Kök konusunda … Hangimiz ne kadar bugünün Türkmenistan'daki Türk'lerine benziyor ? Çoğumuz için: Kök ne kadar önemli ? diye sorulara, artık DNA testleri ile cevap verebiliyor.  Tıpkı benim birkaç yıl önce 'faceBook yüz tanıma' programından, üstteki fotoğraftan anlaşılacağı şekilde benim ''%93 İtalyan !'' asıllı çıkmam gibi herkesin omuzunda tarih boyu taşıdığı İNSANLIK genleri mevcuttur. Yıllar önce ''Türkiyeli'' kitabımı hediye ettiğim, tıpkı: Roma topraklarından - Mevlana Celaleddini 'Rum'i gibi annesi Rum, Babası 15. asırda İberyadan kovulan - hala Eski latince ''Ladino'' konuşan, Sefere zorlanan - Safarad Yahudisi - yurt dışında yaşayan, aslen İstanbul doğumlu bir dost, bana ''Türk olarak: Musevi, Süryani, Yunan veya Ermeni kökenli olduğunuzu öğrenseniz ne hissederdiniz ?'' diye sormuştu. Aslında: Türk'lük ve bağlılık hislerimizde hiçbir şey değişmez. Giderek çok daha fazla - belkide en önemli tanım ''insan'' olabilme adına, diğer ırk - kavimler gibi Türk milletinin DNA bileşimi ve tarihsel gelişimi hakkında, hemen hergün yeni bilgilere sahip oluyoruz.  Tıpkı Hazar Denizinin kuzeyinden gelen aynı dil kökenli: Türk ‘Bulgur’ boyunun, Balkanlara yerleşen ‘’Bulgar’’ ve/ya ‘On-Uğur / Hungarn’ adını alan Magyar - Macarlar benzeri, Tarih boyu Türk kalmış gibi görünen Anadoluda: Hitit, Likya, Trak, İskit, Eti, Sümerler …  gibi  Yunanca ve Ermeniceleşme süreçlerinden geçtiğini de okuyorlar. Bu nedenle istilacı ya da istila edilen bir halk değil daha fazla insan odaklı, DNA havuzu Orta Asya, İran, Kafkasya, Balkanlar, Doğu Avrupa benzeri, Yahudi, Süryani, Yunanlar ve Ermeniler gibi çeşitli halkların katkılarıyla büyük ölçüde genişleyen yerli Anadolular olduğumuz keşfedilir. Bir zamanlar adına semt isimleri verdiğimiz - bankalar Kurduğumuz Türk kökenli: Akad - İskit - Etrüsk - Eti - Sümerler gibi … Hattiler, Hititler, Persler, Yunanlar, Romalılar, Yahudiler, Süryaniler, Ermeniler….. sonra tekrardan Türk soyu: Selçuklular, Moğollar, Osmanlılar ve en sonunda yeniden bu coğrafyanın Türk olarak adlandırıldığını öğrenmek, hiçkimsenin ülkesine olan sevgi ve bağlılığını değiştirmez.  Sonuç olarak, ORTAK KADER olan coğrafyada, bunun tarihin olağan akışı olduğunu anlıyoruz. Hükümdarlar, dinler, diller, siyasi sistemler, sınırlar değişti ama tıpkı Göbeklitepe gibi - onbinlerce yıllık ‘Medeniyetler beşiği’’ Anadoluda insanlar - az çok aynı kaldı. Bu tür bilgilerin yayılması, Türkiye'deki aşırı milliyetçilerin korkularının aksine, yerli kızılderililer, İspanyol kaşifler, İngiliz, İskoç, İrlandalı, Fransız, İtalyan, İsveç, Norveç, Rus, Polonyalı ... benzeri son zamanlarda Afrikalı - siyahi, Hintli, Çinli, Vietnamlı, Koreli, Orta Doğulu hatta önemli sayıda Türk .... karışımı - hiçbiri renk ve fiziksel olarak - diğerine benzemez - asla klasik bir prototipi olmayan - karmaşık ABD halklarının 'ben Amerikalıyım' diyen örneği gibi, onbinlerce yıl aynı coğrafyada yaşamışlığın - YAKIN benzerliğimiz aslında ''ortak değer'' ülkemize olan bağlılığımızı artırır.  Etnik: aidiyet, siyaset, milliyetçilik, mikro milliyetçilik, kabilecilik gibi kavramlar, onbinlerce yıllık Medeniyetler beşiği Anadoluda daha ilk adımda başarısızlığa mahkûmdur; Çünkü herhangi bir etnisite için belirlediğiniz hedeflere ulaşamayacağınızdan değil, Şayet: tarihte yeterince geriye giderseniz, aslında bugün “ötekiler” olarak adlandırdığınız insanların soyundan geldiğinizi keşfedeceğiniz içindir. Biz şimdi Anadoluluyuz ve Türküz. Türk olmayı sevdiğimiz en önemli şey, dilimizdir.  Örneğin yine bu ceğrafyanın çoğunluğu Müslüman oldukları için Türkiye’nin tapusu Lozan anlaşmasında ‘’Gayrimüslim’’ diye tanımlanan başka dinler ve Çerkez, Abhaza, Çeçen, Tatar, Manav, Kuman, Peçenekler … gibi Müslüman Halk gurubunda kabullenen: Kendi aralarında Arapça ağırlıklı: Zaza veya Fars – İranca asıllı Kormanca gibi 11 ayrı dil ve lehçede konuşan, birçok akraba - dostum olan Kürtler örneği, onbinlerce yıl Orta Asya’daki akrabalarımızında bugün devam ettirdiği 'ortak iletişim aracı Türkçe Dili' önemli. Çünkü diğer birçok dilin aksine, Türkçenin düzenliliği, dilbilgisel sadeliği, kolay üretilebilir denklemi, ünlü zenginliği ve uyumu, üretken kapasitesi ve cinsiyetsiz yapısı diğer tüm dilleri büyüler niteliğe sahiptir. Türk dilinin matematiksel yapısına aşık Ermeni akrabamız, Alfabe Komisyonu başkanı Agop Martayan Dilaçar’a da dilimiz için son derece köklü oluşu, basit ve kolay bir alfabe oluşturduğunu izahladığı gibi, toplumların iletişim aracı Dil bizi BİZ yapan genişletilmiş aile ortaklığımızdır Ne kadar çok okursanız, ne kadar çok bilgi edinirseniz, daha bilge bir insan olursunuz. Aşırı milliyetçi fikirleriniz ve hiçbirşeyini anlamadığı Arapçayı sadece PAPAĞAN misali ezberleyen - kaçak kuran kursları misali, bazı zavallı SIĞ akılların “biz iyiyiz, onlar kötü” tavrı zamanla, mevcut ‘bize müslümanın cahili lazım’’ diyen rektör misali, gücünü zamanla  kaybetmeye mahkümdur.  Çünkü “biz” ve “onlar” tanımlarının yapay olduğunu ve tarihin akışı boyunca sürekli değiştiği keşfedilir. İnsanlar, okuyup – araştırdıkça ve bilgeleştikçe aydınlanır, havuç gibi tek bir kökü olan bir bitki değil, binlerce köke sahip büyük bir meşe ağacı olduğunu keşfeder.  Her bir kökümüz, diğer tüm köklerimiz kadar değerlidir.