şekilde yarımadaya girerek yerleştiler.
1389’daki Büyük Kosova Savaşı'ndan sonra tüm Balkan toprakları Tuna ve Vidin sınırlarına kadar Osmanlı yönetimi altına girdi ve Osmanlı hakimiyeti beş yüzyıl sürdü.
Dikkat edilmesi gereken bir nokta var ki; 13. yüzyılın ortalarında Balkanlar’ı gezen seyyahlar, eserlerinde Tuna Nehri ile Ege Denizi arasında Türkler ve Rumlardan bahsederken, bu dönemde ayrı bir "Bulgarlar" topluluğundan HİÇBİR ZAMAN bahsedilmez.
Bu bizi Bulgarların yeniden oluşumuna getiriyor:
1. ve 19. yüzyıllarda, dini, sosyal ve kültürel yapıları nedeniyle Bulgarları kendilerine kültürel olarak yakın gören Ruslar, Bulgarlarla ilişkilerini sıcak tutarak geliştirdiler çünkü Bulgarlar, Ruslar için Panslavizm politikasının en önemli aracıydı. Ruslar, Bulgar çetelerinin faaliyetlerini destekleyerek Pan-Slavist fikirleri hizmet edecek gençler yetiştirmek amacıyla modern Bulgar okullarının açılmasını teşvik ettiler. İsyanları teşvik eden ve yönlendirenler, bu okullarda eğitim alıp ardından Avrupa ülkelerinde eğitim görmeye giden bu genç Bulgarlar oldu.
Rusların Bulgar bağımsızlık hareketine desteği 1829’da daha da şekillendi. Çar I. Nikolay, Macar bir rahip olan Venelin'i Bulgar tarihini yazmakla görevlendirdi. Venelin, "Geçmişte ve Günümüzde Bulgarlar" adlı kitabı yazdı. Venelin, daha sonra saçma bulunan Bulgarların Slav kökenli olduğunu öne sürerek Attila ve Hunların antik Bulgarların Volga Slavları olduğunu iddia ettiysede, hiçbir akedemik kökene dayandıramadı.
Bugün, Türk karşıtı duygular hâlâ aşırı milliyetçi Bulgarlar arasında - kendi geçmişlerinin ÖZ BE ÖZ TÜRK olduğunu unutarak - yaşamaktadır ve birçoğu, ilk Bulgarların kökeni olarak 19. yüzyılın propaganda çalışmasından doğan bu bilim dışı, eski moda anlatıyı seslendirmeye boşuna devam etmektedir.