Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Cemil Kıran
Köşe Yazarı
Cemil Kıran
 

Önceden görebilenler ...

    Aziz Atatürk Dolmabahçe Sarayı'nın salonunda şöyle söyledi:  ''Artık bu saray Tanrı'ın gölgelerinin değil, gölge olmayan, gerçek olan milletin sarayıdır. Ve ben burada milletin bir ferdi, bir misafiri olarak bahtiyarım.''  Peki bunun ne demek olduğunu, bu sözlerin bizler için ne büyük ibretler barındırdığını hiç düşündük mü.? Kimdir Tanrı'ın gölgesi.? Kendisine Tanrı'ın gölgesi diyenler kimlerdi.? Bir millet nasıl oldu da kendisini Tanrı olarak bir halkına tanıtan bir firavuna inanır gibi bu sıfata gönül bağıyla bağlandı asırlarca.? Hem de bu millet, şanlı şerefli kutlu TÜRK Milleti iken.? Durun durun, kutlu mu dedik.? Evet kutlu dedik. Nedir kut.? Eski TÜRKlerde gücün Tanrı tarafından Kağana verildiğine inanılırdı. Kağanlar, kut alır ve devleti böyle yönetirlerdi. Osmanlı döneminde ise bu inanç tamamen yozlaşmış ve halkı bir köleye dönüştürmüştü. Hatta öyle ki halifeliğin alınmasından sonra peşi sıra gelen sultanlar, kendisine Tanrı'ın yeryüzündeki gölgesi diyebilecek kadar ileri gidiyor ve halkı da buna inandırıyordu. Doğru muydu peki yaptıkları.? Hayır değildi. Hanlıktan da uzaktı.  İşte bu yüzden 1924'te Amasya'da Gazi Paşa şöyle söylüyordu:  “Milletin varlığını tanımayı küçüklük sayanlar, kendilerinin Tanrı'ın gölgesi olduğunu iddia gafletinde, cüretinde, sahtekârlığında bulunanlar, en sonunda bu kutsal varlığa (millete) ilk defa bu şehirde saygıya mecbur edilmiştir.”  Canından çok sevdiği milletini koyun gibi gütmektense, onlara kan emici hiçbirinin anası ne Türk nede müslüman olmayan osmanlı padişahlarının Tanrı'ın yeryüzündeki gölgesi olmadığını söylüyor, onları kendi başlarına yönetebileceklerine inandırıyor ve demokrasiyi TÜRK Milletine hediye ediyordu. İşte böylesine alçakgönüllü ve yüksek karakterli, dürüst ve milletine tam bir gönül bağıyla bağlanmış bir insanı, biz hiç tanımadık, bilmek bile istemedik..! Uyan ve etrafındakileri UYANDIR     

Önceden görebilenler ...

 

 

Aziz Atatürk Dolmabahçe Sarayı'nın salonunda şöyle söyledi: 

''Artık bu saray Tanrı'ın gölgelerinin değil, gölge olmayan, gerçek olan milletin sarayıdır. Ve ben burada milletin bir ferdi, bir misafiri olarak bahtiyarım.'' 

Peki bunun ne demek olduğunu, bu sözlerin bizler için ne büyük ibretler barındırdığını hiç düşündük mü.? Kimdir Tanrı'ın gölgesi.? Kendisine Tanrı'ın gölgesi diyenler kimlerdi.? Bir millet nasıl oldu da kendisini Tanrı olarak bir halkına tanıtan bir firavuna inanır gibi bu sıfata gönül bağıyla bağlandı asırlarca.? Hem de bu millet, şanlı şerefli kutlu TÜRK Milleti iken.?

Durun durun, kutlu mu dedik.? Evet kutlu dedik. Nedir kut.? Eski TÜRKlerde gücün Tanrı tarafından Kağana verildiğine inanılırdı. Kağanlar, kut alır ve devleti böyle yönetirlerdi. Osmanlı döneminde ise bu inanç tamamen yozlaşmış ve halkı bir köleye dönüştürmüştü. Hatta öyle ki halifeliğin alınmasından sonra peşi sıra gelen sultanlar, kendisine Tanrı'ın yeryüzündeki gölgesi diyebilecek kadar ileri gidiyor ve halkı da buna inandırıyordu. Doğru muydu peki yaptıkları.? Hayır değildi. Hanlıktan da uzaktı. 

İşte bu yüzden 1924'te Amasya'da Gazi Paşa şöyle söylüyordu: 

“Milletin varlığını tanımayı küçüklük sayanlar, kendilerinin Tanrı'ın gölgesi olduğunu iddia gafletinde, cüretinde, sahtekârlığında bulunanlar, en sonunda bu kutsal varlığa (millete) ilk defa bu şehirde saygıya mecbur edilmiştir.” 

Canından çok sevdiği milletini koyun gibi gütmektense, onlara kan emici hiçbirinin anası ne Türk nede müslüman olmayan osmanlı padişahlarının Tanrı'ın yeryüzündeki gölgesi olmadığını söylüyor, onları kendi başlarına yönetebileceklerine inandırıyor ve demokrasiyi TÜRK Milletine hediye ediyordu. İşte böylesine alçakgönüllü ve yüksek karakterli, dürüst ve milletine tam bir gönül bağıyla bağlanmış bir insanı, biz hiç tanımadık, bilmek bile istemedik..!

Uyan ve etrafındakileri UYANDIR 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort