AGAH ÖZGÜÇ'E GÖRE SİNEMANIN KADINLARI!
Fatma Girik, Türkan Şoray, Filiz Akın, Müjde Ar ve Hülya Avşar'dan önceki dönem sinema kadınları; Cahide Sonku, Sezer Sezin, Neriman Köksal, Muhterem Nur, Belgin Doruk ve Leyla Sayar. Hülya Koçyiğit bu listede yok.
Sinema tarihçisi Agâh Özgüç, bu kitabında Türk sinemasının ilk yıllarından günümüze kadın oyuncuları inceliyor; ilk dönemin tiyatrocu-oyuncu kadınlarını, Yeşilçam’ın yıldızlarını, 1980 sonrası Türk sinemasında değişen kadın imajını, günümüzün medya magazin çağı yıldızcılığını mercek altına alıyor.
Türk sinemasının ilk yıldızı Cahide Sonku, İtalyan sinema yıldızı Anna Magnani’ye benzetilen Sezin Sezer, 'irim kıyım dişil yapısıyla sokaklardan bir kız' Neriman Köksal, 'halkın acılı yüzü' Muhterem Nur, küçük hanımefendi Belgin Doruk, 'femme fetale' Leyla Sayar, 'erkek fato' Fatma Girik, Yeşilçam’ın sultanı Türkan Şoray, kadının Batılı yüzü Filiz Akın, cinselliğini yaşayan özgür kadın imajı Müjde Ar ve ‘dijital çağın starı’ diye nitelendirdiği Hülya Avşar; hepsi Türk sinemasının ve değişen zaman-toplumun bir yüzünü simgeliyorlar. Agâh Özgüç’ün özgün fotoğraf arşivinin belge niteliği kazandırdığı kitap, Türk sinemasında ilk yıllardan bugüne kadın oyuncularla bir yolculuğa çıkarıyor.
Muhterem Nur sevgisi, 1960'larda, belki ancak sonraki "Türkân Şoray sevgisi" ile karşılaştırılabilecek bir boyuta ulaştı. Bu kıyaslamayı yapanlardan biri de Türk sinemasının en yetkin uzmanlarından Âgâh Özgüç'tü. Özgüç, vardığı sonucu şöyle ifade etmişti: “Bugün o mertebeye Türkân bile erişemedi. Sultan oldu ama Muhterem'in gördüğü sevgiyi göremedi” diye ifade ediliyor.
MUHTEREM NUR
171 filmi olan sanatcının asıl adı Olga'dır. Annesini ve babasını hiç bilmedi. Daha sonra “teyze” dediği bir kadın tarafından büyütüldü. 1942'de, İkinci Dünya Savaşı'nın dehşeti içinden bir kamyonun altında İstanbul'a kaçırıldı. Eyüp'e yerleştiler. “Teyze”si ona yeni bir nüfus cüzdanı çıkardı ve nüfûsa Muhterem Kısa adı ile kaydedildi.
İlkokulu Eyüp'te bitirdi, 14 yaşında yine Eyüp'te bir dokuma fabrikasında çalışma hayatına başladı. Bir subay ile evlendi ve bir oğlu oldu. 1950'lerin başlarında, mahalleden arkadaşı, Bulgaristan göçmeni Üftâde ile Beyoğlu turlarına başladı. Onu Beyoğlu'nda ilk keşfeden kişi, orada inzibat subayı olan, sonradan Film San Vakfı başkanı olacak Ümit Utku'ydu. İlk film teklifini 1950'lerin başında Muharrem Gürses'ten aldı. Yıldızlar Revüsü filminde figüran olarak sinema hayatına 1951'de başladı.