Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Ömer Durukan
Köşe Yazarı
Ömer Durukan
 

Tango için mesaj ...

      11 Aralık 2023 * Armada Milongası “DÜNYA TANGO GÜNÜ” mesajı.     Değerli tango severler ve tangoya gönül verenler, bugün Dünya Tango Günü... Öncelikle gününüz kutlu olsun! Özgürlüğün, devrimin; Hüznün, isyanın; Aşkın, tutkunun; Zarafetin, asaletin; Çok kültürlülüğün, evrenselliğin; Kadın-erkek eşitliğinin; Yasaklara, baskıya direnmenin dansıdır TANGO...   Arjantin’de doğmuş, Avrupa’da büyümüş, ülkemizde ise Cumhuriyet tarihi ile özdeşleşmiş bu görkemli dans 2009 yılında UNESCO tarafından DÜNYA MİRASI olarak kabul edilmiş, 11 Aralık da Dünya Tango günü olarak ilan edilmiştir.   Peki, neden 11 Aralık? Çünkü 11 Aralık, tangonun dev ismi Carlos Gardel’in doğum tarihidir... Kendisi 11 Aralık 1890 yılında dünyaya gelmiş; yazdığı ve söylediği tango parçaları ile tango müziğine ve dansına yön vermiş, tangonun hareketli ritmine romantizm katmış kişidir. Önceleri bir alt kültür, bir sokak müziği olarak kabul edilen ve sosyete mensupları tarafından hor görülüp, reddedilen tango Gardel’in naif kişiliği, kadife sesi ve duygusal besteleri sayesinde şık ve ışıltılı dans salonlarına taşınmış, elit kesimler tarafından da benimsenmiştir. Rol aldığı filmler Carlos Gardel’in kendi şöhretine paralel, tangonun da dünya çapında bir üne kavuşmasına vesile olmuştur.   Tango müziği Gardel ile özdeşleşmiş; Gardel de tangoyu hayatı kabul etmiştir. Fransız kökenli Arjantinli sanatçıya 1927 yılında İspanya turnesi sırasında “Gerçek vatanınız neresi” sorusu sorulunca "Benim memleketim tangodur” yanıtını vermiştir.   24 Haziran 1935’te bir turne için bindiği uçak Kolombiya’da düşer, Gardel ve tüm orkestra üyeleri yanarak yaşamını yitirir. Gardel, 44 yıllık kısa yaşamına 514’ü tango olmak üzere 770 şarkı sığdırmıştır. “Adios Muchachos”, Carlos Gardel'in öldüğü uçak kazasından önceki son parçası olarak bilinir. Parçanın “Hoş çakalın Dostlar” anlamını taşıması çok manidardır. Ustaya duyulan saygıdan ötürü Arjantin'de kimse bu tangoyla dans etmez !   TANGO çok kültürlü, çok renklidir... Küba kökenli müzik habanera, Endülüs kültürünün çarpıcı dansı Flamenko, Güney İtalyanların tarantellası, Uruguay’a köle gelen Afrikalılara ait candombe vurguları, Çeklerin polkası, Polonyalıların mazurkası, Almanların kuvvetli marşları, Fransızların duygusal şansonları tangonun zengin müzikal altyapısını oluşturur. Hatta sonraki yıllarda Chopin’in valsleri, Verdi’nin operaları bile tango parçaları oluverir...   Amerika, Avrupa ve Afrika kıtalarını bir araya getiren; Milonganın hızlı, kesik, keskin ritmi ile valsın rahat dalgalı salınımının buluştuğu; baterinin güçlü vuruşları ile bandoneonun hüzünlü melodisinin kucaklaştığı dansın adıdır tango...   Çok kültürlü, çok renklidir ama başrolü siyah ve kırmızının taçlandırdığı bir danstır. Siyah maskülen, bıçkın ve maço erkek karakteri sembolize ederken; kırmızı buram buram şehvet yayan, asi ve özgür kadının yansımasıdır... Erkek “lead” eden yani liderlik eden, yön verendir ama aynı zamanda kadının görkemli estetiğini ön plana çıkarabildiği ölçüde başarılıdır. Kadın “follower”dır, yani takip edendir ama aynı zamanda erkeğe ilham verendir, yani çaktırmadan yönetendir.   Yakın ve kışkırtıcı ama bir o kadar mesafeli ve ölçülüdür. İki bedenin bütünleşmedir ama yanı zamanda kadının kadın, erkeğin erkek karakterini baskın biçimde yansıttığı bir akışta yapılır...   Mucizevidir tango... Birbirini hiç tanımayan, daha önce birlikte hiç dans etmemiş iki kişinin, sanki yıllardır birlikte bir koreografi üzerinde çalışmışçasına uyumlu, senkronize dans edebilmesidir, bu bir çeşit sihir değil de, nedir ? Ama en çok da özgürlüktür der.   Tango ülkemiz için de devrim, özgürlük, medeniyet, kadın-erkek eşitliği, çağdaşlaşma anlamına gelmektir: Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni görüntüsünü temsil etmek için özellikle cumhuriyetin kuruluş yıldönümü kutlamalarında tangoya geniş yer verilmiş, bu müzik Türkiye’nin modernleşme sürecinin müzikal ifadesi olarak benimsenmiştir.   Sözleri Necdet Rüştü Efe’ye ait olan Necip Celal Andel’in bestelediği ve Seyyan Hanımın seslendirdiği “Mazi Kalbimde Bir Yara” parçası plağa kaydedilen Türkçe sözlü ilk tangodur. Yıl 1932’dir. Bugün bu parça hala büyük beğeni ile dinlenir... Necdet Koyutürk’ün bestesi – “Papatya Gibisin” Hasan Fehmi Ege’nin besteleri – “Ayrılık Belki Ölümden Beter”, “Sana Nerden Gönül Verdim” Necip Celal Andel’in bestesi – “Sevdim Bir Genç Kadını” Türk tango tarihimizin mücevher parçalarıdır... Seyyan Hanım (Oskay), Afife Hanım, Birsen Hanım, Şecaattin Tanyerli, Celal İnce gibi tango şarkıcıları ise tarihimize isimlerini altın harfle yazdıranların başında gelir... Ancak acaba kaçımız sanat güneşimizin de tango söylediğini biliyor, bilmiyorum !   Örneğin Hasan Fehmi Ege’nin bestesi – “Sevgiden Usanmadı Gönül” parçasını Zeki Müren’in sesinden dinlemenizi tavsiye ederim. Hasan Fehmi, Zeki Müren için şöyle der: “Tangolarımı o kadar iyi yorumluyor ki, benim bestelerken notaya yazmadığım şeyleri de ekliyor ve tangoya yeni bir renk katıyor.” Peki, Atatürk’ün tango söylediğini kaçımız biliyoruz ?    Anarşist yazar ve aktivist Emma Goldman “Dans edemediğin devrim, devrim değildir'' değildir der. Çünkü devrimler özgürlük için yapılır... Özgürlüğün olmadığı yerde devrimden, gelişimden, medeniyetten bahsedilemez... Muhtemel, asi ruhlu, dava kadınlarının tangoya duyduğu tutkunun sırrı da bu cümlede saklıdır.   Hasan Fehmi Ege, bir gece İstanbul’da çalıştığı lokalde işi bitmiş, evine dönmek üzeredir. Salona bir kaç polis girer, “Fehmi Ege kimdir?” diye sertçe sorarlar. Fehmi Bey korkarak “Benim efendim” der. “Bizimle geleceksin” dediklerinde büsbütün heyecanlanır. Sessizce yola çıkarlar, Fehmi Ege nereye gittiğinden habersiz ve şaşkındır. Tepebaşı’ndaki Pera Palas’a gelirler, içeri girince “Buyrun efendim, Gazi hazretleri  sizi emrettiler” derler.   Balo salonunda Büyük Ata ile karşı karşıya gelir, orkestra o anda “Mehtaplı Bir Gece” tangosunu çalmaktadır. Atatürk sorar, “Bu tangoyu sen mi besteledin ?” Çekinerek “Evet, efendim” der. “Haydi, öyleyse şimdi kemanınla çal, hep beraber söyleyelim” der. Fehmi Bey hala çok heyecanlıdır. Atatürk, bir elini Fehmi Ege’nin omuzuna koyar “Mehtaplı bir gecede görüp sevmiştim onu” tangosunu onun kemanı eşliğinde söyler ve bütün salona söyletir.   Kadın ve erkeği gündelik hayatta yan yana getirmenin yollarını bulmaya çalışan Cumhuriyet yönetimine, hiçbir şey tango kadar yardımcı olamamıştır. Henüz kendine ait bir kent eğlence geleneği ve dansını yaratamamış Türk toplumu, tangoyu kolaylıkla benimsemiştir. İlk yıllarından itibaren cumhuriyet baloları, resmi davetler, nişanlar, düğünler tangosuz açılmaz olmuştur.   Gerardo Mathos Rodriquez’in La Cumparsita adlı ünlü tango eserinin neredeyse her düğünde çalındığı tek ülke de Türkiye’dir.  1800’li yılların ikinci yarısında doğup, 1900’lu yılların başından itibaren Avrupa’ya yayılan tango 1930’lu yıllardan başlayıp1950’ye kadar Altın Çağı’nı yaşar. 20. yüzyılın ortalarından itibaren ise bir anda devlet yasaklarına maruz kalır. Askeri darbeler tangoya da darbe vurur.   Tangonun şarkı sözleri sansürlenir, dans için bir araya gelmek örgütsel bir eylem olarak tanımlanır, ünlü tango kafeler ve kabareler bir bir kapatılır, orkestralar dağıtılır, tango sanatçıları işsiz kalır... Amerikan plak şirketleri de bir anlamda tangoya karşı ticari savaş açar, halk rock’n roll ve swing’e yönlendirilir.   1950’lerden itibaren dünyadaki popülerliğini kaybetmesine paralel olarak tango, Türkiye’de de önemini yitirir... Dünyada tangoya yeniden hayat verip, çığır açan isim Astor Piazzolla’dır. Tango Nuevo'nun kurucusudur. Aynı dönemlerde ülkemizde tangoyu yaşatmaya devam eden isim ise Türkiye’nin ilk ve en önemli bandoneon müzisyeni Orhan Avşar’dır. Kurduğu orkestra ile Arjantin tango parçalarının ülkemizde çalmaya devam eder.   Tango dünyada 1980’li yıllardan itibaren yeniden canlanmaya başlar. Arjantin’de cunta ve faşist rejimler tarafından baskılanan tango, bu kez milli kültürün sembolü olarak tüm dünyaya yayılsın diye desteklenir. Genelde romantik şarkı türü olarak benimsenin tangonun, dans olarak ülkemizde popülerlik kazanması ise 1990’lı yıllarla başlar.   Bu sevginin yaşatılıp, yayılmasında büyük emeği olan isimlerden biri de Serdar Sungur’dur. Armada Otel’de neredeyse çeyrek asırdır, kesintisiz şekilde düzenlediği Milonga geceleri ile Tango severleri bir araya getiren Sungur, İstanbul’un tangonun başkentlerinden biri olmasında büyük rol oynamıştır.   Her geçen gün ülkemizde tangonun daha çok sevilmesi, her kesim tarafından benimsenmesi ve her şehrimizde keyifli milongaların düzenlenmesi dileğiyle...   11 Aralık Dünya Tango gününüz kutlu olsun...   Sedef Kabaş - Gazeteci - Yazar

Tango için mesaj ...

 
 
 
11 Aralık 2023 * Armada Milongası “DÜNYA TANGO GÜNÜ” mesajı.
 
 
Değerli tango severler ve tangoya gönül verenler, bugün Dünya Tango Günü...
Öncelikle gününüz kutlu olsun!
Özgürlüğün, devrimin;
Hüznün, isyanın;
Aşkın, tutkunun;
Zarafetin, asaletin;
Çok kültürlülüğün, evrenselliğin;
Kadın-erkek eşitliğinin;
Yasaklara, baskıya direnmenin dansıdır TANGO...
 
Arjantin’de doğmuş, Avrupa’da büyümüş, ülkemizde ise Cumhuriyet tarihi ile özdeşleşmiş bu görkemli dans 2009 yılında UNESCO tarafından DÜNYA MİRASI olarak kabul edilmiş, 11 Aralık da Dünya Tango günü olarak ilan edilmiştir.
 
Peki, neden 11 Aralık?
Çünkü 11 Aralık, tangonun dev ismi Carlos Gardel’in doğum tarihidir... Kendisi 11 Aralık 1890 yılında dünyaya gelmiş; yazdığı ve söylediği tango parçaları ile tango müziğine ve dansına yön vermiş, tangonun hareketli ritmine romantizm katmış kişidir. Önceleri bir alt kültür, bir sokak müziği olarak kabul edilen ve sosyete mensupları tarafından hor görülüp, reddedilen tango Gardel’in naif kişiliği, kadife sesi ve duygusal besteleri sayesinde şık ve ışıltılı dans salonlarına taşınmış, elit kesimler tarafından da benimsenmiştir. Rol aldığı filmler Carlos Gardel’in kendi şöhretine paralel, tangonun da dünya çapında bir üne kavuşmasına vesile olmuştur.
 
Tango müziği Gardel ile özdeşleşmiş; Gardel de tangoyu hayatı kabul etmiştir.
Fransız kökenli Arjantinli sanatçıya 1927 yılında İspanya turnesi sırasında “Gerçek vatanınız neresi” sorusu sorulunca "Benim memleketim tangodur” yanıtını vermiştir.
 
24 Haziran 1935’te bir turne için bindiği uçak Kolombiya’da düşer, Gardel ve tüm orkestra üyeleri yanarak yaşamını yitirir. Gardel, 44 yıllık kısa yaşamına 514’ü tango olmak üzere 770 şarkı sığdırmıştır. “Adios Muchachos”, Carlos Gardel'in öldüğü uçak kazasından önceki son parçası olarak bilinir. Parçanın “Hoş çakalın Dostlar” anlamını taşıması çok manidardır. Ustaya duyulan saygıdan ötürü Arjantin'de kimse bu tangoyla dans etmez !
 
TANGO çok kültürlü, çok renklidir...
Küba kökenli müzik habanera, Endülüs kültürünün çarpıcı dansı Flamenko, Güney İtalyanların tarantellası, Uruguay’a köle gelen Afrikalılara ait candombe vurguları, Çeklerin polkası, Polonyalıların mazurkası, Almanların kuvvetli marşları, Fransızların duygusal şansonları tangonun zengin müzikal altyapısını oluşturur. Hatta sonraki yıllarda Chopin’in valsleri, Verdi’nin operaları bile tango parçaları oluverir...
 
Amerika, Avrupa ve Afrika kıtalarını bir araya getiren; Milonganın hızlı, kesik, keskin ritmi ile valsın rahat dalgalı salınımının buluştuğu; baterinin güçlü vuruşları ile bandoneonun hüzünlü melodisinin kucaklaştığı dansın adıdır tango...
 
Çok kültürlü, çok renklidir ama başrolü siyah ve kırmızının taçlandırdığı bir danstır.
Siyah maskülen, bıçkın ve maço erkek karakteri sembolize ederken; kırmızı buram buram şehvet yayan, asi ve özgür kadının yansımasıdır...
Erkek “lead” eden yani liderlik eden, yön verendir ama aynı zamanda kadının görkemli estetiğini ön plana çıkarabildiği ölçüde başarılıdır. Kadın “follower”dır, yani takip edendir ama aynı zamanda erkeğe ilham verendir, yani çaktırmadan yönetendir.
 
Yakın ve kışkırtıcı ama bir o kadar mesafeli ve ölçülüdür. İki bedenin bütünleşmedir ama yanı zamanda kadının kadın, erkeğin erkek karakterini baskın biçimde yansıttığı bir akışta yapılır...
 
Mucizevidir tango...
Birbirini hiç tanımayan, daha önce birlikte hiç dans etmemiş iki kişinin, sanki yıllardır birlikte bir koreografi üzerinde çalışmışçasına uyumlu, senkronize dans edebilmesidir, bu bir çeşit sihir değil de, nedir ? Ama en çok da özgürlüktür der.
 
Tango ülkemiz için de devrim, özgürlük, medeniyet, kadın-erkek eşitliği, çağdaşlaşma anlamına gelmektir: Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni görüntüsünü temsil etmek için özellikle cumhuriyetin kuruluş yıldönümü kutlamalarında tangoya geniş yer verilmiş, bu müzik Türkiye’nin modernleşme sürecinin müzikal ifadesi olarak benimsenmiştir.
 
Sözleri Necdet Rüştü Efe’ye ait olan Necip Celal Andel’in bestelediği ve Seyyan Hanımın seslendirdiği “Mazi Kalbimde Bir Yara” parçası plağa kaydedilen Türkçe sözlü ilk tangodur. Yıl 1932’dir. Bugün bu parça hala büyük beğeni ile dinlenir...
Necdet Koyutürk’ün bestesi – “Papatya Gibisin”
Hasan Fehmi Ege’nin besteleri – “Ayrılık Belki Ölümden Beter”, “Sana Nerden Gönül Verdim” Necip Celal Andel’in bestesi – “Sevdim Bir Genç Kadını”
Türk tango tarihimizin mücevher parçalarıdır...
Seyyan Hanım (Oskay), Afife Hanım, Birsen Hanım, Şecaattin Tanyerli, Celal İnce gibi tango şarkıcıları ise tarihimize isimlerini altın harfle yazdıranların başında gelir... Ancak acaba kaçımız sanat güneşimizin de tango söylediğini biliyor, bilmiyorum !
 
Örneğin Hasan Fehmi Ege’nin bestesi – “Sevgiden Usanmadı Gönül” parçasını Zeki Müren’in sesinden dinlemenizi tavsiye ederim. Hasan Fehmi, Zeki Müren için şöyle der: “Tangolarımı o kadar iyi yorumluyor ki, benim bestelerken notaya yazmadığım şeyleri de ekliyor ve tangoya yeni bir renk katıyor.”
Peki, Atatürk’ün tango söylediğini kaçımız biliyoruz ?
 
 Anarşist yazar ve aktivist Emma Goldman “Dans edemediğin devrim, devrim değildir'' değildir der.
Çünkü devrimler özgürlük için yapılır... Özgürlüğün olmadığı yerde devrimden, gelişimden, medeniyetten bahsedilemez... Muhtemel, asi ruhlu, dava kadınlarının tangoya duyduğu tutkunun sırrı da bu cümlede saklıdır.
 
Hasan Fehmi Ege, bir gece İstanbul’da çalıştığı lokalde işi bitmiş, evine dönmek üzeredir. Salona bir kaç polis girer, “Fehmi Ege kimdir?” diye sertçe sorarlar. Fehmi Bey korkarak “Benim efendim” der. “Bizimle geleceksin” dediklerinde büsbütün heyecanlanır. Sessizce yola çıkarlar, Fehmi Ege nereye gittiğinden habersiz ve şaşkındır. Tepebaşı’ndaki Pera Palas’a gelirler, içeri girince “Buyrun efendim, Gazi hazretleri  sizi emrettiler” derler.
 
Balo salonunda Büyük Ata ile karşı karşıya gelir, orkestra o anda “Mehtaplı Bir Gece” tangosunu çalmaktadır. Atatürk sorar, “Bu tangoyu sen mi besteledin ?” Çekinerek “Evet, efendim” der. “Haydi, öyleyse şimdi kemanınla çal, hep beraber söyleyelim” der. Fehmi Bey hala çok heyecanlıdır. Atatürk, bir elini Fehmi Ege’nin omuzuna koyar “Mehtaplı bir gecede görüp sevmiştim onu” tangosunu onun kemanı eşliğinde söyler ve bütün salona söyletir.
 
Kadın ve erkeği gündelik hayatta yan yana getirmenin yollarını bulmaya çalışan Cumhuriyet yönetimine, hiçbir şey tango kadar yardımcı olamamıştır. Henüz kendine ait bir kent eğlence geleneği ve dansını yaratamamış Türk toplumu, tangoyu kolaylıkla benimsemiştir. İlk yıllarından itibaren cumhuriyet baloları, resmi davetler, nişanlar, düğünler tangosuz açılmaz olmuştur.
 
Gerardo Mathos Rodriquez’in La Cumparsita adlı ünlü tango eserinin neredeyse her düğünde çalındığı tek ülke de Türkiye’dir. 
1800’li yılların ikinci yarısında doğup, 1900’lu yılların başından itibaren Avrupa’ya yayılan tango 1930’lu yıllardan başlayıp1950’ye kadar Altın Çağı’nı yaşar. 20. yüzyılın ortalarından itibaren ise bir anda devlet yasaklarına maruz kalır. Askeri darbeler tangoya da darbe vurur.
 
Tangonun şarkı sözleri sansürlenir, dans için bir araya gelmek örgütsel bir eylem olarak tanımlanır, ünlü tango kafeler ve kabareler bir bir kapatılır, orkestralar dağıtılır, tango sanatçıları işsiz kalır... Amerikan plak şirketleri de bir anlamda tangoya karşı ticari savaş açar, halk rock’n roll ve swing’e yönlendirilir.
 
1950’lerden itibaren dünyadaki popülerliğini kaybetmesine paralel olarak tango, Türkiye’de de önemini yitirir... Dünyada tangoya yeniden hayat verip, çığır açan isim Astor Piazzolla’dır. Tango Nuevo'nun kurucusudur. Aynı dönemlerde ülkemizde tangoyu yaşatmaya devam eden isim ise Türkiye’nin ilk ve en önemli bandoneon müzisyeni Orhan Avşar’dır. Kurduğu orkestra ile Arjantin tango parçalarının ülkemizde çalmaya devam eder.
 
Tango dünyada 1980’li yıllardan itibaren yeniden canlanmaya başlar. Arjantin’de cunta ve faşist rejimler tarafından baskılanan tango, bu kez milli kültürün sembolü olarak tüm dünyaya yayılsın diye desteklenir. Genelde romantik şarkı türü olarak benimsenin tangonun, dans olarak ülkemizde popülerlik kazanması ise 1990’lı yıllarla başlar.
 
Bu sevginin yaşatılıp, yayılmasında büyük emeği olan isimlerden biri de Serdar Sungur’dur. Armada Otel’de neredeyse çeyrek asırdır, kesintisiz şekilde düzenlediği Milonga geceleri ile Tango severleri bir araya getiren Sungur, İstanbul’un tangonun başkentlerinden biri olmasında büyük rol oynamıştır.
 
Her geçen gün ülkemizde tangonun daha çok sevilmesi, her kesim tarafından benimsenmesi ve her şehrimizde keyifli milongaların düzenlenmesi dileğiyle...
 
11 Aralık Dünya Tango gününüz kutlu olsun...
 
Sedef Kabaş - Gazeteci - Yazar
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort