Ne kokusunu rüzgara veren çiçek özünden bir şey kaybeder ne de o kokuyu başkalarına götüren rüzgar...
Filozof Davudof
Yaz Gelince başlığıyla ara vermiştik, Yaz Gidince başlığıyla başlıyoruz. Giden sadece yaz mı o da işin başka tarafı ya neyse…
Bunca aradan sonra malum kişiyle başlamak da istemedim doğrusu, zaten siz de hiç istemezdiniz. Ama onunla başlamamanın da sadece iki yolu var maalesef. Ya hiç başlamamak, ya da hiç bir şeye dokunmamak. Çünkü dokunduğunuz her şeyde yüzde yüze yakın o var. Gelin o zaman onun olmadığı insana dokunalım biz…
İnsana bir can gelir ve o insan hayata gelir. O can insandan gidince de hayattan gider o insan. Bu yolculuğu alfabemize uyarlayıp başlangıcını ilk harf ile sonunu da sonuncu harf ile işaretlersek hayatın çok AZ olduğunu görürüz. Ve haliyle yolculuğun da çok kısa olduğunu. Ama her şey de bu ikisinin arasındadır ve o kadar da çoktur ki o her şey. Evet, çok şey gelir gelir geçer bu ikisinin arasından. Hayat gibi sadece bir kere gelip geçmezler üstelik. Tekrar tekrar gelip geçenler de vardır. Bazılarının her gelip geçişi paramparça eder insanı. Hayallerini bir tarafa, umutlarını başka bir tarafa, ruhunu başka bir tarafa savurur. Planlarını bozar, hayatını altüst eder. Çok nadir rastlansa da bazen hayatın altının üstünden daha güzel olduğunu da görür insan. Ama insan bu, hiç pes etmez, yeniden başlamak ister ve başlar da. Her yeniden başlamak yeniden doğmak gibi gelir insanların çoğuna. Bazıları, hatta bazı okumuş yazmışlar bile, en çok da en çok yalan söyleyenler en kirliler yani siyasetçiler yeni bir sayfa/temiz bir sayfa açalım derler buna. Oysa insan bir kere doğar ve bir kere yaşar. Yani yeniden başlamak insanı resetlemez, temiz bir sayfa açmak insanı temizlemez. Çünkü hayat kirletir insanı…
Dakikalardır geveleyip durduğumuz şeyi en güzel işin ustası anlatır. Biz dilimizden geldiğince ona eklemeler yaparak yolumuza devam edelim..:
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir.
Onu da doludizgin seversin ama o da bunu farkında değildir haliyle. Farkında olsa bile umurunda hiç değildir…
Ama olsun siz yine de sevin insanları ve bütün canlıları. Kuşları sevin mesela, sadece uçtukları için. Balinaları, yunusları, hamsileri sevin sadece yüzdükleri için. Timsahları ve hipopotomları sevin, kavgalarını bile. Aslanı ceylanın peşinden koştuğu için sevin, ceylanı aslandan kaçtığı için. Sorgusuz sualsiz, amasız çıkarsız…
Kedileri ve köpekleri de sevin, ama inadına çok sevin. Sırf onları öldürmek için kanun çıkartan insan müsvettelerine gıcıklık olsun diye…
Göreceksiniz, hiçbir şeyinizi kaybetmeyeceksiniz. Yani filozoflara güvenin biraz. Ve onları da sevin…
Sevgiyle ve dostlukla kalın…