Rezillik diz boyu dedirten Devlet yönetimi
Bugün sadece Dünya Turizmi değil aynı zamanda Deniz Kuvvetlerimizin günü !
Yunanistan'ın simi Adası yaşları 24 ile böyle 35 yaş arasında 4045 kadar erkek çift sıra halinde yürüyorlar bazılarının ellerinde küçük Market poşeti var çoğunun elinde poşet bile yok Bir ikisi hariç hepsinin Ayağında da spor ayakkabı grubun en arkasında 45 kadın var tesettürlü veya kara çarşaflı onlarda da böyle bavul filan yok ha kadınların yanında iki ü de küçük çocuk var Hep birlikte yürüyorlar.
Gurubun en önünde biri Kadın 3 Yunan polisi var lakin kafiledeki erkeklere dikkat edin lütfen elleri kelepçeli her iki kişiyi birbirine kelepçelenmiş. Yunanistan'ın simi Adası Ege Denizi ile Akdeniz'in tam kesişme noktasıdır Datça'ya sadece 8 km mesafede 2.500 nüfuslu bu ada bazıları 40 – 50 metre boyundaki yatları olan tüm sonradan görme,Türk sosyetesinin göz bebeğidir.
Yatlardan birinde misafir kalan Korcan Kara, sabah erken saatlerinde çektiği 30 saniyelik videonun ardından, tercümanlar aracılığıyla olayın ne olduğunu soruşturur ve görüntülediği elleri kelepçeli Simi Adası'na sadece yaklaşılabilen ücra koylarına, insan kaçakçıları tarafından bırakılanlar, aslında günlerdir TÜM dünyaya REZİL olduğumuz Yunan sahil güvenlik botu Türk karasularında Datca’dan alıp götürdüğü mültecilermiş.
Kulağa tuhaf geliyor ama DOĞRU.
Ekonomistim diyenin ‘’uçurduğu !’’ Türkiye uyurken, Yunan sahil güvenlik botu Datça'ya geldi, kaçakları taşıyan o zodyağı aldı ve gitti. Datça'da çekilen ve Türkiye Cumhuriyeti'ni dünyayı rezil eden o görüntünün - bazen maskeli baskınlar yaparak ‘vazife nasıl yapılır’ dersi verme niteliğindeki, gelip karaya çıkan Yunan sahil güvenlik kuvvetleri, içindeki kaçak mültecilerle harekete hazır botu botunu, peşinden çekip Simi limanının ucundaki polis karakoluna götürmüşler.
Küçücük Yunanistan’ın bizim yöneticilere vazife nasıl yapılır dersi dedirtecek ‘terbiyesizlik’ bununla kalmıyor. Hudutları kevgir olmuş - elini kolunu sallayanın, rahatça gelip Türkiye'nin her tarafında gezebilenler ONLARCA MİLYON ne idüğü belirsizler inadına, Yunan Sahil Muhafaza Datca’ya baskın yapıp, yolda boğulmasınlar diye Türk kuvvetlerinin gözü önünde Bottaki Kaçak: Suriyeli – Afganları tutuklayıp, kelepçeyi takıyor ve KAÇAKLARI KAÇIRIP ülkesine götürüyor.
Aslında olay: Yunanlılar bize ‘Devlet nasıl yönetilir’’ dersi verirken, Türk topraklarında yakaladıkları kaçakların, uluslararası kanunlara göre ‘’sığınma hakkı değil - sığınma talebi’’ için, polis karakolunda herbirine evrak doldurup, imzayı attırdığı andan itibaren ilk iş o kaçak mülteciyi vergi mükellefi yapıyor. Bizim gibi MUZ CUMHURİYETİ olmadığından ve Devlet nasıl yönetilir ? diyen AB yasaları gereği, yargılanacak mültecilere yanlarında getirdikleri parayı kullanarak (a) Yurt dışından para havale ettirerek (b) ve/ya Avrupa Birliği'nden gelecek maddi yardım (c) için yargılanma ve mülteci kampında kalma bedellerinin tamamını Yunanistan Avrupa Birliği'nden alıyor. Üstelik AB nin ödediği paranında vergisini alıyor.
Kısıtlı kapasitesi olan Karakola, elleri kelepçeli halde getirilen, VERGİ kaydı için imza attırılan KAÇAK mülteciler daha sonra, bindirildikleri gemiyle en yakın kamp – Midilli adasına nakledilirken, keza taşıma masraflarınıda Avrupa Birliği'nden alıyorlar. Midillide kaldıkları prefabrika evlerin su elektrik masraflarınıda AB verirken Kaçak mülteciler öyle bırak aklına estiği yere gitmeyi, çıkıp adayı bile dolaşamaz, halkın arasına karışamaz.
Nede olsa yerli ve Milli hükümetimiz !, Avrupa birliği ile geri kabul Anlaşması imzaladığından, bütün milletlerden kaçak mültecilerin hepsi bize iade ediliyor. Ağzını biraz açan Kaçak Mülteci hemen gemiye bindiriliyor ve doğru Türkiye'ye bize gönderiliyor. İzmir Dikili limanına gelenler hemen Menemen başta olmak üzere Ege Bölgesindeki Kaçak mülteci kamplarına dağıtıyorlar ve sonrasında SAYGIN ! emniyet güçlerimiz tarafından – parmak izi bile alınmadan ‘’güle güle’’ deyip, istediği yere kayıt olmadan çıkıp gidiyorlar.
Onun içindirki, DEVLET ciddiyeti ile, başlarına Yunan karasularında boğulma dahil başlarına bir felaket gelmesin diye aldıkları ihbar üzerine ‘’çatışmayı bile göze alıp, Datça’ya gelen, maskeyle karaya çıkıp sahilde Duran botu alıp götürebilen Yunan sahil muhafaza teşkilatı aslında hepimize ‘’vazife nasıl yapılır ?’ diye yönetim utancı dersini veriyor.
Yunanistan topraklarımızda operasyon yapıp bizle ALAY ederken, AKePe ‘’Son zamanların en ŞAPŞAL projesi’’ diye dünya literatürüne giren ‘Mavi Vatan !’ kahve laklaklaması gibi, aklı selim herkesin kıçı ile güldüğü ‘Kudüs'ü anlatıyor, Ramallah'ta toplantı yapalım’ falan diyor.
Elin Yunanı ise Tek kuruş harcamıyor, Avrupa Birliği'nden aldığı paranın bile vergisini alırken, AKePe yönetimi Köyden okullara taşınacak çocuklarımızın servislerini iptal ediyor. Bütçesiz okullarımızın koridorları idrar Kokarken, utanmadan – hayasızca halkın vergilerini Suriyeli öğrencilere veriyor.
Gelde gülme dedirtircesine, DÜNYA NARKOTİK MERKEZİ olmuş ülkemizde hala Parti ismindeki takıntısından olsa gerek, dünyanın en büyük hapisaneleri – adliye sarayları yapmakla öğünen, hergün birkaç kadın cinayeti – merdiven altı kaçak kurslarında iğfal edilen erkek çocuklar, açlıktan ölmek üzere olan fakir fukara – çalışan nüfusun %68 i - 17.ooo TL asgari ücretli ülkedeki gerçeklere KÖR, bazı aklıevvel haysiyetsizler ‘Türkiye Huluk devletidir - adalet sistemi çalışıyor’ diyebiliyor.
İyiki varsın Yılmaz özdil ...