Bizi tanımlar gibi (gibisi fazla olabilir !)
Hayat Değiştiren Alıntılar
1949 doğumlu Lübnanlı Amin Maluf sözleri Ortadoğu hakkında bir Kurtuluş reçetesi kültürel çöküşe çözüm sunan derin bir perspektif. Tabii bu ülkemiz için de geçerli.
Bugünün Müslümanları inançlı gibi görünürler onların bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar ne berbat bir Hayat, ama ekmek parasını kaybetmemek için el öpmek zorunda olmak. Bizde erkekler savaşır ama onlara kiminle savaşacaklarını kadınlar söyler.
Beni dünyaya getirenin günahını çekiyorum. Bende içgüdüsel olarak devrimci bir ruh var ve her Özgürlük Savaşçısı beni kendine çeker zayıflar için haklı olmak suçtur. Hiçbir şeye şaşırma, hakikatte insanların da iki yüzü vardır. Sevmeyi bilmiyorsan şayet neye yarar güneşin doğması ve batması.
Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar şu cahillere bak dünyaya Egemen Onlar dürüst ve vicdanlı olmak hesaplı olmaktan İyidir. Hesap insanı makam sahibi yapar da vicdan daha önemli işe yarar insanı insan yapar.
İnsanın ayakları üstünde Doğrulabilmesi için önce yere düştüğünü kabul etmesi gerekir, felsefeyi sevmeyen toplumlar sorgulamaz. Bu yüzden Kimler yıkıldı ama yerine medeniyet Gelmez çünkü düşünme ve inşa etme becerileri eksiktir.
Gelecek yasaklanmış bir düştü, Tanrı en iyisini bilir Siz bilemezsiniz. Müslüman Dünyası Saygın geleneklerine bağlı ancak değişime dirençli olarak zengin mirasını modernliğin gereklilikleri le uzlaştırmak, ilerlemenin gölgelerinde kalmaya mahkum olacaktır.
Ne mutlu dünyaya hiç gelmemiş olana. Onun yaraların hissedilmesi için tanımlanmaya ihtiyacı yoktur. Ben inançlı ve dindar bir aileden geliyorum. Bizimkiler her Ramazanda mutlaka oruç tutmuşlardır, bu doğal bir şeydi kendiliğinden yapılırdı ve asla mühim bir mesele sayılmazdı. Oysa günümüzde oruç tutmak yetmiyor herkese oruç tuttuğunu göstermek ve tutmayanları da göz hapsine almak gerekiyor.
Eğer önündeki Kapılar Bir daha yüzüne kapanacak olursa hayatının sona ermediği düşün, sona eren şey yalnızca hayatlarının birincisidir ve diğeri başlamak üzeredir. Sabırsızlanmak istiyorsan o zaman bir gemiye bin seni bekleyen bir kent vardır.
Eğer bir insan geleceği öğrenmek isterse, ölümü de hesaba katmak zorundadır. Bir insanın hayatının doğumuyla başladığına Emin misiniz ?. Orta Doğu'daki yoksulluğunun sebebi dış etkenlerde değil - Çoğu zaman kendi içimizdeki potansiyeli ortaya çıkaramamadır. Eğer bireyler olarak sorumluluk alıp eğitim ve çaba yoluyla kendimizi geliştirirse, yoksulluğun Zincirlerini kırabilir ve Daha aydınlık bir geleceğe doğru ilerleyebiliriz.
Değişim önce kendi evimizin içinde başlamalıdır. Beni böylesine güçsüz yaratmış olan Ulu tanrım, Bir gün beni güçsüzlüğüm kurtaracakmı ?. Yarınlar ne kadar karanlıksa Yarından Ötesi o kadar aydınlıktır ve Hayat Yolunda ilerlerken Sadakat ve ihanet arasında tercih yapmak zorunda kalınsa çoğunlukla bu iki bağdaşmaz aynı kapıya çıkar ve ihanet arasında tercih yapmaya zorlanır.
Sana en değerli kitabımı verebilirdim, dünyanın malına sahip birine bile eski bir kitap Armağan edilebilir. Yıllar geçti ama zaman hala bir yansımadır, geçmiş saatler ve Günler haftalar ve yıllar sonunda aynı kül yığınına sahip olurlar. Gelecek Sonsuzluğa kadar gitse de saniye saniye yaşanır. İnsanlar babalarından çok zamanlarının çocuklarıdır, Hayat İnsana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir.
Türk evliliği belalı bir kurumdur.
Çünkü Düğünden önce her adam dikkatlidir naziktir, göz koydukları genç kıza kendi karıları oluncaya kadar prenses gibi davranırlar. Sonra hızla birer zorbaya dönüşürler savaşlar başlar. En kötü içgüdülerimiz ortaya çıkarmakla kalmazlar aynı zamanda onları üretirler şekillendirir ve dünyanın en iyi insanları olacak nice kişi, maalesef kaçakçıya yağmacı fidyeye katile katliamcıya dönüşür.
Oldum olası Seni seviyorum demeye utanmış fakat Gönlüm sevmekten hiçbir zaman utanç duymamıştır. Ben hoş görülmeyi Arzu etmiyorum, inançlarım Ne olursa olsun her türlü hakka sahip bir Yurttaş olarak görülmek istiyorum. İster Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede Hristiyan ya da Yahudi ister Hristiyan ve Yahudiler arasında bir Müslüman, Hatta hiçbir Dine bağlı olmadığını ilan eden biri de olsam kelimelerin tadını unutacak kadar uzun süre susarım ve birden Bent yıkılır içimde ne varsa tuttuğum ne varsa boşaltırım bitmez tükenmez bir gevezelik başlar Daha çenemi kapamadan pişman olmuşumdur bile.
Ben İran - Kum şehrinden – Haihaşilerin başı Alamut kalesinden Hasan Sabahım !. Gurur duyabileceğim hiçbir şeyim yok, 17 yaşımda din felsefe ve gök cisimlerini okunabilecek her şeyi okuyup bitirmiş olmaktan başka, Allah'a beni uğursuzluklardan koruması için dua etmiyorum. Sırf böyle durumlarda beni umutsuzluktan koruması için dua ediyorum. Biliyorum Rabbim bir elimi bıraksa ötekini tutar.
Bazıları geleceğe inanmaya devam ettikleri için sabrederler, bazıları işi bitirmeye cesaret edemezler. Korkaklık kuşkusuz hor görülmeli ama o da yaşamın bir parçası kabullenmek gibi hayatta kalma araçlarından biridir. Ölüme Son çare olarak bakmalısın hiç kimsenin seni alık koyamayacağı bil, Ama ölüme gidebileceğin için onu sonuna kadar yedekte tut.
Diyelimki gece bir kabus gördün, bunun bir kabus olduğunu bilirsin ve kurtulmak için başını biraz oynat yeter. Her şey daha basit daha dayanılır hale gelir ve bir bakarsın en korktuğun şeyden zevk alır olmuşsun. Hayat seni korkutuyorsa içini yakıyorsa En yakınların çirkin maskeler takmışsa ‘’Hayat budur çağrılmaya bir oyun olduğunu söyle’’ o acı oyun inanç ve aldatma oyunudur, maskelerle oyunun sonuna kadar oyna, ister oyuncu istersen İzleyici olarak.
İzleyici olman daha iyi içinden kolay çıkarsın son kurtuluş çaresi yaşamama hep yardımcı olmuştur elimin altında olduğu için bu çareye hiç başvurmadım ama ahiretin direksiyonu elimin altında olsa, kendimi tuzağa düşmüş hisseder ve bir an önce kaçmaya bakardım. Sonu gelmeyen an ulaşılmayan an yoktur. büyük bir tutkuyla beklenilir ve Zaman geçtikçe beklenilen günün yaklaştığı sanılır.
Ortadoğu insanı Her şeye üzülen ama hiçbir şeyle ilgilenmeyen insanlardır. Çünkü şikayet eden bir bir insanın çözüm aradığını sanırsınız değil mi ?. Hayır bizde şikayet çözüm için değil söylenmek içindir, 50 yıl aynı şeyi anlatır geldiği gibide gider. Ölüm Yaşamımızın iki ucundan tutmakta, yaşlılık ölüme çocukluktan daha yakın değildir.
Amin Maluf
Çağımızın en dikkat çekici yazarlarından biri olarak hem Doğu hem de batı dünyasında etkili olmuş, kökleriyle bağını koparmadan - Evrensel meselelere odaklanmayı başarmıştır 1949 yılında Lübnan'da dünyaya gelen Amin maluf kimliğini doğu ve batı kültürleri arasında bir köprü olarak tanımlar yazar eserlerinde sık sık kimlik aidiyet göç din ve ahlak gibi insanlık için temel konuları işler.
Eserleri, bireylerin kendi kimliklerini sorgulamalarını sağlarken aynı zamanda toplumların ve kültürlerin birbirleriyle ilişkilerini daha geniş bir perspektifte ele alır. En bilinen eserleri arasında Semerkant, Afrikalı Leo, Tanos kayası ve çivisi çıkmış dünya yer alır. Her biri farklı temalara odaklanan bu eserler tarihsel gerçeklikler ve kurgusal unsurları harmanlayarak okurlarını hem eğlendirir hem de düşündürür.
Örneğin Semerkant Ömer Hayyam ve rubaiyat üzerinden doğu medeniyetlerinin altın çağını işlerken çivisi çıkmış dünya ise küresel anlamda insanlığın içine düştüğü Ahlaki ve kültürel Krizlere değinir. Maluf sadece bireysel hikayeler anlatmaz aynı zamanda bu hikayelerin arkasındaki toplumsal kültürel ve t bağlamı derinlemesine inceler.
Lübnan'da doğup büyümesi, yazarın Ortadoğu'nun sosyopolitik yapısına olan duyarlılığını artırmış ve eserlerine bu coğrafyayı anlamak için bir rehber niteliği kazandırmıştır. Amin Maluf bugünün Müslümanları inançlı gibi görünürler onların bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar sözü derin bir analiz gerektiren oldukça çarpıcı bir ifadedir.
Bu sözle sadece bireysel davranışları değil toplumsal bir zihniyet dönüşümünü eleştirir. Bu sözde dinin bireyler için ahlaki bir rehber olmaktan çıkıp bir kimlik aracına dönüştüğü Fikri yatmaktadır. Ortadoğu toplumlarında din tarih boyunca hem birleştirici hem de ayrıştırıcı bir unsur olmuştur, ancak modern çağda dinin toplumsal bir yapıdan çok bireysel bir kimlik gösterisine dönüştüğünü söylemek mümkündür.
Ahlaki değerlerin dini ritüellerin arkasında kalması, toplumların yoksulluk adaletsizlik ve yozlaşma gibi sorunlarla başa çıkmasını zorlaştırmaktadır. Maluf eleştirisi dinin özündeki ahlaki mesajın unutulup, ritüellerin ve dogmaların ön planda olduğu bir anlayışın tehlikelerine işaret eder. Orta Doğu'ya dair analizlerinde yoksulluk ve yozlaşma gibi temel sorun sıkça dile getirilir.
Ekonomik eşitsizliklerin ve adaletsizliğin toplumların temel ahlaki değerlerini aşındırdığı savunur. Ortadoğu zengin bir kültürel ve tarihi mirasa sahip olmasına rağmen modern çağda sürekli çatışmalar sömürü ve ekonomik krizlerle mücadele etmektedir. Bu durum sadece bireysel değil toplumsal ahlakın da erozyona uğramasına yol açmıştır.
Sözlerini ve eserlerini daha geniş bir incelediğimizde, Doğu'nun sorunlarının sadece ekonomik ve politik meselelerden ibaret olmadığı sonucuna varabiliriz ahlaki değerlerin yeniden hatırlanması toplumsal dayanışmanın artırılması ve bireylerin eğitim yoluyla bilinçlendirilmesi bu bölgenin en büyük Kurtuluş reçetesi Olabilir.
Sonuç olarak ahlak ve inanç birlikte olmalı Aksi takdirde toplumlar kendi değerlerini yitirme riskiyle karşı karşıya kalır diyen Amin maluf eserleri ve fikirleri sadece Orta Doğu'yu değil Tüm insanlığı daha iyi anlamak için bir rehber niteliğindedir. Ortadoğu'nun geleceğini şekillendirmek için ahlaki değerlerin yeniden canlandırılması adaletin sağlanması ve yoksulluğun ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Amin Maalouf'un Sözlerinden Çıkarılan Özet
Amin Maalouf, özellikle Ortadoğu coğrafyası ve din, kimlik, ahlak gibi evrensel konular üzerine yaptığı derinlemesine analizlerle tanınan önemli bir yazar ve düşünür. Verdiğiniz transkriptteki sözlerinden şu ana başlıklar altında bir özet çıkarabiliriz:
Din ve Ahlak
- Dinin Rolü: Din, Maalouf'a göre, bireyler için bir kimlik belirleyicisi haline gelmiş ve ahlaki bir rehber olma özelliğini kaybetmiştir. Bu durum, toplumların ahlaki çöküşüne ve bireylerin sorumluluklarını ihmal etmesine neden olmaktadır.
- Ritüel ve İnanç: Dini ritüellerin, inançların önüne geçmesi ve ahlaki değerlerin unutulması, toplumların karşı karşıya kaldığı birçok sorunun temel nedenlerinden biri olarak gösterilmektedir.
Doğu-Batı İlişkisi ve Kimlik
- Kültürel Çatışmalar: Doğu ve Batı arasındaki kültürel farklılıklar ve çatışmalar, Maalouf'un sıkça ele aldığı konulardan biridir.
- Kimlik Sorunsalı: Bireylerin, hem kendi kökenlerine bağlı kalırken hem de evrensel değerlere açık olmaları gerektiği vurgulanmaktadır. Kimliğin, karmaşık ve çok boyutlu bir kavram olduğu belirtilmektedir.
Toplumsal Sorunlar ve Çözümler
- Yoksulluk, Adaletsizlik ve Yozlaşma: Bu sorunlar, Maalouf'a göre, bireysel sorumlulukların ihmal edilmesinden kaynaklanmaktadır.
- Değişimin Önemi: Toplumsal değişimin kaçınılmaz olduğu ve bireylerin bu değişime aktif olarak katılması gerektiği vurgulanmaktadır.
Ortadoğu Özelinde Analiz
- Ortadoğu'nun Sorunları: Ortadoğu'nun karşı karşıya olduğu sorunların kökeninde, ekonomik eşitsizliklerin, adaletsizliğin ve yozlaşmanın yattığı belirtilmektedir.
- Çözüm Önerileri: Ortadoğu'nun sorunlarına çözüm bulunabilmesi için, ahlaki değerlerin yeniden canlandırılması, toplumsal dayanışmanın artırılması ve bireylerin eğitim yoluyla bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Özetle, Amin Maalouf, sözlerinde din, kimlik, toplum ve siyaset gibi temel konulara değinerek, özellikle Ortadoğu coğrafyasındaki sorunları derinlemesine analiz etmektedir. Yazar, bireysel sorumlulukların önemini vurgulayarak, toplumların daha iyi bir gelecek inşa edebilmeleri için neler yapmaları gerektiği konusunda önemli ipuçları sunmaktadır.