Antalya otele gelen bayan izmir gecelik bayan arkadaş pet shop Kayseri dul bayan

Mersin escort Bodrum escort Bursa escort

Tuzla russian escort Alanya russian escort Kayseri russian escort Antalya russian escort Diyarbakır russian escort Anadolu yakası russian escort Adana russian escort Ataşehir russian escort Şirinevler russian escort Beylikdüzü russian escort Halkalı russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Samsun russian escort Avcılar russian escort Pendik russian escort Beylikdüzü russian escort Maltepe russian escort Ümraniye russian escort Mersin russian escort Avrupa yakası russian escort Kocaeli russian escort Bodrum russian escort Bakırköy russian escort Kadıköy russian escort İzmir russian escort bayan Beşiktaş russian escort Eskişehir russian escort Bursa russian escort Şişli russian escort Şişli russian escort russian escort İzmir Gaziantep russian escort Ankara russian escort Denizli russian escort Samsun escort kızlar Malatya russian escort İzmir russian escorts Samsun russian escort

Guymak
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Mehmet Boduroğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Boduroğlu
 

yemek denince akla gelen

        Bu Anlattıklarımın Hepsi Yasal                                                                                                                                                                                                                                                Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş büyüklerimiz,sağ olsunlar. İçinde zencefil var mı? Yok. Aroması da, rengi de yapay., aa kendisi doğala özdeş. Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor. Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor. Doğala özdeş gül! Zavallı bülbül!          Kayseri'nin en ünlü mantıcısına götürdüler, Kaşıkla diye bir yer. ‘Yer' demek doğru değil, entegre tesis mübarek.Bir kapıdan 80 kilo giren, diğer kapıdan 100 kilo çıkıyor. ‘En iyi Kayseri mantısı burada'   Aldım iki kutu, eve getirdim koydum dondurucuya. Bir ay sonra yemeğe kalktık, baktık mantı acılaşmış.                                                                                                                                                                                      Niye ki, Et mi bozuldu ?                                                                                                                                             Etin bozulması mümkün değil, çünkü et yerine soya kıyması kullanıyorlar, içinde et olan mantı neredeyse kalmadı. Acılık içindeki azot gazından geliyor. Raf ömrü uzasın diye paketlenme aşamasında azotu basmışlar mantıya.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                Doğala özdeş !  Bir bilgi daha: O, mantının raf ömrü uzasın diye içine konan azot gazı zamanla gıda zehirlemesine yol açıyor. Bunların hepsi doğayla özdeş gazlar. Onlara ‘gıda gazı' diyorlar. Azot gazı da, oksijen de istenmeyen durumlarda inert atmosfer oluşturarak gıdaların kısa sürede bozulmasını önlüyor. Mesela, taze etlere de oksijen gazı veriyorlar ki, hep taze, kıpkırmızı görünsün raflarda. Yasal bunlar, girin internete ‘gıda gazı' diye yazın, görün neler yediğinizi.  Markete üzüm gelmiş. Kırmızı, iri, dipdiri şeyler. Erik gibiler maşallah! Nereden geliyor bunlar? Şili'den. Şili mi? Evet! Kaç gündür buradalar? 3-5 gün oldu.                                   Düşünün, Şili'nin bir köyünde topluyorlar bunları. Uzun yolculuklar sonunda bizim kasabaya kadar geliyor. Bir süre bizim manavda bekliyor. Alıyorsun eve getiriyorsun, evde de 3-5 gün daha, bana mısın demiyor. Hala kütür kütür.  İyi ama, nasıl?                                                                                                                                                                                                                                                     Şahane şeyler var, adına ilaç diyorlar. Üzümlere verilen bu ilaçlardan birinin etiketindeki faydaları sayalım mesela:           Dane büyüklüğünü arttırır, Dane ağrılığını arttırır, Dane şeklini daha düzgün olarak değiştirir, Tam olgunlaşmadan daneye parlak sarı yeşil rengini verir, Dayanıklı ve dirençli kabuk sayesinde hasat ve hasat sonrası olabilecek yaralanmalar en aza iner, hastalıklara direnç katar, Kullanım dozu yükseldiğinde sofralık üzümlerde hasadı geciktirir.                                                                                                                                                                                                                                               Nedir bu?                                                                                                                                                                         Sitokinin. Büyüme hormonu. Bakın şu şansa ki, sitokinin insanda da aynı işe yarıyor. Sonra anneler şikayet ediyorlar ‘ee benim çocuk erken kıllanıyor!' Bu dünya böyle hanım abla, sen üzümü alırken kıllanmazsan, çocuğun kıllanır.   Adana'da çiftçilerle çalışıyoruz. Yaz güneşi altında soğutması olmayan tankerle süt topluyorlar mandıralara.          Şöföre soruyorum ‘Bozulmuyor mu bu sıcakta süt?'                                                                                     ‘Abi, tankere iki bardak hidrojen peroksit döküyorum, akşama kadar bir şey olmuyor.'   Hidrojen peroksit dediği şey kadınların saçlarının rengini açmak için kullandıkları bir kimyasal. Çok kötü değil, sadece canlıları öldürüyor. Süte koyunca bütün bakteriler ölüyor, geriye bozulacak bir şey de kalmıyor. Doğala özdeş süt!                                                                                                                                                                          Bu anlattıklarımın hepsi yasal.                                                                                                                               Temel problem şu ki: İnsan doğa ilişkisi değişti. İnsan yeni bir doğa kurgusu yaptı, kendini doğanın dışına aldı, doğayı alınır-satılır mal yaptı, sentetikleştirdi ve tüketime sundu.  Hal böyle olunca, insan kendinin doğal bir varlık olduğunu unuttu. (Beşer işte, unutacak elbet). İnternetten pantalon, ayakkabı, peynir, arkadaş ve sevgili edinmeyi marifet bildi. Optik kabloların sunduğu hayatı da hayat bildi.                                                                                                                                                                 İnsan artık bu!     Doğala özdeş!..”                                                                                                                                                                                                            Prof Dr. Erkan Topuz                                                                                                                                                                                                                                                

yemek denince akla gelen

 

 

 

 

Bu Anlattıklarımın Hepsi Yasal                                                                                                                                                                                                                                               

Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş büyüklerimiz,sağ olsunlar. İçinde zencefil var mı? Yok. Aroması da, rengi de yapay., aa kendisi doğala özdeş. Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor. Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor. Doğala özdeş gül! Zavallı bülbül!         

Kayseri'nin en ünlü mantıcısına götürdüler, Kaşıkla diye bir yer. ‘Yer' demek doğru değil, entegre tesis mübarek.Bir kapıdan 80 kilo giren, diğer kapıdan 100 kilo çıkıyor. ‘En iyi Kayseri mantısı burada'   Aldım iki kutu, eve getirdim koydum dondurucuya. Bir ay sonra yemeğe kalktık, baktık mantı acılaşmış.                                                                                                                                                                                     

Niye ki, Et mi bozuldu ?                                                                                                                                            

Etin bozulması mümkün değil, çünkü et yerine soya kıyması kullanıyorlar, içinde et olan mantı neredeyse kalmadı. Acılık içindeki azot gazından geliyor. Raf ömrü uzasın diye paketlenme aşamasında azotu basmışlar mantıya.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               

Doğala özdeş ! 

Bir bilgi daha: O, mantının raf ömrü uzasın diye içine konan azot gazı zamanla gıda zehirlemesine yol açıyor. Bunların hepsi doğayla özdeş gazlar. Onlara ‘gıda gazı' diyorlar. Azot gazı da, oksijen de istenmeyen durumlarda inert atmosfer oluşturarak gıdaların kısa sürede bozulmasını önlüyor. Mesela, taze etlere de oksijen gazı veriyorlar ki, hep taze, kıpkırmızı görünsün raflarda. Yasal bunlar, girin internete ‘gıda gazı' diye yazın, görün neler yediğinizi.  Markete üzüm gelmiş. Kırmızı, iri, dipdiri şeyler. Erik gibiler maşallah! Nereden geliyor bunlar? Şili'den. Şili mi? Evet! Kaç gündür buradalar? 3-5 gün oldu.                                  

Düşünün, Şili'nin bir köyünde topluyorlar bunları. Uzun yolculuklar sonunda bizim kasabaya kadar geliyor. Bir süre bizim manavda bekliyor. Alıyorsun eve getiriyorsun, evde de 3-5 gün daha, bana mısın demiyor. Hala kütür kütür.  İyi ama, nasıl?                                                                                                                                                                                                                                                    

Şahane şeyler var, adına ilaç diyorlar. Üzümlere verilen bu ilaçlardan birinin etiketindeki faydaları sayalım mesela:          

Dane büyüklüğünü arttırır, Dane ağrılığını arttırır, Dane şeklini daha düzgün olarak değiştirir, Tam olgunlaşmadan daneye parlak sarı yeşil rengini verir, Dayanıklı ve dirençli kabuk sayesinde hasat ve hasat sonrası olabilecek yaralanmalar en aza iner, hastalıklara direnç katar, Kullanım dozu yükseldiğinde sofralık üzümlerde hasadı geciktirir.                                                                                                                                                                                                                                              

Nedir bu?                                                                                                                                                                        

Sitokinin. Büyüme hormonu. Bakın şu şansa ki, sitokinin insanda da aynı işe yarıyor. Sonra anneler şikayet ediyorlar ‘ee benim çocuk erken kıllanıyor!' Bu dünya böyle hanım abla, sen üzümü alırken kıllanmazsan, çocuğun kıllanır.   Adana'da çiftçilerle çalışıyoruz. Yaz güneşi altında soğutması olmayan tankerle süt topluyorlar mandıralara.       

 

Şöföre soruyorum ‘Bozulmuyor mu bu sıcakta süt?'                                                                                    

‘Abi, tankere iki bardak hidrojen peroksit döküyorum, akşama kadar bir şey olmuyor.'   Hidrojen peroksit dediği şey kadınların saçlarının rengini açmak için kullandıkları bir kimyasal. Çok kötü değil, sadece canlıları öldürüyor. Süte koyunca bütün bakteriler ölüyor, geriye bozulacak bir şey de kalmıyor. Doğala özdeş süt!                                                                                                                                          

                              

Bu anlattıklarımın hepsi yasal.                                                                                                                              

Temel problem şu ki: İnsan doğa ilişkisi değişti. İnsan yeni bir doğa kurgusu yaptı, kendini doğanın dışına aldı, doğayı alınır-satılır mal yaptı, sentetikleştirdi ve tüketime sundu.  Hal böyle olunca, insan kendinin doğal bir varlık olduğunu unuttu. (Beşer işte, unutacak elbet). İnternetten pantalon, ayakkabı, peynir, arkadaş ve sevgili edinmeyi marifet bildi. Optik kabloların sunduğu hayatı da hayat bildi.                                                                                                                                                                

İnsan artık bu!     Doğala özdeş!..”                                                                                                                                                           

                                               

Prof Dr. Erkan Topuz                                                                                                                                                                                                                                                

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort