Fatih Sultan Mehmet - İstanbul’un hükümdarı KAYSER’dir. Roma’nın hükümdarı Sezar.
Bu yüzden Fatih İstanbul’un fethinden sonra ''ben kayzer oldum sıra sezar olmakta' vizyonu ile Türklerin Kısada olsa feth ettiğimiz İtalya - Toranto seferini düzenlemiştir.. Roma devrinde imparator şehri anlamında Kaisareia - Kayseri adı verilmiş. Bu isim Araplarca Kaysariya şeklinde kullanılmıştır..
Fatih sultan Mehmet ile başlayarak resmî sıfatları arasında Kayser-i Rum - Romalı Kayser unvanını da kullanmışlardır. Kayser - Caesar asıl olarak Romalı devlet adamı Julius Caesar'ın (MÖ 100-44) lakabıdır (cognomen). Sezar'ın manevi oğlu olan ilk Roma imparatoru Gaius Julius Caesar Octavianus, onursal bir unvan olarak Caesar lakabını benimsemiştir
Roma dönemine kadar eski adı MAZAKA olan Kayseri
Doğup büyüdüğü topraklara hiçbir faydası olmayan Kayserili.... Osmanlı’nın Rockefeller Denemesi: Kalust Gülbenkyan’ın kökeni Kayseri’ye dayanır. Osmanlı paşalarından birinin arabacısı olan Gülbenkyan, Sultan Abdülhamid Han'ın şahsi parasıyla aldığı Musul topraklarının bir kısmının tapusunu hediye olarak aldı. Ancak paşa "Çölde ne işim var ?" diyerek bu toprakları Gülbenkyan’a verdi. Tarihte bu adamın ismi "Mr. %5 percent - Bay Yüzde Beş" olarak anılır. Anadolu’nun zenginliklerini Batı’ya taşıyan ve kendisini yetiştiren coğrafyaya hiçbir katkıda bulunmayan Gülbenkyan, döneminin belki de en zengin insanıydı.
Calouste Sarkis Gülbenkyan (1869-1955)
Gülbenkyan, Orta Doğu petrolündeki payından dolayı "Bay Yüzde Beş" olarak bilinir. Dünyanın en zengin adamlarından biri olmasına rağmen, tarihsel olarak oldukça gizemli bir figürdür. Petrol ve finans sektöründeki ağı, dünya çapında etkili olmuş, ancak gücünü sessizce kullanmayı tercih etmiştir. İngiliz vatandaşlığına geçmiş, aynı zamanda Osmanlı ve İran diplomatik pasaportlarına da sahip olmuştur. Bu sayede uluslararası iş birliği ağları kurmuş, petrol baronları ve hükümetler arasında "dürüst arabulucu" olarak tanınmıştır.
İlk Yılları ve Eğitimi
Osmanlı Ermenisi olan Gülbenkyan, varlıklı bir tüccar ailesinden geliyordu. Babası, onun iyi bir eğitim alması için önce Marsilya’ya, ardından Londra’ya gönderdi. 1884 yılında King’s College’da Uygulamalı Bilimler bölümünde öğrenim gördü. Petrol endüstrisindeki ilk tecrübesini 1888 yılında Hazar Denizi'ndeki Bakü petrol sahalarını ziyaret ederek edindi.
Petrol Endüstrisinde Yükselişi
Gülbenkyan, petrol endüstrisinin başlangıç aşamalarındaki kısa vadeli perspektifleri, uzun vadeli stratejilere dönüştürerek sektörde önemli bir figür haline geldi. 1907’de Royal Dutch ve Shell şirketlerinin birleşmesinde kilit bir rol oynadı. 1914 yılında Londra’da yaptığı anlaşma ile Türk Petrol Şirketi’ni (TPC) kurdu ve bu şirketteki %5 hissesi, onun "Bay Yüzde Beş" lakabını almasına neden oldu. Şirket, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki petrol sahalarını kapsıyordu ve bu girişim, Orta Doğu’daki petrol endüstrisinin temel taşlarından biri haline geldi.
Sanat Koleksiyonerliği ve Hayatı
Sanata olan tutkusu, Sovyetler Birliği’nden satın aldığı Hermitaj Koleksiyonu gibi eserlerle kendini gösterdi. Rembrandt tabloları, Houdon’un heykelleri ve diğer başyapıtlarla dolu koleksiyonu, bugün Lizbon’daki Gülbenkyan Vakfı’nda sergilenmektedir. Lizbon’da 1955 yılında hayatını kaybeden Gülbenkyan, vakfına büyük bir servet bırakarak adını ölümsüzleştirdi.
Mirası ve Etkisi
Gülbenkyan’ın bıraktığı miras, yalnızca sanat ve petrol endüstrisiyle sınırlı kalmadı. Onun girişimleri, Orta Doğu petrol endüstrisinin uluslararası bir yapıya dönüşmesine öncülük etti. Ancak yaşamı boyunca etkili olduğu pek çok alanda sessiz bir güç olarak hareket etmeyi tercih etti. "Kontrol et, kontrol et, kontrol et" ilkesi, onun hayatındaki başarının temeliydi.
Lizbon’da Son Yılları
II. Dünya Savaşı sırasında Portekiz’e yerleşen Gülbenkyan, burada vergi avantajlarından yararlanarak yaşamını sürdürdü. 1942’den sonra Portekiz’de yaşayan Gülbenkyan, vakfını burada kurdu. Vakıf, bugün dünyanın en prestijli kültürel ve bilimsel kuruluşlarından biri olarak faaliyet göstermektedir.
Gülbenkyan’ın hayatı, petrol endüstrisi, finans dünyası ve sanat koleksiyonculuğu açısından olağanüstü bir hikaye sunar. Onun mirası, sadece serveti değil, aynı zamanda dünya tarihine bıraktığı etkidir.