İkna olmadığın şeye başkasını ikna edemezsin
İkna; inandırma, kanısını değiştirme, inanmasını sağlama, kandırma… Başkalarını, fikirlerini, düşüncelerini, eylem ve kararlarını değiştirmeye razı etme becerisi… Kanaat ettirme, kanaat verebilme, razı etme, kısaca inandırma başarısı… Karar süreçlerinde ikna; hayati rol oynar. Toplum, ikna edildiği derecede yol alır. İkna becerisi kazanmak, dil yetkinliği gerektirir. Dil ne kadar yetkinleşirse ikna kabiliyeti de artacaktır. Bu dil, kullanılan lisanın dışında, beden dili, sesin müziği, vurgu, kreşendo gibi yığınca iletişim unsurunu kapsayabilir.
FAYDAYI NETLEŞTİRMEK ŞART
Görevi, karar süreçlerinde ikna edilmek olan kurumlar vardır. Bürokrasi gibi… Bunların iknası, yasaların tanımladığı çerçevede, toplumsal faydanın netleştirilmesiyle mümkündür. Eğer bunu başaramıyor isen ne kadar iyi, güzel ve inandırıcı olsa bürokrat ikna edilemeyecektir. Herkes ikna edilemez. Bunun için ikna eden ile ikna edilmek istenen arasında; 1-dil birliği, 2-fayda ortaklığı ve 3-güven olmalıdır. Güven yoksa ilk ikisi olsa da işe yaramayacaktır. İnsan güvenmiyorsa, ikna olmaz. Her ne kadar söylenen apaçık gerçek dahi olsa da…
İKİ SORU İKİ CEVAP / İKNAYA DAİR…
■ İkna edilmişliğin riskleri? Toplum, ikna edildiği derecede yol alır. İkna edildiğine akar. Burada neye ikna edildiğinin önemi kalmayabilir eğer iknaya hazır ve iknacı yeterince demagog ise… Toplumlar zaman zaman ikna gücü yüksek, retoriği güçlü insanların peşinden gitmiştir. İkna edildikleri şey, felaketleri olduğunu bilmeden… Tarih, böylesi tiranların örnekleriyle doludur.
■ Negatif insanlar ikna edilir mi? Sürekli olumsuzluklara odaklanmış birini ikna etmeye çalışmayın. Bu, kumda koşma gayreti kadar yorucudur. Attığınız her adımın enerjisi, ayağınızın altından kayıp giden kum gibi, olumsuz birinin zihin dehlizlerinde kaybolup gidecektir.
KARARINI DAYATMA, İKNA ET, HIZLI YOL AL
İkna gücü sağlasa da içtenlik, bilgi, birikim, belagat ve güven oluşturma, uğurlanırken ikna gücü temin eder. Kalıcı olan; ikincisidir elbette… Nice kavga, niza; ikna etmek yerine dayatma yüzünden çıkmıştır. Öyle ki sırf dayatıldığı için uyulmayan nice akıllı karar çöpe gitmiştir.
Bazı yöneticiler, emreder. İkna etmek akıllarından geçmez. Neticede amir olan odur ve ne emrederse yapılacaktır. Emrederken kullandığı üslup da sert ise o karardan kimseye hayır gelmez. Çünkü kararı uygulayacak olan, bu süreç dışında tutulmuştur ve elinden geldiğince işi yokuşa sürecektir.
Çoğu kez sorarım; “aldığın bu kararı ailenle, çalışanınla, paydaşınla paylaştın mı?” diye… Cevap %80; “hayır, ne gereği var?” şeklindedir. Böylesi kararların fikri takibini yaptığımda şunu gördüm; karar ya hiç uygulanmamış, ya çok değiştirilmiş, ya fazlaca mesai harcanmış ya da çok maliyet çıkarmıştır.
Oysa akıllı yönetici, patron veya lider; karar sürecini uzun tutar, paydaşlarına oluşacak fayda konusunda net mesajlar iletir, ikna olmuş paydaş da kararın parçası haline gelir, sonuç alınır.
Neticede hayat; ikna edilmişliktir. Beden ikna olmamışsa kendini ölüme sunar. İkna etmek için önce kendin kani olmalısın.
Değilse; kırk yıllık kâni; olur mu yani…